ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Çile’ye hapsedilmiş bir mütefekkir: Necip Fazıl KISAKÜREK...

Osman Kürşat YORGANCI

25 Mayıs 2013 Cumartesi 17:48
  • A
  • A

En belirgin hasleti; “Mütefekkirlik” yanı, ısrarla peçelenerek, ötülüp gizlenilmeye çalışılmış bir “Mazlum” oluşu dolayısıyla “Çile’ye” hapsedilmiş adam! Yıllar yılı fikrî yönüyle, aksiyoncu kimliği ve kişiliğiyle tanınması ve bilinmesi istenilmediğinden hep şairlik vasfıyla vasıflandırılmaya çalışılmış “Mahpus!”. “Sultan-üş Şuara” unvanıyla zihinlerimize kazınırken bile üzerine hesaplı düşünülmüş, hakikat perdesinin aralanması engellenilmek istenilmiş bir deha! Yoksa hepimizin malumu; “Poetika” kavramını, şiir ve şaire dair poetika’yı bile aslî manasıyla edebiyatımıza kazandıran ilklerden oluşu. Edebiyatımızın ve edebiyatçılarımızın poetika kavramından bihaber olduğu demlerde hem de... Tefekkür cehdi ve tefekküre meylettirici gayreti hafızalarda yer etmesin diye bütün bu sistematik dokunuşlara maruz bırakılmış, sadece ve sadece “Çile” isimli şiir kitabı ve şairliğiyle tanınması istenilmiş. Dolayısıyla “Çile’si” her şeyin önüne geçirilmiş, davası ve dava adamlığı toprağın altına gömülmeye çalışılmış! İnandığı gibi yaşama muradı, yaşanılası hayatı cemiyete anlatma meramı ve küfrün buz dağlarını eritebilme gayreti kendisine zindanları dost edindirmiş. Ömrü boyunca hep hüküm giymiş ve hatta ömrünü tamamladığında bile bilmem kaç günlük mahpusluk borcuyla rabbine kavuşmuş. Ne güzel bir mücadele değil mi? Allah’ın davasında bir katre olabilmek adına Allah için yaptıklarınız sebebiyle güya mahkum ediliyorsunuz ve güya size biçilen cezayı tamamlamaya ömrünüz yetmiyor ve yaradanın huzuruna böylece varıyorsunuz. Çileye hapsedilmek bu olsa gerek; çileyi hayatına taşımak, hayatı çile gibi yaşamak. Bugünse mütefekkirlik yanı halen peçelenmesi dolayıysa ayrı bir çileye muhatap olan, Necip Fazıl KISAKÜREK… Pek bilinmez de, ben yine de söyleyeyim üstad; hani “Son Devrin Din Mazlumları” kitabın var ya, şimdi bizim zamanımızda yaşıyor olsaydın, inan kendini de o kitaba koyardın! Bugün Necip Fazıl KISAKÜREK son devrin din mazlumlarından değilse nedir?

Günümüzün edebiyat fakültelerinin hangisinde, hangi üniversitede ya da ilgili herhangi bir bölümde Çile’nin ötesine geçilebiliyor? Eğitim sistemimizin her basamağında dünden bugüne olduğu gibi, bugün de düşünmesin, üretmesin anlayışından öteye geçilip bırakın Necip Fazıl’ı, okunmaya değer olan hangi değerlilere kıymet veriliyor? Konferans, panel, söyleşi, sohbet ve anma günlerinde; satıhçı, kalbur üstü, sloganvari söylemlerin ötesine geçerek hangi yazar-çizer, sosyolog, fikir ve dava adamı Necip Fazıl’ın fikrine değiyor, davasından dem vuruyor, ruhuna dikkat çekiyor? Var mı? Bırakın koskoca bir külliyattan muradının ne olduğunu Büyük Doğu’dan kaç kişi haberdar? Varsa yoksa bir ziyaretimizde, bir sohbetimizde diyerek başlayan cümlelerle anlatılan anılar; zekasına dem vurucu hazır cevaplılığına atıflar; yanlış anlama ve değerlendirmelerle birlikte şahsi kimi özellikler…

Çile’den gayri 100 küsürlük her biri ansiklopedik çapta eserinden bahseden, bu eserlerin muhtevasına vakıf olan, dolayısıyla da fikrine, davasına dair kelam eden kaç kişi var? Ömrünü neye adadığına ve bu uğurda cemiyetin agora meydanına mütefekkirlik vasfıyla nasıl dikildiğine dikkat çeken kaç kişi var? Hoş siz de diyeceksiniz ki bu dalkavuklar olmasaydı yahut da bunlara vakıf olmuş olsalardı, bugün bir “Çöle İnen Nur”, bir “İman ve İslam Atlası”, bir “Dünya Bir İnkilap Bekliyor”, bir “Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu”, bir “Doğru Yolun Sapık Kolları” ve bir “Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar” baş ucu kitaplarımız olmaz mıydı? Haklısınız… Ve daha saymakla bitmez, kıymet biçilmez; keyfiyetçe dolu, dopdolu; nevi şahsına münhasır yüzün üzerinde eser…

Bugün 25 Mayıs… Yine her köşede anma programları ve yine aynı kekelemeceler: Vay efendim şöyle büyük şairdi, aman efendim böyle muazzam bir zekaya sahipti, bir keresinde ben de yanındaydım da şuna şöyle mukabele etmişti zırvalamaları, bir de bunların ötesinde çöplük karıştırıcılar var ki, hele onlardan hiç bahsetmek bile istemiyorum…

Evet bugün 25 Mayıs… Necip Fazıl KISAKÜREK’in yeniden doğuşunun 30. yılında; şahsında şahsiyet bulan davasına, fikrine, fikrinin aksiyonuna sadığız… Örtülen, üstü kapatılmak ve gizlenilmek istenilen mütefekkirlik yanını onlar örttükçe biz açacağız…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.