ÖNE ÇIKANLAR :
POLİTİKATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 04 Kasım 2014 Salı 11:38

"Cami de Cemevi de bizim"

"Cami de Cemevi de bizim"

MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kerbela hepimizin müşterek teessürü, Hz. Hüseyin hepimizin kahramanı, hepimizin şehididir. Cem de bizimdir, semah da bizimdir. Cami de bizim, cemevi de bizimdir. Ne Sünni’den geçeriz, ne Alevi’yi iteriz. Ne 36’ya kanarız, ne milletten vazgeçeriz. Ve elbette ne Yavuz’u unuturuz ne de İsmail’e yüz çeviririz” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, Hicri bin 375 yıl önce Kerbela’da yaşanan vahşetin, oluk oluk akan Ehl-i Beyt kanının hala ilk günkü kadar kasvet ve keder verici olduğunu söyledi. Dün idrak edilen Aşure Günü’nde bu hazin ve yürek burkan hadisenin bir kez daha hatırlandığını ve yeniden Hz. Hüseyin’in susuz bırakılarak ailesi ve dostlarıyla birlikte şehit edilişinin hüznünü yaşadıklarını ifade eden Bahçeli, “Efendimizin, ‘Reyhanım’ dediği, ‘cennet gençlerinin efendisi’ olarak gösterdiği Hz. Hüseyin’in Kerbela’da önü kesilerek şehit edilmesi tüm Müslümanların hala kanayan yarasıdır. Yüzyıllardır Kerbela’nın haklı matemi tutulmaktadır. Kerbela; müminle münafığın, hoşgörüyle taassubun, hakikatle yalanın, iyilikle kötülüğün, hak ile batılın kesin ve keskin çizgilerle ayrıldığı bir kader noktasıdır” dedi.

“ÖLEN MÜSLÜMAN, ÖLDÜREN YİNE MÜSLÜMAN’DIR”

Bahçeli, 14 asır önceki Kerbela vahşetinin maalesef her gün yaşandığını söyledi. Mezhep gerilimi, mezhep karşıtlığı, mezhep kutuplaşmasının pimi çekilmiş bomba gibi saat başı patladığını vurgulayan Bahçeli, “Ölen Müslüman, öldüren yine Müslüman’dır. Kıyan Müslüman, kıyılan yine Müslüman’dır. İster Sünni, ister Şii olsun mezhepçi bakış ve yaklaşmalar İslamiyet’in iliğini kurutmakta, kanını emmektedir. İslam dünyasının şu anki durumu tam bir felaketi işaret etmektedir. IŞİD gibi terör örgütleri böylesi bir zeminden yeşermiştir. Şii de Müslüman, Sünni de Müslüman’dır. O halde paylaşılmayan nedir? Camileri ve türbeleri havaya uçurmak, canlı bombalarla can ve mala kast etmek yüce Allah’ın hangi buyruğunda yazılıdır? Allah diyerek kafa kesmek, besmele çekerek hırsızlığa ve hıyanete ortak olmak nasıl bir aklın ve anlayışın ürünüdür? Bunları sormak ve sorgulamak en doğal hakkımızdır” diye konuştu.

“KAOSUN TÜRKİYE’YE BULAŞMASI İÇİN ÇABA SARF EDİYORLAR”

Malum çevrelerin etnik ve mezhep cepheleşmesinin Türkiye’ye de sıçraması için özel bir çaba harcadığını gördüklerinin altını çizen Bahçeli, Ortadoğu’daki kaos havasının Türkiye’ye bulaşması maksadıyla yoğun çabalar sergilendiğini tüm çıplaklığıyla izlediklerini kaydetti. Bahçeli, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, laik-antilaik, inanan-inanmayan, doğulu-batılı gibi suni ayrımlarla Türk milletinin çözülmesi ve parçalanmasının planlandığını belirterek, “Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimiz istismar edilmekte, hassasiyetleriyle oynanmaktadır. Biz öteden beri milli ve manevi değerlerimizin toplumsal çatışma konusu yapılmaması hususunda özel bir gayret sergiledik. Türkiye’nin inanç ve mezhep temelinde ayrışma yaşamaması için elimizden gelen mücadele ve sorumluluğu titizlikle gösterdik. Milli birlik ve bütünlük içinde muhatap kaldığımız sorunların derinlikli ve makul bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğini her fırsatta vurguladık. Bu kapsamda dün ne söylemişsek, bugün de aynı çizgide, aynı noktadayız. Etnik ve mezhep kanalından sürdürülen istismar ve itirazların engellenmesi Türkiye’nin toplumsal huzuru için vazgeçilmez bir önemdedir” ifadelerini kullandı.

Hiç kimsenin Alevi vatandaşların vatana bağlılığı, Türkiye’ye sevgilerini tartışmaya açamayacağına dikkat çeken Bahçeli, hiç kimsenin Alevilerin Türk kültürüne yaptıkları katkıları yok sayamayacağını belirtti.

“CAMİ DE BİZİM, CEMEVİ DE BİZİMDİR”

Alevilerin sadece inançları, kültürel miras ve gelenekleri doğrultusunda yaşamak istediklerine vurgu yapan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Alevi İslam inancı asırlar içinde hep var olarak bugünlere ulaşmıştır. Bizleri bir millet yapan muhteşem değerler manzumesinin içinde Alevi kardeşlerimiz de vardır ve milli kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak Türk milleti mevcudiyetinin içinde yer almışladır. Alevilik ne inançlarımızdan ayrı görülebilir ne de milletimizden ayrı tutulabilir. Biz onlarla birlikte bir milletiz ve millet olmamızın mayasında onlar da vardır. Artık önyargıları kırmalı, kuşku ve güvensizlikleri yenmeliyiz. Alevi kardeşlerimizin haklı taleplerine kulak tıkamanın vicdanen izahının olmayacağını görmeliyiz. Bu kardeşlerimizin yıllardır dillendirdikleri, yıllardır umut ettikleri ihtiyaçlarını siyasi çekişmelere, ideolojik anlaşmazlıklara feda etmemeliyiz. Mesele cami-cemevi karşıtlığı olarak değerlendirilmemelidir. Mesele zıt kutupların buluşması ya da bir tarafın diğerine lütfü, bağışı veya tavizi olarak ele alınmamalıdır. Hz. Muhammed hepimizin peygamberi, Hz. Ali hepimizin iftihar kaynağıdır. Kerbela hepimizin müşterek teessürü, Hz. Hüseyin hepimizin kahramanı, hepimizin şehididir. Cem de bizimdir, semah da bizimdir. Cami de bizim, cemevi de bizimdir. Saz da bizim, söz de bizimdir. 12 imam da bizimdir, erenler, evliyalar, arifler, Anadolu’ya Türk-İslam nefesi üfleyen elleri öpülesi büyüklerimiz de bizim şanımız, göz nurumuzdur. Hz. Yesevi’nin dergahında diz dize, gönül gönüle oturan bizim ecdadımızdır. Hacı Bektaş Veli’nin duasıyla irşat olan, yönünü çizen Türk milletidir. Bizim aramızda ayrımcılığa yer yoktur. Bizim aramızda bölücülüğe yaşama hakkı yoktur. Bizim aramızda ayrık otları tutunamayacaktır. Ne Sünni’den geçeriz, ne Alevi’yi iteriz. Ne 36’ya kanarız, ne milletten vazgeçeriz. Ve elbette ne Yavuz’u unuturuz, ne de İsmail’e yüz çeviririz. Artık Alevi kardeşlerimizin sorunları kökünden bitirilmelidir.”

KAYNAK:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER