ÖNE ÇIKANLAR :
POLİTİKATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 13 Nisan 2013 Cumartesi 20:50

"Akil İnsanlar Başbakan Erdoğan’ın memurları"

"Akil İnsanlar Başbakan Erdoğanın memurları"


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, Akil İnsanlar'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın memurları olduğunu öne sürdü. Sarı, üniversitelerde yaşanan olayların da hükümet tarafından organize edildiğini iddia etti.

Perihan Sarı, İzmir Milletvekili Musa Çam ve beraberindeki heyetle Muş’a geldi. Partisinin Bingöl'deki eğitim ve denetleme toplantısına katılmak üzere Ankara’dan uçakla geldiği Muş'ta CHP İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.

Parti binasında basın açıklaması yapan Perihan Sarı, çözüm süreci, Akil İnsanlar ve bazı üniversitelerdeki karşıt görüşlü öğrenciler arasında yaşanan sıkıntılara değindi.

"Hükümet sıkça açılımlar gerçekleştiriyor ama açılım diye başlattığı her girişim, daha güçlü bir kapanma ile sonlanıyor." diyen Sarı, "AKP’nin her açılımından sonra hak ve özgürlüklerin tahrip edildiği, zedelendiği bir başka döneme geçiyoruz. Biz, AKP’nin son başlattığı ve adını 'İmralı süreci' koyduğu sürece kredi verdik. Her ne kadar Başbakan bu krediyi elinin tersi ile itmiş olsa da biz bu konuda daha önce kendisine önerdiğimiz yol haritasının izleneceğini umduk. Bu yol haritasının, toplumsal mutabakat esasına dayalı olduğunu ve hem Meclis'te hem halkın arasındaki bir mutabakat arayışını başlatacak bir yola çıkış olduğunu hatırlatmak isterim. Başbakan, geçen yıl kendisini ziyaretimizde dile getirdiğimiz önerimizi de reddetmişti." diye konuştu.

"AKİL İNSANLAR BAŞBAKANIN MEMURLARI"

'Akil İnsanlar'ın Başbakan Erdoğan’ın memurları' olduğunu savunan Sarı, "Akil adamlar komisyonu, bizim önerilerimiz arasında da olan komisyondu. Ama akil adamların, Başbakan’ın memurları olmasını istemedik. Akil adamların, halkın içinden gelen, halkın sorunlarını bilen, karşılıklı sorunları konuşarak, sorunların temeline inerek toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirecek bir çalışma yürütmesini istedik. Başbakan’ın tayin ettiği, başkanını belirlediği, sekreterini belirlediği, ödeneğini belirlediği bir komisyon istemedik. Bu komisyonun, bizim amaçladığımız sonuca hizmet etmeyeceği açık, aslında çözüm olarak halkın beklentilerini karşılamayacağı da çok açık. Halk kanın durmasını istiyor. Kanın durması ile birlikte demokratik hak ve özgürlüklerin karşılanmasını istiyor. Ve bu doğrultuda kalıcı sürekli, güvenceli bir statü istiyor. Dolayısıyla bu durum, geldiğimiz noktada yaşadığımız ve Başbakan’ın ısrarla sürdürdüğü bu durum, ne yazık ki başkalarının amaçlarına yönelik bir hedefe gidişatı göstermektedir. Biz, hem ülkede hem bölgede barış istiyoruz. AKP’nin bugün tasarladığı bölgenin yeniden dizayn edilmesine dayalı bir karmaşık planın parçasıdır. AKP, Ortadoğu cehenneminde kendisine yer arıyor, güç alanı arıyor, bir hegamonik alan arıyor. Ama biz bu coğrafyada Kürt yurttaşlarımızın piyon olarak kullanılmasını istemiyoruz. Hem ülkemizde kanın durmasını istiyoruz, hem de komşularımızda, hem çevremizde hem de bölgemizde... Kürt yurttaşlarımızın önümüzdeki dönemde Ortadoğu’da bir silahlı güç olarak kullanılmasını, bir takım gizli emellere alet edilmesini istemiyoruz. Ülkemizde de hem Kürt annelerin, hem Türk annelerin gözyaşı dinsin istiyoruz. Ancak Başbakan’ın bu gidişi ile Kürt anneleri ağlamaya devam edecek gibi görünüyor." dedi.

 “İKTİDAR HALK ÜZERİNDE ETKİLİ”

İktidarın halk üzerinde daha etkili olduğunu vurgulayan Sarı, “Bu güçle ilgili bir konudur. İktidar, yapabilme iradesini gösteren bir makamdır. İktidar, hükümet olmak, muktedir olmak o anlama gelir. Halkımızın hükümete yönelmesi, çözebilme iradesine güvenerek yönelmesi, sağduyuya uygun bir tutumdur. Ama hükümetin gerçek niyetinin bu olmadığını da hatırlatmak gerekiyor. Başbakan bu konularda samimi değil. Halka doğruları söylemiyor. Başbakan’ın söyledikleri, yaptıklarından farklı şeyler. Yaptıkları, düşündüklerinden farklıdır. O nedenle Başbakan’ın inandırıcı olması, gerçekleri halk ile paylaşması, gerçekten attığı her adımda kişisel ikbal planlarının dışında, kendi partisinin iktidar hedefleri dışında güç elde etmenin dışında, halkın çıkarlarını koruyacak bir tutumu açıklıkla benimsemesi gerekiyor. Bu, söylediğimiz ne yazık ki konjoktürel olarak halkın da belki duymaktan kaçındığı, başka şeyler duymak isteğiyle bize yöneldiği koşullarda söylediklerimizin karşılık bulmadığı bir durum. Ama bunun gerçek olduğunu ve orta vadede partimizin tutumunun halkın yararına olduğu ortaya çıkacaktır. Ancak bu durumun bedeli o zaman çok ağır olacaktır. Biz samimiyetle, halkların arasındaki güçlü kardeşliğin, kalıcı barışın sağlanmasına ilişkin koşulların yaratılması arayışına göre davranıyoruz.” şeklinde konuştu.

“ÜNİVERSİTELERDEKİ OLAYLARDA HÜKÜMETİN PARMAĞI VAR”

Bir gazetecinin, son günlerde üniversitelerde çıkan olaylarla ilgili yönelttiği soruya Sarı, "Bunun bir yönetme taktiği olduğu çok açık. PKK’nın çekildiği koşullarda PKK’nın yerine ikâme edecek güç ortaya çıktı. Bütün bunlardan hükümetin parmağının, iradesinin, yaklaşımının olmaması mümkün değil. Hükümet desteği ile hükümetin onayı ile böyle bir güç yeniden ortaya çıktı ve palazlanması için de göz yumulacak. Bu, son derece tehlikeli bir durum… Biz, CHP olarak halkımıza bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bugün barış diye öne çıkarılan ve çalakalem belirli süreler ve tarihler ortaya konarak yapılmaya çalışılan, yol alınmaya çalışılan bu durum gerçekte Türkiye’yi çok daha karmaşık, çok kanlı bir başka sürece taşıyabilir. Ortadoğu cehenneminden söz ettim, Türkiye’den dışarı çıkarılan PKK’nın Suriye’de savaşçı olarak kullanılmayacağının garantisi var mı? Bu konuda böyle yaklaşılıyorsa eğer, Hizbullah’ın Türkiye’de güçlenmesi başka nasıl açıklanabilir? Biz CHP olarak vurguladığımız şeyin temeli budur. Biz bölgede de barış istiyoruz, bölge olacak barış ülkedeki barışı da kalıcı kılar. Yoksa Türkiye, Ortadoğu cehenneminin bir parçası olur.” şeklinde cevap verdi.

Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.

KAYNAK:
CİHAN
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER