ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 06 Haziran 2014 Cuma 14:31

Annelerin o sözü bir devrim

Annelerin o sözü bir devrim

Başbakan Yardımcısı Atalay, Diyarbakır'da belediyenin meydanları 'dar ettiği' annelerin 'Çocuklarımıza sahip çıkacağız' sözünün bir devrim olduğunu belirtti.


Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, terör örgütünce çocukları kaçırılan annelerin oturma eylemine ilişkin, "Anneler olayıyla ilgili BDP, HDP ve siyaset kesiminin uslübunu, bakışını ve değerlendirmelerini de dikkatinize sunuyorum. Hiç dikkatten kaçırılamaz bu. Yani çözüm süreci yürütenler samimiyet sınavından geçiyor. Bunlar çok önemlidir. Bu doğrusu şaşkına çevirdi, ezberler bozuldu. Kendi içlerinden anneler diyor ki 'çocuklarımıza sahip çıkacağız, çocuklar bizim'. Bu bir devrim" dedi.

Başbakan Yardımcısı Atalay, Diyarbakır'da "Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci Çalıştayı"nın açılışında yaptığı konuşmada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önündeki annelerin oturma eylemine değindi.

Atalay, eylemi "bir toplumsal tepki, sivil ve toplumsal bir inisiyatif, tabii bir tepki olduğu için çok değerli gördüğünü" vurgulayarak, ama bazen masum, samimi bir olay, tespitleri de getirdiğini belirtti.

Parti ve siyasi heyetin İmralı dönüşü açıklamalarını önemli bulduğunu, bunların kendi düşünceleri de olduğuna dikkati çeken Atalay, yeni yol haritasının, tarihi, somut ve sonuca götürücü olacağını, eğer yol haritası gerektiyorsa yasal düzenlemeler de yapılacağını, meclise de gidileceğini bildirdi.

Bütün boyutlarıyla kararlılıklarını ve çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Atalay, şöyle konuştu:

"Ama biraz önce ifade ettiğim gibi sürece zarar verici gelişmelere çok dikkat etmek gerekiyor. Sizler hepiniz biliyorsunuz. Olumsuzluğa işaret etmek için bir cümle burada söylemek istemiyorum. Bugünlerde herkeslerden de bunu istirham ediyorum. Pozitif katkı bekliyorum. İhtiyacımız var. Ama sadece bir uyarı ve dikkat olarak ve çalıştaya katılanlara hatırlatma babında anneler olayıyla ilgili BDP, HDP ve siyaset kesiminin üslubunu, bakışını ve değerlendirmelerini de dikkatinize sunuyorum. Hiç dikkatten kaçırılamaz bu. Yani çözüm süreci yürütenler samimiyet sınavından geçiyor. Bunlar çok önemlidir. Bu doğrusu şaşkına çevirdi, ezberler bozuldu. Kendi içlerinden anneler diyor ki 'çocuklarımıza sahip çıkacağız, çocuklar bizim'. Bu bir devrim. Ben öyle görüyorum."

Atalay, annelerin oturma eylemini gecikmiş bir anne feryadı olarak gördüğünü ifade ederek, "Onbinler hayatını kaybetti, bu şiddet ortamlarında ve siyaset kesimine bakıyorum. Belediye eşbaşkanı bir bayan. Meydanları dar ediyorlar bu analara, Diyarbakır'ın meydanlarını. Olamaz. Yanlış yapıyorlar" diye konuştu.

Bir eşbaşkanın, "anneler para aldığı için orada", başka birilerinin "örgüte katılmış daha ne istiyorsunuz", "bunlar zorla götürülmedi, kendileri gitti", "bunların yaşları büyük" dediğini bildiren Atalay, bunları örgütün değil, siyaset kesiminin söylediğine işaret etti.

Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunu çok değerli ve önemli görüyorum. Bunu değerlendirmek lazım. Çözüm sürecini yürütenler bunları söyleyemez. Çözüm sürecini yürütenler çok daha dikkatli olmak durumunda. Bu benim için sürpriz, bu yapıları bilmiyordum anlamında söylemiyorum. Onu da hatırlatırım. Bir saflık da yapmıyorum. Ama bir defa daha dikkatinize sunuyorum. Bu arkadaşlarımıza da Diyarbakır'dan analara yakın bir salondan hatırlatıyorum. Biz çözüm süreci yürütüyoruz. Bu dürüstlüğü, samimiyeti, adaletli bakmayı gerektirir. Adaletli olacaksın. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceksin. Başka türlü çatışma çözümleri yapamazsınız. Zihninizdeki donmuşlukları bırakacaksınız. Düşüneceğiz, aklı, vicdanı kullanacağız. Çözüm süreci ancak böyle gider."

Empati yapmayanların çözüm süreciyle uğraşmaması gerektiğini aktaran Atalay, "Anlayamazlar çünkü. Burada devletten daha devletçi, örgütten daha örgütçü olarak çözüm sürecini yürütemezsiniz. Siyaset kesimi farklı olacak. Biz bu günlere kolay gelmedik AK Parti olarak. Biz hesaplaşmalar, meydan okumalar, nice risklerle geldik. Öyle mesafe almak kolay değil. Ülkeyi normalleştirmek kolay değil" ifadelerini kullandı.

Partiyi kurarken en büyük hedeflerinin Türkiye'yi normalleştirmek, özgürleştirmek ve sivilleştirmek olduğunu dile getiren Atalay, hükümetin göreve başladığı 11'inci günde bölgede süren "olağanüstü hal" uygulamasını kaldırdığını anımsattı.

12 yıldan bu yana gerçekleştirilenleri "sessiz devrim" olarak niteleyen Atalay, bu süre içerisinde Türkiye'de önemli demokratik adımların gerçekleştirildiğini kaydetti.

"TÜRKiYE'DE BÜYÜK BiR ÖZGÜRLÜKLER SORUNU VARDI"

"Biz aslında Türkiye Cumhuriyeti devletini kendisiyle hesaplaştırdık, geçmişte yaptıklarıyla yüzleştirdik. Sadece devleti değil, kurumları da kendisiyle hesaplaştırdık" ifadelerini kullanan Atalay, söyle konuştu:

"Yapılan yanlışlar, haksızlıklar, zulümler, yasaklar, korkular, faili meçhul cinayetler ve akla gelebilecek tüm olumsuzlukları tekrar gözler önüne serdik. Devletin neredeyse bütün vatandaş kesimleriyle sorunları vardı. Kiminin dili ile kiminin dini inacıyla, bir kısmıyla çocuğunun veya köyünün ismi nedeniyle, bir kısmı kıyafetiyle, pek çok vatandaş kesimiyle devletin sorunları vardı. Türkiye büyük bir özgürlükler sorunu vardı. Büyük mücadeleyle doğrusu büyük kısmını çözdük, hepsini çözdük de diyemiyorum."

"YÜCE DiVAN'I GÖSTERENLER OLDU, HALA GÖSTERENLER VAR"

Atalay, 12 yıllık dönemde yaptıklarının demokrasi mücadelesi olduğunu belirterek, "Bu kavramları ve cümleyi bilinçli kullanıyorum. Her riski aldık, her cesareti gösterdik ve suçlandık. Yüce Divan'ı gösterenler oldu, hala gösterenler var" dedi,

"Hükümet olarak Türkiye'de büyük bir dönüşümü sağlama mücadelesi veriyoruz. Bütün istediğimiz çoğulcu, açık ve demokratik toplum, bütün farklılıkları kucaklayan devlet, bütün zenginliklerle, farklılıklarla zengin bir ülke bütün istediğimiz bu" diyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu süreç içerisinde terörün, şiddetin kullandığı tüm zeminleri yok etme çabası gösterdik. Sosyal, ekonomik rahatsızlıkları, şiddetin bütün zeminini kaldırmak için uğraştık, bölgesel farklılıkları asgariye indirme mücadelesi verdik ve nice demokratikleşme paketleri çıkardık. Siyasetin önünü daha da açmak için uzun çaba gösterdik. Başbakanımızın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşma dönüm konuşmasıdır. Demokratik açılım süreci 2008 de başlayan bir köşe taşıdır. Bunlar olmasaydı bugünkü çözüm sürecini konuşamazdık."

"BU SÜREÇ ŞEFFAF OLUYOR VE ŞEFFAF OLACAK"

Atalay, bu süre içerisinde yaptıkları çalışmaların hepsinin olumlu katkı sunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Büyük sorunlar daima zor çözülür ve çözülürken inişler çıkışlar gösterir. Ancak bu konuda açık gönüllülükle, samimiyetle her türlü diyaloğu da kurmaya çalıştık. Bunları biliyorsunuz. Son yıllarda coğrafyamızdaki değişimler Suriye gibi bu süreci, çalışmaları çok etkiledi ve halen olumsuz etkilemektedir."

Son 1,5 yılda en önemli aktörün toplum olduğunu ifade eden Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halen de öyle olacaktır. Toplumu daima bu sürecin içerisinde tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz. bu süreç şeffaf oluyor ve şeffaf olacak. Toplum destekli gittiğinde sürecin daha iyi yürüdüğünü gördük ve görüyoruz. Türkiye'nin her kesiminden özellikle bu bölgeden bu sürece ne kadar büyük destek olduğunu biliyoruz. Bu defa ana aktör, ağırlıklı aktör toplumdur."

"Yine sabote edici, provoke edici pek çok gelişme var"

Başbakan Yardımcısı Atalay, son dönemdeki gelişmelere dikkati çekerek, şöyle dedi:

"Yine sabote edici, provoke edici pek çok gelişme var. Bunun bir kısmı biliniyor, duyuluyor, medyaya yansıyor. Bir kısmı bilinmiyor. Türkiye'nin kendi kendine bu projeyi yürütmesi, uluslararası aracılar kullanmaması önemli konudur, önemli bir sorun olmuştur dış dünyada. Ama biz büyük bir özgüven ve cesaretle bunu yürüttük, yürütüyoruz."

"SÜRECE YENI BIR IVME KAZANDIRMA ÇALIŞMASI iÇİNDEYIZ"

Pazar günü yeni bir yol haritası üzerinde çalıştıklarını açıkladığını bildiren Atalay, şöyle devam etti:

"Sürece yeni bir ivme kazandırma çalışması içindeyiz. Özellikle 30 Mart seçimi arafesinde seçime yoğunlaştık ama seçimden sonra sürece hükümet olarak yoğunlaşmamız arttı. Başbakanımızın başkanlığında çok geniş katılımlı uzun süren bir değerlendirme yaptık. O değerlendirme sonunda yeniden geldiğimiz safhadan itibaren daha somut, daha zamanlı, peryodu belli atılacak adımları belli, bir yol haritası üzerinde çalışma kararı çıktı. Şimdi biz bu çalışmayı yapıyoruz."

"DiYALOGLARIN NASIL YÜRÜDÜĞÜNÜ BiLiYORSUNUZ"

Atalay, çalıştay sayesinde Türkiye'de bir defa daha da derinliği olan üzerinde durmaya gerek duyulan bu sorunun gündeme gelerek tartışıldığını belirterek, herkesimden bu konuya pozitif destek istedi.

"Diyaloglarımız tabi ki sürüyor, diyalogların nasıl yürüdüğünü biliyorsunuz. Ama son zamanlarda siyaset kurumunu, siyaset kesimini daha ön planda tutma yönünde de çabalarımız var" ifadelerinin kullanan Atalay, "Doğrusu biz siyaset kurumunu daima en önemli ayak olarak görüyoruz. Esasen nihai hedefimiz bütün bu konular, bu sorunlar, ülkenin bütün dertleri demokratik siyaset içerisinde tartışılsın, çözülsün" şeklinde konuştu.

"Bölgedeki vatandaşlarımızın desteğine büyük ihtiyacımız var"

Atalay, bütün hedefleri çizerken, bütün görüşmeleri yaparken, somut adımlar üzerinde çalışırken Türkiye'nin gerçeklerini, siyasetin gerçeklerinin asla gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

"Bölgedeki vatandaşlarımızın desteğine büyük ihtiyacımız var. Bu defa temel aktör toplum ve toplumda büyük destek var. Toplum artık özellikle bu bölgede terörle, şiddetle varılacak bir yerin olmadığını görüyor" diyen Atalay, şunları dile getirdi:

"Adaletle, vicdanla empatiyle biz bunu yürütmek zorundayız, yürüteceğiz Allah'ın izniyle. Yoksa bakın biz siyaset kurumunu daha fazla merkeze çekelim diyoruz, siyaset kurumu yürütsün diyoruz. Örgütten daha fazla örgütçü olunursa devletin İmralı ile görüşen elemanları gidip örgütün Kandil'deki liderleriyle görüşürler. Siyasetin tutumu farklı olmalı. 3 çocuk geldi işte ikisi lise öğrencisi dün teslim edildi. Bir sürü spekülasyon yapılıyordu. Bunlarda samimi olacağız."

Atalay, "Umutluyuz, kararlıyız, bu süreç, bu konular olgunlaşmıştır artık Türkiye'de. Çözüme en yakınız, Allah'ın izniyle başaracağız ve mecburuz" ifadelerini kullanarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsanımız için çözme sorumluluğumuz var, tarihimize karşı ve geleceğimize karşı çözmek sorumluluğumuz var. Benim duygularım bunlar. En samimi ve en içten duygularımı burada paylaşıyorum. Bu somutlukta siyasete güven, eve dönüşler, hayata dönüşler, siyasete tekrar dönüş, hepsi var. Farklı Türkiye var. Bütün bunlar görüşülüyor, değerlendiriliyor. İnşallah ülkemizin bütünlüğü için milletimizin kardeşliği için büyük demokrat güçlü Türkiye için hepimiz buna katkı verelim."

KAYNAK:
AA
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER