ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 03 Nisan 2013 Çarşamba 16:31

Ayasofya'nın kubbesi Mimar Sinan'ın eseri olabilir

Ayasofyanın kubbesi Mimar Sinanın eseri olabilir

Mimar Sinan’ın yapıları ve hayatı üzerinde araştırmalarıyla tanınan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Prof


Mimar Sinan’ın yapıları ve hayatı üzerinde araştırmalarıyla tanınan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Suphi Saatçi, Ayasofya ile ilgili ilgi çekici bir iddiada bulundu. Ayasofya'nın kubbesinin Mimar Sinan’ın eseri olabileceğini öne süren Saatçi, "Mimar Sinan olmasaydı günümüzde Ayasofya olmazdı." dedi.

Aylık tarih ve kültür yayını Yedikıta Dergisi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Suphi Saatçi ile Ayasofya üzerine yaptığı söyleşiyi Nisan sayısının kapağına taşıdı. ‘Mimar Sinan olmasaydı Ayasofya olmazdı’ başlığı ile verilen röportajda, Mimar Sinan’ın yapıları ve hayatı ile ilgili önemli bilgilere yer verdi. Ünlü mimarın, mimari yönünün dışında mühendislik tarafının da çok güçlü olduğunu, yer hareketlerini ve yer fiziğini çok iyi bilen bir kişi olduğunu aktaran Saatçi, "Aksi takdirde mimarlıkta başarılı olamazdı. Mimar Sinan sadece mimar değildi, çinicisini de vitraycısını da hattatını da yönlendiren bir yeteneğe sahipti." ifadesini kullandı.

Ayasofya kubbesinin Mimar Sinan’ın kubbesine benzediğini söyleyen Saatçi, şu iddiada bulundu:

"Dikkatli bakıldığında Ayasofya’nın kubbesi Mimar Sinan’ın kubbelerine benziyor. Çünkü bu Ayasofya o bildiğimiz Ayasofya değil. İlk ahşap olarak yapılmış, sonra yanmış yeniden yapılmış. O da depremle yıkılmış. Bizim gördüğümüz en son şeklidir. Mimar Sinan olmasaydı günümüzde Ayasofya da olmazdı. Onun restorasyonu sayesinde, arkadan masif payandalar, sonrasında kalın iki tane minare, hatta belki de bu kubbe de Sinan’ın işidir diye düşünüyorum."

Mimar Sinan’ın etnik kimliğinin tartışılmasının yanlış olduğunu dile getiren Prof. Dr. Saatçi, "Mimar Sinan'ın bir Osmanlı dehası olduğunu söylüyorum. Çünkü onu Osmanlı yetiştirmiş. Devşirmiş, okutmuş ve büyük çapta mimar yapmış. Bir çocuğu alıyor, etnik kimliğine bakmadan ‘Sinan’ yapıyor. Bundan daha muhteşem, bundan daha önyargısız bir yönetim var mı? Osmanlı’nın en güçlü yanlarından birisi, insanları çok iyi kazanmak ve yetiştirmekti." dedi.

Yedikıta Dergisi’nin Nisan sayısında ayrıca okuycuları bekleyen dikkat çekici makaleler de bulunuyor. Bunlardan bir tanesi ‘Peygamberler ve Sahabeler şehri Diyar-ı Bekir’ makalesi. Fatih Oktay’ın kaleme aldığı makalede, bünyesinde en fazla sahabe bulunduran üçüncü şehir olduğuna dikkat çekiliyor. Doç. Dr. Mustafa Gündüz’ün kaleme aldığı ‘Robert Koleji’nin İlginç Kuruluş Öyküsü’ ile söz konusu okulun Amerikalı misyonerler tarafından Rumeli Hisarı üstüne nasıl kurulduğu anlatılıyor. Doç. Dr. Mustafa Güler’in ‘Haremeyn Hizmetkârları Memlûklüler’ makalesi ve Dr. Abdülhamit Avşar’ın Hazar Denizi Bakü açıklarında bulunan Nargin Adası’ndaki dramı anlatan ‘Nargin Adası’ndaki Esir Türkler’ başlıklı yazıları da derginin Nisan sayısında yer alan makaleler arasında.

KAYNAK:
CİHAN
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER