ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 24 Temmuz 2014 Perşembe 00:31

Türkiye-İsrail ilişkilerinde yalanlar ve gerçekler...

Türkiye-İsrail ilişkilerinde yalanlar ve gerçekler...

Gazze katliamı başladıktan sonra paralel örgütün Türkiye-İsrail ilişkilerine yönelik yaptığı yalan haberler hız kesmeden devam ediyor.


Gazze katliamı başladıktan sonra paralel örgütün Türkiye-İsrail ilişkilerine yönelik yaptığı yalan haberler hız kesmeden devam ediyor.

İşte Türkiye-İsrail ilişkilerinde yalanlar ve gerçekler...

Türkiye İsrail’e askeri jet yakıtı sağlıyor mu?

Hayır. Türkiye’nin İsrail’le bir enerji ya da savunma anlaşması yok. Sadece sivil havacılık anlaşması çerçevesinde Türk ve İsrail yolcu uçakları karşılıklı olarak havalimanlarında ‘yakıt ikmali’ yapabiliyor. Bunu, ‘Türkiye, Filistinlileri vuran İsrail jetlerine yakıt satıyor’ diye sunmak açık bir çarpıtma.

Türkiye, Kuzey Irak petrolünü İsrail’e satıyor mu?

Hayır. Enerji ve petrol alanlarında Türkiye ve İsrail arasında herhangi bir anlaşma yok. Kısıtlı miktardaki Irak petrolü Türkiye üzerinden uluslararası piyasaya sunuluyor. Petrolün kime satıldığına Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi karar veriyor.

İsrail’le dış ticaretin artması çelişki değil mi?

Hayır. Türkiye, dış ticarette bir atılım içindedir ve Türkiye’deki özel şirketlerin İsrail’deki şirketlerle ticareti de artmıştır. Ancak bu artışta devletin resmi anlaşmalar yoluyla herhangi bir katkısı yoktur. Bu ticaretin bir kısmının, İsrail ambargosu nedeniyle Filistin’e doğrudan gönderilemeyen malların İsrail üzerinden gönderilmesi ve bunun ‘İsrail ile ticaret’ olarak göründüğü de dikkate alınmalıdır.

Kürecik radar üssünden elde edilen istihbarat İsrail’le paylaşılıyor mu?

Hayır. NATO füze savunma sistemi ve bunun bir unsuru olan Kürecik’teki radarın NATO üyesi olmayan bir ülkeye koruma sağlaması veya bilgi aktarması mümkün değildir. Bunu, Şubat 2012’de Türkiye’ye gelen NATO Genel Sekreteri de açıklamıştır.

Türkiye İsrail’le diplomatik ilişkilerini üst düzeyde devam ettiriyor mu?

Hayır. Türkiye 2010’daki Mavi Marmara yardım gemisine saldırı ve 10 vatandaşımızın katledilmesi üzerine İsrail’le diplomatik ilişkilerini askıya aldı. İsrail’in özür dilemesiyle normalleşme yoluna giren ilişkiler, son Gazze saldırısıyla yeniden durdu.

Türkiye, İsrail’in Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ‘Batı Grubu’ üyeliğine onay verdi mi?

Hayır. İsrail 1957’den bu yana UAEA üyesidir ve halen herhangi bir coğrafi grup içerisinde yer almıyor. İsrail ‘Batı Avrupa Grubu’na girmek için destek istemiş, ancak reddedilmiştir. Konu Ekim 2014’e ertelenmiştir.

Türkiye, İsrail’in OECD üyeliğini teşvik etmiş ve onaylamış mıdır?

Hayır. İsrail’in üyeliği, 31 Mayıs 2010 Mavi Marmara saldırısından önce, 10 Mayıs 2010’da “Türkiye’nin İsrail’den beklenti ve talepleri kayda geçirilmek suretiyle” gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin ateşkesi engellediği doğru mudur?

Hayır. Aksine, İsrail’in saldırılarının sona erdirilmesi ve taraflar arasında sürdürülebilir bir ateşkesin tesisi için yoğun bir temas trafiği yürütüyor. Başbakan Erdoğan, Filistin liderleri Mahmud Abbas ve Halit Meşal’le sürekli temas halinde. Ayrıca, BM Genel Sekreteri, İran Cumhurbaşkanı, Fransa Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri ile görüştü. TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı da muhataplarıyla sürekli temasta.

Türkiye Gazze için çok konuşuyor, ancak yardım etmiyor mu?

Hayır. Aksine, bir yandan ateşkes için çabalarken, diğer yandan da acil insani yardım için AFAD, TİKA ve Türk Kızılayı çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca Filistin için yardım kampanyası başlatıldı.

Erdoğan’ın Yahudi kuruluşların verdiği ödülleri iade etmemesi tutarsızlık mıdır?

Hayır. Bu ödüllerden biri, 2. Dünya Savaşı’nda Hitler’in soykırımından Yahudileri kurtaran kahraman Türk diplomatların anısına 2005’te verildi. Diğer ödül ise, İstanbul’da iki sinagoga yapılan terör saldırılarından 2 ay sonra Ocak 2004’te ‘demokratik değerlere bağlılık ve teröre karşı cesur mücadele’ nedeniyle verildi. İki ödül de, önemli iki olay üzerine tevdi edilmiş, gerekçesiz veya kişisel değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne ilişkindir. Türkiye, İslamofobi gibi Antisemitizm’i de ırkçılık olarak görüyor ve teröre karşı mücadele konusunda pozisyonunu koruyor. Bu nedenle de, İsrail’in devlet terörüne karşı çıkıyor.

Türkiye’nin İsrail’e tepkisi Musevi vatandaşlarımızı da kapsıyor mu?

Hayır. Türkiye’nin tepkisi İsrail devletinin politikalarınadır.

2009’da okullara İsrail mallarının boykot edilmemesi talimatı verilmiş miydi?

Hayır. Boykot kampanyalarının sivil zeminde kalması ve uluslararası sermayeye karşı bağnaz bir karşıtlığa dönüşmemesi halinde, sivil duyarlılık göstergesi olarak kabul edilir. Bahsedilen genelgede, boykot çağrıları bağlamında, “ekonomimize katkı sağlayan firmaların kasıtlı bir biçimde İsrail’le ilişkilendirilmesi, kamuoyu hassasiyetinin istismar edilmesi, haksız rekabet oluşturulması ve okulların buna alet edilmesine” karşı uyarı vardır.

Türkiye vetoyu kaldırarak, İsrail’e NATO tatbikatlarına katılma kapısını açtı mı?

Hayır. NATO, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da istikrara katkı amacıyla 1994 yılında Akdeniz Diyaloğu’nu kurdu. İsrail bu çerçevede 1995 tatbikatına Fas, Cezayir, Mısır, Ürdün, Tunus ve Moritanya ile birlikte katıldı. Türkiye, Mavi Marmara’dan sonra NATO’nun Akdeniz Diyaloğu kapsamında İsrail’le askeri işbirliği yapmasına onay vermiyor.

TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ

1949: Türkiye İsrail Devleti’ni tanıdı.

1950: Türkiye İsrail’de ‘elçilik’ açtı.

1956: Süveyş savaşı nedeniyle Türkiye temsilcisini maslahatgüzar seviyesine indirdi.

1963: Türkiye, temsilcisini yeniden ‘elçi’ seviyesine yükseltti.

1980: Türkiye, Ocak ayında temsilcisini ‘büyükelçilik’ seviyesine yükseltti.

1980: Türkiye, İsrail’in Doğu Kudüs’ü ilhak etmesi ve ‘ebedi başkent’ ilan etmesi üzerine 30 Kasım’da temsil seviyesini ‘ikinci katip’e indirdi.

1992: İsrail-Filistin arasındaki Oslo Barış Süreci ilişkileri yeniden normalleştirdi.

2002: İsrail’in Cenin mülteci kampında 1300 Filistinliyi katletmesi üzerine

merhum Başbakan Ecevit, ‘İsrail soykırım yapıyor’ açıklamasını yaptı.

2008: Türkiye, Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yaparken, İsrail’in Gazze’ye saldırması üzerine ilişkilerini askıya aldı.

2010: İsrail uluslararası insani yardım konvoyunu taşıyan Mavi Marmara gemisine baskın yaptı, Türkiye büyükelçisini çekti.

2013: İsrail, Türkiye’nin şartlarını kabul etti, özür diledi, tazminat ödemeyi ve Gazze’ye ablukayı kaldırmayı kabul etti. Normalleşme fırsatı doğdu.

8 Temmuz 2014: İsrail, Gazze’ye kanlı operasyon başlattı. Operasyon çocukları öldürmekle başladı. 23 Temmuz itibariyle 162’si çocuk, 78’i kadın olmak üzere 635 sivil hayatını kaybetti, 4 binden fazla sivil yaralandı. Normalleşme süreci askıya alındı.  (Star gazetesi)

KAYNAK:
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER