En son Kasım 2013’te Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun anayasanın üçte ikilik kısmı üzerinde uzlaşma sağlamadan dağıldığını hatırlatan Kaboğlu, “Bu ise 1982 Anayasası’nın devamı üzerinde uzlaşma demek. 10 Ağustos 2104 seçiminin ise Evren’i seçim işlemine göre bir eksiği iki artısı var. Eksik, anayasanın değil, sadece kişinin oylanması. Artısı ise tek aday yerine üç adayın yarışıyor olması ve tek tur yerine iki turlu seçimin öngörülmesi. Aday çokluğuna rağmen Kenan Evren’nin durumunu çağrıştıran bir süreç de yok değil. Erdoğan seçimlere Başbakan olarak katıldığı için, 30 Mart’tan buyana devlet imkanlarıyla yürüttü kampanyayı. Yasal bir zorunluluk olmadığı halde ‘etik’ açıdan gerekli olan ‘istifadan’ kaçınılacak. Üstüne üstelik bir de Ramazan ayı… Aynı akşam iki üç iftar yemeğine katılan Başbakan’ının konuşması en az 12–13 kanal canlı olarak yayınlıyor.” dedi.
Adana Akademik Meslek Odaları Birliği (ADAMOB)’nin Seyhan Oteli’nde düzenlediği “Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Türkiye” konulu panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, halkın dört partinin onay verdiği anayasal düzen çerçevesinde görev yapacak cumhurbaşkanlığı için oy kullanacağını hatırlattı. Cumhurbaşkanının “Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına” dair yemin edeceğinin altını çizen Kaboğlu, şöyle devam etti: “Sonra uygulamasını gözetecek. ‘Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulamasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir (m.104)’ Anayasanın kendisine verdiği yetkileri bu amaçlarla kullanacak. Mesela, ‘Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulu’nu başkanlığı altında toplamaya çağırma’ şeklindeki yetki, bu çerçevede anlam kazanır. Halkın oy vereceği kişi, Anayasa’nın üstünlüğüne saygı çerçevesinde görev yapacak. İster yüzde 91 oy alsın, ister yüzde 51; fark etmez. Burada ‘milli iradenin’ göreceli özelliğine dikkat çekilmeli. Çünkü ‘milli iradenin’ en büyük göstergesi anayasa. Anaysaya aykırı eylem ve işlemler ise milli iradeyi zedeler. Eğer milli irade anayasaya karşı ise o durumda anayasayı değiştirme veya yenileme yetkisini kullanır.”
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Abdullah Sezer ise Türkiye’nin geleceğinin kaygı taşıyan bir takım unsurlarla dolu olduğunu ifade etti. Türkiye’de bugüne kadar üçü hariç cumhurbaşkanlarının TBMM’ce seçildiğini dile getiren Sezer, 21 dönemde 11 farklı kişinin seçildiğini belirtti. 11 cumhurbaşkanınından 6’sının asker kökenli olduğunu anlatan Sezer, sivillerin (Turgut Özal, Süleyman Demirel, Celal Bayar ve Abdullah Gül) aynı zamanda başbakanlık da yaptığını kaydetti. 1980’de TBMM’nde 6 ayda 115 tur oylama yapıldığını ve cumhurbaşkanının seçilmediğini aktaran Sezer, Ajda Pekan, Zeki Müren; hatta meclis çaycısı Necmi Efendi’ye bile oy verildiğini ve sonuçta ülkenin bir darbeye kurban gittiğini açıkladı.
Panele başkanlık yapan Adana Baro Başkanı ve ADAMOB Dönem Sözcüsü Mengücek Gazi Çıtırık, Türkiye'nin Anayasa sorunundan cumhurbaşkanlığına; parlamenter, demokratik rejimden örgütlü topluma kadar her geçen gün sorunlarının ciddi bir şekilde arttığını vurguladı. Programı çok sayıda sivil topum kuruluşu temsilcisi izledi.