ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 14 Nisan 2013 Pazar 11:49

Van'ın "Kırgız" korucuları


Kırgız asıllı Türklerin yaşadığı Van'ın Erciş ilçesine bağlı Ulupamir köyünde, hemen her evde bir korucu bulunuyor.
     Zorlu doğa koşulları ve baş gösteren hastalık nedeniyle 1980'li yıllarda Afganistan'ın Pamir Yaylası'ndan göç etmek zorunda kalan, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından 1982'de Türkiye'ye getirilen Kırgız Türkleri, Erciş ilçesine 30 kilometre uzaklıktaki Altındere mevkisinde oluşturulan ve Pamir Yaylası'ndan geldikleri için "Ulupamir" adını verdikleri 300 haneli köyde yaşamlarını 31 yıldır sürdürüyor.
     Yayla hayatının ardından Ulupamir köyünde yerleşik hayata geçtikleri ilk yıllarda tarım ve hayvancılıkla uğraşan Kırgız Türkleri, bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle hem ülkenin hem de köylerinin güvenliğini sağlamak amacıyla 1987 yılında geçici köy korucusu oldu.
     Terör örgütüne yönelik çok sayıda operasyonda görev alan Kırgız korucular, özellikle at üstündeki maharetleriyle adlarından söz ettiriyor.
     Oluşturdukları "süvari birliği" ile bir çok göreve atlı giden, ağır silahların mevzilere taşınmasında atlardan faydalanan Kırgızlar, yaşadıkları ve "vatanımız" dedikleri ülkenin bekası için her zaman göreve hazır olduklarını belirttiler.
     Kırgız korucular, ülkede uzun yıllardır yaşanan terör olaylarının, tüm bölge halkını olduğu gibi kendilerini de tehdit ettiği için korucu olmayı tercih ettiklerini vurgulayarak, bölgede çözüm süreci ile sağlanan barış ortamını sonuna kadar desteklediklerini ifade etti.
     Ulupamir Köyü Korucubaşı Mehmet Karakaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21 yıldır geçici köy korucusu olduğunu ve koruculuk maaşıyla ailesinin geçimini sağladığını bildirerek, son günlerde yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyledi.
     Türkiye'ye geldikleri dönemde bölgede terör olaylarının olmadığını ve tarım, hayvancılıkla uğraştıkları için Erciş'e yerleştiklerini anlatan Karakaş, terör örgütünün eylemlerine başlamasıyla korucu olmaya karar verdiklerini ifade etti.
     "Ya korucu olmak ya da terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak zorundaydık" diyen Karakaş, şöyle konuştu:
     "Namusumuz, şerefimiz olan ülkemizin menfaati için köyde eli silah tutan herkes korucu oldu. Halen de bu şekilde devam ediyor. Köyümüzde 2 bin 500 nüfus ve 150 tane korucu var. Zaman zaman 4 kilometre uzaklıktaki karakolumuzun güvenliğini alıyor, operasyonlara çıkıyoruz. Sadece Erciş ilçesinde değil Van ilinin her yerine gerektiğinde gidiyoruz. Bir çatışmada korucu arkadaşımız şehit oldu. Korkumuz yok, yalnız şiddetten yana değiliz.
     Bunun yanı sıra atlı korucularımız da var. Türkiye'de korucular olarak sadece biz de at var. Zamanında atla çok operasyona çıktık. Atlı birlikler, özellikle yol olmadığında silahları süratli şekilde bölgeye götürüyor. Şu anda da görevlerine devam etmekteler."
    
     -Korucuların sıkıntıları-
    
     Köydeki 150 korucunun, aldıkları asgari ücretle hem ailelerinin geçimini sağladığını hem de çocuklarını okuttuğunu dile getiren Karakaş, ilköğretimi köydeki okulda tamamlayan öğrencilerin genellikle eğitimlerine batı illerinde devam ettiğini, bu durumun da kendilerine büyük külfet getirdiğini bildirdi.
     Karakaş, önceki yıllarda hem koruculuk hem de çiftçilik yaptıklarına ancak operasyonların arttığı dönemlerde hayvanlarını satmak mecburiyetinde kaldıklarına değinerek, "Silahlı mücadelenin bitmesini herkes gibi biz de istiyoruz. Fakat Başbakanımız ve devletimizden beklentimiz korucularımızın maddi ve manevi durumlarının iyileştirilmesidir. Korucu olduğumuz için biz de çocuklarımız da hiçbir yardımdan faydalanamıyor. Şu anda Türkiye genelinde sigortalı olmayan sadece köy korucuları var. Barışın sağlanmasıyla İnşallah bu sıkıntılarımız da çözüme kavuşur" dedi.
     Kırgız koruculardan Turan Atakan da 20 yılı aşkın süredir koruculuk yaptığını ve aldığı maaşla 6 nüfuslu ailesinin geçimini sağladığını söyledi.
     Çözüm süreci konusunda umutlu olduğunu vurgulayan Atakan, yaşadıkları ülkenin huzurlu olmasını ve birlikteliğini herkesten çok istediklerini dile getirdi.
     Atakan'ın eşi Sevgi Atakan ise eşinin 21 yıldır koruculuk yaptığını bildirerek, "Her korucu ailesi gibi bizlerin de sıkıntıları var. Çocuklarımızı okutmakta güçlük çekiyoruz. Herkes gibi ben de barışı istiyorum. Barış olursa çok güzel olur. Eşim operasyonlara gittiğinde aklım onda kalıyordu. 'Acaba ne oldu, aç mı, tok mu-' diye düşünüyordum. Çocuklar da 'babamız nerede' diye soruyordu. Barış olursa artık bizlerin de içi rahat olur" diye konuştu.
    
     -"İnşallah süreç başarılı geçer ve ülkede barış olur"-
    
     Tim komutanı Kubilay Tolgun da Erciş ilçesinde yaşamaya başladıkları dönem ile koruculuk sisteminin aynı dönemlere denk geldiğini ve bölgedeki sıkıntılar nedeniyle korucu olmaya karar verdiklerini söyledi.
     Tolgun, şöyle konuştu:
     "Bölgede iş olmadığı ve çoluk çocuğumuzu bırakıp batıya gidemediğimiz için mecburen korucu olduk. Ben askerden geldikten bir yıl sonra, 1992'de korucu oldum. Biz korucu olduğumuz zaman maaşımız, her türlü imkanımız vardı. Koruculuğu çok teşvik edici buluyorduk. O zamanlarda başka işe pek ihtiyaç duymadık. Çünkü maaşı çok iyiydi. Fakat daha sonraları koruculuk sisteminde belli sıkıntılar başladı. Geri planda kaldık ve yavaş yavaş bir eritme sistemine gidildi. Şu anda ben 20 senelik korucuyum ve 800 lira maaşla 2 çocuk okutuyorum. Çocuğum başka bir ilde lisede okuyor, para göndermem lazım ama gönderemiyorum. Çünkü aldığım maaş yetmiyor.
     Köyün ilk korucularından Cafer Özoğlu da terör örgütüne yardım ve yataklık etmemek için korucu olmayı tercih ettiklerini ve ülkenin birliği için her şartta görev aldıklarını vurgulayarak, 2010 yılında emekli olduktan sonra 400 liralık emekli maaşıyla ailesinin geçimini sağladığını belirtti.
     Emekli olduğu için hiçbir yardımdan yararlanamadığını ve üniversite okuyan çocuklarına burs bağlanmadığını savunan Özoğlu, "Biz bu sürece destek veriyoruz. Savaş iyi bir şey değil. Barış ve kardeşlik olsun istiyoruz. Ama terör mağdurlarına devlet çok yardım etti. Biz korucular da terör mağduruyuz. Devletin bize de bakması lazım. Biz devletimizin, bayrağımızın birlik ve bütünlüğü için bunu yapmak zorundaydık. Barış geldiği zaman bize de Doğu ve Güneydoğu'daki terör mağdurlarına verilen yasal hakkın verilmesi lazım" diye konuştu.
    
     -"Başbakanımız tüm ülkeyi kucakladığı gibi biz koruları da kucaklasın"-
    
     Koruculukta geçen 17 yıllık süre zarfında, terörle mücadele kapsamında bölgedeki birçok operasyonda görev aldıklarını ifade eden Beşir Levent ise "Başbakan'ımız bütün ülkeyi kucakladığı gibi biz korucuları da kucaklasın. Benim 5 çocuğum var ve bunları okutmaya çalışıyorum. Maaşım dışında herhangi bir gelirim yok. 24 yaşında korucu oldum, şu an 40 yaşına geldim. Bu süreçle terörün bitmesini herkesten çok biz istiyoruz. Terörün olmadığı, huzurun, sükunetin olduğu bir ülke herkese hayırlı olur. Biz korucuların da gelecek adına beklentilerimiz büyük" dedi.

KAYNAK:
AA
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER