ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

İstikbal “kök”lerde gizlidir! Ve Taksim…

Osman Kürşat YORGANCI

08 Haziran 2013 Cumartesi 14:00
  • A
  • A

Şeksiz, şüphesiz bir kıymet hükmü namına zihinlerimize çivi gibi çakalım: İstikbal “kök”lerdedir! Lakin emin olun gizli olan bu hazineyi arayacağımız yer Taksim’deki ağaçların kökü değildir! Yarınlara umutla bakabilmek, istikbal kaygısını atabilmek ve ileriye, hep ileriye yol alabilmek için arayacağımız hazinenin anahtarının gizli olduğu“kök”lerimiz; milli ve manevi değerlerimizdir! Bir büyük medeniyet tasavvurunu gerçekleştirebilmek için gerekli hazinenin anahtarı işte bu “kök”lerde gizlidir!
Hep birlikte şahit olmadık mı? Bugün ne özgürlüklerden yana olduğundan dem vururken başkalarının özgürlüklerini kısıtlayanlar ne de özgürlüklerden eşit faydalanılmasını sağlamakla mükellef oldukları halde bu özgürlükleri yalnızca belli kesimlere dağıtanlar Taksim’deki ağaçların kökünde bizim aradığımızı aramıyorlar. Adaleti!
Taksim’deki ağaçların kökünün eşilmesi bize bir kez daha pek çok şey gösterdi. Bu vesileyle ve bütün çıplaklığıyla bir kez daha gördük bir neslin tükenmekte olduğunu, yitirilmekte olduğunu. Çok çok iyi bakmak gerek aslında bu resme. 90 Kuşağı… Bu kuşağın ne idüğünün resmini gösterdi Taksim bize ve söylenilecek pek fazla şey de bırakmadı aslında ama yine de ben orada gördüğümü söyleyeyim: “Öz kök alakası budanmış nesiller!” Size şu kadarını söyleyeyim ki; 90 kuşağıyla biz, bırakın istikbali inanın yitiririz istiklali…
Taksim bize samimi duygularla meydanlara inmiş vatandaşın istismarını gösterdi. Geç de olsa; yapmak için yıkan değil memleket çapında sırf yıkmak için yıkan, adı marjinal diye konulan hainlerden vatandaşın kendisini zamanla nasıl soyutladığını, istismarını nasıl engellediğini gösterdi. Bununla birlikte hala duygusallıktan öteye geçemeyen insanımızı da göstermedi mi sizce?
Geri adım atmaksızın ya da geri adım attı denilmesine meydan vermeksizin henüz ateş tutuşmamış, memleket yangın yerine dönmemişken; küçük, küçücük bir dokunuşla söndürülebilecek kıvılcımın muhatabının eliyle ve kimi söylemlerle nasıl da inadına ve ısrarla iyice alevlenmesine sebep olunduğunu gösterdi bize Taksim! Taksim, taksimin muhatabının samimiyetinin de sorgulanması gerekliliğini ihtar etti bize.
İşin içinden çıkılamaz hale gelindiğinde, her zaman olduğu gibi inanç ve değerler üzerinden nasıl istismara geçildiğini bir kez daha gösterdi bize Taksim. Bir anda memleketin nasıl da kutuplaştırıldığını, koskoca bir memleketin Taksim üzerinden nasıl taksim taksim edildiğini gösterdi bize! Şahsı namına büyük tehlikeyi ve riski görenlerin nasıl da kendisine inanmışları bile bir anda istismar edebileceğini gösterdi bize Taksim.
Taksim sayesinde bir kez daha faturanın nasıl da başkalarına ihale edildiğini gördük. Ne de olsa ihale uzmanı kendileri! Çoğu zaman, benzer hadiselere aynı şekilde müdahale eden emniyet ve nezdindeki polisin günah keçisi yapılışını. Taksim’deki ağaçların köküne giden su bir türlü dindirilemeyince ihale polise kaldı. Bana bir sözü hatırlattı bu kurnazlık: “Başarırsanız, avuçları patlayıncaya kadar alkışlarlar; başaramazsanız, gırtlakları patlayıncaya kadar yuhalarlar!” Dün yere göğe sığdırılamayan polis, bugün suçlu!
Ha bir de hatırlatmakta fayda var, sanki polis müdahaleleri kasıtlı yapmış gibi, meselenin muhataplarının daha ilk günlerden müdahale etmeyin emri varmış da polis sırf muhatapları zor durumda bırakmak istediği için ve inadına müdahale etmiş gibi bir algı da oluşturuldu. Velev ki böyle olsun, bugün emniyetin kontrolünün kimde olduğunu cümle alem biliyor. Bu kontrolün kimler tarafından bahşedildiğini de. Dün bireysel yanlışlar üzerinden bütün bir TSK yıpratılırken ve karşısına bir nüfuz olarak emniyet dikilirken düşünseydiniz bunu ağam! Taksim bize bunu da gösterdi…
Şahsi kanaatim olmaktan öte son bir şey daha, sağ ve sol kesimlerin, bu kesimlerin kanaat öderlerinin bugünlerde sıklıkla söylediği bir şey: “Bu memlekette iyi ki Ülkücüler var!” cümlesi… Evet, Taksim bize bu kesime hitap eden iki liderin ikisinin de nasıl sade ve sadece “hakikatten” ve “adaletten” yana tavır koyduğunu, ne “çapulcudan” ne “hükümetten” sadece ve sadece necip milletten yana olduğunu da gösterdi.
Anadolu’da bir tabir var ya: “Şimdi herkes takkesini önüne koyup düşünsün?”


kursatyorganci@hotmail.com

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - NİYAZİ DOĞAN:09 Haziran 2013, Pazar 15:05

    HERZAMANKİ GİBİ ÇOK GÜZEL BİR YAZI YÜREĞİNE VE KALEMİNE SAĞLIK GARDAŞ.