ÖNE ÇIKANLAR :
POLİTİKATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 14 Ekim 2014 Salı 18:26

"Taciz atışlarına taviz vermeyiz"

"Taciz atışlarına taviz vermeyiz"

Başbakan Davutoğlu, "Dağlıca'daki karakolumuza yönelik tacizler söz konusu oldu. Bunlara bizim tahammül göstermemiz, herhangi bir şekilde bunlara taviz vermemiz mümkün değil" dedi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kamu düzeni çözüm sürecinin altyapısını hazırlar. O anlamda, dün Hakkari'de, Dağlıca etrafında çok ciddi taciz atışları söz konusu oldu, Dağlıca'daki karakolumuza yönelik tacizler söz konusu oldu. Bunlara bizim tahammül göstermemiz, herhangi bir şekilde bunlara taviz vermemiz mümkün değil" dedi.

Davutoğlu, Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong ile Başbakanlık Merkez Bina'da ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlarının çözüm sürecine etkisinin ne olacağının sorulması üzerine şu yanıtı verdi:

"Çözüm süreci kamu düzenine alternatif değildir. Bunu başbakanlık görevini aldıktan sonra yaptığım bütün çözüm süreci toplantılarında da zikrettim, kamuoyuna da bunu açıkladık. Çözüm sürecinin arkasına saklanarak veya bu bahane edilerek kimse kamu düzenini bozma hakkına sahip değildir. Yarın 15 günde bir düzenli olarak yaptığımız çözüm süreci toplantısını tekrar arkadaşlarımızla birlikte yapacağız. Son gelişmeleri de birlikte değerlendireceğiz. Çözüm sürecine bu anlamda bağlılığımız ve çözüm süreci konusundaki kararlılığımız devam etmektedir, kimsenin bundan tereddüdü olmasın ama kimsenin şundan da tereddüdü olmasın; kamu düzenin Türkiye'de sağlanması için ne gerekiyorsa yapılacak. Kamu düzenini tehdit eden ne varsa ona karşı tepki aynı anda gösterilecek. Aksi takdirde çözüm sürecini sürdürmek de mümkün hale gelmez."

Kamu düzeninin çözüm sürecinin altyapısını hazırlayacağını belirten Davutoğlu, "O anlamda, dün Hakkari'de, Dağlıca etrafında çok ciddi taciz atışları söz konusu oldu, Dağlıca'daki karakolumuza yönelik tacizler söz konusu oldu. Bunlara bizim tahammül göstermemiz, herhangi bir şekilde bunlara taviz vermemiz mümkün değil. Silahlı kuvvetlerimiz gerekli tedbirleri aldılar. Bundan sonra da çözüm sürecinde süreklilik ve kararlılık isteniyorsa herkes temel kamu düzenine saygıda kusur etmeyecek. Tekrar vurguluyorum, çözüm sürecine kararlılığımız sabittir, bu konuda yol haritamızı tespit ettik. Herkes bunu biliyor. Bu çerçevede yeni adımlar atma konusunda da kararlılığımız var ama aynı zamanda da kamu düzenini koruma konusunda da kimsenin şüphesi olmamalıdır" diye konuştu.

Türkiye'nin çevresinde yaşanan siyasi krizlerin dış yatırımları nasıl etkileyeceğini yönündeki bir soru üzerine Davutoğlu, dünyada siyasi istikrar ile ekonomik kalkınmayı aynı anda sürdürebilen vizyon sahibi ülkelerin sayısının çok olmadığını, Türkiye ve Singapur'un bu ülkelerin başında geldiğini ifade etti.

Davutoğlu, siyasi istikrarını ekonomik kalkınmayla birlikte yürüten ülkelerin birbirini çok iyi anlayacağını dile getirerek, "Çevrede bir takım meydan okumalar olsa da sıkıntılar olsa da hep birbirimizi biliriz ki siyasi istikrarımızı güçlü kılmak, ekonomik kalkınmayı sürdürülebilir kılmak için dünyada bu ülkelerin omuz omuza vermesi lazım. Türkiye ile Singapur ilişkisi bu anlamda örnek bir ilişkidir" dedi.

Türkiye'nin etrafındaki bölgede sadece son yıllarda değil uzun süredir siyasi krizlerin yaşandığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye son 12 yılda çok sağlam siyasi bir istikrar ve ekonomik grafik sergiledi. Finansal yapımız dünyanın en güçlü yapılarından birisi. Çevremizde krizler yaşanırken, dünya ekonomik krizin sarsıntılarını hissederken, Avrupa'da kriz yaşanırken, ekonomik kriz Türkiye'de etkili olamadı aksine Türkiye, istikrarlı büyümesini sürdürdü, sağlam finansal yapısını muhafaza etti. Siyasi süreklilik, istikrar ve öngörülebilirlilik bir yatırımcı için aranan en temel şarttır. Türkiye, bu anlamda geleceği öngörülebilir, hukuk devleti özellikleri güçlü, yatırımcıyı teşvik eden yasal düzenlemeleri mevcut bir ülke olarak her zaman yatırımcılar için cazip hale geldi. Son 12 yıl içerinde Türkiye'nin geri kalan geçmişinden çok daha fazla dış yatırımcı geldiyse bunun arkasındaki temel faktör Türkiye'de böylesi bir yatırım ortamının açık ve objektif olması, siyasi iradenin bu yönde ağırlığını koymuş olmasıdır. Bu açıdan etrafımızda birçok ülke yönetilemez ülke konumuna düşmüştür, kırılgan ülke konumuna düşmüştür. Suriye, Irak, Lübnan, Ukrayna ve birçok ülke. Ancak bu Türkiye'nin siyasi hayatını hiç etkilemediği gibi ekonomik büyümesini de olumsuz yönde etkilememiştir. Dolayısıyla Türkiye'ye gelen yatırımcılar, sağlam bir hukuki zeminde, güçlü bir finansal yapıyla teminat altındadır. Geleceğe yatırım yapacak olanlar Türkiye'yi seçmektedir. Bugünün sıkıntılarını aşabilme kapasitesine sahip bir ülke olarak da dış yatırımcıyı çekmeye devam edeceğiz."

Davutoğlu, "Eğit-donat olarak tabir edilen, Suriye'nin ılımlı muhaliflerin eğitilmesi ve donatılması konusunda yasal dayanak nedir? Türkiye'nin iki temel şartı var, uçuşa yasak bölge ve güvenli bölgeler. Türkiye bu konuda Amerika ve koalisyon ortaklarını bu fikirlere ne kadar yaklaştırdı veya hiç yaklaştılar mı ?" şeklindeki soru üzerine, bunların Suriye'deki faaliyetlerle ilgili uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler'in aldığı kararlar olduğunu anımsattı. 

Türkiye'nin baştan beri eğit-donat çalışmasının, Suriye'de ılımlı muhalefeti desteklemek ve Suriye'de bir güç oluşmasını engellemek için hep gündeme getirdiği hususlardan olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bu anlamda herhangi bir yasal boşluk da yoktur. Türkiye'nin güvenli bölge talebi kesinlikle bir askeri tampon bölgeyle karıştırılmamalıdır. Hiçbir zaman böyle bir talepte bulunmadık. Esas itibarıyla talep ettiğimiz husus, bu saldırılardan kaçan, hava bombardımanından kaçan, kimyasal silahlardan kaçan, scud füzelerinden kaçan, varil bombalarından kaçan zavallı, masum Suriye halkının, sığındığında kendini emin hissedeceği, bölgelerin ihdas edilmesidir" diye konuştu. 

Bunu 2011 sonunda krizin tırmandığı günlerde de teklif ettiklerini anımsatan Davutoğlu, eğer o zaman bu güvenli bölgeler ihdas edilseydi bu kadar çok Suriyeli'nin Suriye dışına, mülteci durumuna düşerek çıkmayacağını söyledi.

Türkiye'nin de 2 milyona yakın Suriyeli'yi ağırlamak durumunda kalmayacağına dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu bize ekonomik olarak yük; psikolojik olarak, sosyal olarak değil... Gereğini de yaptığımızı dünya ve herkes biliyor, onları ağırlamak konusunda. Ama hava operasyonları devam ederken, Suriye'de bir taraftan IŞİD'e dönük operasyonlar sürerken, bir taraftan da Suriye rejimi Halep'i havadan bombalarken güvenli bölge olmazsa, uçuşa yasak bölge olmazsa bir müddet sonra çok daha büyük göç dalgalarının komşu ülkelere gitmesinden kaygı duyuyoruz.

Dolayısıyla Türkiye, herhangi bir şekilde kendisi için bir askeri tampon bölge talebinde değil, sivil halk için insanı gerekçelerle güvenli bölge talebinde bulunuyor. Bu mülteci sorununun da ancak ve ancak böyle çözülebileceği kanaatindeyiz. O zaman, böyle güvenli bölgelerde, Birleşmiş Milletler’in deklare edeceği ya da uluslararası koalisyonun deklare edeceği güvenli bölgelerde, Suriyeli mazlum halk, oraya sığınır, orada kalır ve orada ihtiyaçları karşılanır.

Uçuşa yasak bölgede, son 3 yıl içindeki mülteci istatistiklerine baktığımızda, 3,5 yıl esas büyük mülteci akınlarının, kara harekatı veya kara operasyonu olduğu dönemlerde değil hava saldırılarının olduğu dönemlerde olduğunu görüyoruz. Daha önce binlerle ifade edilen, 2011 içinde mülteci sayısı, birden yüz binlere nasıl çıktı, Halep'e, İdlib'e, Bayırbucağa, Çobanbey'e, Tel Abyad'a  havadan varil bombaları atılığı zaman... O zaman sivil halk panik halinde kaçmaya başladı. Bir kere her şeyden önce havadan gelecek bu tür saldırılara karşı sivil halkın korunması şart. Bunlar Türkiye'nin aklına gelen afaki fikirler değildir. Yaşadığımız tecrübe dolayısıyla, bu tecrübeden edindiğimiz birikimle yaptığımız tekliflerdir. Bu konularda halklı kaygılarımız var. Türkiye'nin bu kaygıları giderilmeden, herhangi bir şekilde, Suriye içinde bizim için risk oluşturacak bir çaba içine girmesini kimsenin beklememesi icap eder."

Bunların görüşüldüğü ve konuşulduğunu ifade eden Davutoğlu, bunların Kobani başta olmak üzere dost ve kardeş, akraba toplulukların olduğu bölgelere yardım edilmeyeceği anlamına gelmediğini vurguladı. 

Yardımların yapıldığını, yapılmaya da devam edileceğinin altını çizen Davutoğlu, "Suriye'deki ılımlı muhalefetin desteklenmesi konusunda da yeni husus değildir. 2012'den beri biz bu çağrıyı yapıyoruz, o zamanlar tedbir alınsaydı belki bugün böylesine terör gruplarının at koşturacağı bir güç boşluğu ortaya çıkmazdı" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, "Önümüzdeki perşembe günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adaylığımız var ve o karara bağlanacak, seçim yapılacak. Singapur, ilk destek veren ülkeler arasında, karşılıksız destek veren ülkeler arasında başta geliyor, karşılıksız destek konusunda da dostluğumuzun bir nişanesi olarak görüyoruz. Biz de gelecek sene G20 zirvesine özel misafir statüsüyle davet ettik" dedi.

Kadim dost bir ülkenin Başbakanını Türkiye'de ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Davutoğlu, "Kadim dedim çünkü Türkiye Singapur ilişkileri belki de Asya’daki en eski ilişkilerdendir. İlk konsolosluğumuzu Singapur’da 1864’te, bundan 150 sene önce açmıştık, ilk temsilciliğimizi kurmuştuk. Bundan takriben 110 sene önce de 1901 yılında ilk daimi oturum, mukim konsolosluk Ataullah Efendi tarafından açılmıştı" dedi.

Singapur’la Türkiye arasında yakın dostluk ilişkilerinin hep devam ettiğini ve Singapur'un bağımsızlığı sonrasında da hemen diplomatik temas kurulduğunu söyleyen Davutoğlu, Singapur'un da önümüzdeki yıl 50. kuruluş yıl dönümünü kutlayacağını anımsattı. 

Malezya’da bulunduğu dönemde de Singapur’u çok ziyaret etme imkanı bulduğunu dile getiren Davutoğlu, "Hep Singapur ile Türkiye arasında ilişkilerin ileride nasıl parlak bir gelecek olduğunu o zamanlar da düşünür, planlardık. Bugün ilişkilerimizin geldiği düzeyden büyük memnuniyet duyuyoruz. Çünkü Singapur, gerçek anlamda bir başarı hikayesidir ve siyasi istikrarla ekonomik kalkınmayı gerçekleştiren müreffeh, güçlü bir altyapıya sahiptir" diye konuştu.

İki ülke ilişkilerinin son yıllarda ciddi bir ilerleme kaydettiğini ve karşılıklı ziyaretlerle daha ileri aşamalara götürmeye kararlı olduklarını dile getiren Davutoğlu, "Hepinizin gördüğü gibi biraz önce stratejik ortaklık anlaşması imzaladık. Değerli dostum Lee Hsien Loong, 24 yıl sonra Singapur’un efsanevi lideri ve babası Lee Kuan Yew'den 24 yıl sonra ülkemizi ziyaret eden ilk başbakan. Bu bir aile geleneği ama tabii bundan sonra bir sonraki jenerasyonu, nesli beklemeden daha sık ziyaretler gerçekleştireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yıl Başbakan olarak Singapur'a ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Davutoğlu, "İnşallah aramızdaki prensip kararı gereği bundan sonra çok daha sık Başbakanlar arası ziyaretlerde bulunacağız. Benim için de tabii o bölgeye gitmek, Singapur’a ziyarette bulunmak her zaman çok tatlı hatıralarla anmak anlamına geliyor" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, bakanlar arasında son 2-3 yıl içerisinde çok yoğun temaslar olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Birçok bakanımız Singapur’u ziyaret etti, Singapur’dan da çok sayıda bakanı misafir etmekten çok büyük onur duyduk. Ayrıca bir güzel kararı burada  duyurmaktan da memnuniyet duyuyorum. Singapur, Türkiye’de mukim büyükelçilik açma kararını almıştı ve açmıştı. Şimdi mukim büyükelçi de inşallah en geç önümüzdeki yılın başında gelmiş olacak, önümüzdeki yılın içinde. Bunu değerli dostum Lee Hsien Loong, biraz önce baş başa görüşmede ifade etti. Biz ‘Hoşgeldin’ diyoruz, yeni mukim büyükelçiyi de kendi evi gibi ağırlayacağından emin olunmasını rica ediyoruz."

Singapur’la ilişkilerin stratejik ortaklık düzeyine çıkarılmasının çok sağlam bir altyapısı bulunduğunu söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hem bu yakın şahsi ve ülkelerarası dostluk ilişkisi hem de coğrafyalarımızın birbirini tamamlar nitelikte, birbirimize irtibatı anlamında da büyük imkanlar sunması. Bu çerçevede yine önemli bir adım olarak serbest ticaret anlaşması görüşmeleri bu sene başlamıştı, şimdi bu serbest ticaret anlaşması görüşmelerinin en kısa zamanda tamamlanmasına büyük önem veriyoruz ve ciddi mesafeler de alınmış durumda. Dün İş Konseyi, İstanbul’da toplandı, Türk ve Singapurlu iş adamlarının daha yakın temasa geçmesi konusunda altyapı güçlendirilmiş oldu. Biz iktidara geldiğimiz 2002 yılında 200 milyon dolar civarındaki dış ticaretimiz şimdi 1 milyar 100 milyon dolar civarına geçen sene çıktı. Tabii bu her şeye rağmen bizim için çok mütevazı rakamlar olarak görüyoruz. Eminiz ki serbest ticaret anlaşmasından sonra bu rakamda çok ciddi ilerlemeler, gelişmeler olacak."

"Singapurlu yatırımcıları ülkemize bekliyoruz" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Singapur’un kapasitesini bilen birisi olarak şunu ifade etmek isterim daha çok Singapurlu yatırımcıyı, işadamını Türkiye'de görmek, ilişkilerimizi daha da geliştirmek kararlılığındayız" dedi.

Hava ulaşımı ve deniz ulaşımı konusunda önemli mutabakatlara vardıklarını ve bunun ilişkilerin daha ileri noktalara gitmesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ayrıca savunma sanayinin de büyük bir işbirliği potansiyeli barındırdığını ve bu alanda da ilgili kurumların işbirliğini artıracaklarını söyledi. 

Kültürel ilişkileri geliştirerek devam ettirme konusunda da karar aldıklarını anlatan Davutoğlu, "Biraz önce gerek bilimsel kurumlarımız arasında varılan mutabakat gerekse akademisyen ve öğrenci değişimleri konusunda da yeni neslin bu iki kadim dost ülkeyi daha da yakın tanıması için karşılıklı olarak önemli bir çaba içerisine gireceğiz. Akademisyenlerin ve öğrencilerin karşılıklı olarak ziyaretlerine önem veriyoruz" dedi.

İki ülkenin bayraklarına bakıldığında dostluk işaretlerinin hemen görüldüğünü belirten Davutoğlu, "Kırmızı ve beyaz hilal ve yıldız ortak özelliklerimiz. Bu kültürel ortak altyapı üzerinde çok önemli çalışmaları birlikte yapacağımız konusunda mutabakatımızı güçlendirdik. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıklarımız arasında biraz önce yapılan anlaşma da bu çerçevede yapılan anlaşmalardır" diye konuştu.

Singapur'un ikili ilişkiler bağlamında çok büyük bir potansiyel barındıran ve coğrafi olarak uzak olsa da komşu kadar kendilerine yakın hissettikleri bir ülke olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O anlamda ben huzurunuzda değerli dostuma Singapur'un uluslararası örgütlerde Türkiye'ye verdiği destek dolayısıyla teşekkürümü ifade ediyorum. Önümüzdeki perşembe günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adaylığımız var ve o karara bağlanacak, seçim yapılacak. Singapur, ilk destek veren ülkeler arasında, karşılıksız destek veren ülkeler arasında başta geliyor, karşılıksız destek konusunda da dostluğumuzun bir nişanesi olarak görüyoruz. Biz de gelecek sene G20 zirvesine özel misafir statüsüyle davet ettik. Singapur'un eminim G20 çerçevesinde de yapabileceği çok ciddi katkılar var ve tekrar değerli dostumuzu aramızda görmekten de büyük mutluluk duyacağız. Yine Asian'da Singapur'un özellikle Asian'da bize verdiği desteği unutmuyoruz. Asian Diyalog Ortaklığı konusunda Singapur'un vermiş olduğu desteğin devamı bizim, Asian, bölgemize açılım konusunda da büyük imkan sağlayacaktır."

Gelecek yıl Laos'ta da büyükelçilik açıldığında Türkiye'nin bütün Asian ülkelerine büyükelçilik açmış olacağını söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Gerek Asian bölgesine, gerekse Güneydoğu Asya ve Asya'ya en önemli giriş kapılarından birisi olarak Singapur'u görüyoruz ve Singapur'la bugün imzaladığımız stratejik ortaklık anlaşmasını konjonktürel bir karar değil bilinçli bir şekilde yaptığı bir tercih olarak değerlendirilmesini rica ediyorum. Zaten bu konuda da Singapur'un aynı yaklaşımla Türkiye'ye bakmış olduğunu görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Bundan sonra da önümüzdeki dönemde uluslararası alanda işbirliğimizi sürdüreceğiz. Çünkü Singapur'un da Türkiye'nin de en önemli özelliği siyasi istikrarla ekonomik kalkınmayı aynı anda başarmış olmasıdır. Bu Singapur'un geçmişteki başarılarının arkasındaki bu sır Türkiye'de de son 12-13 yıl içerisinde tekrar eden bir tecrübe olarak kendini gösteriyor. Singapur ve Türkiye bölgelerinde siyasi istikrarı, barışı destekleyen ve bu yönde adımlar atan ikili ilişkilerini de bu çerçevede değerlendiren iki dost ülke olarak geleceğe emin adımlarla yürümeye devam edecektir."

Davutoğlu, konuşmasının sonunda konuk Başbakan'a, babası Lee Kuan Yew'a selam ve hürmetlerini iletmesini istedi.

Basın toplantısı öncesinde Türkiye Cumhuriyeti Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Singapur Cumhuriyeti Tarımsal Gıda ve Veterinerlik Otoritesi arasında İyi Niyet Beyanı imzalandı.

Davutoğlu ve Lee ise "Türkiye Cumhuriyeti ile Singapur Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık Kurulmasına İlişkin Ortak Bildiri"yi imzaladılar.

KAYNAK:
AA
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER