Medet ÜNLÜ...

İçkerya Türkiye Fahri Konsolosu... Rusya'nın Çeçenistan'daki işgaline karşı yıllarca mücadele etmiş Çeçen asıllı Türk iş adamı. Asıl adı Medettullah... Bıkmadan, usanmadan ve yılmadan Çeçenistan'dan Türkiye'ye sığınan Çeçenlere yardım eden isim... Moskof'un, ABD'nin ve Kadirov'un listelerinde ismi en başta gelenlerden... Dikkat ettiniz mi; barış severlerin, her yere ve yöne demokrasi ihraç edenlerin liste başında ismi..

Plakası "henüz tespit edilemeyen" bir araçla gelen şahıslar binaya girdiler, zile bastılar, tam da namaz hazırlığı yapmaktayken kapıyı açan Medet ÜNLÜ'ye birkaç el ateş ettiler... ÜNLÜ'yü şehid ettiler... Dün akşam saatlerinde, 20.00 sularında... Çankaya, Çetin Emeç Bulvarı, 54 numaralı binada...

Evet, "Şehadet" şerbetini yudumlamak Medet ÜNLÜ'ye yeter. Yeter de artar Allah'ın izniyle. Her kula da böylesi bir şerefle şereflenmek nasip olmasa gerek... Lakin yüzümüz bir kez daha kızardı, utancımızdan. Emanete yine sahip çıkamayışımızdan... Çeçenlerin yüzüne nasıl bakacağız sorusunu cevaplayamayışımızdan...

"Çeçen Mezarlığı Türkiye..." Hayır hayır, kimse homurdanmasın, tam da böyle. Bizim topraklarımızda ölen, şehid edilen Çeçen sayısı kaç oldu biliyor musunuz? Medet ÜNLÜ'yle birlikte tam yedi. Altısı İstanbul'da, sonuncusu ise Ankara'da. 2008'den bu yana suikaste uğrayanlar bunlar. Sadece bildiklerimiz bunlar! Türkiye'ye sığınıp da Türkiye'de suikaste uğrayanlar bunlar...

Gazhi Edilsuhtanov, başından iki kurşunla, İstanbul'da, sene 2008... İslam Canibekov, yine İstanbul'da, başına üç el ateşle, sene 2008... Çeçen direnişinin sembolü Doku Umarov'un Türkiye'deki temsilcisi Ali Osayev, İstanbul'da, bir araçtan açılan ateşle, sene 2009... Takvimler 2011'i göstermekteyken, Çeçen direniş komutanları Berk-Haz Musaevi, Rustam Altemirol ve Zavrbek Amriev, sokak ortasında, kurşunlanarak... Bu isimlerin ortak özelliğini söyleyeyim, gerçi şaşırmayacaksınız biliyorum... Şehadet şerbetini yudumlayanların hepsi de 1990'lı yıllardan bu yana Çeçenlerin Rusya'ya karşı şanlı direnişinde bayraklaşmış isimler...

Tüm bu suikastler yaşanırken Rusya sürekli Çeçenlerin iadesini talep ediyordu. Türkiye ise kimi zaman iade kararı alıp uygulamaya kalkıyordu lakin hükümet ya milletin baskısı ve tepkisiyle karşılaştığı için ya da havaalanlarında iade edilmek üzere olan Çeçenlerin beklenmedik isyanlarına muhatap kaldığı için geri adım atmak zorunda kalıyordu. En son Boston'daki hadise ve bu hadisenin faturasının iki Çeçen gence kesilmesi, daha doğrusu ihale edilmesi. Ve bu olayın hemen ardından yine bir Çeçen aileyi sınır dışı etmek isteyen hükümetin karşılaştığı kamuoyu baskısı ve bu haklı tepkinin ardından sınır dışı kararını durdurması...

Bir hatırlatma daha yapayım: Medet Ünlü, en son geçtiğimiz aylarda ABD'deki Boston Maratonu'nda yaşanan bombalı saldırıyla ilgili ülkemiz televizyonlarından birisinde bir programa katılmış, bombalı saldırı olayının kurmaca olduğunu, Çeçen halkının terörizmle bağdaştırılmak istendiğini, bombalı olayın zanlıları iki Çeçen kardeşin ise kurban olarak seçildiklerini iddia etmişti. Yakınlarının son yaptığı açıklamaların ardından Ünlü'nün baskıya uğradığını iddia ettikleriniyse hepiniz okuyup dinlemişsinizdir...

Şunu hepimiz de biliyoruz ki kurşunların isabet ettiği bedenlerdeki ruhtur asıl hedef. Ve biz ne zaman hakkıyla o ruha sahip çıktık, işte o vakit duracaktır bu suikastler. Ne zaman ki o ruha eriştik, hiçbir şey yapamasak dahi diyetini öder ve ödetiriz. Bugün sıkılan kurşunları İslam'a olan kinin ve öfkenin kusuluşu olarak çerçeveliyorum. Sıkılan kurşunu yetiş "medetullah" nidalarıyla karşılıyorum. Ve bu kurşun Medet ÜNLÜ'nün şahsında her zaman olduğu gibi hepimize sıkılmıştır farzediyorum. Bu kurşun benim yüreğime saplandı... Sizin?

Yineliyorum; Medet ÜNLÜ'ye şehadeti yeter de artar Allah'ın izniyle. Lakin sormadan da edemiyorum: Yeter de göz göre göre yaşanmış, yaşanan ve hatta -Allah muhaza etsin- yaşanacak olan zulümler serisine şahit olduğumuz yetmez mi? Bir ay kadar evvel hepimiz demedik mi hayırdır kardeşim, nedir bu Çeçenlerle derdiniz diye? Kimin sınırından kimi sınır dışı ediyorsunuz diye sormadık mı? Şu sıralar dikkat edelim Çeçenlere, muhafaza edelim onları, Şamil'in torunlarına, emanetimize sahip çıkalım demedik mi?

Daha düne kadar ailecek dostken ve hiç lüzumu yokken, çıkıp da dünya ülkeleri arasından Esad'a en fazla tepki gösterişinizin sonucu Esad'ın en azından batılında hakikatli müttefiki Moskof'a olan diyetinize mi; ebedi müttefikiniz ABD'nin Boston diyetine mi müsade ediyorsunuz bu topraklarda?