TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yargının bugün tartışma konusu olduğunu belirterek, ''Geçmişte sadece üst yargı tartışılıyordu. Bugün ilk derece mahkemelerinin uygulamaları da tartışılır hale geldi'' dedi.
CNN Türk Televizyonu'nda ''Ankara Günlüğü'' programına katılan Çiçek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Meclis'teki dört siyasi partinin de yargı ile ilgili önerilerini verdiğini anımsatan Çiçek, tüm partilerin yargı sisteminde köklü değişiklik önerdiğine dikkati çekti.
''Yeni bir anayasa yapamazsak, Türkiye bu yargıyla ne kadar yoluna devam edebilir-'' diye soran Çiçek, içeriden ve dışarıdan yargının konuşulmaya başlandığını ve bundan rahatsız olduklarını söyledi. Çiçek, Türkiye'nin hak etmediği şekilde bazı tartışmaların odağına oturduğunu belirtti.
Geçmişte yasama ve yürütmenin tartışma konusu olduğunu anlatan Çiçek, şunları söyledi:
''Bugün yargı tartışma konusu. Geçmişte sadece üst yargı tartışılıyordu. Anayasa Mahkemesi'nin, Danıştay'ın bazı kararlarıyla, Yargıtay başkanlarının adli yıl açılışındaki yüzde 90'ı siyasi nitelikteki konuşmaları tartışılıyordu. Bugün ilk derece mahkemelerinin uygulamaları da tartışılır hale geldi. Yargısı böyle, yasama - yürütme dengeleri tam oturmamış, o zaman Türkiye yoluna nasıl devam edecek- Değişmezse, yapılmazsa ne olur- Bu haliyle ne kadar gidebilirsek o kadar gideriz. Bir sorunu çözemiyorsak, ülkeye yazık olur.''
''Büyükelçi alanının dışına çıkmamalı''
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin süren bazı davalara ilişkin ifadeleri anımsatılan Çiçek, bugün Dışişleri Bakanlığı'nda Ricciardone'nin de bulunduğu toplantıda bu konunun da konuşulduğunu belirtti.
Ricciardone'nin açıklamasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çiçek, ''Bir ülkenin büyükelçisinin faaliyet alanı ve konuşacağı konu sınırlıdır'' diye konuştu. Büyükelçinin, bundan üzüntü duyduğunu ifade ettiğini anlatan Çiçek, Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye adına verilmesi gereken cevap ve çekilmesi gereken dikkati gündeme getirdiğini kaydetti.
Çiçek, büyükelçinin faaliyet alanının dışına çıkmaması gerektiğinin altını çizerek, ''İlişkiler açısından da çok sağlıklı olmaz'' dedi.
Uzun tutukluluk süreleri
TBMM Başkanı Çiçek, ''Balyoz Planı'' davasında 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan emekli orgeneral Ergin Saygun'un kalp ameliyatı geçirmesi ve uzun tutukluluk süreleriyle ilgili, görülmekte olan bir dava hakkında özel bir şey söylemeyeceğini ifade etti.
Yargı uygulamalarıyla ilgili temennileri, çıkardıkları yasaların muradı ve anlamının iyi anlaşılması için açıklama yapabileceğini belirten Çiçek, ''Seçmenin yüzde 95'ini temsil eden dört siyasi parti yargıda köklü değişiklik istiyorsa, belli ki bu işleyişte aksaklık var'' dedi.
Çiçek, düzenlemelerin ihtiyaçlara binaen yapıldığını dile getirerek, bunlardan birinin de uzun tutuklulukla ilgili olduğunu kaydetti. Uzun tutukluluğa 2005 yılında Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklikle sınırlama getirildiğini anlatan Çiçek, daha önce tutuklulukta süre sınırlaması olmadığını söyledi. Çiçek, böylece yasama organının, yargı organına ''Biz uzun tutukluluk istemiyoruz. Mümkün olduğu kadar az tutuklama yapın, mümkünse tutuksuz yargılama yapın, tutuklamaya hukuken zaruret varsa nedenlerini Ceza Kanunu'nun 100. maddesine koyuyorum'' dediğini belirtti.
Çiçek, geçen yıl haziranda çıkan 3. Yargı Paketi'nde yargının elini rahatlatacak önemli bir düzenleme yapıldığını vurgulayan Çiçek, adli kontrolü bütün suçlar için getirdiklerini anlattı. Cemil Çiçek, ''Bunları kim uygulayacak- Ben yasama organı olarak somut davayla ilgili karar yazamam'' dedi.
Türkiye'de en çok konuşulan konunun yargı reformu olduğunu dile getiren Çiçek, kendisinin de yargı reformunun insan reformu olduğunu defalarca dile getirdiğini söyledi.
Yasama organının evrensel ilkeleri, niyetini, arzu ve talebini ortaya koyabileceğine işaret eden Çiçek, şöyle devam etti:
''Nedir benim talebim- Yargılamalar uzun sürmesin. Mümkünse tutuklama olmasın. Tutuklama olacaksa bu mahkumiyete dönüşmesin. Mümkünse az tutuklama yapın, onun yerine alternatif tedbirleri kullanın. Bak sana adli kontrol tedbiri getiriyorum. Ben bunları söylerim, geri kalan yargının işidir.
Türkiye açık bir toplum. Yürütme en ağır şekilde tenkit ediliyor, yasama organı da tenkit ediliyor icraatları sebebiyle. Yargı bu tenkidin dışında kalamaz. Onun için bir an evvel bu ilkeler doğrultusunda önündeki davaları bir an evvel bitirme gayreti içinde oldu. Tutuklama mahkumiyete dönmemeli.''
Tutuklu yargılanan bir kişinin beraatine de karar verilebileceğine dikkati çeken Çiçek, ''Mesleki itibarım varsa gitti, çoluğum çocuğum perişan oldu, hayatım gitti, çevrem perişan oldu. Onun için diyoruz ki tutuklama istisna. Tahliye de beraat değil. Yargılamayı yap, hükümle beraber tutukla'' dedi.
''Meslek taassubuyla inatlaşmamaları lazım''
Çiçek, yargının önünde ihtilaflar olduğunu dile getirerek, bunların ne kadar erken biterse Türkiye'nin bu sıkıntılardan ve tartışmalardan kurumsal olarak da kurtulacağını vurguladı.
Yargının devletin bağımsızlığının en önemli alameti olduğunu belirten Çiçek, ''Bunun yerli yersiz tartışma konusu olmaması bakımından biraz daha hassasiyet istiyoruz'' diye konuştu.
Yargının dört siyasi partinin de yargıda köklü değişiklik önermesini değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, ''Bunu siyasetçiler söylüyor diye de meslek taassubuyla inatlaşmamaları lazım'' dedi.
Cemil Çiçek, yargı reformunun zihniyet meselesi olduğunu tekrarlayarak, bunda en büyük sorumluluğun yüksek yargıya düştüğünü söyledi. Çiçek, Yargıtay'ın bir ihtilafı içtihat haline getirmesi halinde yerel mahkemenin kendisine ona göre çeki düzen vereceğini anlattı.
''Beğendiğiniz de beğenmediğiniz de çıkıyor''
Çiçek, tutuklu askerlere MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a soruşturma izni örneğinde olduğu gibi bir formülün mümkün olup olmayacağı sorusu üzerine, bunun bir yol olabileceğini, ancak tasarı geleceği için hükümetin kabul etmesi gerektiğini söyledi.
Çiçek, şunları kaydetti:
''Şu ana kadar çıkardığımız yasalarla, daha iyi yorum yapılsa, hukuki yorum yapılsa bu kadar sıkıntı yaşanmaz. Yüksek yargı başkanlarının açıklamaları doğrultusunda içtihat oluşturulsa bu kadar sıkıntı yaşanmaz. Biz her şeyi kanun çıkararak çözmeye çalışıyoruz. Kanun çıkarırken genel ve eşit düzenleme yapmaya mecbursunuz. Birkaç gün evvel 15 bine yakın mahkum, cezaevinde kalma süresi 1 yıldan az kaldıysa tahliye edilmedi mi- Demediniz mi, 'kadına karşı şiddet uygulayanlar nasıl çıktı-'. Süresinin bitmesine bir yıldan az kalanların tahliye edileceği hükmünü koyduğunuzda beğendiğiniz de çıkar, beğenmediğiniz de çıkar. Yargı, yasama organını bu tür sıkıntılara muhatap etmemeli. Bunun da yolu yüksek yargının iyi içtihat oluşturmasındadır.''
Çiçek, kadına şiddetin Türkiye'nin ayıbı olduğunu ve insanlık dışı fiil olduğunu belirtti. Yasa çıkararak bu işleri çözmenin tek başına yetmediğini dile getiren Çiçek, son yıllarda en ağır cezalar verilmesine rağmen kadına yönelik şiddetin bitmediğinin altını çizdi.
AK Parti'nin 3 dönem seçilme kararını, siyasette hücre yenilenmesi ve partinin kendi iç dinamikleri açısından doğru bulduğunu söyleyen Çiçek, ''Siyaset bizim geçimimiz değil. Biz kendimize yapacak çok iş buluruz'' diye konuştu.