Erdoğan şöyle konuştu:
''Gidin muhalefet partilerinin idare ettiği belediyeleri bakın. Bunların çoğunluğunda sadece çöp, sokak ortasında akan kanalizasyon, toz, çamur, yıkıntı, harabe görürsünüz. Muhalefetin yönettiği belediyelerin önemli kısmında beceriksizlik, işbilmezlik, belediye bütçelerine musallat olmuş kendi ifadeleriyle yamyamlar görürsünüz.
İşte söyleyecek sözü olmayanlar, Genel Kurul'da yaptıkları gibi sadece hakaret eder, küfrederler, şiddet uygularlar. Bunlar hiçbir zaman çözümden yana olmadılar.Tam da muhalefetin ruh haline denk düşen hikayeyi hatırlatmakta fayda var: Cin şişeden çıkmış, adama, 'Senin bir dileğini yerine getireceğim ama sana ne yaparsam komşuna onun iki katı yapacağım' demiş, adam tek gözünün kör edilmesini istemiş. Bizdeki muhalefetin ruh hali bu, bizdeki muhalefetin sorunu bu; tek gözle de olursa yaşarım, ama komşum hiç dünyayı görmesin, derdi bu. Kendisi yapamaz, yapana da müsaade etmez.''
"İTHAF EDİYORUM"
Erdoğan, Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin yaşadığı ev ile Makedonya'da Manastır Askeri İdadisi binasında yapılan çalışmaları göstererek, ''Biz nutuk atanlardan olmadık. Başta CHP'iler olmak üzere Atatürk istismarcılarına bu iki hatıra evi ithaf ediyorum'' dedi.
BÜYÜKŞEHİR TASARISI
Sayın Cumhurbaşkanımızın da onayıyla 13 ilimiz Büyükşehir olacak. Bu illerimizle birlikte Türkiye genelinde yerel hizmetleri çok daha kaliteli alacak olan vatandaşlarımıza da hayırlı olsun diyorum. Ak Parti belediyecilik konusunda iddia sahibi bir partidir. Çok ciddi bir tecrübeye sahibiz”
Bunun üzerine söz söylemeleri için bir katkıları, bilgileri olması gerekir. CHP ve MHP belediyelerinin hali ortada. Ak Parti ise örnek oluşturacak bir performans ortaya koyduğu da ortadadır.
Büyükşehir Kanunu şehirlerimiz için en iyi planlama yapılarak Meclis'e getirilen bir kanundur. Söyleyecek sözleri olmayanlar sadece şiddet uygularlar, küfür ederler. Muhalefet partilerinin idare ettiği belediyelerin çoğunda beceriksizlik görürsünüz. Muhalefetin millete hizmet gibi bir derdi yok. Kendileri sorunları çözmediler, çözene engel oldular. Biz milletimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz bu millete sevdalıyız.
10 KASIM TÖRENLERİNE KATILAMADIK
Yaptığımı dış ziyaretler nedeniyle 10 Kasım törenlerine katılamadık. Mustafa Kemal Atatürk'ü şükranla rahmetle yad ediyorum. TİKA'nın girişimleriyle Makedonya'nın bir köyünde Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin evi olduğu tespit edildi.
Bu iki ev restore çalışmalarına başlandı. Müze evi olarak ziyaretçilere hizmet verecek. Ayrıca Atatürk'ün eğitim gördüğü okulda için çalışmalarımız başladı. 20 Kasım'da tamamlayacağız.
HELİKOPTER KAZASI
17 kahramanımızı şehit verdik. Aziz milletimize sabır diliyorum. Kazayla ilgili adli ve idari soruşturma başladı. Bir terörist saldırı söz konusu değil. Helikopterlerin yorgun, bakımsız olduğunu ifade edenler var.
Ağzı olan konuşuyor. Terörle mücadele esnasında bu tür acı hadiseler yaşanabiliyor. Soruşturmalar yapılacak, gereken tedbirler alınacaktır. Pazar günü arkadaşlarımızla ilgili Diyarbakır’a gittik, onları hakka uğurladık. Ellerini ovuşturan fırsatçıların bu olayı istismar ettiklerini gördük. 30 yıldır süren bu davayı millet meselesi değil, hükümet meselesi olarak görenler var. Sırf hükümet zarar görsün diye dua ediyorlar.
MUHALEFET KATİLİN SIRTINI SIVAZLIYOR
Katilin sırtını sıvazlayan muhalefete, bir CHP Genel Başkanı'na sahibiz. Suriye'de her gün ölen siviller CHP'nin umrunda değil. Kendi halkına silah doğrultan bir rejim CHP'nin derdi değil. CHP bu süreçte bir ufuksuzluk, bir zavallılık içinde. Biz kardeşimiz olan bir milletin huzur içinde, refah içinde yaşaması için bu meseleyle ilgileniyoruz. Türkiye küçük hesaplar yapmayacak kadar büyük bir devlettir. Türkiye birilerinin ısrarla çekmeye çalıştığı tuzağa düşmeyecek kadar tecrübeli bir devlettir. Sınırda gereken karşılığı veriyoruz. Çok daha sert şekilde cevap vermekten kaçınmayacağız. Kimse ateşle oynamamalı, kimse Türkiye'nin cesaretini test etmeye kalkkmamalı.
Biz soğukkanlılıkla hareket etmeye çalışıyoruz. Esad'ın çekilmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz. Son haftalarda gerilim atmosferi oluşturmaya yönelik iklimi dikkatle takip ediyoruz. Sinsi bir takım ittifakların yapıldığını görüyoruz. İki ay önce 12 Eylül'de çeşitli cezaevlerinde açlık grevi adı altında eylem başlattılar. Kandil'den gelen talimatla başlayan eylem yaygınlaştırıldı. Bir şantaj unsuru olarak devlete dayatılmaya çalışıldı. Can üzerinden hesap yapmaya alışmış olan terör baronlarının tezgahları içinde insanlar kaldı. Kandil'e laf söyleyemeyenler yine hükümeti köşeye sıkıştırmanın gayreti içine giriyorlar. Kürt kardeşlerimiz için hangi adımı attıysak engellemeye uğraştılar. Şimdi de genel kongresinde açıkladığım reformları kendi mücadelelerinin sonucu gibi göstermeye çalışıyorlar. Bizim bu şark kurnazlığına karnımız tok. Siyasetçinin işi açlık grevi yapmak, grev yapanlara arka çıkmak değildir. İş bilmezliğini ikrar etmektir. Bunlar çıkmaz sokaklara girmeye, bataklıkta gezinmeye alıştılar. Hükümet gelsin, düştükleri kuyudan çıkarsın istiyorlar. Türkiye'de inkar, asimilasyon politikalarının sona erdiğini defalarca gösterdik.
CHP bu süreçte Türkiye’nin zarar görmesinden medet umacak kadar zavallılık içerisinde. CHP Genel Başkanı’na sesleniyorum: Türkiye küçük hesaplar yapmayacak kadar büyük bir devlettir.
SİYASETÇİNİN İŞİ AÇLIK GREVİ DEĞİLDİR
Son haftalarda gerilim atmosferi oluşturmaya yönelik iklimi dikkatle takip ediyoruz. Sinsi bir takım ittifakların yapıldığını görüyoruz. İki ay önce 12 Eylül'de çeşitli cezaevlerinde açlık grevi adı altında eylem başlattılar. Kandil'den gelen talimatla başlayan eylem yaygınlaştırıldı. Bir şantaj unsuru olarak devlete dayatılmaya çalışıldı. Can üzerinden hesap yapmaya alışmış olan terör baronlarının tezgahları içinde insanlar kaldı. Kandil'e laf söyleyemeyenler yine hükümeti köşeye sıkıştırmanın gayreti içine giriyorlar. Kürt kardeşlerimiz için hangi adımı attıysak engellemeye uğraştılar. Şimdi de genel kongresinde açıkladığım reformları kendi mücadelelerinin sonucu gibi göstermeye çalışıyorlar. Bizim bu şark kurnazlığına karnımız tok. Siyasetçinin işi açlık grevi yapmak, grev yapanlara arka çıkmak değildir. İş bilmezliğini ikrar etmektir. Bunlar çıkmaz sokaklara girmeye, bataklıkta gezinmeye alıştılar. Hükümet gelsin, düştükleri kuyudan çıkarsın istiyorlar.
KİMSE SİLAH BIRAKMAMIZI BEKLEMESİN
Türkiye'de inkar, asimilasyon politikalarının sona erdiğini defalarca gösterdik. Ana dilde savunma diyorlar. Büyük kongremizde savunma hakkını getireceğimizi duyurduk. Operasyonlar son bulsun diyorlar. Tehdide karşı her türlü operasyonu yapacağımızı söyledik. Onlar silah bırakmadıkça operasyonlar bitmez. Kimse bizim güvenlik güçlerimizden silah bırakmasını beklemesin. İmralı'daki bölücü başına yönelik taleplerinin şantaj unsuru olarak kullanıldığını ifade ettim. AK Parti yaşatmayı ilke olarak benimsemiş bir parti. Teröristle mücadele ederken de insani persperktifi kaybetmiyoruz. Biz öldürerek, ölerek hiçbir meselenin çözüm yoluna koyulamayacağına inanan bir partiyiz. Askerimizle, polisimizle, korucumuzla, vatandaşlarımızla birlikte dağdaki kandırılmış teröristin de ölmekten ve öldürmekten vazgeçmesi için mücadele veriyoruz. Mehmetçiğim teröriste üşümesin diye parkasını uzatacak kadar alicenaptır. "
AÇLIK GREVİ RANT SAĞLAMA EYLEMİ
Her ölüm acıdır, her ölüm burukluktur. 10 yıldır kayıpların son bulması için çok kararlı şekilde mücadele verdik. Ama birileri daha fazla öldürmek için mücadele verdi. Birileri şehit cenazeleri üzerinden kendi iktidarlarının hesabını yaptı. Şu anda ölümden çıkar sağlamanın mücadelesini veriyorlar. Terör örgütü öyle bir karanlığın içinde ki öldüremezse kendi mensuplarını katledecek bir haldedir. Cezaevlerindeki eylem terör örgütünün kendi mensuplarını ölüme sürükleme eylemidir. Terör örgütünün başkasının ölümü üzerinden rant sağlama eylemidir. BDP'ye de bir kez daha yazıklar olsun diyorum. Hiçbir zaman çözümün tarafı olmadılar. Bizim dağa söz geçirecek halimiz yok diyorlar. Bunların böyle bir gücü filan söz konusu değil. Bunlar idare eden değil, idare edilen. Herhangi bir iradeleri var zannetmeyin. İradeleri olamadığı için herhangi bir işe yaramıyorlar. Yaşatmanın çabası içinde olmadılar. Dağdaki teröristin elini öpüp, sırtını sıvazlatıp, üç kuruş bayrak harçlığı alan BDP'den hiçbir şey beklenemez. Bunların acıma hissi, yüreği varsa bu gençleri ölüme sürükleyenlere karşı cesur bir duruş sergilesinler. Yürütülmekte olan açlık grevleri sadece BDP ve terör örgütünün teşvikiyle yürütülmüyor. Geçmişte açlık grevleri son derece elverişli eylem olarak bu çevrelerin emellerine hizmet etti. Sözde marjinal örgütler tarafından ortaya konan eylemler büyük kampanyalara dönüştürüldü. Bunların amacı kaos oluşturmak, gerilimi tırmandırmak. Bu iktidar o şantaja gelmez. Açlık grevi oksijenini bu medyadan alıyor. Pervari'de şehit olan kahramanlara göstermediğiniz şefkati nasıl oluyor da terör örgütüne gösteriyorsunuz. Açlık grevini Türkiye aleyhine kampanyaya yürütenlere sesleniyorum. Terör örgütü sivil insanları hedef alırken üç maymunu oynuyordunuz. Biz bu oyuna gelmeyiz. Biz bu kampanyaya boyun eğmeyiz. Bu tuzağa düşmeyiz. Bu eylemlere biz pabuç bırakmayız. "