ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

28 Şubat’ın Medya Ayağı

Sadık Yalsızuçanlar

23 Ekim 2012 Salı 20:56
  • A
  • A

Darbelerle hesaplaÅŸma sürüyor. Yakın tarihimizin en kirli sayfası olan 28 Åžubat henüz son darbe giriÅŸimleri gibi yargılanmadı. Bu karanlık sürecin özellikle medya ayağına henüz girilmedi. Åžimdilerde Darbeleri AraÅŸtırma Komisyonu’nda geyik çeviren, çay kahve içen, yargılanmıyor olmanın rehavetiyle, arada günah çıkarır gibi birkaç insaflı laf ederek suçu dönemin atmosferine ve askere yıkanlar da dahil, bu dönemin bütün darbe yanlısı aktörlerinin yargılanması gerekir. Yaygın-egemen medyanın en etkin aktörleri, o dönemde rezil biçimde suç iÅŸlediler. Askeri vesayeti beslediler, insanların hukukunu çiÄŸnediler, iletiÅŸim ortamlarını kirlettiler. Bu kara lekenin temizlenmesi, suçluların belirlenmesi, ayrıntılı ve nesnel biçimde araÅŸtırılması, suçluların yargılanması zorunludur. 28 Åžubat dönemi, bir çok bakımdan karanlıktır. Faili meçhulleri bakımından 12 Eylül’ü ve sonrası aratmaz. Hatta ondan da kirlidir. Binlerce insan bu dönemde öldürülmüştür. Milyonlarca kiÅŸi fiÅŸlenmiÅŸ, aileler acı çekmiÅŸtir. Bu süreci besleyen, kışkırtan ve darbeci askerlerin emireri gibi davranan sözümona gazeteci ve televizyoncular ÅŸimdilerde ortalıkta piÅŸkin piÅŸkin iÅŸlerini sürdürmekte, Komisyona gidip geyikler çevirmekte, halkı enayi yerine koymaktadır. Türkiye’nin yakın tarihi o denli  temizlenmesi gereken pislikle doludur ki, hangi birinden nasıl baÅŸlanacak, nasıl temizlenecek, düşünmesi bile insanı yoruyor. Bu yorucu sürecin suçluların da hukukunun zerre miskal çiÄŸnenmeksizin, adil biçimde yürütülmesi özellikle gereklidir. Bendeniz 28 Åžubat sürecinden dolaylı biçimde maÄŸdur edilerek etkilenmiÅŸtim. Ama o günleri utançla ve üzüntüyle hatırlıyorum. Özellikle gazete ve televizyon sahiplerinin, yöneticilerinin ve yazarlarının-programcılarının yapıp ettiklerini bugünmüş gibi hatırlıyorum. Vicdanı ölmemiÅŸ biri o günleri üzüntüyle anımsar, bundan eminim. Kaldı ki bu süreç, insanlık suçu olarak nitelenebilecek zulümlerin iÅŸlendiÄŸi bir dönem. Darbelerle hesaplaÅŸan Yeni Türkiye’nin bu süreci bütün ayrıntılarıyla ele alması, araÅŸtırması, soruÅŸturması, yargılaması gerekir.

Öldürülen insanların bir kısmının Hizbullah mezar evleri ‘filmiyle’ günyüzüne çıktığını artık herkes biliyor. Örneğin mazlum bir insan, İzzettin Yıldırım, o dönemde acımasızca, işkence edilerek öldürüldü. Bunun dışında kuşkulu kazalar, zehirlenmeler…Üniversite hocaları, askerler, bürokratlar, memurlar fişlendi. Ölüm listeleri hazırlandı. Önemli bir kısmı gercekleştirildi. Bütün bu olup bitenler, bir korku filminde değil, bu ülkede yaşandı. En karanlık noktaların dahi aydınlanması gerekiyor. Bu süreçle şu ya da bu biçimde ilişkili kim varsa, hangi kurumda, kuruluşta, partide, nerede kim varsa mutlaka yargılanmalıdır.

Doğası gereği ahlaki kodlar içinde kalınarak açımlanabilen bir dile sahip olan medyanın bu süreçteki rolü, müsebbipleri mutlaka belirlenmeli, yargılanmalıdır.

Yeni Türkiye’nin geleceğe daha sağlıklı, daha adil, daha özgürce yürüyebilmesi için bu şarttır.

 

 *       *       *

Kapı Yayınları’nca, Dr. Mustafa Tatcı’nın, Yunus Emre yorumlarını içeren nefis bir kitabı yayımlandı : İşitin Ey Yarenler

Özellikle öneririm.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.