AK Parti Genel Başkanı Yardımcısı Süleyman Soylu, çözüm sürecine ilişkin yaptığı açıklamada genç nüfusu geçmişteki bazı kaygılarla geleceğe taşımamak gerektiğini belirtti. Soylu, "Bu kaygı siyasi bir çıkarım değil. Bu kaygı üzerinden, 'partiler buradan bir kar elde edebilir' diye bakmak, bana göre meseleyi hiç anlamamak demektir." dedi.
Soylu, AK Parti Genel Merkez Araştırma Geliştirme Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Sosyal Medya'nın Siyasete Etkisi ve Türkiye Açılımı' konulu çalıştay sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Çözüm sürecine ilişkin değerlendirme yapan Soylu, meselenin tek taraflı olarak ele alınmamasını istedi. Böyle bir yaklaşımın Türkiye açısından da meselenin içinde olanlar açısından da yararlı olmayacağını belirten Soylu, "Kavgalı eve kimse kız vermez. Bugün Türkiye yaklaşık 10 yılı aşkın bir süredir kavgalı evini, her türlü soyut, somut tartışmalardan, değerlendirmelerden arındırarak burayı hem dünyanın hem Avrupa'nın, Ortadoğu'nun ve Balkanlar'ın cazibe merkezi haline getirmeye çalışmaktadır." dedi.
Sürece ilişkin değerlendirmelerde siyasi partilerin kar amacı ile hareket ettiği ve kazanımda bulunduğu anlayışının yarar getirmeyeceğini belirten Soylu, "Genç nüfusu bir takım paranoyalarla, bir takım geçmiş tahribatlarla geleceği taşımamak kaygısıdır bu kaygı. Bu kaygıyı hepimiz hissediyoruz. Bu kaygı siyasal bir çıkarım değildir. Yani bu kaygı üzerinden Türkiye sadece ve sadece 'Ak Parti buradan siyasi bir kal elde edebilir, Milliyetçi Hareket Partisi buradan siyasi kar elde edebilir, Cumhuriyet Halk Partisi buradan siyasi bir kar elde edebilir' diye bakmak meseleyi hiç anlamamak demektir." şeklinde konuştu.
Süreçte rol alan Akil İnsanları ve diğer çalışmalarda ortaya çıkan bazı tepkileri de değerlendiren Soylu, süreci halkın anladığını ve desteklediğini ifade itti. Tepkilerin olmasını olağan karşıladığını kaydeden Soylu, "Nereden yönlendirildiği belli olan ve adına -protesto demek bile gereksiz-yani o ölçüde bile değil, bu değerlendirmelerin dışında halkımızın verdiği prim bu sürecin tamamına çok yüksektir. Çok da önemlidir. Bu süreci tartışırken bizim isteğimiz 20.yüzyılın içindeki tartışmalar ve kamplarımızdan çıkıp bu sürece değerlendirmektir." değerlendirmesinde bulundu.
