Türkiye'nin dış politikası son dönemde çok büyük çalkantı içeresine girdiği her kesim tarafından kabul görmektedir.Özellikle dünyada yaşanan son durum ülkemizi kötü duruma daha da çok sürüklemektedir.Peki Türkiye geçmişte ve gelecekte politika ile ilgili doğru kararlar aldı mı?
Öncelikle Hükümetin (Akp)2002 yılında iktidara tek başına gelmesi ile oluşturulan Komşular ile ''0''sorun politikası ilk yıllarda kısada sürse de etkili bir biçimde devam ettirilmişti.Bu politika başarılıda olmuştu ve bu sayede ülkemize gelen komşu ve dost lider sayısı hat safaya ulaşmıştı.Barzani,Esad,Mursi,Ahmedinajat vb birçok lider kendi ülkelerine gider gibi ayda bir Türkiye'ye geliyorlardı.Dostluk ve kardeşlik hat safada birlik ve beraberlik duygusu ise olağanüstü seviyededir.Tabi bu durum her iki ülkeler açısından da hem ekonomik hem askeri hemde teknolojik bakımdan menfaatler sağlamakla kalmıyor Türkiye açısından 1920'lerde kaybettiği otoriteyi,güveni yeniden sağlaması açısından en önemli nokta olarak ele almak yerinde olacaktır.Artık Türkiye cazibe merkezi haline geliyor ve diğer ülkelerde Türkiye'nin gücünün kendilerine getirisini ön planda tutuyordu.Yani hem kazanıyor hemde kazandıran bir ülke konumuna gelmiştik.Bu sayede ülke tarihinde kırılması güç olan birçok rekora imza atmış ve ihracat rakamları cumhuriyet tarihinde en yüksek rekoru kırmıştı.Artı kazandığımız güvende kârdı.Bu güvende pek önemsiz sayılmaz bu sayede arap sermayesi güvenilir olan Türkiye'ye akın ediyordu ve ekonomik krizler teğet geçiliyordu...
Bu durum kısa sürdü malum Arap baharı devrimi geldi hemen arkası sıra.Artık kendilerine abd,ingiltere,fransa tarafından atanan arap krallarının tahtları yıkılıyor ve bu durum karşısında hiçbir güç engellenemez hale geliyordu ve böylede oldu.Teker teker yıkıldılar.Artık arap halklar kendilerinin kendilerinin seçtiği kişilerin yönetmesi gerektiğini düşünüyor ve bunun için silah kullanmaya başlamışlardı.Mısırda,Libyada,Suriye,Irak,Tunus ta başlayan harekatlar uzun yılları alacağı önceden sezilebiliyordu.Çünkü buralar batı için önemli ve stratejikti ve mutlaka kendisinden yana olan birileri buralara gelmeliydi.
Türkiye bu durum karşısında halktan yana tavır aldı ve Önce HALK önemlidir politikası yürüttü.Hatta kardeş dedikleri liderleri bile bu durum karşısında gözünü kırpmadan bir çırpıda sildi.(Beşşar Esad).Bu durum biraz sıkıntı yaşattı çünkü hiçbir ülkede halk iktidarı kazanamadı.Mısırda askeri darbe kazandı,Libyanıni,suriyenin,ırakın ve diğer ülkelerin kazananı ise halen belli değil.Bu durum Türkiye açısından felaket olarak nitelendirildi.Çünkü artık dost olan komşularınızın liderleri size düşman olmuşlardı ve ihracat ve ithalatta çok büyük darbe vurmuşlardı.3yıl önceki ihracatınız şimdiki ihracatımızından alt seviyelere inmişti.Bu durum pek hayrı alemet değildi.
Peki Türkiye bundan sonra ne yapmalı sorusuna cevap vermek gerekirse?
1)Politikasını değiştirecek
2)Politikadan taviz vermeden sonuna kadar devam edecek
Bence 2.politika kısa vadede getirisi olmasa da uzun vadede birçok getirisi olabilir.Çünkü çok güzel bir söz vardır:''SİZ NE KADAR SUYUN ÖNÜNE SET ÇEKSENİZ DE BİR GÜN GELİR O SU O SETLERİ YIKAR VE YOLUNU BULUR GİDER''
Yani Türkiye politikasında değişiklik yapmadan o bölgedeki halkalardan yana olursa o halklar zamanında Türkiye'dede olduğu gibi setlerini kırar ve yolunu bulur.Bu durum bizdede olduğu gibi biraz zaman alır ama kesinlikle ve kesinlikle yolunu bulur.Bundan dolayı Türkiye dış politikada tutumunu değiştirmeden kararlı bir şekilde yoluna devam etmelidir.Aksi takdirde su yolunu bulunca artık iş işten geçti deyimini kullanmak yerinde olacak ve asıl o zaman kaybetmiş olacaktır.
Türkiye kısa vadede bu politika ile kazanınım elde etmese de uzun vadede mutlaka kaybettiklerininde telafisini ederek Kazanacaktır yeter ki HALKLARI DESTEKLEMEYE DEVAM ETSİN...