ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Diriliş muştuları: Kır artık zincirlerini AYASOFYA!

Osman Kürşat YORGANCI

22 Mayıs 2013 Çarşamba 15:03
  • A
  • A

Yitiğimiz, yitirdiğimiz... Hasretimiz, hasretliğimiz... Fatih'in emaneti, fethin nişanesi Ayasofya! Sayısız serdengeçtilerin uğruna can verdiği İstanbul. Ve İstanbul'un kalbine vurulan mühür: Ayasofya! Kıymet-i harbiyesi sadece maddesiyle değil, mânâ delaletiyle de bilinmesi bir zorunluluk, bir vebal olan, Ayasofya!

Neydi İstanbul'un uğruna bunca ölümün sebebi? Neydi şeceatli kumandanların destansı mücadelelerinin esbab-ı mucizesi? Ve neydi keremli nazarların dahi gözlerini kırpmaksızın İstanbul'un yoluna bedenlerini sermelerinin hikmeti?
Evet, hepsi de o kutlu, mutlu ve güzel muştuya muhatap olabilmeye susamıştılar. Rüyalarında bile bunun hayalini görmekteydiler. Belki de onlar suya bile hiç bu kadar susamamışlardı. Onlar ki muhataplığının iştiyakıyla yanıp tutuştukları muştuya götürücü bir ruha sahiptiler.

Habil ile Kabil'den başlayıp günümüze dek süregelen ve kıyamete dek sürecek olan davada; Hilal'in haça ve ötekilerin yekununa karşı verdiği mücadelenin adıdır, Ayasofya. Ve İstanbul Hilal'in remzidir, Ayasofya ise İstanbul'un remzi... Ayasofya; İstanbul'un kalbi, ruhu...

Hilal'in keyfiyetinin kemiyete inkılabının, ondaki mânânın maddeye nakşedilişinin adıdır, Ayasofya. Hilal'in İstanbul'da tecelli zemini buluşunun ilk müşahhası... Bu yüzdendir ki Ayasofya cem olduğumuz, olacağımız camimizdir. İşte bu yüzdendir ki Ayasofya yeniden camimiz olmalıdır. Milletin ve memleketin ruhuna vurulan prangaları parçalamak, maddesiyle fethedildikten sonra mânâsıyla iflas ettirilmiş İstanbul'un Ayasofya'sından başlanarak memleket çapında yeniden dirilişe vesile bir ruha erişmek için Ayasofya camimiz olmalıdır.

Dün nasıl Horasan'ın erenleri Hilal'in ruhunu bu topraklara kanaviçe gibi işlemişlerse bugünün Alperenleri de aynı memuriyete namzetler. Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetinin ardından belki de ilk kez "muhsini tavrı" idrak ediyor Alperenler. Kendilerinden ilk kez memleket çapında bahsediliyor. Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması, cami olması için sanki usta bir nakkaşın elindeki kilim gibi memleketi nakış nakış dokuyorlar. Neredeyse bütün il ve ilçelere kadar uzanan Ayasofya için imza kampanyalarıyla kendilerinden söz ettirdikleri gibi ülke genelindeki anma ve kutlama programları, konferansları ve çok çeşitli sosyo-kültürel etkinlikleriyle de dikkat çekiyorlar. Sihirli bir dokunuştan öte, ehliyet ve selahiyette yetkin bir anlayışın varlığı ve hatta anlayışın yenilendiği hissediliyor. Yazıcıoğlu'nun mirasına sahip çıkılmakla birlikte hayalinin gerçeğe inkılabına vesile bir büyük birlikteliğin doğum sancılarının meyvelerini verdiği de gözlerden kaçmıyor.
Üstad diyor ya; "Ellerime uzanan dudakları tepeyim; Allah diyen, gel, seni ayağından öpeyim!" Ben de diyorum ki mukaddes davalarda hakikatin tecellisi için ihlasla gayret edenlerin ne ve kim olduğuna bakılmaksızın, ileriye doğru bir adımlık mesafe daha alabilmelerine vesile olunacaksa eğer, başlarımız ayaklarınızın altına fedadır... Ayasofya için sen de bir imza at, at ki "Çok geç değil hazanda, bir geçimlik yol ver ki şu İstanbul nikah kıysın Hicaza."

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.