Taksim Gezi Parkı düzenlemesine karşı İstanbul'da başlayıp geçen Haziran ayında Denizli'ye de sıçrayan olaylarda açılan davada hâkim manifesto gibi yazdığı bir kararla beraat verdi. Denizli 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki, 9 sanığın tutuksuz yargılandığı davada hâkim Haki Öncü, ‘ileri demokrasi’den Muhsin Yazıcıoğlu’na, Erdal Eren’den Berkin Elvan’a, Nazım Hikmet’ten Sabahattin Ali’ye kadar bir çok olayla ilgili değerlendirme yaparak sanıklar Kerem Yıldırım, Mustafa Kaykan, Recai Altıntaş, Ali Şimşek, Doğukan Ertan, Cüneyt Çelik, Cem Dikmen, Güldane Pekdoğan ve Süleyman Can Bayram’ın beraatına karar verdi. Kararında ‘demokrasi’ ve ‘ileri demokrasi’ kavramlarının anlamına dikkat çeken Hakim Öncü, sanık olarak yargılanan kişilerin eğitim durumlarının incelendiğinde üniversite mezunu kişiler olduğunu ifade ederek, basın açıklaması yapma ve demokratik bütün ülkelerde olağan bir davranış olduğunu belirtti.
‘FARKLI DÜŞÜNEN DEĞERLER YAŞARKEN TEHLİKELİ, ÖLDÜKTEN SONRA ZENGİNLİK KABUL EDİLİYOR’
Ülke tarihine bakıldığında farklı düşünene değerlerin ağırlıklı olarak ölümleri sonrasında zenginlik kabul edilirken yaşarken tehlikeli görüldüğünü belirten Hâkim Öncü, “Bu kişilerin ölümü ile birlikte iadeyi itibarlarının verilmesine çalışıldığı, hatta ülkemiz dışında olan bazı mezarların getirilmesin çabalandığı görülmektedir. 12 Eylül 1980 İhtilal’i öncesinde halkın özgürlüğü için mücadele ettiğini söyleyen sol görüşlü gençlerle devletin bekası için mücadele ettiğini söyleyen ülkücü gençlerin binlercesi bir oyun sonucu yok olmuştur.” dedi.
Yaşanan darbe sonrasında 17 yaşında farklı düşünüyor diye asılan Erdal Eren’in ardından “Son bakışta O Gözler Kaldı Aklımızda” şarkısının dinlendiğini belirten Öncü, “Farklı düşündüğü için rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na Mamak Cezaevinde yapılan işkenceleri dile getirdiği ‘Üşüyorum’ şiirini okudukça yapılan zulümlere, farklı düşünüyor diye yazar Sabahattin Ali’yi Istranca Dağları’nda öldürdüğümüze yanar, farklı düşündüğü için ülkemizden kaçmak zorunda kalan Nazım Hikmet’leri, Ahmet Kaya’ları başka ülkelerdeki mezarlarında ziyaret eder, çiçek bırakır, Fatiha okur, son olarak da Gezi Parkı protestoları sırasında polis memurları tarafından atılan gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu 268 gün komada kalan 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın ölümüne yanar dururuz.” diye konuştu.
‘TERÖRÜ DESTEKLEYENLERE OLGUNLUKLA EL UZATAN DEVLET, AYNI OLGUNLUĞU FARKLI DÜŞÜNENLERE DE GÖSTERMESİ GEREKİR’
Kararında Türkiye’de 30 yıldır yaşanan terör sonrası terörü destekleyen bir etnik gruba dahi olgunlukla el uzatan kucak açan devletin aynı olgunluğu farklı düşünenlere de göstermesi gerektiğini vurgulayan Öncü, “Bu cennet vatanımız hepimizindir. Doğu'suyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, hangi etnik kimliği olursa olsun, hangi inanca hizmet ederse etsin, farklılığı, zenginlik olarak görüp kabul etmek gerekir. Ayakta duranı, oturanı, yürüyeni, tencere tava çalanı, ışık yakıp söndüreni, tehdit, tehlike olarak görmek, sesini kesmek için mücadele etmek, bırakın ilerisini demokrasi ile bağdaşmaz. Şiddet unsuru taşıyamayan, sadece etkiye tepki ölçüsü doğrultusunda tepki gösteren, bu sanıkların suç işleme kastı ile hareket etmediklerinin düşünülmesi gerekir. Ayakta duranı, oturanı, yürüyeni, tencere tava çalanı, ışık yakıp söndüreni tehdit, tehlike olarak görmek, sesini kesmek için mücadele etmek bırakın ilerisini demokrasiyle bağdaşmaz. Şiddet unsuru taşımayan, sadece etkiye tepki ölçüsü doğrultusunda tepki gösteren bu sanıkların suç işleme kastı ile hareket etmediklerinin düşünülmesi gerekir. El ele, kol kola, göstericimizle, polisimizle, askerimizle, sağcısıyla, solcusuyla, inananıyla, inanmayanıyla, bir halay çeker gibi aydınlık geleceğe yol olmamız gerekir." ifadelerini kullandı.
'HUKUK DEVLETİ İLE BAĞDAŞMAZ'
Çoğunluktan farklı düşündüğü ileri sürülen bir avuç gencin, devlet için tehlike görülmemesi gerektiğini belirten Öncü, şunları kaydederek beraat kararını verdi: "Bırakın insanlar farklı olsun, farklı düşünsün. Farkındalıklarını dile getirsinler. Valilik makamı tarafından çoğunluğun görüşünde olmayan hiçbir gösteri için ağırlıklı olarak izin verilmediğinden, farklı olan farklı düşünen hiç kimsenin ülkemizde gösteri veya toplanma hakkı ne yazık ki görülmemektedir. Bırakın toplantı ve gösteri yürüyüşüne valilik makamlarının izin vermesi, bu günlerde Cumhuriyet savcıları tarafından yapılması düşünülen operasyonların dahi izni validen alınması yönündeki düşünce ve tasarıların tamamıyla ne demokrasi ile ne de Hukuk Devleti ile bağdaşmayacak bir düşünce ve düzenleme olacağı açıktır. Ne yazık ki ülkemizde şu an, farklı düşünen kitlenin sindirilmesi sürecinde, ülke genelinde itfaiyelerin kullandığı sudan çok TOMA araçlarının su kullandığı ve göstericilere su sıktığı ortadadır. Sıkılan suyun da insan için zararlı olacak kimyasal madde ile karıştırılmış su olması, gösteri yapmaya çalışan vatandaşların direkt meydanlarda sıkılan kimyasal sularla cezalandırılmasının amaçlandığı gerçektir."