ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 17 Şubat 2014 Pazartesi 17:43

Başbakan Erdoğan: Hiç kimsenin özgürlüğünü sınırlandırmıyoruz

Başbakan Erdoğan: Hiç kimsenin özgürlüğünü sınırlandırmıyoruz

Başbakan Erdoğan Fatih Projesi kapsamında gerçekleştirilen tablet dağıtım töreninde konuşma yaptı.


Başbakan Erdoğan, "İnterneti, teknolojiyi bu kadar yaygınlaştırırken birtakım tedbirleri de alıyoruz. Hiç kimsenin özgürlüğünü sınırlandırmıyoruz'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de eğitimin altyapısını çok köklü şekilde değiştirmeye devam ediyoruz. Bilim ve teknolojideki gelişmeleri azami düzeyde ülkemize yansıtıyor, en başta çocuklarımızın bu imkanlardan istifade etmelerini sağlıyoruz. Dünyada örneği olmayan son derece modern eğitim altyapısını Türkiye'de inşa ediyoruz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Congresium'da düzenlenen Eğitimde Fatih Projesi Tablet Dağıtım Töreni'nde, eğitim tarihinde yeni bir dönüm noktasına, yeni bir milada şahit olduklarını, bunun gururunu ve heyecanını yaşadıklarını ifade etti.

Daha önce 63 bin tablet bilgisayarı öğrencilere dağıttıklarını anımsatan Erdoğan, bugün 81 vilayette 100 bin tablet bilgisayarın öğrencilere teslim edileceğini söyledi.

Martın sonuna kadar toplam 675 bin öğrenci ve öğretmene tablet bilgisayar teslim edileceğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Tablet bilgisayarlarınız hepinize hayırlı olsun diyorum. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızı, Milli Eğitim Bakanlığımızı bu büyük projeyi başarıyla sürdürdükleri için tebrik ediyor, daha önceki bakanlarımıza şükranlarımı ifade ediyorum. Türkiye'de eğitimin altyapısını çok köklü şekilde değiştirmeye devam ediyoruz. Bilim ve teknolojideki gelişmeleri azami düzeyde ülkemize yansıtıyor, en başta çocuklarımızın bu imkanlardan istifade etmelerini sağlıyoruz. Dünyada örneği olmayan son derece modern eğitim altyapısını Türkiye'de inşa ediyoruz."

"Ağabey, ablalarımızın ne tür çileler çektiğini biz biliyoruz"

Çocukların eski Türkiye'yi görmediğini, eski Türkiye'nin şartlarını yaşamadığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anne babalarınız, büyükbabalarınız, büyükanneleriniz o Türkiye'yi gördüler, yaşadılar ama siz çok şükür o günleri tecrübe etmediniz. Eski Türkiye'de şimdiki kadar çok okul yoktu. Eski Türkiye'de şimdiki kadar çok öğretmen de yoktu. İnanın şu anda sizin kolaylıkla sahip olduğunuz silgi, kalemi, kitabı elde edebilmek bile çok zordu. Bizim çocukluğumuzda bizim anne babalarımız, ağabey, ablalarımızın ne tür çileler çektiğini biz biliyoruz. Kitaplarımı, temin etmek için kırtasiye dükkanlarını nasıl dolaştığımı, oralardan yeterince temin edemediğimi biliyorum. Onun için de teksir makineleri, okulumuzun adeta matbaası gibiydi. Fakat saman kağıtlarında mürekkebin nasıl dağıldığını ve oradaki metinlerin okunamaz hale geldiğini biz yaşadık. Hatta abilerimiz bize o teksir notlarını satmazlardı. 'Hatıradır' derler ve saklarlardı. Onun için çalakalem öğretmenimiz dersi anlatır, biz de notlarımızı tutardık. Eski Türkiye buydu. Halbuki eğitim her şeyin başıydı. Buna rağmen o günkü yönetimler, bu imkanlarla bizi buluşturamadılar.

Biz 70 kişilik sınıflarda okuduk hatta hatta Anadolu'nun bazı yerlerinde bu sayının 100'e ulaştığını duyardık. Okulunda iyi eğitim varsa o ülkenin geleceği parlaktır, aydınlıktır ama bir ülkenin çocukları okula gidemiyor, gitse de iyi eğitim alamıyorsa o ülkenin geleceği karanlıktır. Biz bunu görerek, yaşadıklarımızdan dersler çıkartarak 'enerjimizi bütün kaynaklarımızı yola çıkarken 4 temel taş üzerine inşa edeceğiz' dedik ve birinci sıraya eğitimi koyduk. İkinci sıraya sağlığı koyduk, üçüncü sıraya adaleti dördüncü sıraya emniyeti."

"11 yılda 205 bin yeni derslik açtık"

"Türkiye'nin çocukları, her şeyin en iyisine layıktır" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Onun için biz, 'Türkiye'de bütçeden en fazla payı eğitime ayıracağız' dedik ve bugüne kadar da eğitime ayırdık. Bunu gerçekleştirdik. Her yıl bütçemizden en fazla kaynağı eğitime ayırıyoruz. Çocuklarımızın, gençlerimizin sizlerin en iyi eğitimi alabilmeleri için kadroda birinci sırada en fazla kadroyu eğitime tahsis ediyoruz. Derslik okul sayıları yetersiz kalıyordu. 79 senede Cumhuriyet tarihinde inşa edilen derslik sayısının yarıdan fazlasını biz şu 11 yıl içinde inşa ettik. Çünkü yeterli değildi. Az önce ifade ettiğim gibi 60 öğrenci, 70 öğrenci bunların ders yaptığı derslikler. Onun için 11 yılda 205 bin yeni derslik açtık ve sınıflardaki bu sayıyı azalttık. Hedef 30 öğrenci ve aşağısı. Buna yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Sonra başka bir şey daha yaptık. Ders kitaplarındaki karmaşayı ortadan kaldırdık. Şu anda siz okullar başladığında sınıflarınızda, sıralarınızın üzerinde birinci hamur kağıttan kitaplarınızı bulabiliyorsunuz. Türkiye'nin dört bir yanında artık bu var. Ücretsiz olarak bütün bunları yavrularımıza teslim ediyoruz. Bu bir lütuf değildir. Bu sadece devletin vatandaşına karşı, yavrularına karşı görevini yerine getirmesi olayıdır. Bu eskiden böyle değildi ve devlet öğrenciye kitap, defter böyle bir şey vermezdi. Öğrenci kendi sağlar, bulurdu. Günlerce kitap peşinden koşardı. Bu sorunu ortadan kaldırdık ve bundan sonraki süreçte de aynı şekilde devam eder. Şimdi bu yıldan itibaren özel okullarda artık ders kitaplarını biz vermeye başlıyoruz. Çünkü orada sıkıntı olsun istemedik."

"Yoksul da olsa her çocuk mutlaka eğitim alacak"

Eğitimde bir başka sorunun da yoksul ailelerin çocuklarının eğitimiyle ilgili olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bazı aileler çocuklarını okula göndermek için yeterli imkana sahip değildi. 'Anne baba yoksul diye çocuk okuldan uzak kalamaz' dedik. 'Yoksul da olsa her çocuk mutlaka eğitim alacak' dedik. Yoksul aile destek sağlamaya başladık. Artık her ay bu ailelere çocuklarını okula gönderebilmeleri için belli miktarda katkıda bulunuyoruz. Bütün çocuklar eğitim alsın, hem de iyi eğitim alsın diyerek zorunlu eğitimi 12 yılı çıkardık, 4 artı 4 artı 4. Kesintisiz eğitime son vererek, meslek liselerinin önünü açtık. Siz öğrencilerimiz için yeni seçmeli dersler belirledik. Kuran-ı Kerim, siyer-i nebi, dil dersleri, hukuk ve adalet derslerini seçmeli yaptık. 11 yıl önce okullarımızda 19 bin laboratuvar vardı. Şu anda 305 bin laboratuvar var. 12 bin kütüphanemiz vardı, şu anda 22 bin kütüphanemiz var."

417 bin yeni öğretmeni göreve başlattık

Başbakan Erdoğan, iktidarları döneminde, 417 bin yeni öğretmeni göreve başlattıklarını belirtti.

Önceki hafta 10 bin öğretmenin atamasının daha yapıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bir yandan eğitimin altyapısını değiştirip sağlam bir zemine kavuştururken diğer yandan da ileri teknolojiyi okullara taşıdıklarını vurguladı.

Okullara bir milyon bilgisayar dağıttıklarını dile getiren Erdoğan, meslek liseleri hariç tüm liselerdeki sınıflara 85 bin etkileşimli tahta yerleştirildiğini söyledi. Meslek liseleri ve diğer okullar için sözleşmelerin imzalandığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "40 bin okulumuza daha etkileşimli tahta kazandıracağız. 18 ay içinde 350 bin etkileşimli tahta sınıflarımızda öğrencilerimizin hizmetinde olacak" diye konuştu.

Etkileşimli tahtalarda ve tablet bilgisayarlarda kullanılacak eğitim kaynaklarının hazırlanmaya devam ettiğini belirten Erdoğan, şu ana kadar 5 bin ders videosu ile 3 bin ses kaydının oluşturulduğunu söyledi. 54 bin ders malzemesinin hazırlandığını, 100 bin öğretmenin FATİH Projesi eğitimi aldığını bildiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Tablet bilgisayarda artık süreci hızlandırıyoruz. 10 milyon 600 bin tablet bilgisayarın ihale süreci belli bir aşamaya geldi, dünyanın en güçlü firmaları bu büyük proje için yarışıyorlar. Artık üretimi de ihaleden sonra ülkemizde yapmak kaydıyla, ortak üretim. Sevgili çocuklar, sevgili gençler her ne yapıyorsak bilin ki sizler için yapıyoruz. Bizim yaşadığımız zorlukları, yoksulluğu, yoksunluğu sizlerin de yaşamasını istemiyoruz. Sizlere daha bir farklı ülke, daha büyük bir Türkiye, daha güçlü bir Türkiye emanet etmek için doğumunuzdan başlayarak her aşamada sizlere en iyi imkanları sunmanın mücadelesini veriyoruz."

"Siz çocuklarımıza en iyi imkanları sunmanın çabası içindeyiz"

Okul öncesi eğitime farklı destek verdiklerini dile getiren Erdoğan, "İnşallah büyüdüğünüzde, iş hayatına atıldığınızda her biriniz iyi bir doktor, mühendis, bilim insanı, sanatçı, sporcu, işçi, yargıç, memur, esnaf, asker, polis ve en önemlisi belki de öğretmen olacaksınız. Bu şekilde en iyi eğitimle, en iyi donanımla hayata atıldığınızda Türkiye'ye çok önemli hizmetler kazandıracaksınız" dedi.

Çocuklardan, ülkenin dedelerden, ecdaddan, atalardan miras alındığını unutmamalarını isteyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle de bu ülkeyi aziz şehitlerimizin bir emaneti olarak aldık. Şehitlerimiz canlarını vatanları için seve seve verirken bu ülkenin çocuklarının emniyet, huzur, en iyi imkanlar içinde yaşamalarını arzu ediyorlardı, Biz şehitlerimize bir borç olarak siz çocuklarımıza en iyi imkanları sunmanın çabası içindeyiz. Sizlerin de şehitlerimizin emaneti olan bu ülke için sadakatle çalışacağınıza, bu ülkeyi büyütmek ve yüceltmek için gece gündüz demeden koşturacağınıza yürekten inanıyorum."

"Bunlar üzerinde kimseye operasyon yaptırmamalıyız"

Kendilerinin dört önemli başlığının olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kim ne derse desin, bunlar üzerinde kimseye operasyon yaptırmamalıyız. Biz tek millet bilinciyle yürümeliyiz. Bu da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Biz tek bayrakla bugüne geldik bundan sonra da öyle yürüyeceğiz. Çünkü 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır' böyle ilerleyeceğiz. Bayrağımız anlamlı rengini, şehidimizin kanından almış. Hilalimiz bağımsızlığımızın ifadesi, yıldızımız şehitlerimizin sembolü. Onun için tartışma yok bayrağımız üzerinde. Ve tek vatan. 780 bin kilometrekare, tek vatan. Bunun üzerinde bölünmeyi kabul etmek asla mümkün değil. Dördüncüsü de tek devlet. Devlet içinde devlet, asla böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Bizim hepimizin vatanımıza, milletimize, bayrağımıza ve şehitlerimize karşı bir ahde vefa borcumuz var. Bize bu özgürlüğü, bağımsızlığı sağlayanlara karşı bizim vefa borcumuz var. Kimileri bu ülke için kanını akıttı, bağımsızlığımızı temin etti, kimileri de vergileriyle bağışlarıyla emekleriyle fedakarlıklarıyla bu ülkenin çocukları için emek verdi, ter akıttı. İşte her biriniz kendinizi en iyi şekilde yetiştirerek sizin için yapılan bu fedakarlıklara eminim ki layık olacaksınız, bundan en ufak bir şüphemiz yok. Eminim ki siz çok daha iyisini yapacaksınız. Bizim başlattığımız reformları, yatırımları sizler çok daha yüksek seviyelere, çok daha yüksek zirvelere, Türkiye Cumhuriyeti'nin evlatları olarak taşıyacaksınız."

"Irkçılık bizim topraklarımızda kendisine asla yer bulamamıştır"

Öğrencilere çok eski ve şanlı bir tarihlerinin olduğunu unutmamaları gerektiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Sizin dünyaya istikamet çizmiş bir ecdadınız var. Unutmayın sevgili çocuklar, sizler Alparslan'ın, Osman Gazi'nin, Fatih Sultan Mehmet'in, Kanuni'nin, Yavuz'un, Sultan Abdulhamid'in torunlarısınız. Sizler Şeyh Edebali'nin, Akşemsettin'in, Molla Gürani'nin, Ali Kuşçu'nun, Yunus Emre'nin, Mevlana'nın, Yahya Kemal'in, Mehmet Akif'in istikamet çizdikleri bir milletin mesuplarısınız. Sizler Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı Gazi Mustafa Kemal'in ülkeyi emanet ettiği istikbalimiz olan evlatlarısınız" ifadelerini kullandı.

Çocuklardan kendilerine inanmalarını, güvenmelerini, özgüven sahibi olmalarını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hiçbir millet, devlet, medeniyet karşısında boynunuzu yere eğmeyecek, kendinizi ikinci sınıf hissetmeyeceksiniz. Hayatınız boyunca birbirinize hoşgörüyle davranmanızı, birbirinizin özgürlüklerine, yaşam tarzlarına, birbirinizin hassasiyetlerine hoşgörüyle bakmanızı sizlerden özellikle rica ediyorum. El ele, omuz omuza olacaksınız ve birlikte bir olacaksınız, iri olacaksınız, diri olacaksınız, kardeş olacaksınız hep birlikte Türkiye olacaksınız, olay bu.

77 milyon bizler tek bir milletin mensuplarıyız. Bu ülkeyi hep birlikte kurduk. Bu güzel vatanı inşallah 77 milyon hep birlikte bugünlere taşıdık. Birbirimize hor gözle bakmadan, birbirimizin hakkına kem gözle bakmadan, birbirimizi asla incitmeden geleceği de birlikte imar edeceğiz. Bizim tarihimizde, medeniyetimizde, özellikle de inancımızda insanı doğuştan gelen özelliklerine göre tasnif etmek, onları ayırmak, birini diğerine üstün görmek asla yoktur. Nerede doğmuş olursa olsun, annesi, babası, dili, inancı, kültürü, derisinin rengi her ne olursa olsun bu vatan toprağı üzerinde yaşayan, bu ay yıldızlı bayrağın altında nefes alıp veren herkes birdir, beraberdir, birlikte Türkiye'dir. Irkçılık bizim topraklarımızda kendisine asla yer bulamamıştır. İnsanları dış görünüşlerine göre değerlendirmek, horlamak, aşağılamak, bizim topraklarımızda kendisine hiç fırsat bulamamıştır. Çünkü bizde ne siyahın beyaza ne beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Biz olaya böyle bakarız."

Farklı diye hiç kimsenin ötelenmemesi, engelli diye hiç kimsenin ayrı tutmaması, dili, inancı, mezhebi, kültürü ayrı diye hiç kimsenin farklılaştırılmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "77 milyonu bir görecek, 77 milyona, tüm insanlara aynı nazarla, Yunus Emre'nin ifadesiyle 'Yaradılanı severim yaradandan ötürü' nazarıyla bakacaksınız. İnşallah bu nazarla baktığınızda, böyle hoşgörüyle büyüdüğünüzde bugünkünden çok daha güzel, daha kalkınmış, daha güçlü ve daha demokratik bir Türkiye'yi de sizler inşa edeceksiniz. Biz size güveniyoruz gençler. Millet size güveniyor, inanıyor. Bizleri, bu aziz milleti hayat kırıklığına uğratmayacağınızı çok iyi biliyoruz."

Öğrencilere, "Siz bilgisayarın esiri olmayın, bilgisayar sizin esiriniz olsun" diye seslenen Erdoğan, bilgisayarın öğrencilerin eğitim için kullandıkları bir araç olarak kalmasını istedi. Gerek dünyada gerek Türkiye'de bilgisayarın esiri haline gelen ve kötü tecrübeler yaşayanlar olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Kimi bilgisayar nedeniyle dolandırılıyor kimileri bazı çirkin işlere itiliyor kimileri bilgisayar üzerinden sanal saldırıya uğruyor. Bunlara karşı son derece dikkatli olmanızı sizlerden rica ediyorum. Bu bilgisayarlar, tabletler sizi kitap okumaktan, kağıttan, kalemden ve silgiden asla uzak tutmasın. Hiç ihmal etmeyin onları. Bilgisayar sizleri öğretmenlerinizden, arkadaşlarınızdan ve ailenizden koparmasın. Bilgisayar sizi hayattan koparmasın. Özellikle de sokakları, parkları, oyun alanlarını bilgisayara aldanıp boş bırakmayın. Oralardan muhakkak istifade edin. Çünkü o parkların size verdiği heyecanı, zevki, sağlığı bilgisayar hiçbir zaman vermeyecektir. Televizyonu da bilgisayarı da lütfen gerektiği kadar kullanın.

Ailelerimize, öğretmenlerimize bu noktada çok hassas olmaları çağrısını da hatırlatmak istiyorum. Tableti çocuğa teslim etmekle takdir edersiniz ki iş bitmiyor. Tablet sadece eğitim araçlarından sadece bir tanesidir. Tablet, anne ve babalara ve öğretmenlerimize yüz yüze kalp kalbe eğitimi, ne olur, asla unutturmasın. Çünkü evladın anneye olan sevgisi asla kaybolmamalı. Özellikle vurgulamak istiyorum, ilim gözle, kulakla elde edilen değil, kalple elde edilen bir değerdir. Gözden, kulaktan, akıldan öte kalbin açık olması, kalbe hitap edilmesi gerekir. Öğrencilerimizin de öğretmenlerimizin de anne babalarımızın da buna dikkat etmesini arzuluyorum."

"Kötü niyetlilerin elinde çağımızın en büyük tehlikesi haline gelebiliyor"

İnternetin çağın çok önemli bir imkanı olduğu kadar kötü niyetlilerin elinde çağın en büyük tehlikesi haline gelebildiğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, dünyanın hemen her ülkesinde bu tehlikelerin yaşandığını, buna karşı da gerekli önlemlerin alındığını kaydetti.

Salondaki öğrencilerden aldıkları tablet bilgisayarları göstermelerini isteyen ve hayırlı olmasını dileyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizler de bir yandan interneti bir yandan teknolojiyi bu kadar yaygınlaştırırken gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir takım tedbirleri de alıyoruz. Hiç kimsenin özgürlüğünü sınırlandırmıyoruz. Tam tersine biz göreve geldiğimizde ülkemizde 20 bin internet kullanılırken, bütün dünya buradan duysun istiyorum, şimdi 34 milyon internet kullanılıyor Türkiye'de. 10 yılda geldiğimiz nokta burası. Tam tersine biz, çocuklarımızı, gençlerimizi art niyetli dolandırıcılardan, istismarcılardan, şantajcılardan korumaya çalışıyoruz.

Anne babalar eminim ki bizi anlıyorlar ve bizi destekliyorlar. Biz, çocuklarımızı, gençlerimizi, nesillerimizi korumak için gereken her adımı atacağız. Özgürlükleri sınırlamadan, kısıtlamadan ama tehditlere de boyun eğmeden, tehlikeleri görmezden gelmeden düzenlemelerimizi yapacağız. İnşallah teknolojinin kölesi olan değil teknolojiye hükmeden, yön veren nesillere Türkiye'yi emanet edeceğiz."

Başbakan Erdoğan, konuşmasında Mehmet Akif Ersoy'dan bir dörtlüğü de şu sözlerle hatırlattı:

"Ersoy'un yakın bir dostu, çocuğunu Akif'e gönderiyor. 'Oğlum, Akif Amcana git, sana bir nasihatte bulunsun' diyor. O da Akif Amcasına gidiyor, Mehmet Akif Ersoy kendisine o nasihatini yapıyor, 'İhtiyar amcanı dinler misin oğlum, Nevruz / Ne çok söyle ne büyük söyle, yiğit işte gerek / Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme / Özü sağlam, sözü sağlam, adam ol, ırkına çek' diyor. Ben karşımda böyle bir gençlik görüyorum, böyle bir nesil görüyorum."

"F klavye hassasiyetinin gözetilmesini istiyorum"

Türkçe için en uygun klavyenin F klavye olduğuna da dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz tabletlerimizi F klavyeli olarak hazırlıyoruz. Bu hassasiyeti sizlerin de gözetmenizi rica ediyorum. Özellikle bilgisayar üreticilerinin, satıcılarının bu hassasiyeti gözetmelerini istiyorum. Güçlü bir Türkçe için Türkçemizin ne kadar zengin olduğunu dünyaya haykırabilmek için bu adımı atıyoruz. Aynı şekilde güzel Türkçemizin bozulmaması, yabancı bilgisayar terimlerinin çocuklarımızın Türkçesini bozmaması için de sizlerden hassasiyet bekliyorum.

Gerçekten çok büyük projeyi Türkiye'ye kazandırıyoruz. Ülkemiz adına, çocuklarımız ve gençlerimiz adına, Türkiyemiz adına gerçekten tarihi bir süreçten geçiyoruz. Eskiden bizim kıraathanelerimiz vardı. Belki burada bir çok gencimiz kıraathanelerimizin ne olduğunu birden anlamıyor olabilir. Bu kıraathanelerde, o sigaranın duman bulutları arasında zehirlenmek değil, oralarda sohbet, okumak vardı, oralarda okuyarak, sohbet ederek güçlenen büyüklerimiz vardı. Biz onların yanında hakikaten bir çok dersler aldık. Şimdi bakıyorsunuz, artık kıraathaneler ortadan kayboldu. Şimdi kafeler var, internet kafeler var. Bu kafelerde de nelerin olduğu ortada. Peki bunun Türkçesi yok mu? Acaba Türkçemize sahip olmak için atılması gereken adımlar yok mu? Bunları beraber atmamız lazım. Aksaklıkları, eksiklikleri telafi ederek, sorunlara çözümler üreterek dünyanın en modern eğitim sistemini Türkiye'ye inşallah hep birlikte kazandıracağız."

Süreçte emeği geçenleri kutlayan Başbakan Erdoğan, eğitim camiasına bu yeni süreçte başarı diledi. Tablet bilgisayarların hayırlı olması dileğini ileten Başbakan Erdoğan, "Allah hepinize zihin açıklığı versin" diyerek konuşmasını tamamladı. 

KAYNAK:
AA
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER