ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Pir Sultan Abdal -2- Demedim mi?

Sami Can

10 Temmuz 2014 Perşembe 19:25
  • A
  • A

Pir Sultan Abdal Rahmetullahi aleyh. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz köyünde yaşamış büyük bir halk şairi, Hakk aşığıdır Pir Sultan Abdal. Adı yüzyıllardan beri süregelmekte olan mezheb kavgalarına da karışmış olan Pir Sultan Abdal’ın evi halen Banaz’dadır. Evin önündeki büyük söğüt ağacının yanında bir taş bulunur ki, Pir Sultan Abdal’ın bu taşı, asasının ucuna takarak ta Horasan’dan getirdiği rivayet olunur. Mezarı kimine göre Merzifon’da, kimine göre Horasan’da, kimine göre ise Erdebil’dedir.
Pir Sultan Abdal rahmetullahi aleyhin aslen Yemenli olduğunu, asıl adının Haydar olduğunu şu deyişinden öğreniyoruz.:
“Pir Sultan Abdal’ım, destim damende,
İsmim Koca Haydar, neslim Yemen’de.”
Pir Sultan Abdal rahmetullahi aleyh, Banaz’da hayat sürerken, Sivas’ın Sofular köyünden Hızır oğlan derler, cin gibi akıllı, zeki mi zeki bir genç gelir Banaz’a. Kulağı delik, burnu iyi koku alan bu genç delikanlı hangi kapıyı çalacağını çok iyi bilir ve doğruca Pir Sultan Abdal’ın huzuruna çıkarak O’nun hizmetinde bulunmak istediğini söyler. Pir Sultan’ın hizmetlisi olur genç delikanlı. İçindekini dışına kolay kolay vurmayan, yere bakıp yürek yakan cinsten bir insan olan Hızır Oğlan, tuttuğunu koparır, söyleneni hemen anlarmış. Bir hususiyeti daha vardır Hızır Oğlan’ın ki; halk buna bir türlü anlam veremiyormuş. Şöyle ki; karşısındaki insanın niyetini, gönlünden geçeni açığa çıkarıveriyormuş bu oğlan.
Uzun zaman Pir Sultan Abdal’ın hizmetinde bulunan Hızır Oğlan, gel zaman git zaman müridi oluvermiş hazretin. Banaz yaylası artık ona dar gelmeye başlamış. Fırsat buldukça şeyhine:
-“Pirim, bana himmet et, izin ver, uzaklara gideyim, büyük adam olayım. Büyük bir makama geçeyim. İnsanlardan hürmet ve itibar göreyim.” Diye nazlanır dururmuş.
Pir Sultan Abdal ise, O’nun bu isteğine, bu sözlerine kıs kıs güler, şöyle dermiş müridine:
-“Evladım! Ben dua ederim, erenler himmet eder, Allah da kabul buyurur, sen de büyük adam olursun, paşa olursun, vali olursun, vezir olursun…Sonra da gelir beni asarsın!”
Pir Sultan’ın bu sözlerine karşı genç müridi:
-“Aman Sultanım, o ne biçim söz öyle! Sen neler söylüyorsun?” der, böyle bir şeyi yapamayacağını ima edermiş. Halbuki Pir Sultan Abdal ileride olacakları söylüyordu, gelecek günleri aşikar ediyordu her şey.
Gün gelir, hazret, Hızır Oğlan’ın Banaz’dan ayrılmasına makam sahibi olmasına izin verir ve İstanbul’a gönderir. Hızır İstanbul’a ayak basar basmaz iyi bir yer edinir kendine. Kısa zamanda yükselmeye başlar ve nihayet paşalık ünvanını da kazanır. Aradan yıllar geçer ve bir gün Hızır Oğlan, Hızır Paşa olarak Sivas’a gelir, valilik makamına kurulur. O’nu gelişinde bütün Sivas halkı karşılar., herkes yollara dökülür. Kendisini istikbal edenler arasında şeyhini göremeyen Hızır Paşa, “Pir Sultan bizi karşılamadı” diyerek gönlü kırılır, darılır efendisine, mürşidine. Oysa Pir Sultan Abdal O’nun gibi düşünmemekte, ayıpla ve kusurla işi olmadığı için;”İster paşa olsun,ister vali olsun, ne olursa olsun, yeter ki bizden ırak dursun!” diye düşünür ve görünmez ortalıkta.
Mürşid ile müridinin bu durumu dalkavuklar için bulunmaz bir fırsat olur. Hemen başlarlar fesad kazanlarını kaynatmaya. Mürşid ile müridini birbirine düşürmek için ellerinden geleni yaparlar ve sonunda fesatçıların oyununa gelen Hızır Paşa, atlı bir adamını Banaz’a göndererek Pir Sultan Abdal’ı konağına davet eder. Ertesi gün Pir Sultan, düşer ollara, varır Sivas’a ve çıkar Hızır Pşa’nın huzuruna.
Hızır Paş, huzuruna kadar gelen Pir Sultan’ı gururlu bir eda ile karşılar, istemeyerek şeyhinin elini öper, halini hatırını sorar. Hoş sohbetten sonra sofraya buyur eder Pir Sultan’ı.


Güzel âşık cevrimizi,
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır,
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar,
Gözlerinden kanlar saçar.
Bu bir demdir, gelir geçer,
Duyamazsın demedim mi?
Bak şu aşıkın haline,
Ne gelse söyler diline.
Can ü başı Hakk yoluna,
Koyamazsın demedim mi?
Aşıklar harabat olur,
Hakk yanında hürmet bulur.
Muhabbet baldan tatlı olur,
Doyamazsın demedim mi?
Girelim Ali serine,
Çıkalım meydan yerine.
Küfrümüz iman yerine,
Sayamazsın demedim mi?
Dervişlik ulu dernektir,
Görene büyük örnektir.
Yensiz yakasız gömlektir,
Giyemezsin demedim mi?
Pir Sultan, Ali şahımız,
Hakk'a ulaşır ahımız.
On iki imam katarımız,
Uyamazsın demedim mi?

Uyamıyorlar maalesef. On iki imama uysalardı kendilerini başkalarına kullandırırlar mıydı? Bal gibi provokasyona geldiler. Sivas Madımak’ta canlar yakıldı, koca bir şehrin kaderi ile oynandı. Yakanlara da yakmaya alet olanlara da yazıklar olsun.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.