ÖNE ÇIKANLAR :
KÜLTÜR-SANATTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 23 Ekim 2013 Çarşamba 10:18

Mustafa Çevik ile Yesevi'nin izinde

Mustafa Çevik ile Yesevinin izinde

Yazar Mustafa Çevik son kitabıyla ilgili Adnan Erdoğan'ın sorularını yanıtladı.


Yazete.com Genel Yayın Yönetmeni Adnan Erdoğan yazar Mustafa Çevik ile son kitabı Zamanın Oğlu hakkında bir röportaj gerçekleştirdi. Tasavvufun insanı Allah aşkına götürmesinin en ince noktalarına temas edilen söyleşide Hoca Ahmet Yesevi'nin ulvi şahsiyetinin de zamanımız için ne kadar gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

İşte Adnan Erdoğan'ın Mustafa Çevik ile gerçekleştirdiği o röportaj:

Son zamanlarda dillere pelesenk olmuş bir kavram: tasavvuf. İçi boş ve anlamsızlaşan çeşitli kavramların yanında yerini alan tasavvuf anlayışına yeni bir bakış açısı Mustafa Çevik’ten geldi. Mustafa Çevik’in ikinci kitabı, tasavvufun yeni dili, farklı yorumu: Zamanın Oğlu pek çok çevreden kabul görmüş bir başucu kitabı niteliğinde. Emin olun, dönüp dönüp altını çizeceğiniz, sürekli farklı anlamlarla karşılaşacağınız okunması şart bir kitap. İsterseniz devamını Türk edebiyatının son dönem önemli kalemlerinden olan Mustafa Çevik’le yaptığım röportajda öğrenmek için cümlelerimin devamını okuyun. Büyük keyf alacağınız bu röportajdan sonra kendinizi en yakın kitapçıda bulacağınızın garantisini veriyorum. Hadi ama cümlelerimi takip edin, Allah Aşk’ına bizi götüren ve yollarını anlatan

Kitap tam olarak neyi anlatıyor?

M.Ç.:Kitapla aslında Hoca Ahmed Yasevi’yi okuyucularla tanıştırmak istedim, bilenlere de onun hayatının detaylarını göstermek istedim. Tasavvufu ne kadar basite indirirsek indirelim aslının öyle olmadığını, inanılmaz bir geçiş ve dönüşüm süreci olduğunu anlatmak istedim. Allah Aşk’ını ve bu yolda çekilenlerin erdemini de elbette.

Bu kitap sanki birine bir mektup gibi. Okurken böyle hissettim.. Böyle bir amacınız var mıydı?

M.Ç.:Evet aslında bir nevi mektup olsun istedim. Allah’a mektup, okuyucuya mektup. Hoca Ahmed Yasevi’den bizlere mektup gibi. 

Bu kitap neden okunmalı peki, mektupta ne anlatılıyor?

M.Ç.:Biri gerçekten mutsuzluk, sevgisizlik, huzursuzluk, hoşgörüsüzlük hissediyorsa Dünya’nın bu halinden rahatsızsa okumalı bence. Gençler mesela, okuyabilmeli bu kitabı. Neden derseniz, hiç olmazsa bu kitabı okuyunca bazı konular üzerine biraz daha düşünme fırsatı bulacaklar. Mektubumuz aslında bunu anlatıyor yani kitap.

Kitap da en çok rastladığım terim çoban olmak. Bu genelde dini içeriklerde (genelde her dinde) rehberlik eden anlamında kullanılır. Bizlerde peşinden giden sürüyüzdür. Bu kavram üzerinden yorumlayalım tasavvufu biraz.

M.Ç.: Tabi, kesinlikle her dinde Peygamberler çobandır. Çoban olmak önemlidir. Bu kitapta da aynı şekilde, aynı anlamda kullanılıyor çoban kelimesi. Aslında zamansız anlatımların kitabıdır Zamanın Oğlu. Zaman ve mekan sınırlaması yok kitapta yani anlatılanlarda, dikkat edin Allah sevgisinde de yoktur. Bu yüzden kitabın adı: Zamanın Oğlu.

Güzel bir yaklaşım. Çapraz anlam. Aslında hem zamanın önemi, hem de zamansızlığın önemi vurgulanıyor. 

M.Ç.: Kesinlikle öyle.. Zaman geçiyor, fark etmemiz gerekenler var. Bir o kadar da ne zaman fark edersen fark et. Yeter ki fark et. Zaman önemli değil. Bizlere anlatılanlar tarafından da olaya bakarsak, her söylenilen her döneme uyuyor. İyi olmak, kendinden vazgeçmek gibi. 

Zaman kavramını yorumlamaya daldığımız keyifli sohbetimizi sormadan geçemeyeceğim, benim kitapta altını defalarca çizdiğim bir bölümü okumamla bölünüyor.. Okumadan başka konuya atlayamayacağım şu güzel bölümü Mustafa Bey’in izniyle bir nevi hırsızlık yaparak paylaşıyorum röportajda. İşte kitaptan alıntı; “Ruhumun yalnızlığı beni sevgiliye daha fazla yaklaştıran ışık kaynağım olmalıydı. Bugün içine düştüğüm zifiri karanlık geceden ve arzularımın bağından kurtulmuştum.”Dünyevi duygulardan arınan insan oğlu işte o zaman Allah’a yaklaşır diyor Çevik.

S: Kitapta 3 sevgiden bahsediliyor. 

M.Ç.:Evet biri Allah sevgisi, diğeri Peygamber sevgisi, diğeri ise halkının sevgisi. Hoca Ahmed Yesevi Allah aşkını keşfetmek için ruhani macerasına başlarken bir gün geri dönüp halkına öğrendiklerini anlatmak istiyor, Peygamberlerin hayatlarını kendine örnek alması da halkına vereceği bilgilerde etkili olacaktır. Böylece kitapta üç sevgiden bahsedildiğini söyleyebiliriz. 

S: Kitabın ya da Hoca Ahmed Yesevi’nin asıl amacı nedir?

M.Ç.:Her şey aslında öze dönmek ve unutmamakla ilgili. İnsan günlük sıkıntılarından kurtulmak için toplum, din, tarih ve pek çok problemden kurtulmak için öze dönmeli. İçinde Allah yoksa, sevgi sadece lafta kalıyor. Davranışlar da önemli. İstediğin kadar cümleler, konuşmalar yap. İçten olmalı her şey. 

“Hoşgörülü denmesi için benim kötülüğümü kabullenmek zorunda mısın?”

Mustafa Çevik’in adını ilk Kurtlar Vadisi Pusu’nun senaryo ekibinde olduğu yıllarda duyduk. Ardından Hükümdar kitabıyla satış başarısı yakaladığında ve şimdi de yazarlık kariyerindeki son durağı Zamanın Oğlu kitabıyla. Bir yazarın en çok istediği şey; yazarak hayatını devam ettirebilmek ve yazdıklarının anlaşılmasıdır. Çevik bunu yaşayan sihirli bir kalem aslında. Seçtiği konularla kendine ayrı bir kulvar açan ve bu kulvar da kendinden başka kimsenin olmayışıyla haklı bir başarı sağlayan Çevik’le sohbetimiz bakın nasıl devam etti.

Yokluk ve varlık arasında tuhaf bir bağ var. Kitapda da mesela şöyle bahsedilmişti bu konu; “Halimi sorsan, Sevgilinin talibi… Yok olmaya gidiyorum ben. El açıp mert kişilerden dua istemek için kaçıyorum cahillerden. Bilgeler bulmayadır yolum.” 

M.Ç.: Evet aynen öyle aslında. Hepimiz de cahilleri hayatlarımızdan çıkarmak isteriz. Yok olmanın var olmak demek olduğunu bilmek çok büyük bir olgunluktur. Yok olmazsan, var olamazsın. Varlık sandığın her şeyi, benliğinde vazgeçmezsen eğer gerçek varlığa ulaşamazsın. Bir sır perdesi vardır sanki, bu perdenin kalkması Vahdet-i Vücud olan durumun husule gelmesidir ve engelin en güçlüsü olan insanın ta kendisidir. Kendini bilen Allah’ı bilir. Böylece var olmayı bilen yok olmayı, yok olmayı bilen var olmayı anlayabilir. 

İki kitabınızı da anlatın dersem kısacık da olsa ne diyebilirsiniz? Bu kitaplar üçleme mi? İkili bir anlatım mı?

M.Ç.: Yok hiç alakası yok. İlk kitabım Hükümdar da Orta Asya’nın Hükümdarı ve maddi birliğini anlattım. Bu ikinci kitabım da ise Hoca Ahmed Yesevi’yi ve Orta Asya’nın manevi birliğini anlatıyorum. 

Tarih çevreleri için “nedir” ya da “ne demek” bu kitap?

M.Ç.:Tarih çevreleri bu kitaba önem verdi. Çünkü, bu kitapta Türk Tarihi, kültür tarihi, Türk Tarihinin ve Türk Kültürünün önemli kişilerinden birine yer verildiği için. Kitapta anlatılanların Türk kültür ve inanma biçimleri ile bağlantılı olarak değerlendirildiği için. Türklerin İslamiyet’e yaygın biçimde girip ve kaldıkları için dolayısıyla, Türklerin kabuk değiştirmesi ve bu dönemde önemli bir görevi olan Hoca Ahmed Yesevi’yi anlattığım için. Tüm bunlardan dolayı tarih çevreleri için önemli bir kitap Zamanın Oğlu, aslında önemli bir araştırma. 

Son olarak sormak istiyorum, bu kitabı yazmak nerden aklınıza geldi?

M.Ç.: Bu konuyu bu şekilde yazmak aklıma düştü aslında, bir anda yani. Gönüle hitap eden bir şey yazmak hoşuma gidiyor. Gönüller titresin istedim aslında, öyle taş kalpli bir zamanda yaşıyoruz ki. Az da olsa yürekleri etkilemek güzel geldi. Yumuşatmak gibi bir şeydi benim isteğim. Başardım sanki. 

“Muhabbet kadehinden içtim” ben de… kitabın cümleleriyle bitirmek istedim röportajımı. Keyifli bir sohbetin ardından işte bu satırlar çıktı. Dilerim keyifle okumuşunuzdur. Yoksa şu anda kitabı mı arıyorsunuz? Kesinlikle evet dediğinizi duyar gibiyim. “Okuyunca ruhumdan medet isteyin” diyen Hoca Ahmed Yesevi’nin ruhu eminim şu anda mutludur, kendini bize anlatan bir araştırmacının varlığından hoşnuttur. Bayramınız kutlu olsun, okuduğunuz kitaplar da keyifli ve öğretici olsun.
 

KAYNAK:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER