ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Evrim neyi açıklar?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

24 Ocak 2013 Perşembe 14:42
  • A
  • A

Evrimi, mikro ve makro evrim olarak incelendiğimizde mikro evrimin Kur’an öğretisiyle çelişmediğini görürüz. Yaratıcının kontrolünde olan bir evrim, dinî öğretiyle örtüşür. Doğal seleksiyonu incelediğimizde türler arası geçiş yapan bir ayıklanma kanıtlanamamıştır. En iyinin ve en güçlünün avantajlı olması tartışmasını yapmadan doğal ayıklanmayı anlayamayız.

Bu noktada evrimcilere şu soruyu sormak gerekir:

Şayet söylendiği gibi güçlü olan en iyi olarak değerlendirecekse, niçin aslan ormanın en yaygın hayvanı değildir?

Bir an için, maddenin tesadüfî sıralamasını kabul etsek bile; soyut ve sembolik düşüncenin tesadüfi sıralaması ve evrimselleşmesini nasıl açıklayacağımız cevaplanamamış bir sorudur. Mesela, bir maymun binlerce sene insanların arasında yaşamakla; konuşmayı, sembolik ya da soyut düşünceyi öğrenebilir mi? Bırakınız bir maymunu, öğrenme çağı geçmiş vahşi çocuklara dahi insani değerler öğretilememektedir.

Burada evrimin her şeyi açıklamadığını bilsek de, evrimin olmadığını kanıtlayamayacağımızı da unutmamak gerekir. “Evrim diye bir şey yoktur” demek, akla ve bilime göre mümkün değildir.

İlahi kontrolün hâkim olduğu bir evrimin olması, ilahi hedefe aykırı düşmez. Mesela, DNA teknolojisi ve biyomühendislikteki gelişmeler, insan ile maymun arası bir görünüme varlıkları oluşturabilirseler de, bu varlıklara insan olma özelliğini ve insan bilgisini yükleyebilecekleri hayal gibi görünmektedir.

Daha çok evrimcilerin kabul ettiği bir görüş olan yaşamın mücadele olduğu faraziyesi; doğadaki kuralın yardımlaşma, mücadelenin istisna olduğunun ortaya çıkmasıyla, çürümektedir.

Yosundan balığa, kertenkeleden bitkilere, fillerden vahşi hayvanlara kadar evrendeki bütün türler arasında bir denge vardır. Balık milyonlarca yumurtayı yumurtladığı ve bunlar büyük balıklar tarafından tüketildiği halde, nesli tükenmemektedir.

Koyun her sene bir yavru doğurur ve o yavru bir, iki sene yaşına gelince kesilir. Köpek ise yılda beş, altı tane yavruladığı ve kasaba gitmediği halde; sayı olarak koyunlar köpeklerden daha fazladır. Burada iki farklı tür arasındaki ilişkiyi açıklaması bakımından şu soru sorulabilir: Koyunlarla insanlar arasındaki ilişki mücadeleye dayanan bir ilişki midir yoksa yardımlaşmayı esas alan ilişkisi olduğunu söylenebilir mi?

Bildiğimiz gerçekler çerçevesinde iki taraf da birbirini tür temelinde desteklemektedir. Birey temelinde mücadele ve yok etme davranışını görsek de, bu davranışın tür temelinde incelenmesi yardımlaşmaya dönüştüğünü gösterir. Tanrıya ihtiyacı olmadığını söyleyenlerin her şeyden önce evrim hipotezinin kanıtlanmış bir bilgi olmadığını görmeleri gerekir.

Evrendeki olayları ve evrimi inceleyenlerin gerçekleri yarım şekilde değerlendirmesi, doğruya ulaşılmayı imkânsız kılmaktadır. Bütünü görerek hareket ettiğimizde, evrendeki adil paylaşımı ve sevgi dolu yaklaşımı temel alan bir denge göze çarpmaktadır.

İnsanın açgözlülüğü, aptalca bencilliği, doyumsuz hırsı adil dengeyi bozduğunda; çevre felaketleri, küresel ısınmalar ve dünya savaşları kaçınılmaz bir gerçeğe dönüşmektedir. Yani evren bize yanlış ve felaket gibi gözüken yanları ile değil; kuşbakışı sonsuzluğu görerek değerlendirdiğimizde mükemmel bir tasarım olarak görünecektir.

Din adına gökdelenleri uçakla vuran fanatiklerin yaptıkları ya da yine din adına çocuklarını Tanrı’ya kurban eden cahillerin davranışları, dini değerlendirmede sağlıklı bir sonuca götürmez. Zira, yanlış bilgi ile doğru hedefe varmaya çalışmak, imkânsız bir durumdur. 

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.