Henüz masa ve sandalyenin hayatımıza girmediği dönemlerde evlerimizin vazgeçilmeziydi yer sofraları. Anne, baba, dede, nine ve çocuklardan oluşan geniş aile yer sofrasının etrafında toplanılır ‘Allah ne verdiyse’ paylaşılırdı. Şimdi ki gibi herkese özel tabaklar da yoktu. Tahta sofranın ortasına konulan büyükçe tabak, ev ahalisi karnını doyururdu.
Sonraları tahta sofraların üzeri cilalandı, bir dönem formika sofralar moda oldu, yaygınlaştı. Hayat şartlarıyla birlikte yemek alışkanlıkları da değişti. Yer sofralarının yerini masa ve sandalye aldı. Her şeye rağmen tahta sofralar dar gelirlinin yemek mekânı olmaya devam etti.
Bir dönem sayıları yüzlerle ifade edilen tahta sofra üreticileri de ilginin azılmasıyla bir bir kapandı. Bazı mobilyacılar talebe göre üretmeye başladı. Bursa’da yaşayan 61 yaşındaki Mehmet Uzunoğlu ailesinin geçimini sağlamak için evinin çatısında kurduğu küçük atölye ile tahta sofra üretiyor. Bir hızar ve küçük el aletleri ile tahta sofra yapan Mehmet amca aynı zamanda tarihi bir kültürü de yaşatmış oluyor.
Aslen Sinoplu olduğunu belirten Mehmet Uzunoğlu, el emeği ürünler yaptığını ifade ederken, “Kahveye çıkmam, böyle küçük ahşap işlerle uğraşıyorum. Tahtadır, sofradır, masadır, sehpadır, yayıktır, yapıyorum. Hanımda bana yardım edip evin önünde sokakta satıyor onları.” diyor.
Sipariş usulü bazı eşyalar da yaptığını anlatan Uzunoğlu, şunları söylüyor: “Allah arzı olsun komşulardan da bir şikayet yok bize, terasta kurduğum atölyede bunları yapıyorum. Daha önce maden ocaklarında, taş ocaklarında çalıştım. Bu benim baba mesleğim, çocukluk mesleğim. Benim esas işim çocukluktan beri marangozluktur. Babam ve eniştemle beraber bu işleri yapıyordum ben, orada alıştım bu işlere.”
YUFKA İÇİN YOĞUN RAĞBET
Sofra ve diğer ürünler için Kafkas fırınlanmış çam ağacı kullandığını ifade eden Mehmet Uzunoğlu, şöyle devam ediyor: “Bunları yapmanın bana göre zorluğu yok, ben öğrendiğim, alıştığım için bana zorluğu yok, ama bilmeyene göre zorluğu var. Muazzam ilgi var, çok güzel. Bu sofraların tarihi özelliği, kültürel özellikleri var. Bunlar özellikle Anadolu’dan gelenler ve muhacir dostlarımız olsun onlarında hamur işi çok olduğu için bu sofralara ilgi büyük. Bunlar çok fazla yufka için kullanılıyor.”
Yer sofralarında yemek yemenin hem zevkli hem de daha sağlıklı olduğunu ifade eden Uzunoğlu, “Bunlarda yemek yemenin zevki daha başka. Eski usullerimiz bunlar bizim, oturup da yere bağdaş kurarak yemek yemenin zevki daha bir başka. Masada ayrı, bizde köylü çocuğuyuz, ben oturup yerde kurarım bağdaşımı yemeğimi yerim. Ayrıca bana göre bunlar daha sağlıklı.” şeklinde konuşuyor.
3 oğlunun bulunduğunu anlatan Mehmet Uzunoğlu, onların başka işler tercih ettiklerini bu mesleği kendisinin yaşatmaya çalıştığını sözlerine ekliyor.
54 yaşındaki Ayşe Uzunoğlu ise, eşine satışta yardımcı olduğunu vurgularken, şunları kaydediyor: “Bunları eşim yapıyor, ben ise sokakta satıyorum. Aşağıda pazarlıyorum. Vatandaşlar ise Allah razı olsun, komşularımız, görenler ilgi gösteriyor. İlk girdiğimiz zaman iki ay satamadık ama ondan sonra herkes alıştı bize, yerimizi biliyor, yoldan geçerken görenler gelip alıyorlar. Memnunuz, herkesten Allah razı olsun.”