ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 23 Mart 2017 Perşembe 14:19

“Nükleer enerjinin yeni hedefi Ortadoğu”

“Nükleer enerjinin yeni hedefi Ortadoğu”

Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Uygulama, Araştırma Merkezi Direktörü ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kumbaroğlu: "Nükleer enerjinin yeni hedefi Ortadoğu oluyor. Çünkü nükleer endüstri Avrupa'da ve Amerika'da zayıflama dönemine girmişken, nükleer teknolojisi olmayan Ortadoğu, büyük bir pazar olarak ortaya çıkıyor"


Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Uygulama, Araştırma Merkezi Direktörü ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, son dönemde Batı ve diğer bölgelerde nükleer enerjiye olan talebin düşmesi nedeniyle bu alanda çalışan şirketlerin yeni hedefinin Ortadoğu olduğunu söyledi.

Lübnan'da Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde düzenlenen "Ortadoğu’da Nükleer Enerji’nin Geleceği" çalıştayına katılan Kumbaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Nükleer enerjinin yeni hedefi Ortadoğu oluyor. Çünkü nükleer endüstri Avrupa’da ve Amerika’da zayıflama dönemine girmişken, nükleer teknolojisi olmayan Ortadoğu, büyük bir pazar olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle gözler Ortadoğu’ya çevrilmiş durumda." ifadelerini kullandı.

- "Ortadoğu yeni bir talep olarak ortaya çıkıyor"

Güney Kore, Japonya, Avrupa ülkeleri ve Rusya gibi nükleer teknoloji üreticilerinin, Ortadoğu’daki ülkelerle diyalog halinde olduğunu belirten Kumbaroğlu, "Son dönemde nükleer endüstriye talebin düşmesiyle bu alandaki endüstri şirketlerinin borsa değerlerinin çok ciddi düşüş yaşadığı görülüyor. Bunu canlandırmak için Ortadoğu yeni bir talep olarak ortaya çıkıyor." dedi.

Kumbaroğlu, Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni başkanı Donald Trump yönetiminin bir yandan İran’la yapılan nükleer anlaşmayı sorguladığını diğer yandan ise nükleer endüstri şirketleriyle Ortadoğu pazarının bir parçası olmak isteyeceğini söyledi.

- Nükleer enerjinin fırsatları daha fazla

Ortadoğu’nun çatışmaların ve gerilimin yaşandığı bir bölge olduğunu hatırlatan Kumbaroğlu, nükleer enerjinin bölgede yeni tehditler oluşturabileceğini ancak bunun yanında, getireceği fırsatların daha fazla olduğunu aktardı.

Nükleer enerjinin bölgede barışçıl şekilde geliştirilmesi için uluslararası toplumda diyaloğun sağlanması gerektiğini ve projelerin bu şekilde hayata geçebileceğini belirten Kumbaroğlu, "Petrol ve gaz, Ortadoğu’daki çatışmaların temel motivasyonudur. Şimdi buna bir de nükleer enerji ekleniyor. Burada uluslararası işbirliği çok önem kazanıyor. Dolayısıyla bu durum, bölgenin güvenliği ve stabilizasyonu açısından da yeni açılımlar için bir fırsat olarak da görülebilir." diye konuştu.

- "Bölgede zenginleştirme tesisi kurmak ekonomik olarak karlı değil"

Nükleer enerjiyle ilgili bir diğer tartışma konusunun da bölgede uranyum zenginleştirme tesisinin kurulması olduğunu aktaran Kumbaroğlu, bu konuda endişeleri olduğunu ve söz konusu tesislerin bölge için ekonomik açıdan karlı olmadığının altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır’da kurulacak nükleer santraller üzerinden hesap yapılıyor. Ancak buradaki projelerin gerçekte iddia edildiği ve beklendiği gibi hayata geçmesi olmayacak. Bugün uranyum zenginleştirme tesislerinin piyasada sunduklarıyla bölgede üretim yapacak yeni tesislerin kurulması mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla ekonomik olarak da karlı değil."

Kumbaroğlu bölgede kurulması tartışılan nükleer zenginleştirme tesisine Türkiye’nin de talebinin olduğunun iddia edildiğini ancak bunun gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Burada önemli olan maliyettir. Ekonomik değilse bu tesis niye yapılsın? İran yıllarca zenginleştirme tesisi sevdasıyla ambargoya maruz kaldı. Bölgede yeni bir denetim ve sorgulama süreci oluşturarak bölgeyi kontrol altında tutmak istiyorlar. Zenginleştirme tesisi bölgede bir tehdit unsuru oluşturabilir. Ekonomik olmadığı sürece ben buna girilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Türkiye’nin de bu tarz bir tesise ihtiyacı, bu aşamada gözükmüyor." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin Rusya ile ortak ilk nükleer santralinin inşasına bu yıl içinde başlayacağını ve Türkiye ile Rusya arasındaki anlaşmaya bölge ülkeleri tarafından gıpta ile bakıldığına dikkati çeken Kumbaroğlu, "Çünkü ekonomik olarak maliyetler ucuz. Yakıt kullanıldıktan sonra Rusya tarafından geri alınacak. Yani atık yakıt sorunu da olmayacak." dedi.

- "Türkiye’nin detaylı bir nükleer vizyonu var"
"Türkiye’nin detaylı bir nükleer vizyonunun olduğunu" ve ülkenin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanacağına yönelik hiçbir şüphenin bulunmadığının altını çizen Kumbaroğlu, "Çünkü Ruslar bu teknolojiyi getirip tamamen ticari bir santral olarak kuruyor. Sonra kullanılmış yakıtı da alıp götürüyor. Bu yakıtın yönetimi de aslında Türkiye ile birlikte Rus tarafında. Dolayısıyla bunun barışçıl amaçlarla kullanım için geliştirilen bir enerji kaynağı olarak Türkiye’nin büyüyen, hızla artan enerji ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen bir kaynak olduğu ortada." diye konuştu.
- "Türkiye’nin nükleer programı güvenli, iyi yönetilebilir ve elverişli"
Beyrut Amerikan Üniversitesi Enerji Politikaları ve Güvenliği Programı Direktörü Dr. Ali Ahmed, Bölgede nükleer enerjiye sahip olmak isteyen ülkelerle Türkiye’yi karşılaştırdığımız zaman Türkiye'nin nükleer enerjiye ulaşma konusunda avantajlı adım attığını belirtti. Ahmed, "Diğer enerji kaynaklarıyla karşılaştırdığımız zaman nükleer enerjide ekonomik konular hesaba katılmalı. Ancak Türkiye gibi enerji güvenliğini ve çeşitliliğini arttırmak isteyen ülkeler, olaya güvenlik boyutundan baktığımızda, Türkiye’nin topraklarında uranyum zenginleştirme ya da nükleer atıkları yeniden işleme gibi bir planının olmadığını anlıyoruz. Bu, İran gibi uranyum zenginleştirme ve atık yakıt dönüşümü tesisini kurmayı talep eden ülkelere kıyasla Türkiye'nin nükleer programının güvenli, iyi yönetilebilir ve elverişli hale getiriyor." ifadelerini kullandı.

KAYNAK:
AA
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER