ÖNE ÇIKANLAR :
POLİTİKATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 22 Kasım 2012 Perşembe 23:38

''Ekonomik kriz evre değiştirdi''


Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, OECD ülkelerinde 1975-2008 döneminde eşitsizlik oranının (Gini katsayısı) ortalama olarak 0,299'dan 0,315'e yükseldiğini belirterek, ''Türkiye'de eşitsizlik oranı aynı dönemde 0,50'lerden 0,39'lara düştü'' dedi.
    
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçesi üzerinde sunum yapan Bakan Yılmaz, kalkınma çalışmalarındaki bakış açılarının öncelikle uzun vadeli hedef ve stratejilerin gerçekleştirilmesine yönelik olduğunu belirtti.
    
OECD ülkelerinde son 30 yılda alt ve üst gelir grupları arasındaki farkın giderek açıldığını anlatan Yılmaz, ''OECD ülkelerinde 1975-2008 döneminde eşitsizlik oranı (Gini katsayısı) ortalama olarak 0,299'dan 0,315'e yükseldi. Türkiye ise eşitsizliği en çok azalan ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye'de eşitsizlik oranı aynı dönemde 0,50'lerden 0,39'lara düştü. Son verilere göre ise 2011 yılında bir miktar daha iyileşme kaydedilmiş ve hanehalkı kullanılabilir gelire göre hesaplanan Gini katsayısı 0,383'e geriledi'' diye konuştu.
    
Son on yılda ekonominin, küresel krizin olumsuz etkilerine rağmen yılda ortalama yüzde 5,34 büyürken, gelir dağılımında da ciddi düzeyde iyileşme elde edildiğini ifade eden Yılmaz, ''2002-2011 döneminde en fazla gelir sahibi yüzde 20'nin toplam gelirden aldığı pay yüzde 50,1-den yüzde 45,2-ye gerilerken, tüm diğer gelir gruplarının payında artış gerçekleşti'' dedi.
    
     ''Kriz evre değiştirdi''
    
Dünya ekonomisindeki gelişmelere de değinen Yılmaz, küresel krizin başlangıcından itibaren yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen, dünya ekonomisinde henüz bir istikrar ortamı sağlanamadığını kaydetti.
    
Krizin evre değiştirerek devam ettiğine dikkati çeken Yılmaz, ''2012 yılı dünya büyümesini 2011 yılı Eylül ayında yüzde 4 olarak tahmin eden Uluslararası Para Fonu (IMF), 2012 yılı Nisan ayında bu tahminini yüzde 3,5 seviyesine, Ekim ayında ise yüzde 3,3 seviyesine indirdi. 2013 yılı dünya büyüme tahminini de yüzde 4,1-den yüzde 3,6'ya düşürdü'' diye konuştu.
    
Küresel krizin yoğun olarak yaşandığı 2009 yılı sonrasında Türkiye ekonomisi orta vadeli bir perspektifle, zamanında ve kararlı bir biçimde uygulanan maliye, para ve gelir politikalarıyla 2010 ve 2011 yıllarında yüksek bir büyüme performansı yakaladığını bildiren Yılmaz, ''Bu iki yılda kaydedilen ortalama yüzde 8,8 oranındaki büyümeyle Türkiye dünyada krizden başarıyla çıkan sayılı ülkeler arasında yer aldı'' diye konuştu.
    
Son bir yılda net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısının giderek artması sonucunda iç talep yavaşlamasının büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin sınırlı kaldığını belirten Yılmaz, ''Ekonomide yurt içi ve dış talep arasında yeniden dengelenme süreci yaşanmıştır. Yılın son çeyreğinde yurt içi talepte öngörülen canlanmayla yılın tamamında GSYH büyümesinin yüzde 3,2 olarak gerçekleşmesi bekleniyor'' dedi.
    
     ''Not artırımı geç kalmış bir değerlendirme''
    
Türkiye ekonomisinin küresel krizden çıkış sürecinde gösterdiği güçlü performans nedeniyle bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin kredi notunu ''yatırım yapılabilir'' seviyeye yükselttiğini anımsatan Yılmaz, ''Türkiye'nin makroekonomik başarısı dikkate alındığında bu not artırımı geç kalmış bir değerlendirme olmakla birlikte, uluslararası piyasaların Türkiye ekonomisine olan güvenini bir kez daha göstermiş, ekonomimizin sağlam temeller üzerinde ilerlediğini, dış şoklara karşı dayanıklılığının arttığını teyit etmiştir'' diye konuştu.
    
Yılmaz, ''2011 yılının aynı dönemine göre; tarım dışı işsizlik oranı 0,6 puan azalarak yüzde 11,3'e, genç nüfusta işsizlik oranı ise 1,4 puan azalarak yüzde 17,2'ye gerilemiştir. İstihdam olanaklarındaki iyileşmenin devam etmesiyle, 2012 yılının tamamında işsizlik oranının yüzde 9'a gerilemesini beklemekteyiz'' dedi.
   
  2012 yılının ilk üç çeyreğinde ithalat azalırken ihracat artış eğiliminin korunduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
    
''İhracatta ülke ve pazar çeşitlenmesine gidilerek AB ülkelerindeki ekonomik sorunlara rağmen başarılı bir performans ortaya konuldu. Bunun sonucunda cari açık önemli miktarda azaldı. 2011 yılında 77 milyar dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığı, 2012 yılı Eylül ayında yıllıklandırılmış olarak 55,8 milyar dolara geriledi. 2012 yılı Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı, bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 23 azaldı. Dış ticaret açığındaki azalma enerji ve altın ticareti hariç tutulduğunda yüzde 32'ye ulaştı. 2011 yılında yüzde 10 olarak gerçekleşen cari işlemler açığının GSYH'ya oranının, OVP'de 2012 yılı sonunda yüzde 7,3'e ineceği tahmin edilmektedir.''
    
Cevdet Yılmaz, 2012 yılında genel devlet gelirlerinin GSYH'ya oranının sosyal güvenlik prim gelirlerindeki artışa paralel olarak bir önceki yılın yüzde 0,6 puan üzerinde, yüzde 37 olarak gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirterek, faiz giderlerinin 2011 yılı seviyesine yakın gerçekleşmesinin, faiz dışı harcamaların ise özellikle cari giderler ve transferlerdeki artış nedeniyle bir önceki yıla göre yüzde 1,7 puan artmasının beklendiğini söyledi.
    
Yılmaz, ''GSYH'ya oranla yüzde 0,8 olarak hedeflenen genel devlet açığının, 2012 yılı sonunda, yüzde 1,6 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Ayrıca, GSYH'ya oran olarak, yüzde 1,1 olması programlanan kamu kesimi borçlanma gereğinin yüzde 1,7 olması öngörülmektedir. Öte yandan, faiz giderleri ve özelleştirme gelirleri hariç kamu kesimi fazlasının ise programlanan seviye olan yüzde 1,7-de kalması beklenmektedir'' dedi.
    
Yılmaz, AB tanımlı genel devlet borç stokunun GSYH'ya oranının 2012 yılında yüzde 36,5 düzeyinde olmasının beklendiğini belirtti.
    
Küresel ekonomide devam eden belirsizlik ve risklere rağmen 2013-2015 Orta Vadeli Program döneminde, büyüme sürecinin devam ettirilmesi ve aynı süreçte cari açıkta kaydedilen azalma eğiliminin korunmasının hedef alındığını anlatan Yılmaz, 2013 yılında ekonominin yüzde 4 oranında büyümesinin hedeflendiğini, bu büyüme hedefiyle uyumlu olarak işsizlik oranının yüzde 8,9 olmasının öngörüldüğünü kaydetti.
    
2013 yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 5,3 olarak belirlendiğini hatırlatan Yılmaz, 2013 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin GSYH'ya oranının yüzde 1,5 düzeyine çekilmesi öngörüldüğünü, merkezi yönetim bütçe açığının, GSYH'ya oran olarak gelecek yıl yüzde 2,2'ye gerilemesinin hedeflendiğini söyledi.
    
Faiz dışı fazlanın 2013 yılında yüzde 0,8 seviyesinde gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü belirten Yılmaz, ''AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun ise bir önceki yıla göre 1,5 puan azalarak yüzde 35 düzeyine gerilemesi beklenmektedir. İhracatın yüzde 5,7 oranında artarak 158 milyar Dolara ulaşması beklenmektedir. Cari işlemler açığının yaklaşık 61 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği, GSYH'ya oranının ise yüzde 7,1 olacağı tahmin edilmektedir'' dedi.
    
     Yatırımlar
    
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 2012 yılında 319 milyar lira olarak gerçekleşeceği tahmin edilen toplam sabit sermaye yatırımlarının 2013 yılında 358,2 milyar liraya, GSYH'ya oran olarak da yüzde 22,8'e ulaşmasının beklendiğini dile getirerek, ''Bunun yüzde 80,9'unun özel kesim tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. 2013 yılında sabit sermaye yatırımlarındaki reel artışın kamuda yüzde 5,4, özel sektörde yüzde 7,1 toplamda ise yüzde 6,8 olacağı tahmin edilmektedir'' diye konuştu.
    
Bu yıl 61,8 milyar lira olarak gerçekleşmesi beklenen toplam kamu yatırımlarının GSYH'ya oranın ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildiren Yılmaz, ''2012 yılı gerçekleşmesine göre sabit fiyatlarla yüzde 5,4 oranında artarak 2013 yılında 68,3 milyar liraya ulaşacak olan toplam kamu yatırımlarının (yatırım işçiliği hariç 63,8 milyar lira) GSYH'ya oranının yüzde 4,3 oranında olacak'' dedi.
    
2013 yılında, sektörel olarak eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu, adalet hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik altyapı yatırımlarına öncelik verildiğini kaydeden Yılmaz, ''Proje bazında ise yıl içinde tamamlanacak projelere; GAP, DAP, KOP ve DOKAP kapsamındaki işlere; bölünmüş yol, hızlı tren, metro, havaalanı ve terminal binaları, büyük ölçekli deniz limanı gibi ulaştırma projelerine; içme suyu projelerine, şehir hastaneleri, okul yapımları, yeni kurulan üniversitelerin altyapı ve fiziki mekan ihtiyaçlarına, afetlerle ilgili projelere ödenek tahsisinde öncelik verilmektedir'' diye konuştu.
    
GAP Eylem Planı ile öncelikle GAP Bölgesi yatırımlarının merkezi bütçe içindeki payının yüzde 7'den yüzde 14'e yükseldiğini belirten Yılmaz, 2007 yılında yüzde 62,2 olan GAP'ın genel nakdi gerçekleşmesi dört yılda yüzde 86'ya ulaştığını söyledi.
    
Bölgesel kalkınma alanında geliştirilen programlarla da bölgesel gelişmenin sağlanması konusunda doğrudan müdahalelerin devam ettiğini ifade eden Yılmaz, bu kapsamda KÖYDES, SUKAP, SODES ve Cazibe Merkezleri Destekleme Programları'nı uyguladıklarını anlattı.
    
Bakanlığın 2013 yılı bütçesindeki yeniliklerden birisinin de Sosyal Etkileşim Programı (SEP) olduğunu, bu programın amacının, bölgeler arasındaki sosyal etkileşimi artırmak olduğunu kaydeden Yılmaz, Cazibe Merkezleri Destekleme Programı'nın 2012 yılı uygulaması için 80 milyon lira ödenek tahsis edildiğini, 2013 yılı için ise 84 milyon lira ödenek öngörüldüğünü söyledi.
    
2006-2011 döneminde kurulan 50 yeni devlet üniversitesine toplam 3,3 milyar lira yatırım ödeneği tahsis edildiğini bildiren Yılmaz, 2013 yılında ise bu rakamın 1,2 milyar liraya yükseltildiğini bildirdi.
    
Toplam Ar-Ge harcamalarının GSYH'ya oranı 2002 yılında yüzde 0,53 iken 2011 yılında yüzde 0,86 olduğunu belirten Yılmaz, ''Kamu Yatırım Programıyla Ar-Ge'ye ayrılan kamu kaynakları ise, 2002 yılında 114,3 milyon lira iken, 2012 yılında 1,77 milyar liraya yükseltildi. 2013 yılında bu rakamın yaklaşık 1,83 milyar lira olması programlandı'' dedi.
    
     ''TÜİK'in internet sayfası yenilenece
k''
    
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TUİK), kamu için olduğu kadar özel sektör ve STK'lar için de stratejik bir kaynak olduğunu ifade eden Yılmaz, sağlıklı istatistiklerin, demokratik bir ortamda halkın hesap sorma hakkını kullanması açısından da vazgeçilmez önemde olduğunu vurguladı.
    
2013 yılında TÜİK İnternet sayfasının yenileneceğini kaydeden Yılmaz, TÜİK'in çalışmaları hakkında bilgi verdi.
    
TÜİK tarafından yürütülen işgücü piyasasına yönelik, istihdam edilenler ve işsizlere ilişkin istatistiklerin temel veri kaynağını oluşturan Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın, 2000 yılından beri her ayın ilk haftası referans dönemi alınarak uygulandığını belirten Yılmaz, şöyle konuştu:
   
  ''Eurostat'ın bu konudaki tavsiyeleri doğrultusunda 2014 yılından itibaren sürekli ankete geçilecek ve yılın 52 haftasında söz konusu anket uygulanacak. Böylece daha hassas bir ölçüm ve AB ülkeleri ile tam uyum sağlanmış olacak. Ayrıca, işsizlerin iş arama kriterinde kullanılan üç aylık iş arama süresi, yine Eurostat'ın bu konudaki tavsiyeleri dikkate alınarak dört haftaya çekilecek. Bu kapsamda, yeni uygulamanın geçmiş seri ile karşılaştırılabilirliğini sağlamak amacıyla, 2013 yılı boyunca mevcut Hanehalkı İşgücü Anketi ile sürekli anketin pilot uygulaması eş zamanlı yapılacak. İşgücü göstergeleri, sürekli anket uygulaması, son kriterler dikkate alınarak 15 Nisan 2014 tarihinde açıklanmaya başlanacak ve zaman serileri geriye dönük revize edilecek.''
    
  

KAYNAK:
AA
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER