ÖNE ÇIKANLAR :
POLİTİKATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 04 Kasım 2013 Pazartesi 21:16

Devlet öğrenci evlerini denetleyecek mi?

Devlet öğrenci evlerini denetleyecek mi?

Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısından sonra önemli açıklamalarda bulundu.


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ''Gazetelere yansıdığı şekliyle özel evlerde kalan öğrencilerin şu veya bu şekilde denetlenecekleri veya baskınlar yapılacağı şeklindeki yazılar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok, böyle bir düşüncemiz de yok. Sayın Başbakan'ın buna benzer bir ifadesi de kesinikle söz konusu değil'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Kızılcahamam'da AK Parti'nin 21. istişare ve değerlendirme toplantısını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Arınç, "Sayın Başbakanımız orada, açılış ve kapanış konuşmalarında, hem Türkiye'nin genelinde bir mesaj vermeyi hem de konuşulan konular üzerinde kamuoyunu bilgilendirmeyi tercih etti" diye konuştu.

 

İslam aleminin hicri yeni yıla girdiğini anımsatan Arınç, İslam aleminin ve yurttaşların hicri yılını kutladı, bereket ve hayır getirmesini diledi.


Toplantıda İçişleri Bakanı Muammer Güler'in kimlik kartı projesi üzerine bilgi sunumunda bulunduğunu söyleyen Arınç, daha önce Başbakanlık genelgesiyle Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartıyla ilgili pilot uygulamaların başlatıldığını hatırlattı.
Kimlik kartı projesinde, on yıllık kullanım özelliğine sahip, polikarbon materyalden oluşan temaslı ve temassız çip içeren, uluslararası standartlara uygun, en gelişmiş güvenlik ögelerini içinde barındıran bir kimlik kartının üretilerek vatandaşlara dağıtılmasının hedeflendiğini anlatan Arınç, şunları söyledi:


"Bu konuyla ilgili tüm çalışmaların bittiği ve bir örnek, pilot kimlik kartı üzerindeki bilgiler, ilgili arkadaşlar tarafından Sayın Bakanımızın başkanlığında sunulmuş oldu. Bu kimlik kartıyla vatandaşlarımız başka hiçbir belge, kart taşımak durumunda kalmayacaklardır. Sahtecilikten kaynaklanan vatandaş mağduriyetleri önlenecektir. Koruyucu unsurlar var çünkü. E-devlet kapsamında sunulan hizmetlere internetin bulunduğu her yerden, ev, işyeri vesaire gibi kimlik kartıyla erişilebilecektir."


Kimlik kartlarının, seyahat belgesi ve elektronik imza olarak da kullanılacağını dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
"Kimlik kartı, kamu kurumlarının vatandaşa yönelik sunacakları hizmetlerde elektronik iz süreçlerini destekleyerek bürokrasiyi önemli ölçüde azaltacaktır. Kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin hak sahipliği denetimi kolay ve güvenli bir şekilde yapılacaktır. Yetersiz kişi doğrulamasından kaynaklanan usulsüzlük, yolsuzluk ve mali kayıplar asgariye inecektir. Sağlayacağı güvenli kişi doğrulaması nedeniyle e-devlet hizmetleri nitelikleri ve sayıları da artacaktır. Buna ilişkin tüm çalışmalar yapıldı. Taslak da beğenildi ve artık temin edilme ve vatandaşlarımıza ulaştırılma konusunda son noktaya gelindi."


-''İmar Kanunu Tasarısı ile ilgili sunum''-

Arınç, toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın da iki konu üzerinde sunum yaptığını belirterek "İmar Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı. Bu uygulamada karşılaşılan sorunları gidermeye yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. İkincisi de yapı denetimi kanun tasarısı. Konular üzerinde müzakereler yapıldı, bazı hususların değişikliğe uğraması talep edildi. Olgunlaştığı takdirde, sayın Bakanlarımızın imzasına açılmış olacak" bilgisini verdi.


Toplantıda, Türkiye içi ve komşularla meydana gelen olayların detaylı bir şekilde görüşüldüğünü söyleyen Arınç, Başbakan Erdoğan'ın da yurt dışı gezisi yapacağını anımsattı. AB Bakanı Egemen Bağış'ın da sunum yaptığını bildiren Arınç, "Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği'nde yeni, olumlu bir evreye girilmiş bulunmaktadır. Bu konu üzerinde de Bakanımızın verdiği bilgiler değerlendirilmiş oldu" diye konuştu.


Arınç, Başbakan Erdoğan'ın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun'la da bir telefon görüşmesi yaptığını kaydetti.


-''Bunlara bilgi bile demek doğru değil''-


Bir gazetecinin ''AK Parti'nin Kızılcahamam kampında Sayın Başbakanın 'kızlarla erkeklerin aynı yurtta kalmalarının muhafazakar yapımıza ters olduğu' şeklinde bir açıklama yaptığı bugün haberlerde yer aldı. Böyle bir açıklama oldu mu, yurtlara bir denetleme geliyor mu?'' sorusu üzerine Arınç, Kızılcahamam'da yapılan toplantıların, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarının dışında, bir parti içi toplantı olduğu için kapalı yapıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:


''Görevli olmayan arkadaşlarımızın girmediği bir toplantıdır. Pazar günü her defasında yaptığımız toplantının formatı şudur: Bütün Bakanlar Kurulu sahnede kendilerine ayrılan masada yer almakta, milletvekilleri de kendi yerlerinde oturmaktadırlar. 4,5 saat süren bir sorgulama yöntemiyle milletvekillerimizin düşünceleri ve buna karşılık sayın bakanlara bir soru yöneltilmişse onların da karşılıkları alınmaktadır.''
Toplantıda 29 milletvekilinin söz aldığını, 4.5 saat içerisinde kalkınma bakanından, başbakan yardımcılarına, sağlık bakanından içişleri bakanına kadar Türkiye ile ilgili her konunun dile getirildiğini, cevaplandırıldığını ifade eden Arınç, ''Bunların dışarıya bir şekilde yansımış olması bir defa gerçekçi değil. Orada bir ses kayıt cihazı da olmadığına göre belki sadece dışarıda bir şekilde ucundan, kenarından, hiç de gerçekçi olmayan bir izlenimle bazı bilgiler edinilmiş olabilir. Bunlara bilgi bile demek doğru değil. Bunlar duyum olabilir. Bunların gerçek konuşulan sözlerle kesinlikle bir ilgisi yoktur'' ifadesini kullandı.


Bülent Arınç, şöyle devam etti:


''Şunu rahatlıkla söyleyebilirim Gençlik ve Spor Bakanımıza yöneltilen bir soru oldu. Özellikle üniversitelerde, öğrencilerin çok yoğun bulunduğu illerde Kredi ve Yurtlar Kurumunun yaptırdığı ve denetiminde bulundurduğu yurtların yeterli olmadığı, öğrencilerin dışarıda kaldıkları, bazılarının özel ev kiraladıkları, bazılarının da başka özel kişilere ait adı yurt olan yerlerde barındıkları ifade edildi. Bildiğiniz gibi Kredi ve Yurtlar Kurumu, son 10 yıllık hükümetimiz döneminde fevkelade güzel binalarda, bazıları tek kişilik, bazıları iki kişilik, dört kişilik, içinde her türlü ihtiyacı karşılayabilecek donanımların bulunduğu, sıcak yemeğin çıktığı, kahvaltının verildiği, her an sıcak su imkanının bulunduğu mükemmel yurtlar yaptı. Bunların sayısı da, içinde barındırdığı öğrencilerin sayısı da artmış oldu.


Ne var ki 3 milyona yakın öğrenci sayısının bulunduğu üniversitelerimizde bu yurtların da kafi gelmediğini biliyoruz. Bu talep bütün milletvekillerimizin hemen hemen ortak talebi haline geldi. Sayın Başbakanımız, Gençlik ve Spor Bakanımıza bu yurtların süratle sayısının artırılması ve yurtlarda olası yaşanabilecek olumsuzlaklara karşı Bakanlığın mutlaka görevini en iyi şekilde yapması ortaya çıktı. Yaşanabilecek olumsuzluklar nedir, bir yurtta yapılması gerekli olmayan, en azından bazı yasak eylemler olarak gösterilen, belki de yasa dışı bazı suç haline gelebilecek, disiplinsiz sayılabilecek olayların yaşanmasıdır.''


Bunların sokaklarda çok örneklerini gördüklerini belirten Arınç, ''Ama bu örneklerin bir yurda taşınmasının, yurttaki öğrencileri rahatsız edebileceği konusunda esasen Bakanlığın var olan denetim görevlerinin daha iyi bir şekilde yapılması konuşuldu. Bunu ben de biliyorum, açıklanmasında hiçbir mahsur yok'' değerlendirmesini yaptı.

-''Maksatlı buluyorum''-


Ancak gazetelere yansıdığı şekliyle özel evlerde kalan öğrencilerin şu veya bu şekilde denetlenecekleri veya baskınlar yapılacağı şeklindeki yazıların gerçeği hiçbir şekilde yansıtmadığını vurgulayan Arınç, şunları belirtti:
''Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok, böyle bir düşüncemiz de yok. Sayın Başbakan'ın buna benzer bir ifadesi de kesinikle söz konusu değil ama unutmayın, Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı olan tüm yurtların özel ticari amaçlarla kişiler tarafından açılmış olan yurtların da denetlenmesi, hem Milli Eğitim Bakanlığının hem de Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri içindedir. Yoksa özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum bu tip haberleri ve maksatlı buluyorum.''


-''Hiçbiri doğru değil''-


''Bazı yabancı basın yayın organlarında ısrarla Türkiye'nin El Kaide yapısı gruplarla ilişkilendirilme çabası var. Bu konu Bakanlar Kurulu masasında yer aldı mı?'' sorusunu, Arınç şöyle yanıtladı:


''Hayır, bu tür şeyler geçmişten bu yana bırakın yabancı basın organlarını Türkiye'nin anamuhalefet partisinin millitevekilleri tarafından da dillendiriliyor. İsimleri sizce malum. 3 yıldan beri Suriye'de cereyan eden bu vahşete karşı kayıtsız kalan Esat rejiminin ayakta durması için de büyük bir gayretle büyük bir azimle siyasi faaliyetlerini yürüten bazı kişiler var. Onlar da iddia ediyorlar ki Türkiye, Suriye'deki bu örgütlere destek sağlıyor. Bunlar ne kadar yalansa ve ne kadar maksatlıysa yabancı bazı basın yayın organlarında yazılanlar da aynı kaynaklara dayandığı için onların da hiçbirisi doğru değildir.


Bizim Suriye ile ilişkimiz sadece insani amaçla. Orada hayatını kurtarabilmek için Türkiye'ye sığınan insanlara destek sağlayabilmektir. Bu desteğin de 600 bin kişiyi şu anda aştığını ve onlara yaptığımız harcamaların da 2 milyar lirayı fazlasıyla aştığını söyleyebilirim. Yoksa bizim orada Özgür Suriye Ordusu veya Suriye'deki muhalefeti sadece siyasi anlamda desteklediğimizi herkes biliyor. Geliyorlar, Türkiye'de toplantılar yapıyorlar, muhalefetin unsurları bir araya geliyor, muhalefetin yöntemlerini tartışıyorlar, kendilerine başkan seçiyorlar. Türkiye'de yapılan faaliyetler budur. Bunlar siyasi faaliyetlerdir, silahlı faaliyetler değildir. Dolayısıyla bunların ortaya çıkarılmış olması şüphesiz orada El Kaide benzeri örgütlerin mevcut boşluğu doldurmak için gelip belli bir amaçla çatıştıklarını herkes biliyor ama Türkiye'nin o örgütlere karşı herhangi bir desteği kesinlikle söz konusu değil.''


-''Yurttaşlarımızın güvenliğini esas alıyoruz''-


''Mardin'in Nusaybin ilçesi bölgesine yapılması öngörülen veya yapılan duvar ve bu duvara karşı bazı kesimlerin verdiği tepkiler var. Burda son durum nedir?'' sorusu üzerine ise Arınç, Nusaybin'in Kamışlı'yla karşı karşıya bir ilçe olduğunu hatırlattı.


Arınç, şöyle devam etti:

''Biz yurttaşlarımızın güvenliğini esas alıyoruz ve bunun için de bazı geçici tedbirleri yapmak zorunda kalıyoruz. Orada geçici tedbir olarak yapılan şey bir duvarın örülmesi ki bu bin 300 metrelik kesimindeydi. Bu duvarın örülmesi duvarın tamamen yükselmesi anlamında değildir. Mevcut yapının üzerine tel örgü geçirilecektir. Duvar diye biliniyorsa yapılan şey, hayır duvar değildir, orada yapılanın üstüne bugüne kadar başka yerlerde de uyguladığımız tel örgüye ait bir yapı oluşacaktır. Bugün mevcut yapının üstüne tel örgü getirilmek suretiyle mevcut kesimdeki belki güvenliğin sağlanması yoluna gidilecektir. Doğrudan, boydan boya bir duvar inşa etmek veya bir duvar yapmak söz konusu değildir. Bunu bir açıklama olarak da kabul edebilirsiniz çünkü bunun üzerinde tartışanlar da var, bunun üzerinden siyaset üretenler de var. Hatta bir beledeyi başkanı Nusaybin'in bir hanımfendi bildiğim kadarıyla açlık grevine de başlamış durumda. Hayır iddia edildiği gibi değil, tel örgüyle yapılabilecek, korunabilecek bir can güvenliği orada tesis edilmiş olacak.''

-''Her sene bedelli askerlik çıkacak diye bir şey yok''-


Arınç, ''Partinizin Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu'nun Kızılcahamam kampının perde arkasıyla ilgili olarak sosyal medyada bazı bilgiler paylaştı. Bedelli askerlikle ilgil olarak. Bu doğru mudur? Böyle bir çalışma var mı?'' sorusu üzerine, bunun doğru olmadığını ifade etti.


Toplantıyı baştan sona kadar takip eden birisi olarak bedelli askerlik konusunun gündeme bile gelmediğini vurgulayan Arınç, ''Gelmesi de mümkün değil. Çünkü biliyorsunuz biz son bedelli askerlik konusunu geçtiğimiz yıl çıkardık. Ondan önceki bedelli askerlik de yıllar öncesiydi. Her sene bedelli askerlik çıkacak diye bir şey yok. Genelkurmayın asker ihtiyacı dikkate alınır, belli bir birikim varsa belli bir yaştan sonrası bedele bağlanır. Dövizli askerlik başka bir şeydir, bedelli askerlik başka bir şeydir. Bedelli askerlikteki süre yeterli olmayınca veya müracaat edenler farklı yorumlardan kaynaklanan hak kayıplarına uğrayınca, zannediyorum iki maddelik yeni bir kanun çıkardık onunla da müracaatlarını yapamamış olanlara zannediyorum defaten ödemek şartıyla bir kolaylık getirmiştik. Bu geçtiğimiz yıl yapılan bir düzenlemedir. Yakın zamanda kesinlikle bedelli askerlik düşünülmemektedir. Arkadaşımız belki özlemini dile getirmiş olmalı.''

KAYNAK:
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER