ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

İftira İnsan Onuruna Karşı Saygısızlıktır.

Yunus YAMANER

11 Eylül 2014 Perşembe 22:24
  • A
  • A

‘’ Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.’’ ( Nur 24/15)
Yüce dinimiz bizim mutlu olmamızı hedefleyerek bu doğrultuda birçok düsturlar koymuş ve birtakım değerlere önem atfetmiştir. Yüzyıllar boyu insanlığın da kabul ettiği insanı insan yapan ve büyük çoğunluğu dinlerden kaynaklanan bazı değerler vardır. Sevgi, saygı, yardımlaşma, dürüstlük, insani hak ve hürriyetler gibi. Kavramlar insanlığın temel ahlak anlayışına şekil veren ve aynı zamanda dinden beslenen belli başlı değerlerdir.
Bu değerlerden bir tanesi olan ‘’iftira etmemek’’ de insanlığın temel ahlaki kaidelerinden bir tanesidir. Hepimizin bildiği gibi iftira; hangi türden olursa olsun, kişinin bir başka insana gerçekte olmayan bir suçu veya yapmadığı bir işi yüklemesi demektir. Toplumumuzda ‘’kara çalmak’’, ‘’çamur atmak’’ gibi ifadelerle dile getirilen kötü davranış da iftiradan başka bir şey değildir. İftiraya konu olan veya yüklenmek istenen suç uydurma asılsız ve mesnetsiz bir suç ise ya da iftiranın hedefi olan kimse masum, günahsız ve bunun sonucunda mağdur ise, yüce yaratıcının katında bu kişi mazlum; ‘’müfteri’’ dediğimiz bu işi yapan kimse de zalim ve melundur, lanetlenmiştir. Nitekim tarih boyunca bütün ilahi dinlerin ve düşünce sistemlerinin ortak noktalarından birisi ‘’iftira etmemek’’ üzere mensuplarına kesin uyarılarda bulunmasıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de bu konuda ciddi uyarılarda bulunmuştur.
Eğer bir toplumda müfteriler çoğunlukta ise veya bu konuda toplumun kendi kendini denetleme yetkisi yoksa o toplumda öncelikle insanların birbirine karşı olan sevgi, saygı ve güvenleri yok olacaktır. Çok önemli olan bu değerlerin yok olduğu bir toplumda sağlıklı bir cemiyet hayatının olması imkânı ise ortadan kalkacaktır. Sonuçta da, öyle toplumların meydana getirdiği bir milletin, sağlıklı ve güçlü bir bütünlük arz etmesi, milli birlik ve beraberlik sergilemesi mümkün olmayacaktır. Hangi konuda olursa olsun dinin ve genel ahlakın birlikte yasakladığı iftira etmeyi ve kara çalmayı adet edinenlere bir toplumda ne kadar az rastlanıyor ve toplum onların bu hareketlerini ayıplayıp cezalandırarak ne kadar önleyebiliyorsa, o toplum kendini o ölçüde savunuyor ve koruyor demektir.
Ancak, acı bir gerçek olarak, her dönemde ve her toplumda müfterileri de masumları da görmek mümkündür. Masumlar hep azap çekmekte ve haklılıklarını belki uzun bir zaman sonunda, ama iş işten geçtikten sonra ispat edebilmektedirler. Bu yüzden o masumların çektiği ıstırap, müfterinin aldığı ceza ile telafi edilemeyecek kadar büyük olmakta, sonuçta insanlığın vicdanında onmaz yaralar olarak derin izler bırakmaktadır. O sebeple içinde yaşadığımız toplumu ve mensuplarını iftiraya karşı korumak hepimiz için hem dini ve hem insani bir zorunluluktur.
İftiranın kötülüğü öteden beri biline gelmiş olup toplumumuzda bunun üzerine cümlelere dökülmüş birçok atasözlerimiz mevcuttur. ‘’Kurunun yanında yaş da yanar.’’ ‘’ Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.’’ Gibi sözler de geleneklerimizin bugüne kadar getirdiği iftiranın kötülüğünü ve müfterinin küçümsenen ve bayağı biri gözükmesini sağlayan sözlerdir.
Sonuç olarak toplumda, birbirimize davranışlarımızda temennimiz dedikodunun ve iftiranın bitmesi, insanların birbirine saygılı ve sevgili davranmaları ve güven için yaşanılan bir toplum amaçlanmasıdır.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.