ÖNE ÇIKANLAR :
POLİTİKATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 13 Ekim 2014 Pazartesi 12:40

Davutoğlu'dan çarpıcı Kobani aıklaması

Davutoğludan çarpıcı Kobani aıklaması

Ahmet Davutoğlu Kobani gösterilerinin, Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonlarının bir devamı olduğunu öne sürdü.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, son günlerde yaşanan Kobani gösterilerinin, Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonlarının bir devamı olduğunu öne sürerek, "Bir takım yerlerde Kobani olayları bahane edilerek düğmeye basıldı." dedi. Davutoğlu, "İki seçim sonrası ve üçüncü seçimin öncesinde acaba tekrar Türkiye karıştırılabilir mi diye bir takım fitne odaklarının devreye girdiğini gördük. Tam hükümet kurulmasından hemen sonra bütün bakanlıklarda çok ciddi reform çalışması başlatmıştık. Çözüm süreciyle ilgili ciddi bir ivme kazanmıştık. Çözüm sürecinin mekanizmasını Bakanlar Kurulu kararı ile esasa bağlamıştık." diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İstişare Toplantısı'nda iş dünyası ve çalışma hayatım temsilcileri ile bir araya geldi. TESK, TÜRK-İŞ, TİSK, Memur- Sen, HAK- İŞ, TZOB temsilcilerinin katıldığı toplantıda konuşan Davutoğlu, Kobani gerekçe gösterilerek özellikle Doğu illerinde yaşanan protesto gösterilerine değindi.

'EN FAZLA İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ ŞEY İSTİŞARE'

Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşmasının başında Kartepe'de düşen helikopter kazasında hayatını kaybeden askerlerle Sivas'ta trafik kazasında şehit olan polislere Allah'tan rahmet ve başsağlığı diledi. "Öylesine tarihi bir aşamadayız ki, bu günlerde en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey istişaredir, ortak aklı üretmemiz, ortak vicdanı harekete geçirmemiz ortak geleceğimizi belirlememiz açısından büyük önem taşıyor." diyen Davutoğlu, bu noktada ortak vicdanın en temel sembollerinin de toplantı salonunda olduğunu vurguladı.

Bugünlerde esnaf dayanışmasına ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, "Birileri ülkeyi şu veya bu bölgeye, şu veya bu etnik ve mezhebi kesim diye bölmeye çalışırken tam da odalarımızın, sendikalarımızın ortak bir bilinçle bir araya gelerek, tarihi birlikte yaşamış, geleceği de birlikte şekillendirecek bir millettin fertleriyiz diyerek seslerini yükseltmelerinin vaktidir. Bu toplantısı böyle bir sesin ve insani erdemleri harekete geçirecek olan bir ortak bilincin zemini olarak görüyorum." ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, ardından Kobani eylemlerinin bağımsız bir olay olmadığını belirterek, Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonları ile bağlantılı olduğunu söyledi: "Türkiye için 2013 Mayıs'ında ekonomimizin zirveye ulaştığı dönemde, IMF'ye borçlarımızın ödendiği Türkiye'nin çok ciddi ekonomik ivme kazandığı dönemde, önümüzde üç seçim olduğunu herkes biliyor. Mahalli seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler. Türkiye'nin ayağa kalkmasını, doğrulmasını, sadece kendisini değil, çevresindeki bütün bölgeleri dost halkları da büyük çınarın altında barındırabilecek büyük bir güç olmasından rahatsız olanlar harekete geçtiler. 2013 yılında Gezi olaylarında bir takım bahanelerle ciddi bir şekilde toplumsal kutuplaşmayı tahrik eden bir süreç yaşandı. Daha sonra 17 Aralık 25 Aralık olayları komploları 30 Mart seçimlerini ipotek alma çabasına dönüştü. Ama milletimizin basireti bunları aştı. Milli irade aziz milletimizin kaderine şekil veren bir sonuç ortaya çıkardı."

KOBANİ OLAYLARI BAHANE EDİLEREK DÜĞMEYE BASILDI

Davutoğlu, ardından yaşanan süreci şöyle değerlendirdi: "Daha sonra cumhurbaşkanlığı seçimini de demokratik bir olgunlukla yaşadık. Hemen arkasından yeni bir hükümet oluşturduk. Şimdi tam bunlar gerçekleşmişken herkesin kriz beklediği dönemde Türkiye'de cumhurbaşkanlığı makamı ve Başbakanlık makamı son derece olgun bir demokratik süreç ile el değiştirmişken ve toplumda yeni beklentilerle, yeni Türkiye ideali ile ciddi bir ivme oluşmuşken bir takım yerlerde Kobani olayları bahane edilerek, düğmeye basıldı. İki seçim sonrası ve üçüncü seçimin öncesinde acaba tekrar Türkiye karıştırılabilir mi diye bir takım fitne odaklarının devreye girdiğini gördük. Tam hükümet kurulmasından hemen sonra bütün bakanlıklarda çok ciddi reform çalışması başlatmıştık. Çözüm süreciyle ilgili ciddi bir ivme kazanmıştık. Çözüm sürecinin mekanizmasını Bakanlar Kurulu kararı ile esasa bağlamıştık."

Konunun Suriye ile bağlantısını ise Davutoğlu "Diğer taraftan Suriye'deki gelişmeler bağlamında, Suriye'deki bütün dostlarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza yardım edebilmek kastıyla, oradaki zulme karşı en etkin tavrı almak amacıyla tezkere çıkardık. Toplumda genel olarak son derece iyimser ve olumlu bir beklenti içindeyken, maalesef bayramın üçüncü gününden itibaren yaşanan olaylarla gerçek anlamda bir toplumsal kargaşa ortamı yaratılmaya çalışıldı." diye izah etti.

Davutoğlu, olayların bilançosunu ise "Kobani bahane edilerek yapılan bu vandalizm bu şiddet sarmalı bu terör faaliyetlerinde 33 vatandaşımız hayatını kaybetti, 2 polisimiz şehit oldu, 135 polisimiz yaralandı, 531 polis aracı, 631 sivil araç yakıldı, 214 okul olmak üzere, aralarında müze ve kütüphanelerde de bulunan bin 122 bin bina tahrip edildi." diye özetledi.

'YAREN'İ YETİM BIRAKANLAR NEYİ AMAÇLIYOR?'

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birçok küçük yavru yetim ve öksüz kaldı. Şimdi sormak isterim. Hüseyin Hatiploğlu'nun kızı Yaren'in yetim kalmasına sebep olanlar neyi amaçlıyorlar? Bu vahşi ve alçakça saldırıları kim yapıyor? O Yiğit Alp'i yetim bırakanlar neyi hedefliyor? Bu yolla Kobani'ye mi yardım ettiler, bu yolla Suriye'deki zulmü mü durdurdular? Suriye'deki zulmün bir benzerini neredeyse kendi halkına karşı terör ve şiddet eylemlerini yapanlar bilsinler ki Türkiye hiçbir zaman bu kargaşa ve kaos sarmalının içine sokamazlar."

'ÜÇ ANA UNSUR HEDEF ALINDI' DEDİ, OKULLARI SAYMADI

Başbakan Davutoğlu, bu gösterilerde üç ana unsurun hedef alındığını belirterek, "Birisi; kamu binaları ve araçları; ambulanslar, kütüphaneler, müzeler ve diğerleri. Burada hedef edilen şey devlet otoritesiydi. İkincisi iş yerleri; yani sizlerin helal rızkınız ile kazandığınız iş yerleri, STK temsilcilikleri. Doğrudan hedef alınan şey aslında bugün aramızda bulunan oda temsilcilerinin odalarının üyeleri. Birçok iş yeri tahrip edildi ve nihayet AK Parti. Aslında bu üç temel hedefe bakıldığında bu vandalizmin arkasındaki niyeti okumak mümkün." dedi.

Davutoğlu, "Bir; göstermek istedikleri şuydu, bir devlet otoritesinin zaafı vardır, devlet kamu binaları hedefe konularak. İki; toplumsal omurgayı teşkil eden ekonomik aktiviteyi, yatırımı, parlak bir geleceği topluma gösteren işyerlerini hedeflerinden biri. Üçüncü de AK Parti. Bununla şu denmek isteniyor; Burada tek bir görüş hakim olur, herhangi bir başka siyasi aktiviteye izin verilmez. Bizim istediğimizi ekonomik aktiviteler yapılmaz, toplumda oluşturulmak istenen iyimser havaya karşı, ekonomik yatırımları biz istersek durdururuz. Ne yaparlarsa yapsınlar kamu düzeni zaafa uğramayacaktır. Devlet kamu düzeninin tesis etmek üzere her türlü tedbiri almaya kararlıdır. Bu konuda en ufak ihmal ve zaaf söz konusu olmayacaktır." diye ekledi. Davutoğlu, gösterilerde hedef alınan okulları ise zikretmedi.

Gösterilerde tahrip olan illere en kısa zamanda bakanlarla birlikte ziyaretler gerçekleştireceklerini de dile getiren Davutoğlu, "Siyasal irade olarak geleceği imha projesine karşı dimdik ayakta duracağız. Tarihi kardeşliğin ebedi kardeşliğe dönüşmesi için gerekeni yapacağız. Bu terörizme karşı vereceğimiz en güzel cevap dayanışma içinde olmamızdır. En kısa zamanda tahrip edilen iş yerleri eskiden daha iyi hale getirilecek. Kamu otoritesi sarsılmayacak güçlenecek. Bizim için çözüm sürecinde tek muhatap millettir." şeklinde konuştu.

KAYNAK:
CİHAN
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER