ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 19 Nisan 2014 Cumartesi 01:11

"Milletimizin 'nesne' olmasına izin vermeyeceğiz"

"Milletimizin nesne olmasına izin vermeyeceğiz"


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir millete yapılabilecek en büyük kötülüğün bir milletin ‘özne iken nesneleştirilmesi’ olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Tarihte, özne olmuş bir milletin unsurları olduğunuzu hiç unutmayacaksınız. Nesne olmamıza hiçbir şekilde izin vermeyeceksiniz.” dedi.

Bakan Davutoğlu, Yunus Emre Enstitüsü 6’ın Eğitim ve İstişare Toplantısı'nın son oturumunda konuştu. Yunus Emre Enstitülülerinin Türkiye için önemine değinen Davutoğlu, istişare toplantılarının yenilenme toplantısı olduğunu belirtti. Davutoğlu, bu fikrin ortaya atıldığından bu yana hayal edilen birçok şeyin gerçekleştiğini görmenin mutluluğunu yaşadığını ifade etti.

Toplantıya Bakan Davutoğlu’nun yanı sıra Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Hayati Develi ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı.

Toplantıda yaptığı konuşmada, şartlar ve Türkiye’nin artan diplomatik ufkunun ülkeyi kurumsallaşmaya ittiğini dile getiren Davutoğlu, çerçevesi çizilen bir kurumsal sürecin bu şekilde gerçekleştiğini belirtti. Kurumsallaşmayla birlikte 24 ülkede 30 merkeze ulaşıldığını kaydeden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bunun Yunus Emre Enstitüsü ile derinlik kazandığını anlattı. Bu enstitülerde çalışanlarda olması gereken vasıflardan birinin ‘dava aşkı’ olduğunu vurguladı.

Bakan Davutoğlu, tarihi yazanları 'özne', tarih sayfasında edilgen olanları ise 'nesne' olarak tanımladı. Türkiye'de yaşayanların, tarihe 'özne' olarak geçtiğini vurgulayan Davutoğlu, bir millete yapılabilecek en büyük kötülüğün ise bir milletin ‘özne iken nesneleştirilmesi’ olduğunu söyledi. Bakan Davutoğlu sözlerinin ardından, enstitü vasıtası ile yabancı ülkede görevli olanlara şöyle seslendi: “Tarihte özne olmuş bir milletin unsurları olduğunuzu hiç unutmayacaksınız. Nesne olmamıza hiçbir şekilde izin vermeyeceksiniz.”

"UÇAK SEYAHATLERİNDE KİTAP YAZIYORUM"

Üzerinde çalıştığı 'Tarihi Derinlik' kitabına da değinen Davutoğlu, eser hakkında şu bilgileri verdi: “Yoğun çalışma saatleri dolayısıyla eserini uzun yolculuklarda seyahat ederken kaleme aldım. Uzun yolculuklar yorucudur. Uçakta telefona ulaşılamadığı için ilmi çalışma yapabilirsiniz. Kitaplarımı diziyorum. Bana çay servisinin dışında başka bir servis yapılmaz. Biliyorlar beni. Böyle zamanlarda kimse gelip beni rahatsız etmez.”

"BİR DEFA ÖZNE OLANLARIN ÖZELLİKLERİ SÖKÜP ATILAMAZ"

Kitabı yazarken tarihi anlamak bakımından özne-nesne ilişkisi üzerinde durduğunu ifade eden Davutoğlu, 'özne ve nesne' unsurlarının, 'tarihi yazanlar ve 'yapanlar' ile 'edilgen' olan milletleri anlatan bir kavram olduğunu dile getirdi. Nesne olanların edilgen olduklarını, bu kesimin geleceği belirleme kudretini elinde bulundurmadığına dikkat çeken Davutoğlu, tersini ifade edildiğinde ise, tarihinde bir defa özne olmuş toplumların özne olma özelliğinin söküp alınamayacağını söyledi.

“TARİHİN AKIŞINDA ÖZNE OLAN MİLLETLER BİR GÜN VOLKAN GİBİ PATLAR”

Özne olmayı, "O bir aşıdır" ifadesi ile tanımlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şunları kaydetti: "Onu bu milletler içinde hissetmişse o küllenir, törpülenir ama hiç ummadığınız anda bir volkan gibi patlar. O anlamda, özne olmuş olan bir toplum için yapılabilecek en büyük kötülük onu nesneleştirmektir. Kendi medeniyet tarihimize duyulan şüphe, işte bu nesneleşmenin sonucu.

Bunu yapabilir miyiz? Yunus Emre Vakfı’nın kuruluşunda bazılarını toplasaydık, 'hayalcilik' derlerdi buna. Bizim zihnimize ekilmiş tohum var. Bizim daha lise çağlarında gönlümüze zerk edilmiş hayallerimiz var, bu ülkenin geleceği ile ilgili. Bu ülkenin aidiyet içinde olduğu havzası ile ilgili. Bu insanın rüyasına giriyorsa o iş olur. Bunu bir kere hissedeceksiniz."

'NESNE OLMANIZA İZİN VERMEYECEKSİNİZ'

Davutoğlu, katılımcılara "Tarihte, özne olmuş bir milletin unsurları olduğunuzu hiç unutmayacaksınız." uyarısında bulunarak, enstitü çalışmalarının 'müzakere diplomasisi' olmadığını, 'kültürel diplomasi' alanına girdiğini vurguladı. Bu hizmetin yalnızca, 'aşkla' verileceğine kaydeden Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

" ‘Temsil ettiğim millet bu insanlık kültürüne ciddi katkılarda bulunmuştur.’ demiyorsanız, hangi unvanı taşırsanız taşıyınız, yapamazsınız. Nesne olmanıza izin vermeyeceksiniz. Özne olduğunuz yürüyüşünüzden belli olacak.

'Biz varız. Geçmişte var olduğumuz topraklarımıza da gideceğiz.' dediğimizde, özne olmayı yerine getirdiğimizi ifade ederiz. Devletler siyasi sınırları ile matuftur. Siyasi sınırların ötesindeki sınırlar açıldığında, birçok siyasi krizler çıkar. Barışçıl sınırların dışına çıkmış oluruz. Ama şunu unutmayacaksınız: ‘siyasi sınır böyle’ diye, ‘kültürel sınırlar böyle’ denilemez. ‘Siyasi sınırlar bu’, ‘kültürel sınırlar bu’ derseniz, sizin tarih bilinciniz yoktur.

Kültürel kimlik etnik kimlikleri aşar. Kültürel kimlikler, etnik kimlikleri kuşatıcılığı benimsemiş bir şekilde aşar. Bizim üzerimizde, siyasi, kültürel zorluklar var. Zorunlu olduğumuza rağmen, zorlandığımız alanlar var. Kültürel kimliklerinizi unuttuğunuzda, siyasi kimliklerinizi de unutursunuz. Yeniden bir strateji üretmeniz gerekiyor. Kültürel hinterlandı nasıl değerlendireceğiz? Yunus Emre Enstitüsü’nün sorumluluğu o. Kültürümüze kanaattik etmiş, Buhara Semerkant’a gitmek kadar öğretici bir şey olabilir mi?

Kültürümüz bir yerde yaşıyorsa irtibat kuracağız. Tasfiyeye uğramışsa kültürümüz, siz ona sahip çıkacak onu ihya edeceksiniz. Bu kültür hinterlandı ile ilgilidir. Gittikçe sorumluluğunuz yüksek olacak. Her birimiz başka veçheden bakacağız."

KAYNAK:
CİHAN
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER