ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Çözüm Süreci ve PKK Bitmiştir!..

Yusuf Kerimbağlı

21 Ekim 2013 Pazartesi 00:48
  • A
  • A

12 Eylül Yönetimi, “Kürt” kelimesini yasaklamış ve ülkede “Kürtlerin” bulunduğunu ifade etmeyi bölücülük suçu olarak değerlendirmiştir. Diyarbakır Cezaevlerinde yaşanan işkenceler, devlet ile Kürtler arasında büyük setler koymuştur. Yaşanan hadiselerin etnik milliyetçiliğe dayanan PKK Terör Örgütü’nü büyüttüğünü söylemek mümkündür. Lakin “Kürt Ulusu” çıkartmak isteyen PKK’nın 30 yıllık mücadelesinde başarılı olduğunu söylemek mümkün müdür?

Kürtlerin aşiret yapısına ve dinlerine “feodalizm” kavramıyla savaş açan PKK’nın “Kürtleri Mobilize” edemediği bilinmektedir. Zaten Kürtler, toplu bir şekilde devlete karşı dursaydı ülkenin bölünmesi kaçınılmazdı. Ama yazımızın konusu bu değildir. PKK’nın başarısız olmasının temel sebebi dine karşı açtığı harp değildir. Zira aynı saldırıyı 12 Eylül Yönetimi de 28 Şubatçı bürokratlarda yapmıştır. PKK’nın başarısız olmasının altında dine saldırının yanında kendi paradigmasının olmamasını da sayabiliriz.

PKK’nın elinde tüm toplumu yönetecek siyasi, ekonomik ve sosyal sistem bulunmamaktadır. Yani bir paradigması yoktur. Ülkeyi bölmek istiyorsa da bölmeden devam etmek istiyorsa da elle tutulur bir referansı bulunmamaktadır. İşte PKK’yı çıkmaza sürükleyen gerçek unsur budur. Şimdi bazıları Abdullah Öcalan’ın ara sıra “ekolojik toplum” modeli gibi ipe sapa gelmez fikirlerinden bahsedebilirler. Ama Öcalan sürekli fikir değiştirmekte ve bir istikrarı bulunmamaktadır.

PKK halkın değerlerine sahip çıkma adına köksüz bir harekettir. Hatta halkın değerlerini kendisi darmadağın etmiştir. Dolaysıyla PKK’nın Güneydoğu’da bir düzen kurması mümkün değildir. Yapabileceği tek şey, terör eylemleridir.

Bu noktada karşımıza şöyle bir itiraz gelebilir: “Türkiye’de BDP’ye milyonlarca insan oy atmaktadır. Dolaysıyla milyonlarca Kürt, PKK Terör Örgütü’ne sempatizandır. Kaldı ki kamuoyunda ve basında PKK Terör Örgütü’nün “paralel devlet” kurma çalışmalarından haber verilmektedir. Bu sebeple PKK’nın güçlü olduğu inkar edilemez bir gerçektir.”

İtirazlara şu şekilde cevap verebiliriz. 12 Eylül Rejimin yapısı Kürtleri PKK’ya kaydırmıştır. PKK’nın bir paradigması yok derken 12 Eylül Rejiminin de bir paradigmasının olmadığını görmemiz gerekir. Bir de üstüne üstlük Kürtlere açık zulüm işlemiştir. Günümüzde de PKK’yı ayakta tutan güç, onun paradigması veya Kürtlere yapılan zulüm değil, TMK vesilesiyle oluşan yaygın mağduriyettir. İçeride binlerce insanın olduğu düşünülünce PKK’nın bunlardan ve ailelerinden güç alacağı da bir gerçektir.

PKK son yıllarda atılan olumlu adımlardan dolayı oldukça ağır darbeler yemiştir. Bu son süreçte de hemen hemen bütün iddiasını kaybetmiştir. PKK Terör Örgütü, Kuzey Irak ve Suriye’de bile taban bulamamaktadır. Oradaki halk ve güçler tarafından dışlanmaktadır. Şu an tek müttefiki İran ve Suriye’dir. İran ve Suriye PKK’yı Türkiye’nin istikrarsızlaşması için kullanmak istemektedir. Bu noktada Türkiye hem cezaevinde yatan insanlara yeni bir kapı açabilir hem de şu an PKK’nın içinde bulunan insanlara yönelik pişmanlık yasasını genişletebilirse İran ve Suriye’nin adımları boşa düşecektir. Ama hükümet, TMK’da düzenlemeye gitmezse Suriye ve Irak’ın içinde bulunduğu konjonktürden dolayı belki de tarihin gördüğü en büyük terör dalgası bizi bulabilir.

Niye tarihin gördüğü en büyük terör dalgası… Birincisi; artık sınırlarımızda herhangi bir istikrardan bahsetmemiz mümkün değildir. Bu istikrarsızlık kendisini Türkiye’ye taşıyabilir. İkincisi; bölge yeni düzenlerin kurulduğu bir dönemdedir. Herhangi bir terör dalgasının nerede başlayıp nerede biteceğini kimse kestiremez. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sadece güvenlik güçleri ve PKK arasında değil halkın içerisinde de çatışmalar başlayabilir. Zaten son zamanlarda PKK’nın çeşitli hedeflere saldırdığı haberleri gelmektedir.

Hükümet, sorunu çözmek istiyorsa bir an önce TMK üzerinde değişikliğe gitmelidir. İçeride bu kadar kişi varken birilerinin mücadeleyi durdurması “içerdekiler açısından ihanet” olarak yorumlanacaktır. Bu psikolojik bariyeri hükümet göze almalıdır.

Hükümet asla şunu unutmamalıdır. Kürtlere verilen hiçbir “hak”, PKK Terör Örgütü ile müzakere edilmemelidir. Bu hakları müzakere ederse hem devlet kaybeder hem de Kürt Halkı PKK’nın kucağına atılır. Hükümetin tek müzakere edeceği husus, TMK, Pişmanlık Yasası veya Topluma Kazandırma Yasaları’dır. Bunun dışında hiçbir konuyu müzakereye yatırmamalıdır. Ama bilmeli ki, TMK’daki bariyerler, Kürtlerin hükümetin yanında durmasını engellemekte ve her an halk destekli terör eylemlerini ayakta tutmaktadır. Göreceksiniz TMK kalkmadığı sürece Yerel Seçimlerde BDP aynı oyu alacaktır. Bir nebze de HÜDA-PAR oy alacaktır. Ama birçok adım atmasına rağmen hükümet oylarını arttıramayacak hatta düşürecektir. Birileri TMK konusunda adım atmamakta büyük bir tuzağın içine çekmiştir. Zira tuzağı kuranlarda pekala bilmektedir ki, TMK kaldığı sürece Çözüm Süreci bitecektir.

Aşırı sert kanunların zamanı bu zaman değildir. Bunun iki sebebi mevcuttur. Birincisi; ülke haddinden fazla gerilmiştir. İkincisi ise bölgede haddinden fazla denklem vardır ve Türkiye’den bağımsız hareket etme hali oldukça geniştir. (Bu ikinci maddeyi daha fazla açamıyorum. Okuyucunun zihnine havale ediyorum.) İran ve İsrail’in Türkiye’den istediği ipleri gerginleştirmeyi devam ettirmesi. Benim tahminim işin bir de şu yönü vardır:

Türkiye, PKK harekete geçerse belki de tarihinde görmediği kadar PKK’ya zarar vereceği düşüncesindedir. Belki de ilk eylemlerinde PKK’nın yönetim kademesine nokta atışlar yapacak ve belki de bazılarını Türkiye’ye getirecektir. Bir yıllık silahsız dönemde Türkiye’nin güvenlik güçleri de bazı önlemler almışlar ve çalışmalar yapmışlardır. Ama şunu unutmamalıdır. Yargılananlar, hüküm giyenler ve firariler olmak üzere şu an kanuni muameleye tabii tutulanların sayısı 20.000’i bulmaktadır. Dağda olanları da sayıya eklersek sayı oldukça kabarır. Bu ise ayrı bir dalgaya sebep olabilir. Bu sebeple Türkiye, PKK ile savaşacaksa bile etrafındaki kimseleri temizleyerek savaşmalıdır. Aksi takdirde içinden dönülemeyen ve kısır döngüye vesile olan bir savaş başlayabilir. Dikkat!..

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.