ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Ehli sünnet itikadı -7

Ozan ŞAHİN

20 Nisan 2013 Cumartesi 02:20
  • A
  • A

Bu sayfadaki yazımız EHLİ SÜNNET İTİKADI 6 Adlı yazımızın devamıdır , Lütfen sayfa sıralarına göre okumaya devam edelim .

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM

SORU: Sübûti sıfatlar ne demektir?
CEVAP : Allah-u Teala’nın zatına nisbet edilen ve O’nun ne olduğunu ifade eden sıfatlar demektir. Bu sıfatlara “Zatiye, Vücûdiye” sıfatları da denilir.
SORU: Sübûti sıfatlar nelerdir
CEVAP :
1 Hayat: Diri olmak,
2 İlim: Bilmek,
3 Sem’: İşitmek,
4 Basar Görmek,
5 Kudret: Güç yetirmek,
6 İrade: Dilemek,
7 Kelam: Konuşmak,
8 Tekvin: Oluşturmak.
Bu sıfatların yok sayılması durumunda onların zıttı olan aşağıdaki sıfatlar lazım gelir.
1 Mevt: Ölü olmak,
2 Cehl: Bilmemek,
3 Samem: Sağır olmak,
4 Amâ: Kör olmak,
5 Acz: Aciz olmak,
6 Kerahiyet: İsteksiz olmak,
7 Bekem: Dilsiz olmak.
Maturidi’ler Allah-u Teala’nın subuti sıfatlarına: “Yapmak, yaratmak ve oluşturmak” anlamına gelen: ‘Tekvin” sıfatnı ekleyerek subuti sıfatların sekiz adet olduğunu söylemişlerdir.
Bu Tekvin sıfatı yok sayılması durumunda zıttı olan mana lazım gelmez.
Zira Allah-u Teala hakkında “Tekvin” (yaratmak, yapmak, oluşturmak) sıfatı düşünülebileceği gibi, yaratmamak, yapmamak da düşünülebilir.
Burada yeri gelmişken Allah-u Teala’nın subuti sıfatlarıyla ilgili bazı açıklamalar yapalım:

1 Hayat (Allah-u Teala’nın diri olması),
Allah-u Teala diridir. Bu diriliği ezdi ve ebedi olup başlangıcı ve sonu yoktur. Hudüs
(sonradan olma) yada fena vasfında (yok olacak nitelikte) değildir.

2 İlim (her şeyi bilmesi),
Allah-u Teala yerde ve gökte olan her şeyi bilir, ona gizli ve açık diye hiç bir şey yoktur. Kainattaki yaprakların sayısı, çiçeklerin, tanelerin, kumların adedi ve denizlerin damlaları onca malumdur.
Geçmişi geleceği, insanın kalbine gelen düşünceleri, diliyle konuştuklarını, iç ve dışını çok iyi bilir. 0, hazır (görünen) ler ile gaip (görünmeyen) leri bilir.
Gaybı (gelecekte olacağı) bilen yalnız O’dur, başkası bilemez, bilenler de ancak O’nun bildirmesiyle bilebilirler.
0, unutmaktan, şaşırmaktan beri (uzak) tır. Bilmesi kendinden olup duyu organları ve akıl gibi vasıtalarla değildir.

3 Sem’ (her şeyi duyması),
Allah-u Teala semi’ (duyucu) dur. Sesli ya da sessiz olan her şeyi duyar. Bir kimsenin kulağına fısıldanıp kendisinin duymadığı şeyleri de duyar.
Duyması kulak gibi bir aletle değildir. İşitmesi sonradan olma değildir. Yok olucu da değildir.

4 Basar (her şeyi görmesi), Allah-u Teala her şeyi görücüdür. Simsiyah bir gecede siyah karıncanın siyah bir taş üzerinde yürümesini görür, ayağının sesini duyar.
O’nun görmesi göz vasıtasıyla değildir. Bu sıfat da hem ezeli hem ebedidir (sonradan olmadığı gibi yok olucu da değildir).

5 İrade (dilemesi),
Allah-u Teala dileyicidir, dilediği her şeyi yapar. Dilemediğini de yapmaz. Cihanda olan iyi ve kötü ne varsa her şey O’nun dilemesiyle olmuştur.
Hiçbir kimse ve hiç bir şey O’nu bir şey yapmaya ve dilemeye mecbur edemez.
Şu halde kendisine itaat eden müminlerin bu hallerini dileyen O’dur. O dilemese kimse iman edemez ve O’na itaat da bulunamazdı.
Kafirlerin küfrünü ve fasıkların fıskını (yaptıkları kötülükleri) dileyen de O’dur. O dilemeseydi hiç kimse kafir ve fasık olmazdı. 0 dilemeden bir sivrisineğin kanadını oynatması bile mümkün değildir.
Biz ne yapıyorsak O’nun dilemesiyle yapıyoruz, O’nun dilemediği şeyler olmaz. Eğer olsaydı bu O’nun acizliğine alamet olurdu ki, Cenab-ı Hak bundan münezzehtir. 0 dileseydi bütün insanları kafir ya da mümin yapabilirdi.
Eğer burada: “Neden bütün insanların mü’min olmasını dilememişte çoğunun kafir olmasını dilemiştir?’ denecek olursa buna şöyle cevap verilir:
Cenab-ı Hakkın dilediği ve yaptığı işler den ve bu işlerin hikmetinden sual olunmaz (sorulmaz). 0 herkese sual soran ve dilediğini yapan faili muhtar (istediğini yapmakta serbest) olan zattır.
O’nun yaptığı her şeyde sayısız hikmet (incelik) ler vardır. İnsanların aklı bunları idrak edecek durumda değildir.
Bu demektir ki O’nun kafirleri yaratıp, onların küfrünü murad etmesinde, yılan, akrep gibi zararlı hayvanları ve diğer türlü kötülükleri yaratmasında olduğu gibi, bizim idrak edemediğimiz sayısız faydalar vardır ki, bizim bunları bilmemiz de gerekli değildir.
Bize gerekli olan, Allah’ın her iş ve muradında bir hikmetin bulunduğunu bilmektir. O’nun iradesi ezeli ve ebedi olup, sonradan olma değildir.

6 Kudret (her şeye gücü yetmesi),
Allah-u Teala her şeye kadirdir. 0, mümkün olan her şeyi ve dilediğini yaratır. 0 istese ölüye hayat verir. Ağaç ve taşı konuşturur ve yürütür.
O’nun güç yetiremediği hiç bir şey yoktur. o dilese binlerce göğü ve yeri yaratır. Dağları altına ve gümüşe çevirebilir. Nehirleri tersine akıtabilir. Akan sulan gümüş ve altın yapabilir.
Dilediği kulunu doğudan batıya, yeryüzünden yedinci kat semaya çıkarıp geriye döndürebilir. O’nun kudreti ezeli ve ebedi olup sonradan olma ve geçici değildir.

7 Kelâm (harf ve sese muhtaç olmadan konuşması),
Allah-u Teala söyler, konuşur fakat O’nun konuşması bize benzemez, konuşması dil ile değildir.
Bazı kullarına vasıtasız olarak hitap eder. Mesela Musa (Aleyhisselam) a Tur dağındaki nidasıyla, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e miractaki hitabı bu hususta birer örnektirler.
Bazı kullarına Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla hitap etmiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e gelen vahiylerin ekserisi böyledir.
Kur’an Kerim Allah-u Teala’nın sözüdür. Başlangıcı ve sonu yoktur. Mahlûk (yaratılmış) olmadığı gibi geçici de değildir.
8 Tekvin (dilediğini yaratması),

Allah-u Teala dilediğini yaratır. Zerreden Kürreye varıncaya kadar her şeyi 0 yaratmıştır. O’ndan başka Halik (yaratan) yoktur.
Canlıların hareket ya da sükun (duruş) larını, itaat ve isyanlarını, iman ve küfürlerini bütün hayır ve şerri yaratan O’dur. Elin hareketi, dilin konuşması gözün yumulup açılması hep O’nun yaratmasıyladır.
Bu hususta Mevla Teala:“Sizi de, yaptıklarınızı da yaratan Allah’tır.” (Saffat Suresi.96) buyurmaktadır.
Dolayısıyla herkesin yaptığı amel ve işlerin yaratıcısı Allah-u Teala’dır. Bize verdiği iradey-i cüziyye ile bizi yaptığımız işlerin faili (yapıcısı) kılmıştır.
Bu sebeple herkes yaptığı işlerin ceza ve mükafatını görecektir. Bütün canlıları yaratan 0 olduğu gibi hepsini rızıklandıran, hasta yapan ve sıhhatte tutan, öldüren ve dirilten Odur.
Ateşle temas halinde elin ısınması ya da yanmasını, karla ve buzla temasında üşümesini yaratan O’dur.
Bir kimseyi ateşe atsalar da Allah o kim şeyi dilerse yakmamaya kadirdir. Nitekim İbrahim (Aleyhisselam) ı yakmayışı bunun misalidir.
Yine karlar içindeki bir kulunu üşütmeyebilir. Ancak Cenab’ı Hakkın adeti öyle cereyan eder ki ateşle temas yanmayı gerektirir. Allah-u Teala da onu yaratır.
Üşümeyi yaratan da kar değildir. Ancak Allah-u Zülcelal’dir. Tokluğu yaratan da Allah’u
Teala’dır. Eğer 0, tokluğu yaratmasaydı insanlar ne kadar yeseler doymazlardı.
Acıkmak ve diğerleri de bunun gibidir. Hulâsa Allah’tan başka yaratan ve etkileyen yoktur. Her şey O’nun yaratığıdır.
O’nun bu sıfatları zatıyla kaim olup kadimdirler, sonradan olmadıkları gibi yok olmaz ve değişmezler.
İşte Allah-u Teala’yı bu sıfatlarla muttasıf olarak tanıyan kul: “Arif” (Allah’ı bilici) sayılır. Allah-u Teala’yı bu sıfatların zıddı olan noksan sıfatlarla vasıflayan (niteleyen) ise mü’min ve müslüman olamaz. Allah’a inanması da muteber sayılmaz.
Nitekim Yahudi ve Hıristiyan alemi Allah a inandıklarını iddia etseler de ona oğul ve hanım isnad ettikleri için kafir sayılmışlardır.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.