ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Yok olması dileğiyle

Şeyda Nur Yılmaz

11 Temmuz 2013 Perşembe 00:09
  • A
  • A

Aslında sadece güldürüyordu. Sıkılmadan verdikleri öğütler, artarda sıraladıkları tehditler, dayanamayıp savurdukları tekmeler... Kendilerini ahlak silahşörü ya da dünyanın tek umudu olarak gören bu kimselerde ilk fark edeceğiniz ortak özellik, aşırı özgüven ve muazzam bir cahillik olacaktır. Tarif edilemez cahilliklerinin derecesi, öğrenci- öğretmen, çırak- usta, başbakan-diktatör gibi sayfalarca artırılabilecek, aslında aralarında fark olması gerektiğini düşündüğümüz sınıf, iş ya da çeşitli yaşlardan olan insanlar arasında aynıdır. Bir şekilde öğrenciyi görmeyebilir, ama mutlaka öğretmene takılırsınız... Çırağın yaptıklarını acemilik sayar ve kurtuluşu ustanızda ararsınız ama nafile...Zaman geçtikçe, hepsinin özünde aynı olduğunu sadece kılıflarının farklı tasarlandığını anlarsınız.. Bu farkındalık baskıcı sistemin istediği etkinin tam tersine neden olur. İsyan büyür, korku azalır ve işte o zaman gerçek savaş başlar.

Oysa tek istediğiniz, rahat bırakılmak ve gerçek düşüncelerinizi gizleme gereği duymadan yaşayabilmektir. Gerektiğinde -hayır diyebilmek, anlam veremediğiniz törenlere katılmamak, desteklemediğiniz uygulamalar hakkında tartışma başlatmak. Tarafsız bir kimse, tüm bunların doğal ve engellenemez haklar olduğunu düşünecektir. Ne yazık ki, tarafısz kimselerin sayısı oldukça az. Herkesin uğruna öleceği akımlar, liderler, görüşler var ve tuhaf olan geri kalanında kendileri gibi olmasını bekliyor olmaları. Sorunlar da işte tam bu noktada başlıyor, dünyayı adam etme ve insanlara asıl doğruyu gösterme sevdası...Topluluk içinde rahatlıkla bu tarz düşünceye sahip kimseleri (püritenleri) ayırt edebilirsiniz. İşte, başlıca özellikleri;
1-Özgüven ve cahillik. Bu iki özelliği bir maddede incelemek, püritenleri anlamakta kolaylık sağlayacaktır. Cahil insan düşünmez, fakat bunun kimseye gözle görülür bir zararı yoktur, ta ki özgüven devreye girip saçmalamalar başlayana dek. Özgüven, hakkında hiçbir şey bilmemesine rağmen bir görüşün ya da kişinin ateşli birer savunucusu yapar cahilleri. Tartışma esnasında karşı tarafı dinlemezler ve seslerininde bir ayarı yoktur. Kimi zaman hiddetlenir ve ayağını yere vurur ya da birkaç tabak kırar, kimi zamanda hedeflerini değiştirir ve merkeze duygularınızı koyarlar. Bu taktik değişikliği karşı tarafın afallamasına neden olur ve geri çekilme arzusu uyandırır.
2-Duyguları kullanma. Bu özelliklerine, akla hitap edecek, kayda değer bilgileri olmadığı için sık sık başvururlar. Verdiğiniz tarihsel örnekler karşısında bayrak, marş, bağımsızlık, insanlık için kendini feda etmiş kimseler, vatan gibi püriten olmayan kimselerce bile, yorum ve eleştirilere kapalı kabul edilen milli duyguları hedef alan saldırılar başlar. Buna karşılık neden, nasıl gibi sorular sormanın anlamı yoktur, çünkü akıl ve mantık kaybolmuş yerini her an patlamaya hazır duygu dolu, heyecan verici hayaller almıştır. Kanları kaynayan, ateşli fedailer sarmıştır etrafınızı.
3- Mehdi olma sevdası. Dünyayı, insanlığı kurtarma sevdasıyla yanıp tutuşurlar. Önemsiz, sıradan hareket ve sözleriniz hakkında saatlerce konuşur, ve bir o kadar saat boyuncada yapmanız ve söylemeniz gerekenleri anlatırlar. Hareket ya da sözlerinizin onları etkileyip etkilememesinin bir önemi yoktur, çünkü onlar kendi adlarına değil dünya için konuşur, yürür, yerler...Sürekli yakınırlar, ahh herkes olar gibi olsaydı ne güzel olurdu!
4-Şiddet. Duygulara saldırmanın işe yaramadığı noktada devreye girer. Gözleri döner ve bir çöptenekesi uğruna canlı bomba olmayı cennetin anahtarı olarak görürler. Ve onlara inansanız iyi olur. Kişiden kişiye farklılık göstersede, çoğunlukla hayatlarını adadıkları inançların anlamsızlığını gözler önüne serdiğinizde şiddete başvururlar.

Uyguladıkları fiziksel ya da psikolojik baskılar, sadece güldürüyor.. Bir gün, çabalarının işe yaramadığını ve kendi kutsallarını kendilerine saklamaları gerektiğini anlayacaklar. Kendi değerlerini baskı aracı olarak kullanmanın, çoğunluk olmanın verdiği güvenle insanlıktan dem vurmanın anlamsızlığını, özgürlüğe olan inancın sarsılmayacağını gülümseyerek kanıtlayacağız.
Milli duyguları ve inançları baskı aracı olarak kullananların her geçen gün azalması dileğiyle...

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.