ÖNE ÇIKANLAR :
MAGAZİNTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 19 Nisan 2024 Cuma 08:53

Can dostu İbrahim Tatlıses'e küstü mü?

Can dostu İbrahim Tatlısese küstü mü?

Aydemir Akbaş ile yaptığımız röportajın ikinci bölümü bir önceki kadar dopdolu...


Naime GÜNDÜZ'ün röportajı...
twitter.com/NaimeGündüz

Bazen en güçlü insanların bile yanlarında olacak, yanlışını doğrusunu direkt söyleyecek bir dosta ihtiyacı vardır. İnsan yalnız olmadığı gibi aileden öte dostluklar kurabiliyor. Böyle dostlar aralarına hiç kimseyi almazlar, kırılsalar da asla ayrılamazlar.

Kimi zaman bir kader kimi zaman bir mekân birleştirir bu insanları… İşte Aydemir Akbaş ile İbrahim Tatlıses’in ilişkisi böyle bir şey…

Akbaş, Tatlıses’in Abisi arkadaşı dostu hangi sıfatla olması gerekiyorsa o sıfatla yanında her zaman ama şu günlerde aralarında bir şeyler var. Yine de toz kondurmadan anlatıyor "Abi Aydemir Akbaş"…

Halk tarafından bakıldığında ünlü şöhretli bir çevre… Peki sizin için ün şöhret bu kelimeler neler ifade ediyor?

Ben şöhretten çok rahatsız olan bir insanım. Çok mahcup bir insanımdır. Bakışların üstümde olması rahatsız ediyor. En büyük zevkim balık pazarında gezmekti, dolaşıp alışveriş yapmaktı. 20 senedir gidemiyorum. Hele Anadolu’da hiç dolaşamıyorum. Biraz rahat dolaşabildiğim yer Nişantaşı, Şişli ve Osmanbey arası… Şişli’de bir Galatasaraylı arkadaşımın fizik rehabilitasyon merkezi var. Eskiden bir fıtık ameliyatı geçirmiştim. Havuzda 4 tane hareket var, ona gidiyorum. Doktor bey yürümemi söylediği içinde oradan Osmanbey’e kadar yürüyorum. 2 kilometre yol orası 30 tane resim çektirmek zorunda kalıyorum. “ Abi ne olur” diyenleri kıramıyorum. Bugün kim istedi biliyor musun fotoğraf Türkistanlı bir vatandaş! Fotoğraf çeken telefonlar bizi yaktı!

Kullandığınız telefona baktığımızda telefonu pek sevmediğinizi görüyoruz. Teknoloji ile pek aranız nasıl?

Hiç teknolojiyi bilmem. Modeli çok eski bir telefon kullandığım…

Ünü yakalamadığınız zamanlarda hayatınız nasıldı?

1961’de gazeteciliğe başladım. 27 Mayıs darbesinde Fransa’ya gidiyordum. Darbe nedeniyle kaldım. Urfa’nın Suruç ilçesine yedek subay öğretmen olarak gittim. Yedek subay öğretmeliğim sadece başlı başına bir kitap olur. Transistorlu radyo ile gittim Urfa’ya, toprak altında radyo çalıyor. Köylüler bizi çağırmış şaşkın anten yok sadece küçük bir delik onu da kapattılar radyo çalıyor. Casus zannettiler beni 27 Mayıs’ın casusu zannettiler. İstanbul’dan sen farklı bir öğretmensin diyorlar. Ankara’da Öncü gazetesi sayesinde köyü sel bastığında yardım kampanyası düzenlettim. O zamandan sonra yardım yapmam. 10 lira isteseler vermem yapılan yardımın oradakilere ulaşmadığını gördüm. Gelen malzemenin oradaki köylülere intikal etmediğini gördüm. Kaçakçı kovaladım.

Yoksa İbrahim Tatlıses ile o zaman mı tanıştınız?

Yok canım… Ama Hudutların Kanunu adlı filmin çekimlerinde gelir bizim çekimleri izlermiş.

İbrahim Tatlıses ile siz nasıl tanıştınız?

İbrahim film çekeceği zaman bütün eskiden çekilmiş filmlerin senaryolarını önüne sermişler, İbrahim sinema hastası zaten bütün filmleri ezbere biliyor. Atıyormuş ben bunu seyrettim bunu seyrettim diye, Tanju Gürsu’nun yazıhanesinde bende Tanju’ya film yapıyordum, İbrahim’de Tanju ile çalışıyordu. Dedim ki “İbrahim bende orijinal hikayeler var. Ben aslında senaristim, bende orijinal senaryolar var” dedim, "Yapma ya" dedi. "Hadi getir" dedi getirdim. Okudu, bütün dostluğumuzun başlangıç sebebi, orijinal senaryolardır.
İbrahim Tatlıses ile çok eskiye dayanan kadim bir dostluğunuz var. 35 yıldır çok yakın dostsunuz. İbrahim Beyin vurulması olayında bütün Türkiye şok oldu. Siz o anki duygularınızı anlatabilir misiniz?

Şok geçirdim, kimse bilmez ama ben o gün o arabada olacaktım. İbrahim her gazinoya çıktığında ben de giderdim. Yarım saat, kırk beş dakika yanında oturum. Senelerdir hiçbir şekilde aksamamıştır. Kanser olduğumda, eşim Beyhan “ne yapacaksın” dedi, “o seni bekler” dedi. “Gelmeyeceğin aklına gelmez bekler” dedi. “Hadi” dedim” bir sürpriz yapayım” dedim giyindim, çıktım. O gece ise Galatasaraylılar Cemiyeti’nde oturuyorum. Galatasaray mağlup oldu, moralim bozuldu. Bir de ben akşamları 7-7:30 gibi yemek yemek zorundayım. Doktor daha sonraki saatlerde bir şey yememe izin vermiyordu. Saat’e baktım, 8:30 olmuş, İbrahim’e de gitmem lazım… Orası da hiç sevmediğim bir yer…Ne yiyecek var ne içecek var ne oturacak yer var. Tam Seyrantepe köprüsüne geldim: Şoför’e dedim ki,” dön geri !” dedim. Ne olur ucunda ölüm yok ya, eve geldim yattım uyudum. Gece bir buçukta telefonlar parçalanıyor, Beyhan açtı telefonu “İbrahim’i vurmuşlar” dedi. Olduğum yerde kaldım, kımıldayamadım. O gün sigara içmedim ya ömrü hayatımda bir daha sigara içmem. Mesela herkes beni içkici diyebilir, ama daha bu güne kadar evde 1 kadeh içmişliğim yoktur. Hayatta sevmem evde içki içmeyi, evde bir kadeh içmemişimdir.

İbrahim Tatlıses’in setinde siz muhakkak olmak zorundaymışsınız. Neden?

Bir hatasını ona kimse söyleyemez korkarlar. Bir tek ben söyleyebilirim. Sete geldiğinde sinirli ise herkes korku ile bir şey söyleyemiyorken, bana gelip “abi ne olur izin iste abi ne olur paraya ihtiyacım var,” derdi.

FİLMDEN BİR SAHNE





Gerçekten çok mu sinirli biri?...

İbrahim’in siniri 30 saniyedir. O hemen barışır küstüğü insanla 3 gün geçmeden barışır. Ben kızarım bu konuda İbrahim’e ben hainimdir. Barışmam onun kavga ettiği insanla “sana adam kötülük ediyor, sen affediyorsun” diye çok kızdığım olur. Bende küstüm mü 40 sene… Arnavut damarı Arnavut inadı.

Hürriyet ödül töreninde, sahneye çıkmasıyla, İbrahim Tatlıses’i basın eleştirdi.

Ben onun görülmesini istemiyordum, daha erken sayılırdı. Ne lüzumu vardı! Bu yüzden biraz münakaşa ettik. Ama O bir sanatçı. Sanatçı neyi özler? Seyirciyi… Ona da hak vermek lazım…

Küstünüz mü?

Bizim aramızda küskünlük olmaz, bizim arkadaşlığımızda küskünlük kavramı hiç olmadı.

Sanırım yeni kaset yapacak Saba Tümer’in programına telefon ile bağlanıp söylemişti. O zaman yeniden sahnelere çıkacak. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz.

İbrahim titizdir. Onun titizliğini ancak stüdyoda onunla çalışanlar bilir. İnanamazsınız. Üç ay dört ay… Sabahlara kadar… Hem sahneye çıkacaktır hem de kaset yapacaktır. Ama zamanı gelince. İbrahim herhangi bir sanatçı değildir.

AK PARTİ’YE OY DEĞİL HAK VERDİ

Tatlıses AK Parti’den aday olması gündemdeydi. O zaman aday olsaydı oyunuzu AK Parti’ye verir miydiniz?

Hayır oy vermem… Türkiye’de seçim diye bir şey yok. Zaten ben demokrasiye inanmıyorum. Demokrasi burjuvazinin faşizme karşı üretilenidir. Dünyayı asker idare eder. İktidar hafif göstermeliktir. Pentagon ABD idare eder. Normali de bu… Asker yıllar sonrasını hesabının yapar. Genel çerçeve de son söz askerindir. Çünkü asker kurulacak. ABD’de Obama ne bugüne kadar gelmiş en büyük kukladır.

Tiyatrolar devlet eline geçti…

Başbakan haklı… Memurdan sanatçı olmaz. Olmamalı… Ne yazık ki şehir tiyatrolarının çoğunluğu memur zihniyetinden kurtulamadı. Şehir tiyatroları torpillilerle doldu taştı. Eskiden iki yıl sahneye çıkmayanlar vardı. Rapor alıp prova yerine maça giderlerdi. Özel tiyatrolar ise her sene yazın sıcağında Anadolu’yu dolaşır. Bizim bir oyun tutması ve sahneye koymak için uykularımız kaçardı. Biz nasıl maaşımızı çıkaracağız diye düşünürdük ama onların hiçbir şey umurunda değildi.



Başbakan Erdoğan’ın tiyatrolara stüdyoları verme düşüncesi var.

Hükümetin stüdyo yapma projesi çok güzel… Tiyatrolar için bir nimettir…

Siz Demokrat Partilisiniz hala…

Azgın bir demokrat partiliyim. Ama oyumu Kılıçdaroğlu’na verdim. MHP’siz bir Meclis'te facia olur.

TEK PİŞMANLIĞI…

Hiç hata yaptım dediğiniz, bir şey oldu mu?

Arada bu soruyu kendime soruyorum. Çok para kazandım, ama çokta para harcadım. Çok para yedim, galiba hata yaptım. Yani ben bir filmden kazandıklarım ile o tarihte çok şey yapılabilirdi. Yatırım yapmadım. Yemeyi tercih ettim. Para tutmadım. Ben 45 senelik evliyim, birçok şey yaşamışız. Bazen karım hatırlatıyor, o günleri, o kadar dolu dolu yaşadık ki o günleri, bazen nasıl yaşamışım diyorum.

Sigara da bağımlılık vardı. Bırakmanız nasıl oldu?

Ben yanlış yapmışım içmeyin içilmesin sigara, resmen sigara içmek bir eşeklik! Hiç bir şey değiştirmiyor, bir yere gidiyorum, bir kadeh içki mi de içiyorum, sigara zerre kadar aklıma gelmiyor. Ama diyorum iğne ile bırakmak hapla bırakmak bu beyin işi, bıraktım mı bıraktım.

İzin verirseniz ikinci hatanız da "kitap işini bitirmemek olur" gibi geliyor bana…

Mümkün değil! Çok zahmetli bir iş… Rahmetli Erdal Öz, istemişti. “Aydemir ben senin hayatını istiyorum. Bana dedikodu falan lazım değil” demişti. Kabul ettim. Erdal vefat etti. Baktım bitecek gibi değil bıraktım. Mesela daha kitapta İbrahim’e dair bir şey yok!

Hala gırtlağınızda bir rahatsızlığın olduğunu biliyoruz bize ve okuyucularımıza verdiğiniz bilgiler için Yazete ailesi adına teşekkürler Aydemir Abi…

KAYNAK:
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER