Et ürünlerinin aksine balık bekletildiği sürede tadı artmaz. Avlanma ve tüketilme arasındaki sürenin uzaması, bayatlamasına neden olur.
Balıktan yararlanmanın en iyi yöntemi, kuşkusuz, hemen tüketilmesidir. Ancak, çoğu kez böyle bir fırsat olmaz. Bu nedenle, balığın tazeliğini korumak gerekir. Bu amaçla, uygulanan en iyi yöntem, balığın buz içine konulması, ya da dondurulmasıdır. Bazen de tazelikleri yeniden su içine salınarak korunur. Ancak bu şekil, en fazla 48 saat kadar korumaya elverişlidir.
Sudan çıkarılan balığın, kendiliğinden ölmesini beklemek yerine, başının altım biraz kesip, temizleyerek su içine koymak, etin tadını ve besin değerini korumak için iyi bir yöntemdir. Bu nedenle, avcılar, özellikle büyük balıkları avladıklarında, sırt ve karınlarını derhal yararak su içine koyarlar.
BALIK ZEHİRLER!
Taze olmayan balıkların lezzetli ya da besleyici olmaları şöyle dursun, bunlardan zehirlenerek hastalanmak ihtimali bile mevcuttur, işte bu nedenledir ki, balıkların tazeliklerine önemle dikkat etmek gerekir.
Balıkların tazeliklerini anlayabilmek için de: Bunların göz ve kulak olarak adlandırılan solungaçlarıyle vücutlarını dikkatlice kontrol etmelidir. Vücudu donmuş ve kıvrık, gözleri parlak, solungaçları rutubetli ve kırmızı olan balıklar taze demektir. (Lodos ve sıcak havalarda balıklar taze olmalarına rağmen, vücutları donmuş olmayabilir. O zaman balıkların sadece göz ve solungaçlarını kontrol etmelidir.) Gözleri çökmüş ve dumanlı, solungaçları beyaz olan balıklar da kayıtsız ve şartsız bayat demektir.
Basıldığında iz bırakmaz, ele alındığında yumuşayıp bükülmez. Ayrıca, bayat balık, zehirleyici mikropların üremesi, ya da bunların bıraktıkları toksinler nedeniyle, ağır bir çürümüş et kokusu verir.
