ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 03 Kasım 2013 Pazar 15:36

Mehmet Görmez: Hicret bir hayat tarzıdır


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yayımladığı mesajında hicretin bir hayat tarzı olduğunu söyledi. Görmez, "Dünya durduğu müddetçe hak ile batıl, adalet ile zulüm, hayır ile şer, iyilik ile kötülük mücadelesinin devam edeceği bilinciyle yaşamaktır. Hicret, her durumda zulmün ve zalimin karşısında hak ve hakikatin tarafında yer almaktır. Her fırsatta daha iyinin, daha güzelin arayışı içinde olmaktır.” dedi.

Başkan Mehmet Görmez, İslâm dünyası olarak 4 Kasım Pazartesi günü girilecek yeni hicrî yıl nedeniyle ‘Hicret’ mesajı yayımladı. Hazreti Muhammed’in (sas) Mekke’den Medine’ye hicretinin, tarihte Müslümanlar için bir milat ve dönüm noktası olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Görmez, hicretle birlikte Müslümanların hem bireysel hem de toplumsal anlamda yeni bir başlangıç yaptığını, hicret vasıtasıyla İslâm’ın, diğer toplumlara ulaştığı ve onların hakka ve hakikate doğru hicretlerinin başladığı, böylece davetin ümmete dönüştüğünü vurguladı.

Görmez, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Hicretin neticesinde Hz. Peygamber, adalete ve ahlaka dayalı yeni bir toplum inşa etmiş, Medine’de inşa edilen bu örnek toplum modeli kısa zamanda etrafa yayılmış ve Mekke’nin fethiyle taçlanmıştır. Sevgili Peygamberimiz, hicretin ardından Yesrib’de farklı kesimlerle görüşerek toplumsal bir sözleşme gerçekleştirmiş, böylece barış ve huzur içerisinde bir arada yaşanan yeni bir şehir olarak Yesrip, Medine’ye dönüşmüş ve İslam medeniyetinin nüvesi teşkil etmiştir. Bu nüveden bütün insanlığı aydınlatan bir medeniyet doğmuştur. İşte İslâm kültür ve medeniyeti açısından bir dönüm noktası olması sebebiyle hicretin gerçekleştiği tarih, Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Hz. Ali’nin teklifiyle, hicrî takvimin başlangıcı kabul edilmiştir.”

“HİCRETİN YÜKSEK BİR MANA VE DEĞERİ VAR”

Görmez, İslâm tarihi ve medeniyetinde hicretin yüksek bir mana ve değeri olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Hicret, sadece tarihte şartlar yüzünden cereyan etmiş tarihi bir olay olarak ele alınıp belirli bir zaman ve mekâna sıkıştırılacak bir hadise değildir. Hicret, sadece bedenlerin hicreti demek de değildir. Hicrette aynı zamanda fikir ve düşüncelerin göçü vardır. Şurası iyi bilinmelidir ki büyük, zengin ve egemen kültürler hep muhacir kültürleridir. Muhacir olan da güç ve kuvvetini ensardan alır. Hiç kuşkusuz bugün hicreti doğru okumak ve doğru anlamak, hicretin nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğini tarihi olarak bilmek kadar önem arz etmektedir. Sevgili Peygamberimiz'in hicreti, Mekke’deki zorluk ve sıkıntılardan rahatlık ve kolaylığa bir kaçış değildir. Hicret hiçbir zaman böyle anlaşılmamalıdır. Hicret, yeni bir imkân, yeni bir mekân, yeni bir medeniyet merkezi, Medine arayışıdır. Hicret, muhacirlere ensar arayışıdır. İlk Müslümanları bugünkü Etiyopya’ya, Habeşistan’a göç ettiren bu arayıştır. Habeşistan muhacirleri arasında Mekke’de iken zor durumda kalan hiç kimse yoktur. Aynı şekilde Sevgili Peygamberimiz'i Taif yollarına düşüren bu arayıştır. Birinci ve İkinci Akabe Beyatları gerçekleşince bu arayışın istikameti belli olmuştur. Sevgili Peygamberimiz ‘Hicret edeceğiniz yer bana bildirildi. Burası Yesrib’tir’ buyurmuştur.”

“HEPİMİZ RABB'İMİZE HİCRET ETMEKTEYİZ”

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, hicretin, bir hayat tarzı olduğunu belirterek, “Dünya durduğu müddetçe hak ile batıl, adalet ile zulüm, hayır ile şer, iyilik ile kötülük mücadelesinin devam edeceği bilinciyle yaşamaktır. Hicret, her durumda zulmün ve zalimin karşısında hak ve hakikatin tarafında yer almaktır. Her fırsatta daha iyinin, daha güzelin arayışı içinde olmaktır. Hiçbir zaman fani dünyanın aldatıcılığına kanmamaktır. Nefsin, heva ve arzuların tuzağına düşmeyerek Allah’ın haramlarından uzak durmaktır. Hz. İbrahim’in (sas) dilinden dökülen ‘Hepimiz Rabb'imize hicret etmekteyiz’ ilahi hakikatini kalplerde ve zihinlerde her daim diri tutmaktır. Hicret müminler için sadece maddi olarak bir yerden bir yere göç etmeyi değil, hicret aynı zamanda günahlardan, her türlü kötülüklerden ve zulümden arınarak, hayra, iyiliklere ve rahmete göç etmeyi de temsil eder. Hicret, ister yaşadığı yeri, ister günahları ve kötülükleri terk etmek; isterse ahirete göç etmek anlamında olsun kıyamete kadar sürecek bir olgudur. Ne mutlu bugün hicretini hakka, hakikate, adalete, hayır ve iyiliğe doğru yapanlara! Ne mutlu bugün muhacirlere ensar olabilenlere.” dedi.

“TÜM İNSANLIĞA YENİDEN HAYAT VERMESİ…”

İslâm âleminin yeni hicri yılını tebrik eden Görmez, sözlerini, “Hicretin tıpkı 14 asır önce hüzünleri ortadan kaldırıp daveti ümmete dönüştürdüğü gibi bugün de tüm insanlığa yeniden hayat vermesini; hicrî 1435 senesinin ülkemiz, milletimiz, yurt dışındaki millet varlığımız, gönül coğrafyamız, İslâm âlemi ve tüm insanlık için barış, huzur, mutluluk ve bereket dolu bir yıl olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum.” temennisi ile bitirdi.

KAYNAK:
CİHAN
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER