ÖNE ÇIKANLAR :
KÜLTÜR-SANATTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 12 Kasım 2014 Çarşamba 12:01

Dünyayı nazardan 25 Türk koruyor

Dünyayı nazardan 25 Türk koruyor

İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Nazarköy’de nazar boncuğu yapan 25 kişi, bin bir emekle ürettikleri nazar boncuklarını dünyaya ihraç ediyor.


Türkiye denince akla ilk gelen objelerden biri olan nazar boncukları, İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Nazarköy’de yaşayan 25 usta sayesinde dünyaya açılıyor. Türkiye’de hemen hemen her evde bulunan nazar boncukları, 25 ustanın nasırlı ellerinden ortaya çıkıyor. 1200 derece sıcaklıkta eritilen camlar, uzun uğraşlar sonucu nazar boncuğu haline geliyor. Ustaların kendine özgü teknikleri ve el becerileriyle de bambaşka şekillerde hayat buluyor.

Nazar boncuğu işiyle 11 yaşından beri uğraşan ve 16 yıldır nazar boncuğu ustası olan Uğur Karataş, nazar boncuğunu şöyle anlattı: “Nazar boncuğu ustası olmak için biraz kabiliyetin olması lazım. Ustalardan tekniğini öğrenmek lazım. Birkaç ayda boncuğun nasıl sarıldığını, camın nasıl eridiğini öğreniyorsun. Usta olmak için en aşağı 3-4 sene devamlı çalışmak lazım. Boncukları 1200 derecede hazırlıyoruz. Ortam çok sıcak oluyor. İnsan vücuduna 70-80 derece ısı vuruyor. Çocukluktan yetiştiğimiz için alışıyoruz ama ne kadar alışsak da ortam sıcaklığı en zor olan bölüm.”

“DÜNYANIN NAZAR BONCUĞU MERKEZİ”

Nazarköy’ün dünyanın nazar boncuğu merkezi olduğunu söyleyen Karataş, nazar boncuklarının 1942’den beri köylerinde yapıldığını, yine İzmir’de bulunan Menderes Görece köyünde de sadece bir atölyenin bulunduğunu belirtti. Nazar boncuğu sanatının usta-çırak ilişkisi ile bu zamana geldiğini kaydeden Karataş, şunları söyledi: “Dünyada boncuğun ana merkezi Kemalpaşa ilçesine bağlı Nazarköy’dür. Bu sistemle sadece biz çalışıyoruz. Bu köyde 25 kişi bu işi yapıyor. Herkesin kendine göre tekniği ve modeli var. Sipariş üzerine çalışıyoruz. Şuanda nazar boncuğunu dünyayı nazardan korumak için sadece 25 usta yapıyor.”

ÇİN BONCUKLARI NEDENİYLE YÜZÜMÜZ GÜLMÜYOR”

Köylerinde usta-çırak ilişkisi ile büyüyen 5-6 kişi olduğunu ve kendilerinden sonra gelen neslin mesleği öğrenmediğini ifade eden Karataş, sözlerini şöyle sürdürdü: “En son nesil bizleriz. 25 kişinin içinde 10 büyüğümüz var. Onlar da birkaç sene sonra bu işi bırakmak zorunda kalacaklar yaşları nedeniyle. 10-15 kişi kalacağız. Onlar da ne kadar geçinebilir o tartışılır. Çin’den gelen mallar nedeniyle kazanç açısından yüzümüz gülmüyor. Kazanç yönünden baktığımda eğer çocukluktan yetişmeseydim bu mesleği yapmazdım.”

“CAM BULMAKTA ZORLANIYORUZ”

UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi ödülünü alan Mahmut Sür de, nazar boncuklarına kullanacakları camların pahalı ve zor bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: “Nazar boncuğunun göz kısmına koyduğumuz beyaz opak camı bulmakta zorlanıyoruz. Camı artık pahalıya alıyoruz. Cam bulmakta da zorlanıyoruz. Cam fabrikaları eskiden kırılan bardakları, avizeleri bize satıyordu ama şimdi geri dönüşümlü kullandıkları için biz zorlanıyoruz. Bu bizi endişelendiriyor.”















KAYNAK:
İHA
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER