ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

26 Temmuz 2010 Pazartesi 10:19
  • A
  • A
D netameli harflerden. Soğuk ve eril. Erk ile ek’li.
Deve resmi bir maliye tabiri olarak develerden alınan resim hakkında kullanılır. Öküz, katır, at, manda gibi hayvan adları altında birleştirilmesi mümkün olan bu verginin öteki hayvanlardan olduğu gibi develerden de baş üzerinden alınması uygun görülmüştür.
Dev, devle’nin aynasıdır. İdris Küçükömer, arapçada devle veya dövle biçiminde söylenen, türkçede kesin olarak devlet ahenginde olan bu sözcüğün deve’den çok dev’den türetildiği görüşünü taşıdı. Devleşmek, aşırı biçimde büyümek ve güçlenmek anlamına geliyordu.
devlet.i.a): başka bir ülkeye bağlı olmaksızın kendi başına yönetilen hükumet ve ülkesi.
daha çok mevki, makam, servet, nimet, mal, mülk zenginliği.
en çok da, baht açıklığı, talih, ikbal, saadet, bahtiyarlık, mutluluk.
nıetzsche>devlet : bütün soğuk canavarların en soğuğu/herkesin ağır ağır kendi canına kıydığı sunak
devlet baba : halk arasında devlet için kullanılan tabir
devlet gemisi : devlet yönetimi
devlet kuşu : iyi talih, şans, beklenmeyen iyi kısmet
devlet adamı : ülke yönetiminde birinci derecede rol oynayan kişi
devlet sürmek : rahat ve huzur içinde yaşamak
devlet düşkünü : zenginliği seven, servet ve ikbale fazla değer veren
ya devlet başa ya kuzgun leşe : bir amaca ulaşma yolunda ölümü göze almaktan çekinmemek
devlethane : ev DeV’den çoğaltılan devlet’in adamları kendilerine devlet adamı derlerdi. İdris Küçükömer onları pek sevmezdi. Vatanseverliğe sosyal ve ekonomik açıdan bakış adlı yazısına bu yüzden Heraklitus’un bir sözüyle girmeyi yeğledi : Güneş, her gün yeni bir Güneştir. Bu, aynı ırmağa ikinci kez giremezsin, sözünün de sahibi olan Heraklitus’tu.
İdris Küçükömer, cigarasını derin derin emdi, adeta hücrelerine sindirerek dumanı, yorgun, kederli ve giderek umutsuzlaşan sesiyle, ‘doğru’ dedi, ‘güneş her gün yeni bir güneştir, fakat günlere, yıllara, asırlara rağmen, Türkiye dediğimiz şu topraklar üstünde yaşayan insanların büyük ama çok büyük çoğunluğu aynı hayatı değişmeden yaşayagelmiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, Türkiye’de hayvan ile meskenini paylaşan insanlar, tezeği ve balçıktan evi ile orta zamandan önceki hayatın niteliğini halen devam ettirmektedirler. Senelik milli gelirimize dahil ayakkabı üretiminden nasibi olmayan, aynı milli gelirdeki etten hisse almayan, hayvanlar gibi ebesiz doğum yapan, bir defa dahi doktor görmeden, ilaç yerine üfürük yutmuş insanlar bu vatanın sahibi midirler? Kanaatimce vatan onların karşısına geçip, müsbet bir tahlil süzgecinden geçemeyecek vatan, millet nutukları atanların veya daha doğrusu attıranlarındır. Çünkü onların hayatı daima değişmiş hatta bu memlekette artan nimetlerden daha süratli bir oranda artarak değişmiştir. Onlara göre bu vatanın şartları veya vatan üzerindeki şu sosyal sistem aynen kalmalıdır. Çünkü onlara gör...’ Sesi gittikçe kısıldı burada İdris Küçükömer’in, sözcükler dağıldı ağzında, harfler ezildi, henüz başlamışken bitti konuşması.
Ağzında kalan son harf d idi, büyüyordu, güç bela tükürdü, granit zemine düştü dannnn diye bağırarak. Sertleşti sertleşti sertleşşti sertleşti sertleşti sertleşti sertleşti sertleşti sertleşti
YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.