ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 25 Mart 2021 Perşembe 12:44

TBMM Başkanı Şentop: Bölgemizde her alanda iş birliğine hazırız

TBMM Başkanı Şentop: Bölgemizde her alanda iş birliğine hazırız

Şentop "Ulaştırma altyapı lojistik ticaret ve enerji alanlarında bölgesel bağlantılılığı arttıracak büyük ölçekli altyapı projelerini destekliyoruz. Ülkelerimiz arasında ve bölgemizde ulaştırma başta olmak üzere her alanda iş birliğine hazırız" dedi.


TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un ev sahipliğinde, Antalya'daki Turizm Belek Merkezi'nde bir otelde düzenlenen "Terörizmle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi Dördüncü Parlamento Başkanları Konferansı" başladı.

Şentop, programın açılışında yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına da başsağlığı diledi. Salgın nedeniyle de toplantının az sayıda katılımla gerçekleştirildiğini ifade eden Şentop, konferansta terörizmle mücadelenin yanında küresel ölçekte birçok alanda benzeri görülmemiş sorunlara yol açan salgınla mücadeleyi ve bölgesel işbirliği imkanlarını ele almayı hedeflediklerini belirtti. Bu doğrultuda gerek terörizmle gerek salgınla mücadele iş birliği alanlarını meydana çıkartıp atılabilecek somut adımlar konusunda fikir teatisinde bulunmayı arzuladıklarını bildiren Şentop, ülkelerdeki iyi ve yenilikçi uygulamalar hakkında tecrübe paylaşımının faydalı olacağına inandıklarını anlattı. Salgının, küresel bir sağlık krizi olmanın ötesinde derin sosyal, ekonomik, insani ve siyasi etkileri olan ve gelecekte de neticelerinin hissedileceği bir vaka olduğunu aktaran Şentop, şunları söyledi:

"Salgın, insanlığın selametini etkileyen meselelerimizin ve bunların çözümlerinin müşterek olduğunu ispatlamıştır. Tüm insanlık Kovid-19 ve benzeri musibetlere karşı bir kader ortaklığı içindedir ve aynı gemidedir. Kısacası, uluslararası iş birliği ve dayanışma belki de hiç olmadığı kadar elzem hale gelmiştir. Salgın, etkin ve akıllı bir mücadeleyi gerekli kılmaktadır. Şüphesiz ki salgına karşı gereken adımlar tereddüt edilmeden atılmalıdır. Ancak, bunu yaparken, kamu sağlığının korunması ile ekonomik ve sosyal hayatın sürdürülmesi arasında bir denge de gözetilmelidir. Bu noktada, salgınla müşterek mücadelemizde, süratle geliştirilen aşıların yeterli miktarda üretilerek adil ve erişilebilir bir şekilde tüm insanlığın istifadesine sunulmasının hayati önemi haiz olduğunu vurgulamak isterim."

Salgın döneminde özellikle ilaç ve gıda başta olmak üzere toplumsal hayatın idamesi için gerekli malların tedarikinde devamlılığın da büyük ehemmiyet arz ettiğini dile getiren Şentop, milli ekonomilerin sağlıklı bir şekilde işlemesinin uluslararası tedarik ağlarının düzgün ve kesintisiz işlemesine bağlı olduğunun bir kez daha anlaşıldığını vurguladı.

"Her alanda işbirliğine hazırız"

Ulaşım ve ticaret politikalarında uluslararası alanda yaşanabilen belirsizliklerin ve Kovid-19 salgınına benzer krizlere mukabeleye hazırlık bakımından, salgın sonrası dönem için de tedarik zincirlerinde devamlılığın sağlanmasına yönelik tedbirler üzerinde çalışılmasının faydalı olacağına inandıklarını dile getiren Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bağlamda, bölgemizde kombine ulaştırma koridorlarının geliştirilmesinin kalkınma konusunda önemli bir unsur olduğu kanaatindeyiz. Ülkemiz üzerinden, Kafkasya ve Orta Asya’yı aşarak Çin'e kadar ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimimiz, bu yaklaşımımızın en somut örneğidir. Ulaştırma, altyapı, lojistik, ticaret ve enerji alanlarında bölgesel bağlantılılığı arttıracak büyük ölçekli altyapı projelerini de destekliyoruz. Ülkelerimiz arasında ve bölgemizde bağlantılılığın geliştirilmesini teminen ulaştırma başta olmak üzere her alanda iş birliğine hazırız."

2019'un kasım ayında Çin'den yola çıkan Çin Demir Yolu Konteynır Ekspresi'nin Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattını kullanarak 12 gün içinde İstanbul'a geldiğini ve bilahare Marmaray üzerinden toplam 18 gün içinde Prag'a ulaştığını ifade eden Şentop, 42 tıra eşdeğer ürün yükü taşıyan ekspresin 2 kıta, 10 ülke ve 2 denizi aşarak 11 bin 483 kilometrelik yolu 18 günde kat ettiğine işaret etti.

Türkiye'den Çin'e giden ilk ihracat treninin de 6 Aralık 2020'de İzmit'ten yola çıktığını anımsatan Şentop, şöyle devam etti:

"Marmaray'dan geçen Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı ve Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor üzerinden 16 Aralık 2020 tarihinde Çin sınırına ulaşan tren, 8 bin 693 kilometre yol alıp, 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçerek yükünü 19 Aralık 2020 tarihinde Çin'e ulaştırmıştır. Yine, Ankara’dan 26 Ocak 2021 tarihinde yola çıkan, Türkiye ile Rusya arasındaki ilk ihracat blok treni, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı üzerinden Moskova yakınlarındaki Kaluga Bölgesi'ne varmıştır. Söz konusu seferler, önümüzdeki dönemde Orta Koridor’un tam kapasite ile işletilmesi bakımından dönüm noktası olmuştur. Orta Koridor’un tam kapasiteyle işletilmesi, ülkelerimiz arasındaki bağlantılılığın ve ticaretin gelişmesine de büyük katkı sağlayacaktır."

Şentop, b​​​​ölgesel bağlantılılık ve sahiplenmenin Türkiye için öneminin bir başka göstergesinin de Avrasya coğrafyasında süren kapsamlı dönüşüme uyumlu bir şekilde "Yeniden Asya" girişiminin başlatılması olduğunu söyledi. Bu girişimle Türkiye'nin, mevcut siyasi ve ekonomik kurumsal taahhütlerini dikkate alarak Asya genelinde ortaya çıkan çok yönlü dinamizmden daha iyi ve verimli biçimde faydalanmayı ve buna katkı sağlamayı amaçladığına dikkati çeken Şentop, "Bu çerçevede, bugün burada bir arada olan ülkeler dahil, birçok bölge ülkesiyle daha yakın ilişkiler geliştirmek ve bağlantısallığı daha ileri noktalara taşımak Türkiye'nin en önemli hedeflerindendir." dedi.

Salgınla mücadeleyi güçlü ve başarılı bir şekilde yürütmekteyiz"

Salgın karşısında yürütülen müşterek mücadelede, ülkelerin çok büyük bir bölümünün kapsamlı tedbirlere başvurduğunu anlatan Şentop, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Salgının başlangıcından bugüne Türkiye olarak bir taraftan uluslararası iş birliğinin ve dayanışmanın önemini vurgularken diğer taraftan sahip olduğumuz imkanlarla salgınla mücadelemizi güçlü ve başarılı bir şekilde yürütmekteyiz. Türkiye'de salgın öncesinde gerek altyapı gerekse insan kaynağı açısından sağlık sektörüne yapılan muazzam yatırımlarla bu alanda kaydettiğimiz büyük ilerleme ve yakın dönemde aldığımız isabetli tedbirler, salgının ve hastanelerimizdeki yoğunluğun kontrol altında tutulabilmesini sağlamıştır. Ocak ayında başlatılan aşılama kampanyası ile her 100 kişi için aşılama hızı itibarıyla dünyada en önde giden ülkeler arasında yer bulan ülkemizde aşı çalışmaları da kararlılıkla sürdürülmektedir."

Toplamda 258 aşı adayının yer aldığı Dünya Sağlık Örgütü listesinde Türkiye'den 18 aşı adayı bulunduğunu dile getiren Şentop, bugün itibarıyla 14 milyon aşılamaya ulaşıldığını ve bu yıl içinde Türkiye'nin kendi aşısını kullanmaya başlayacağını bildirdi. Kitlesel bağışıklığın kazanılması ile yaz dönemine doğru eski normale dönme noktasında ciddi bir mesafe katedilmesini ümit ettiklerini ifade eden Şentop, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler, G20, Türk Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı, MIKTA ve birçok uluslararası platformda yürütülen çalışmalara tam destek verilmiş ve salgınla mücadelede çok taraflılık esas kılınmıştır. Türkiye olarak, dış politika gündemimizdeki diğer tüm konularda olduğu gibi, salgın şartlarında dünya milletlerine tıbbi malzeme yardımı ulaştırma konusunda da sorumlu, insan odaklı, vicdanlı ve ilkeli bir tutum benimsedik. Üçüncü ülkelerin tıbbi malzeme taleplerini karşılamaya devam ediyoruz. Salgınla mücadele kapsamında 157 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa yardım sağlamış olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Tıbbi malzeme tedarikinde olduğu gibi, kendi aşılarımızı kullanmaya başlandığımızda şüphesiz aşı tedariki konusunda da aynı sorumlu, vicdani ve ilkeli tutumu devam ettireceğiz. Salgın öncesinde olduğu gibi ihtiyacı olan herkese imkanlarımız ölçüsünde yetişmeye çalışarak dünyanın en zengin ülkesi olmasak da gönlü bol bir ülke olarak bilinmekten gurur duyacağız."

"Terör örgütlerinin faaliyetlerini yürütmeleri karşısında müteyakkız olmalıyız"

Şentop, Antalya'daki Turizm Belek Merkezi'nde "Terörizmle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi Dördüncü Parlamento Başkanları Konferansı"nda, terörle mücadelenin herkes için önemli bir gündem maddesi olmaya devam ettiğini söyledi. Terörizmin geniş bir coğrafyayı etkilediğini vurgulayan Şentop, şöyle devam etti:

"Geçmişe nazaran daha yeni enstrümanlar kullanmakta, daha farklı ilişkiler geliştirmekte ve vesayet savaşlarının aracı olarak muhtelif görünüm ve rollere bürünmektedir. Bunun neticesinde bölgemizde ve küresel düzeyde terörizm kaynaklı tehdit algısı ne yazık ki giderek karmaşıklaşmaktadır. Terör örgütleri nefret dolu propagandalarını yaymaya, eleman devşirmeye ve masum canları almaya devam etmektedir. Bilhassa salgın sürecinde kaynakların diğer alanlara aktarılması ve alınan tedbirlerin kötüye kullanılması gibi sebeplerle terör örgütlerinin faaliyetlerinin artması tehlikesi de söz konusudur. Terörist grupların son dönemde özellikle dijital platformları istismar ettiği görülmektedir. Terör örgütlerinin 'ifade özgürlüğü' gibi bazı kavramları suistimal ederek propaganda faaliyetlerini yürütmeleri karşısında müteyakkız olmalıyız."

"Benim terör örgütüm 'iyi', senin terör örgütün 'kötü" anlayışının kabul edilemez olduğuna dikkati çeken Şentop, terörün her türü ve biçimiyle mücadelenin aynı kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini aktardı. Bu zorlu ve çetrefilli mücadelede çifte standartlardan mutlaka kaçınmak gerektiğine anlatan Şentop, "Bir terör örgütü bir başka terör örgütüyle yürütülen mücadelede ortak olamaz. Zira terör örgütleri arasında seçici bir politika izlenmesinin müşterek güvenliğimiz bakımından menfi neticeleri olacağı muhakkaktır." dedi.

"Her türlü terör faaliyeti ve örgütüyle mücadele ediyoruz"

Türkiye'nin aynı anda PKK/PYD/YPG, FETÖ, DEAŞ ve El-Kaide gibi çok sayıda terör örgütüyle mücadele ettiğini anlatan Şentop, uluslararası barışa ve güvenliğe temel bir tehdit olarak telakki edilen terörizmin, tüm şekil ve tezahürleriyle Türkiye için uzun zamandır bir tehdit ve endişe kaynağı olduğunu dile getirdi.

Şentop, ayrım gözetmeksizin her türlü terör faaliyeti ve örgütüyle mücadeleyi kararlılıkla devam ettirdiklerine dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Kovid-19 salgını, kaynakların ve dikkatin sağlık alanına yönlendirilmesi nedeniyle terörle mücadele tedbirlerini olumsuz etkilemekte ve bu durum terörist gruplara harekete geçmeleri için daha fazla alan sağlamaktadır. Salgın döneminde bile terörle mücadele çabalarını sürdürmek, ülkelerimizin ve uluslararası kuruluşların önceliği olmaya devam etmelidir. Türkiye, salgın sürecinde de uluslararası planda yürütülen terörle mücadele çalışmalarına katkılarını sürdürmüş, ülkemizin yürüttüğü terörle mücadele çabalarını ikili ve çok taraflı platformlarda muhataplarına aktarmıştır. Ülkemiz, sadece Türkiye'yi hedef alanlar için değil, uluslararası güvenliğe tehdit oluşturan tüm terörist oluşumlara karşı da aynı kararlı duruşu sergilemektedir. Türkiye, içeride ulusal güvenliğimizin gerektirdiği tedbirleri hukuk devleti ve ceza adaleti temelinde kararlılıkla alırken uluslararası platformlarda da terörizm ve radikalleşmeyle mücadeleye aktif olarak katkıda bulunmaktadır."

"Krizlerin bazı fırsatları barındırdığı da unutulmamalı"

Terörle mücadelede uluslararası iş birliğinin geliştirilmesinin, çok taraflı platformlarda öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldığına değinen Şentop, Türkiye'nin, Suriye ve Irak'taki durumun bir sonucu olarak karşı karşıya kaldığı DEAŞ, El Kaide ve yabancı terörist savaşçılardan kaynaklı tehdide karşı mücadelesini de kararlılıkla sürdürdüğünü ifade etti.

Türkiye'nin DEAŞ'e Karşı Küresel Koalisyon bünyesinde kurulan Yabancı Terörist Savaşçılar Çalışma Grubu'nun eş başkanlığını üstlenmiş olmasının uluslararası alanda mücadeleye katkı sunma kararlılığının göstergesi olduğunu vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:

"Krizlerle mücadele kadar krizlerin bazı fırsatları barındırdığı da unutulmamalı ancak bu konuda atılacak adımlar ihmal edilmemelidir. Bu anlayışla konferans sonunda yayımlanacak ortak deklarasyonda dikkati çektiğimiz üzere, ülkelerimiz arasında ekonomiden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye uzanan geniş yelpazedeki iş birliği imkanlarını değerlendirmeliyiz. Bu sektörlerde bölgesel bağlantılılığın güçlendirilmesi ve mevcut iş birliklerinin daha ileriye taşınması için gerekli adımların atılması noktasında parlamentolarımıza büyük rol düşmektedir. Parlamentolararası konferansımız esasen bu noktadan hareketle hayata geçirilmiştir. Dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz konferansımızın kurumsallaştırılması yönünde somut adımlar atılmasını ve yakın gelecekte daha güçlü bir yapıya kavuşturulmasını diliyorum."

KAYNAK:
AA
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER