ÖNE ÇIKANLAR :
KURTLAR VADİSİTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 28 Mart 2024 Perşembe 21:08

Pana Film 2008'de uyardı

Pana Film 2008de uyardı

Reyting ölçümlerindeki adaletsizliği Pana Film 2008'de hatırlatmıştı...


Medyada şike patlağı yine gündemin birinci maddesi oldu. Futbolda şike devam ede dursun, şimdi de medyada şike operasyonları yürütülüyor.

Reyting tarştışmalarının giderek alevlendiği bu konuyu Pana Film 2008'de yayınladığı açıklamayla duyurmuştu.
Bu tartışmaya köşe yazarları katılmıştı.

İŞTE 2008 YILINDA PANA'DAN YAPILAN O AÇIKLAMA

"Rating birincisi olarak söylüyoruz: Ratinglerle oynuyorlar"

Yine Kurtlar Vadisi herkesten önce söyledi… Rating ölçümleri gerçekleri yansıtmıyor… Bu sistem değişmedikçe, Türkiye’nin en stratejik noktası televizyon yayıncılığı, birilerinin elinde oyuncak olmaya devam edecek…
Bu sistem ancak ve ancak tek tip insan, tek tip eğlence, tek tip dizi, tek tip yapımcı anlayışını doğurur… Kurtlar Vadisi’ni ve birkaç istisnayı saymazsak, dört büyük kanalı da, milletimizin değerlerinin ne kadar yozlaştığını anlatan bir yayın politikasına iter… Bu şartlarda “belli tür” dizi yapmazsanız, rating alamazsınız…

Rating ölçüm sistemi baştan sona yanlış. Bunu sadece biz değil, bu konunun uzmanları da söylüyor. Denek sayısı yetersiz, 70 milyonun beğenisi 2000 kişinin tercihine bırakılmış... Bu tercihler, denek adresleri tespit edilip ya da sızdırılıp yönlendiriliyor. (Bazı programların denekleri yönlendirdiği belgeleriyle ortaya çıkmıştı). Ayrıca, ekonomik (senede iki milyar dolarlık bir pasta), sosyal (nüfusunun yarısı 30 yaşın altında bir ülke), toplumsal yönden bu kadar önemli bir karar, 2000 kişinin sırtına yüklenir mi???

Sistemin teknolojinin gerisinde kalması, gece alınan verilerin sabah açıklanması, kısaca karanlıkta geçen uzun süre, gizli elleri sisteme sokuyor… Bu gizli eller istediklerini birinci yapıyor, “sakıncalıları” ise tırpanlıyor…

Biz Pana Film olarak, sadece Kurtlar Vadisi dizisiyle değil, diğer yapımlarımızla da rating sisteminin sağlıksızlığından en büyük zarar görenlerindeniz… Kurtlar Vadisi Pusu’nun karakter isimlerinin yedi yaşından yetmiş yaşına kadar herkes tarafından bilindiği bir ülkede, gerçek ratingimiz 30’larda, share’imiz ise 65’in üstündeyken, bu rakamlar sistemli ve maksatlı olarak kağıt üstünde 20’lerde tutulmakta… Eşref Saati isimli dizimiz, yine sistemli ve maksatlı bir kıyıma tabi tutuluyor, hakikatte aldığı ratingin çok altında sonuçlar listelere yansıyor… Peki aradaki fark nereye gidiyor? Farkı, o günün ratinglerine bakınca rahatlıkla görebilirsiniz…

Devletin yayıncı kurumu, ratinglerin yalan söylediğini söylüyor ama devletin denetleme kurumu bu duruma el koymuyor… Nedeni ise basit, kimse taşların yerinden oynamasını istemiyor, çünkü bu durumdan besleniyor…

Her türlü rekabetin yaşandığı, piyasa ekonomisinin tercih edildiği bir ülkede ratingler tekele mahkum edilmiştir. Biz, ratinglerin çoklu ölçümünden yanayız… Bu durumdan hem reklamveren, hem televizyon kanalları, hem de bizler gibi düzgün, kaliteli, ülkesinin ve insanlarının değerlerini ön planda tutanlar yarar görecektir…

PANA FİLM 2008

KÖŞE YAZARLARI DA DAHİL OLDU

Sabah Gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, bugünkü köşe yazılarında rating tartışmasına yer verdi.
Kurtlar Vadisi ve reyting düzeni
Bir süredir iyice dikkatimi çekiyor; perşembe akşamları çevremdeki erkekler evlerine çekiliyorlar.
Ekran karşısında olamayacaklarsa fena bozuluyorlar.
Çünkü o akşam Kurtlar Vadisi-Pusu akşamı.
Uzaktan bakılırsa, bu diziye burun kıvıracak, entelce atıp tutacak insanlar hepsi, ama dizi gösterilirken ekrana çivileniyorlar sanki.
Geçen gün o saatte bir restorandaydım. Servis durdu bir an. Ne oluyor diye sordum, açıkladılar: "Çocuklar Kurtlar Vadisi'ni izliyor."
Oysa AGB ölçümlerine göre dizi yine birinci ama sanki eski havasında değil gibi.
Sonunda diziyi yapan Pana Film patladı: "Reyting birincisi olarak söylüyoruz; reytinglerle oynuyorlar; diziler maksatlı ve sistemli biçimde kıyıma uğratılıyor; ekranlar tektipleştiriliyor."
Bu çok önemli ve üzerinde durulması gereken bir çıkış!
Çünkü artık ortada bir yanlış olduğu çok açık.
Reytingten şikayet edenin ertesi hafta reytinginin yükseldiği bu ortama artık bir son verilmeli!

Haşmet BABAOĞLU
Sabah Gazetesi
17 Kasım 2008, Pazartesi

*****

Reyting tartışmalarına bir son vermek gerek

Reyting ölçümü ile ilgili son aylarda dile getirilen eleştiriler yenilir yutulur cinsten değil. Konuyla ilgisi olan herkes, dalga dalga büyüyen şikâyetlerden rahatsız. Bir ara İbrahim Tatlıses, canlı yayında bangır bangır bağırıyordu ve reyting ölçümlerinde hile yapıldığını söylüyordu. Kimseden çıt çıkmadı. Suçlama ağır ama yetkililer susuyordu. Bu arada şikâyetçilerin reyting sıralamasında bir yükseliş kaydediliyor ve bir zaman sonra derin bir sessizlik kaplıyordu ortalığı.
Sonunda tartışmaya TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de katıldı. Genel Müdür, açıktan açığa bu işin içinde bir iş olduğunu söylüyor ve reyting ölçümüne güvenmediğini ifade ediyor. Geçenlerde Nuriye Akman, her zamanki ustalığını konuşturdu ve bu işi en iyi bilen insanlardan biriyle çok tartışılması gereken bir röportaj yaptı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Batmaz'ın söyledikleri ürpertici: "Reyting terörü silahlı terörden daha tehlikeli."
RTÜK Başkanı Zahid Akman da reyting ölçme sisteminin adil olmadığını söyledi. En son Kurtlar Vadisi dizisinin yapımcıları da tartışmaya müdahil oldu. Reyting rekorları kıran dizinin yapımcıları zirvedeyken şu sözleri söylemek zorunda kaldı: "Reyting ölçüm sistemi baştan sona yanlış!"
Aslında sadece reyting sistemi değil; televizyon ve gazetelere verilen reklamları etkileyecek bütün sistemler haksız rekabet kuşkusuna yol açıyor. Mesela gazete reklam dağılımına doğrudan etki eden BİAK araştırmalarını da işin uzmanları yakından incelemek zorunda. Çünkü reklamverenlere sunulan bazı sonuçlar, hiçbir bilimsel araştırmayla paralellik arz etmiyor; hatta akılla, mantıkla, sosyal gerçeklerle uyuşmuyor.
Bu ülkede taşların yerine oturması zaman alıyor, sancılı oluyor; lakin bu sıkıntılı sürecin aşılması gerekiyor. Haksız rekabet (kısa vadede tatlı gözükse bile) hiç kimseye fayda sağlamaz. "Bu sistem bizim lehimize" diyenler, sektörü büyük bir ateşin içine atmış oluyor; ki o ateş bir gün herkesin hanesine sıçrayacak bir kıvılcıma dönüşecektir. En iyisi, reklamdaki haksız dağılımın reklam sahipleri, reklam verenler, reklam ajansları tarafından bizzat ve dürüstçe görülmesi; ve hukukî dış etkenler devreye girmeden kendi iç reformlarını sektörün kendi içinde yapmasıdır. Zira artık mızrak çuvala sığmıyor, haksız rekabet paçalardan damlıyor...

Ekrem DUMANLI
Zaman Gazetesi
17 Kasım 2008, Pazartesi
KAYNAK:
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER