Yaşar Üniversitesi akademisyenleri İtalya, Rusya ve Danimarka’daki üniversitelerde görevli meslektaşlarıyla birlikte yürüttükleri AB projesinde, son yıllarda ziyaretçi sayılarında büyük düşüş yaşanan müzelerin sıkıntılarını tespit etti, ziyaretçi çekebilmeleri için çözüm yolları tartıştı. Geçen yıl Avrupa’da başlayan NetMUSE projesi, Roma’da düzenlenen Uluslararası Sürdürülebilir Kültürel Miras Yönetimi Kongresi 2013 ile son buldu. İzmir’deki müzelerin durumları da kongreye katılan Yaşar Üniversitesi akademisyenleri tarafından sunuldu.
ROMA’DA İZMİR MÜZELERİ ANLATILDI
Kongreyi değerlendiren Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bölümler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İge Pırnar, “Klasik müzeler artık ziyaretçi toplamıyor. Son derece boş ve yalnız müzeler. Müzeler topluma hizmet için yaşayan, sürdürülebilir, aktif yerler haline dönüşmek zorunda. İzmir de elindeki tarihî varlıklarının yüzde 90’ını depolarda tutup sergileyemiyor. Bir an önce mega müze projesi, İzmir’in simgesi olacak bir yapıyla birlikte hayata geçirilmeli. Bu alan sadece tarihî eserlerin sergilendiği değil, butik müzelerin, kültür ve sanatın da bulunduğu bir kampüs şeklinde yapılmalı.” dedi. Pırnar, öğretim üyeleri Doç. Dr. Çağrı Bulut ve Yrd. Doç. Dr. Özge Can ile yaptığı ortak açıklamada şunları kaydetti: “2012’nin ilk dokuz aylık döneminde 2 milyon 561 bin 739 kişi kentimizdeki müzeleri ziyaret ederken bu yılın aynı döneminde, yüzde 10’luk bir düşüşle 2 milyon 307 bin 735 kişi ziyaret etti. İzmir Arkeoloji Müzesi’nde düşüş, yüzde 50’nin üzerinde. 2012’nin aynı döneminde 14 bin 337 kişinin ziyaret ettiği müzeyi, 2013’te sadece 6 bin 785 kişi gezdi. Bu rakamlar, müzelerde değişimin şart olduğunun en büyük kanıtı. Efes antik kenti, her zaman olduğu gibi bu yıl da ziyaretçi sayısında birinci sırada; 1 milyon 467 bin 845 ziyaretçi gezdi.”
EFES’İN TAŞLARI AŞINIYOR
Efes’in çok fazla ziyaretçi çekmesine rağmen sıkıntıları da bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Pırnar, “Efes’in tarihî yolundan her yıl yüz binlerce insan gelip geçiyor. Bu da oradaki taşların aşınmasına neden oluyor. Elimizdeki bu bu değeri korumak için yurtdışındaki örneklerdeki gibi üzerini, altının rahat görünebileceği camla kapatabiliriz. Böylece eserleri hem sergileyip hem de korumuş oluruz. Efes bambaşka bir yer ancak turizm potansiyelimizi artırmak için ona alternatif yaratmamız lazım. İzmir’in tarihî varlıklarının yüzde 90’ı depolarda adeta çürüyor. Eyfel, Özgürlük Anıtı gibi İzmir’in simgesi olacak bir yapıyla birlikte mega müze kurulmalı. Kampüs şeklinde olması şart. İçinde sadece arkeolojik müze değil, butik müzeler de olmalı. Örneğin Amsterdam’da çanta müzesi var. Türkiye’nin lezzetlerinin sunulduğu bir gastronomi müzesi yapabiliriz. İnovatif, sanat ve kültür mekanlarıyla da halka hitap eden, her kesimden insanın vakit geçirebileceği bir yer olmalı.” şeklinde konuştu.
'KRUVAZİYER TURİSTİ BİR FIRSAT'
İzmir’e yılın ilk dokuz ayında, 150 kruvaziyer gemisiyle toplam 367 bin 569 turistin geldiğini hatırlatan İge Pırnar, “Kruvaziyerle gelen turistler, kültür turizmi için bulunmaz bir fırsattır. Her şey dahil sistemin tam tersi bir anlayışta bir turist grubudur. Bu gemilerin personeli de çok fazla, bunun da büyük bir kısmı şehre gezmeye çıkar. Kültür turizmi ve özellikle müzeler pazarlanabilir. Butik müzeler ve gerçekleşirse mega müze, kültür turisti olan kruvaziyer yolcularına hitap eder.” dedi.