ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 31 Ekim 2017 Salı 09:33

Kamu görevlilerine yurtdışına çıkışlarda belge alma zorunluluğu kaldırılıyor

Kamu görevlilerine yurtdışına çıkışlarda belge alma zorunluluğu kaldırılıyor

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ, kamu görevlilerinin yurt dışına çıkarken kurumlarından belge alma zorunluluklarının 15 Kasım'dan itibaren kaldırılacağını açıkladı.


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Toplantıda FETÖ/PYD darbe girişimi sonrasında alınan tedbirlerden birinin 15 Kasım’dan itibaren yürürlükten kaldırılması konusunun karara bağlandığına değinen Bozdağ, bu tedbirlerden birisinin yurt dışına çıkış yapan kamu görevlilerinden ve yakınlarından çalıştıkları kurumdan 'Yurt dışına çıkmalarında sakınca yoktur' şeklinde bir belge aranması olduğunu anımsattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ukrayna ve Gürcistan'a nüfus cüzdanıyla gitmek isteyen vatandaşların da SGK sorgulaması yapıldığını, eğer kamu görevlisiyse kurumlarından yine aynı belgenin istendiğini vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu birtakım zorluklara da yol açıyordu. Ancak o günün şartlarında ülkemiz için böyle bir tedbirin alınma zorunluluğu olduğundan bu karar alınmıştı. Gelinen noktada bu tedbire 15 Kasım'dan itibaren artık ihtiyaç kalmamıştır. Bundan sonra kamu görevlileri böyle bir belge bulundurmak zorunda kalmadan, izin aldıkları takdirde yurt dışı seyahati yapabileceklerdir. Ayrıca başkaca bir sorgulama da bu açıdan yapılmayacaktır. Zira teknik imkanlar çerçevesinde adli olarak yurt dışına çıkma yasağı konulanlar veya pasaportunda tahdit olanlar dışında vatandaşlarımız rahatlıkla yurt dışına çıkabileceklerdir. Bunun da hayırlı olmasını özellikle temenni ediyorum." 

"Referandumun iptali şarttır"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bozdağ, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin 1 Kasım sonrası görevine devam etmeyeceğine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, IKBY'nin aldığı referandum kararının gayrı meşru olduğunu, Türkiye, Irak ve uluslararası toplumun bütün ikazlarına rağmen bu kararından geri dönmediğini anımsattı. 

Bu kararın bölgeyi daha büyük sıkıntılara sokacak, ekonomik çöküntülere yol açacak ve bölgede beklenmedik yangınlara yol açabilecek bir karar olduğuna işaret eden Bozdağ, "Türkiye bu konuda haklı uyarılarını en üst düzeyde yaptı ve muhataplarıyla çok net bir şekilde görüşerek kanaatlerini ifade etti. Ancak referandum yapıldı. Gelinen noktada ortaya çıkan sonuçlar gösteriyor ki bu büyük bir yanlıştı ve yanlış hesap Ankara'dan, Bağdat’tan, Tahran'dan döndü. Barzani belki büyük hesaplar yaptı büyük rüyaların peşinden koştu. Dimyat'a pirince gideceğini hesap ederken öyle görünüyor ki evdeki bulgurdan oldu." ifadesini kullandı.

Bozdağ, "Barzani'nin yaptığı hatalarla yüzleşmesi şarttır. Sadece 'Referandumu dondurdum' demesi bu meseleyi çözmez. Referandumun iptali şarttır. Irak Anayasası çerçevesinde yaşanan soruna çözüm bulunması doğru olandır." dedi. 

Bozdağ, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ifadelerinin hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bülent Tezcan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylediği sözleri kabul etmek mümkün değildir. Bu büyük bir edepsizliktir, büyük bir ahlaksızlıktır, büyük bir terbiyesizliktir, büyük bir seviyesizliktir. Cumhuriyet Halk Partisi geleneğinde halkın seçtiklerine karşı büyük bir tahammülsüzlük, büyük bir düşmanlık hissi var. Bunu görüyoruz. Rahmetli Adnan Menderes'e 'Diktatör' dediler, idamını bir kısmı alenen bir kısmı sessizce alkışladılar. Halkın adamı rahmetli Özal'a da aynı şekilde saldırdılar, onu da itibarsızlaştırmak için aynı şeyleri yaptılar. Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti halkının tarih boyunca ilk defa doğrudan doğruya seçtiği Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye aynı şekilde saldırmaktadırlar. Buradan şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki Türkiye'de tek faşist parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Partinin geçmişine baktığınızda geçmişi bunun tanığıdır. Partinin dünyada bilinen faşist partilerle ilişkilerine baktığımızda da bu açık net ortadadır. Nazi Almanya'sıyla, Hitler'in Almanya'sıyla ve Nazi Partisiyle, Musolini’nin İtalya'sıyla çok yakın ilişkiler içerisinde olduğunu hepimiz biliyoruz."

"Bu bir akıl ve ruh sağlığı sorunu olan insanların yapabileceği bir iştir"

Bozdağ, 1940'lı yıllarda Nasyonal Sosyalist Parti'nin marşının CHP'nin yemekhanesinde yemek vakitlerinde çalındığını ve bu marş eşliğinde yemek yenildiğinin anlatıldığını bildirdi.

Bozdağ, şunları ifade etti:

"Şimdi kalkmışlar bu gelenekten gelenler ve Türkiye'de hep faşizan uygulamaların şakşakçısı, öncüsü olanlar, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yasakları kaldıran, demokratikleşmeyi sağlayan ve büyük reformların altına imza atan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na aynı üslupla saldırmaktadırlar. Bunu şiddetle kınadığımızı bir kez daha ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin faşist bir devlet olmadığının, Türkiye'de de herhangi bir faşistin ve diktatörün bulunmadığının en büyük ispatı Sayın Tezcan gibi birisinin çıkıp bugün bu terbiyesizliği, edepsizliği yapmaya cüret etmesi ve yapmasıdır.

Eğer Türkiye'de bir faşist veya bir diktatör olsaydı Bülent Tezcan böyle göğsünü gere gere kalkıp oradan efelenip, gürleyip böyle bir cümle sarf edemezdi. Bırakın sarf etmeyi, böyle bir cümleyi hiç kimsenin olduğu yerde aklının ucundan dahi geçiremezdi. Bu bile Türkiye'de faşizmin, diktatörlüğün olmadığının en büyük ispatıdır. Kendi yaptığı eylem, ahlaksızlık, edepsizlik, terbiyesizlik kendisini tekzip etmektedir. Esasında bu bir akıl ve ruh sağlığı sorunu olan insanların yapabileceği bir iştir."

  "Partiden istifa etmesi kendi bireysel tercihidir"

Bir gazetecinin Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'un görevinden ve partisinden istifa ettiğini hatırlatarak değerlendirmesini sorması üzerine Bozdağ, Uğur'un kararının hayırlı olması temennisinde bulundu.

Uğur'un partide milletvekilliği yaptığını da hatırlatan Bozdağ, "Bugün partiden ve belediye başkanlığından istifa etmiş olması bu gerçeği değiştirmez. Ben yeni dönemde kendisine başarılar diliyorum." diye konuştu.

Bozdağ, şunları söyledi:

"Sayın Edip Uğur'un partiden de istifa etmesi kendi bireysel tercihidir. Tek taraflı bir alınacak karardır, onu almıştır. Bizim ona dair söyleyecek bir şeyimiz yok. AK Parti'nin kimseyi tehdit etmesi veya herhangi bir tehdit yöneltmesi de asla kabul edilemez. Öyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. Varsa öyle bir şey tabii, Sayın Edip Uğur bununla ilgili yasal yollar açıktır, ona ilişkin adımlarını elbette atıp atmama konusunu kendisi değerlendirecektir."

Büyükada'daki toplantıya ilişkin davadaki tahliyeler

Aynı gazetecinin Büyükada'daki toplantıya ilişkin davadaki tahliyelerle ilgili bir sorusu üzerine Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Almanya'nın eski başbakanı Sayın Schröder, Cumhurbaşkanımızın yakın dostu. Zaman zaman bir araya gelip Almanya-Türkiye, Türkiye-AB ilişkileri ve diğer bölge konuları hakkında görüş alışverişinde bulunurlar. Bu da o görüşmelerden bir tanesi. Ama bir farkı Sayın Merkel'in bilgisi dahilinde yapılan bir görüşmedir. Görüşme konusu içerisinde, Türkiye'deki yargılama sürecinde olan hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında olan herhangi bir konu kesinlikle konuşulmamıştır, görüşülmemiştir. Böyle bir olay yoktur." 

Bozdağ, Türk yargısının bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğunun altını çizerek, "Mahkemelerimizde görev yapan hakimler görevlerini Anayasa, kanun ve hukuka bağlı vicdani kanaatleriyle verirler. Hiçbir makam, merci, kişi yargı yetkisinin kullanılması konusunda mahkemelere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz, genelge gönderemez. Bizim yargımız bağımsız ve tarafsızdır. Bunun aksini iddia edenler Türk yargısına karşı büyük bir haksızlığı yapmaktadırlar." dedi.

  "Başbakanımız bu hususun netleştirilmesi çalışmalarını takip ediyor"

Bir basın mensubunun, TEOG yerine getirilecek sistemle ilgili Bakanlar Kurulunda bir sunumun yapılıp yapılmadığını sorması üzerine Bozdağ, şu yanıtı verdi:

"TEOG konusu, bugün Bakanlar Kurulunda konuşulmadı. Bildiğiniz gibi Milli Eğitim Bakanımız Cumhurbaşkanımızın heyetinde. O nedenle Bakanlar Kuruluna katılamadı, bir sunum da yapılmadı. Milli Eğitim Bakanlığımızın Sayın Müsteşarı da Bakanlar Kuruluna herhangi bir sunumda bulunmadı Ancak Başbakanımız ve hükümetimiz bu hususun netleştirilmesi çalışmalarını yakından takip ediyor. Kısa bir süre sonra bu konu bizzat Başbakanımız ve Milli Eğitim Bakanımız tarafından açıklanacaktır."

"Hazırlıklar son noktaya geldi"

Taşeron işçilerle ilgili düzenlemenin ne aşamada olduğunun sorulması üzerine Bozdağ, "Bugün taşeron işçilerle ilgili Bakanlar Kurulumuzda bir görüşme yapılmadı ancak taşeron işçilerle ilgili alakalı hazırlıklar son noktaya geldi. Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi yıl sonu veya yeni yıl başında bu konu Parlamentonun gündeminde yer alacaktır. Yarın Sayın Başbakanımız grup toplantısında engelli vatandaşlarımızla ilgili önemli açıklamalarda bulunacak." dedi.

KAYNAK:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER