Helikopter düşmesi sonucu hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu ölümüyle ilgili davada müdahil olan avukatlardan, Genelkurmay Başkanlığı’nın, dün yaptığı yazılı açıklamaya cevap geldi.
Yazıcıoğlu soruşturması avukatlarının yaptığı açıklama şöyle: “14 Mart 2014 tarihli Genel Kurmay Başkanlığının Büyük Birlik Partisi (BBP) Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter sabotajı olayı ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında hava hareketliliği, radar kayıtları ile ilgili yapılan keşifler ve sonucuna ilişkin yaptığı basın açıklamasını hayretle karşıladık. Mahiyetin de maddi gerçekten uzak bilirkişileri etkilemeye yönelik ve lehe kamuoyu oluşturma saikı ile hazırlanmış bir açıklama olduğunu düşünmekteyiz.
Öncelikle belirtelim ki Erzurum/Dumlu Hava Üssünde, Genel Kurmay Başkanlığında, Hava Kuvvetleri Hareket Merkezinde ve yine Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığında yapılan incelemelerde tüm verilerin bizimle paylaşıldığı kanaatinde değiliz. Sorularımızın olgunlukla cevaplandırıldığı doğrudur. Ancak MY(Muhabere Yönetim) modülü üzerinde inceleme yapılmıştır. MY modülü ise sonradan oluşturulan bir sistemdir. Oysa bölgede ki (Şarkışla Radar Üssü, Yama dağ Radar Üssü, Softepe, Karacadağ Radar Üssü, Diyarbakır Birleştirilmiş Hava Hareket Merkezi) tüm radarların ROV videoları üzerinde mukayese ve inceleme yapılması fırsatının verilmemiştir. Bu veriler bilirkişilerle paylaşılmamıştır.
Kaldı ki Genel Kurmay Başkanlığınca gizlidir kaşeli 27 Mayıs 2011 tarihinde gönderilen yazı ile 25 Mart 2009 tarihinde 15:02 ile 15:07 saatleri arasında doğu bölgelerinde ki radarlarda genel arızı nedeniyle kayıtların olmadığına dair resmi yazı dosyada bulunmaktadır. Daha sonra radarlarda arıza olmadığının ortaya çıkması üzerine bu defa Hava Kuvvetleri tarafından yapılan basın açıklaması ile radarlarda arızanın olmadığını ancak radar iletişim sisteminde bir arızanın olduğunu bu nedenle iletimin sağlanamadığı ileri sürülmüştür. Ancak daha sonra dosyayı bu defa hem oluşturulan MY modülü hem de Erzurum’dan elde edilen radar kaydı ile bir radar kaydı gönderilmiş, bu radar kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporunda da radar kayıtlarının gerçekçi olmadığı ifade edilerek radar kayıtlarının ham görüntüleri üzerinde inceleme yapılmasının doğru yöntem olduğu bilirkişilerce Savcılığa bildirilmiştir. Buradan hareketle 14 Şubat 2014 tarihinde Erzurum/Dumlu Radar Mevzi Komutanlığında yapılan keşifte olay tarihinde ki radar kayıtlarının olduğu radarlarda hava hareketliğinin açık net olarak gözüktüğü, kaza mahallinde alçak irtifada yüksek hızla uçan uçağın varlığı bizatihi tarafımızca gözlemlenmiş, bilirkişilerde bu kayıtları elektronik mühürle mühürleyerek almıştır.
25 Şubat 2014 tarihinde Genel Kurmayda kayıtlı görüntüler olmadığı iddiası sebebiyle cari görüntüler üzerinde yetersiz bir keşif yapılmış, 28 Şubat günü Hava Kuvvetleri Hareket Merkezinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde ise olay günü ve saatinde ki MY modülü üzerinde detaylı inceleme yapılmış, ancak bu görüntülerin Erzurum kayıtlarıyla farklı olması sebebiyle vaki itiraz ve talebimiz neticesi 5 Mart 2014 tarihinde Ankara/Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığında bilirkişiler refakatiyle ve Askeri Uzman Personellerinin de katılımıyla bir inceleme yapılmış, bu incelemede de Erzurum/Dumlu radar kayıtları ile Hava Kuvvetlerinde ki mukayeseli MY modülü incelendiğinde arada farklılık olduğu ancak Erzurum radar kaydıyla burada ki Erzurum radar kaydı olarak bildirilen görüntüler arasında da farklılık olduğunun anlaşılmıştır. Bunun üzerine bilirkişiler tüm bu radar kayıtlarını inceleyerek sivil radarlarla da mukayeseli olarak rapor hazırlamak üzere süre verilmiştir.
Bu aşamada Genel Kurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan açıklamada “tüm radar görüntülerinin gösterildiği”, “ konuya ilişkin herhangi bir saklanan gizlenen bir bilginin olmadığı” yönünde ki açıklamanın savcılık tespiti olduğu bizler ise bu konuda bilirkişi raporunda sonra açıklama yapacağımızı bildirdiğimiz, bu nedenle de adeta hava hareketliğinin bir etkisinin olmadığı her şeyin apaçık anlaşıldığı gibi bir intiba oluşturulmaya çalışıldığı, oysa araştırmaların henüz tamamlanmadığı, özellikle Şarkışla ve Yama dağı ROV videolarının üzerinde inceleme yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Kaldı ki bilirkişilerin henüz raporlarını hazırlamadığı bir süreçte Genel Kurmay Başkanlığının bu açıklamasını bilirkişiler üzerinde bize göre olumsuz bir etki ve manevi baskı oluşturacağı inancındayız. Bizce bilirkişileri yönlendirme anlamına gelebilecek bu tür söz ve beyanların rapor hazırlanıncaya kadar taraflarca kullanılmamasının daha uygun olacağı görüşümüzü belirtir. Bu nedenle bu aşamada henüz raporlar hazırlanmadan böyle bir açıklamanın Ceza Usul Hukuku bakımından da uygun olmadığını kamuoyuyla paylaşmak isteriz."