Libya'da, 3 yıl önce 42 yıllık Muammer Kaddafi yönetimine son veren halk özgürlük ve güvenlik alanında yaşanan sorunların gölgesinde devrim kutlamaları yapıyor.
Kaddafi rejimini sona erdiren halk devriminin üzerinden üç yıl geçti. Bundan tam üç yıl önce Bingazi'de başlayan isyan hareketinin bir halk devrimine dönüşmesinin arkasında Kaddafi ve ailesinin ülke içerisindeki keyfi uygulamaları, insan hakları ve özgürlüklerine saygı gösterilmemesi ve ekonomik kaynakların adil dağıtılmaması bulunuyor.
Rejimin, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) başta olmak üzere tüm muhalif unsurları vatan haini ilan etmesi ve siyasi suçlulara Trablus Ebu Selim Cezaevi'nde işkence ve toplu infazlara maruz kalması toplumdaki öfkeyi besledi.
Libya nüfusunun yüzde 10'unu oluşturan Amaziglerin etnik ve dini kimliklerinin devlet tarafından reddedilmesi de devrime destek vermelerini sağladı.
- Devrimin en büyük kazanımları
Yeni yönetimin 42 yıllık diktatörlükten devraldığı altyapı sorunlarına karşılık 17 Şubat Devrimi sonrasında Libya'nın pek çok Afrika ülkesindeki terör örgütlerine finans desteğinin son bulması, ülkedeki kimyasal silahların imha edilmesi olumlu gelişmeler arasında ifade ediliyor.
Libya'da yasaklanan kitap ve matbuatın tekrar canlanması, sivil toplum örgütlerinin kurulmaya başlanması ve 10'un üzerinde bağımsız medya kuruluşunun kurulması da devrimin kazanımları şeklinde değerlendiriliyor.
Libya'daki siyasal partilerin serbestçe faaliyetlerini yürütüyor oluşu ve hem genel hem de yerel seçimlerin sorunsuz biçimde gerçekleştiriliyor olması da Kaddafi sonrası Libya'daki demokratik gelişim açısından önemli adımlar olarak görülüyor.
- Yeni sürecin önündeki sorunlar yığını
Üçüncü yılına giren "geçiş süreci" ise 42 yıllık demir yumruk yönetiminden kurtulan halkın özgürlükler ve güvenlik alanındaki talepleri yeni rejimin önünde bulunan sorunlar arasında yer alıyor.
İki yıldan bu yana geçiş süreci yaşayan Libya, Kaddafi rejiminden devr alınan sorunların yanı sıra kabileler arasındaki iktidar mücadelesi ve petrol gelirlerinin paylaşımındaki krizle uğraşıyor.
Ülkede demokratik kurumların tesis edilememesi, düzenli ordu ve polis teşkilatının kurulamaması da devrim sonrası çözülmeyi bekleyen önemli sorunlar arasında bulunuyor. Devrim sürecinde savaşan milis güçlerin silahlarını teslim etmemesi ülke genelinde güvenlik sorunlarına yol açarken Kaddafi'nin devrimcilere karşı silahlandırdığı paralı askeri birlikleri ve cezaevlerinden salıverdiği suç çeteleri de güvenlik boşluğundan yararlanarak istikrarsızlığı büyüten eylemlere imza atıyor.
Libya ordusu içerisindeki bazı grupların İstikrarsızlığı gerekçe göstererek askeri darbe yapma eğiliminde olması da yeni inşa edilen demokratik kurumlar açısında bir tehdit oluşturuyor. Geçtiğimiz hafta Tümgeneral Halife Haftar yaptığı basın açıklamasında, MGK'yı feshettiğini ve Libya Askeri Geçiş Konseyi ilan ettiğini duyurmuş, Milli Genel Kongresi (MGK) yazılı bir açıklamaya yapmış, söz konusu beyanın gayrimeşru olduğu ve demokrasi karşıtı tüm girişimlerin engelleneceği, iddiaların aksine bütün askeri tesislerin kontrolünün, halen Savunma ve İçişleri Bakanlıklarında olduğu kaydedilmişti.
- Güvenlik açığı tehdit oluşturuyor
Gasp olayları, banka soygunları, suikastler ve sokak arası çatışmaları şeklinde kendisi gösteren güvenlik boşluğunun yanı sıra ülkenin doğusunda yer alan Derne kentini kontrol altında tutan Ensar'uş Şeria örgütü de devlet otoritesinin kurulamamasının sebepleri arasında yer alıyor.
Geçiş Hükümeti'nin kontrol altında tuttuğu Libya'nın batısının yanı sıra, güneydeki Fizan bölgesini Tuareg kabilesi yönetiyor. Sebha kırsalında zaman zaman etkin olan Kaddafi yandaşlarının Ocak ayı içerisinde Libya güvenlik güçleriyleçatışmaya girmesi devrime tehdit oluşturuyor.
Doğudaki Bingazi'de ise geçiş sürecini baltalamaya yönelik suikastler yoğun biçimde yaşanırken Kaddafi öncesi yürürlükte olan federasyon sisteminin tekrar uygulanmasını talep eden siyasal kesimler ülkedeki yeraltı kaynaklarının adil biçimde dağıtılmasını istiyor.
Tunus Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin bir halk ayaklanması sonucu devrilmesi sonucu başlayan "Arap Baharı"ndan en çok etkilenen ülkelerin başında Libya geliyor. Muammer Kaddafi'nin 42 yıllık iktidarı altında yaşayan ülke halkının 17 Şubat 2011'de başlattığı barışçıl protestolara ağır silahlarla cevap vermesi Libya'da bir iç savaşın çıkmasına sebep olmuş, savaşta yaklaşık 35 bin kişi hayatını kaybetmişti. Kaddafi rejimi ise resmen 23 Ekim 2011'de sona ermişti.