ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

HÜKÜMETİN HALK ÜZERİNDEKİ DUYGU SÖMÜRÜLERİ

Osman Atcı

04 Ağustos 2013 Pazar 15:09
  • A
  • A

Bir insan olarak çevremizde cereyan eden bazı olaylara karşı tepkisiz kalmak, başımıza gelebilecek bir felaket durumunda yanımızda kimsenin kalmaması anlamına geliyor.

Çok yazık ki; günümüz siyasetinin mutualist bir yaşam tarzının özüne uymadığı açıktır. Bu durum aynı alanda yaşam sürmekte olan, yine halk tarafından az çok farklar yüklenmiş insanların arasına mesafe koymakta ve her siyasi parti kendisi nemalanmakta olduğu toplumu ‘’sözde’’ kucaklamaktadır. Bu siyaset talanı meclis kürsülerinde yankılanmaktayken, siz dağ adamlarından ya da zaten sorunlu olan siyaset tellallarından ne bekliyorsunuz ki? İnsanın aslını oluşturan bir ahlak muhakemesinin kesin ve değişmez yasası; insanları hiçbir detaya dikkat etmeden, hiçbir şekilde zümrelere ayırmamaktır. Zaten bilinen yanlarıyla bütün dini inanışlar da bu konuda hemfikirdirler. Ancak şuan görünen o dur ki, zaman ülkenin milliyetçilik adı altında gerek ırkçılık, gerekse faşist bir düzene doğru ilerleyen bir gençliğe emanet edilmenin aleyhine işliyor. Tabii olarak bu devrimin peşinden getirdiği kurallarda mutlaka olacaktır. Sözde ülkeyi sahiplenme ironisiyle burjuvalaşan insanların, hak kaybına uğramış insanlara karşı vurdumduymaz bir hal teşkil etmeleri kuşkusuz bu vaziyetin sonucudur. Niyetiniz halis olabilir. Fakat bu konuda duygularınız düşüncelerinize rota belirlemiyorsa ve yanı başınızda bir halk katlediliyor ancak siz tepkisiz kalıyorsanız, işte sizde bahsettiğim grubun bir üyesisiniz. Ancak böyle bir durumda kimliğinizi yırtıp atarak o insanları sahipleniyorsanız işte sizde bir ehli insan grubunun üyesisinizdir. Bu gruptan olup, bu yanınızla gurur duymak istiyorsanız, siz de uygun bir bahane ve ikna ile kendinizi ayarlayın.

Hükümetin çıkarları düşünülerek, dış ülkelere yapılan bütün insanlıkların da karnesi yakın geçmişte geldi.

Hükümet bir tuzak kurdu ve İsrail olmasaydı, Türkiye’de yaşayan herkes bu tuzağın kurbanı olacaktı.

Birkaç hafta Cuma günleri namaz çıkışlarında Filistin için, halktan yardım taleplerinde bulunuldu. Çünkü islamiyete göre, Müslüman kardeşine yardım etmekle de yükümlenmişti. Zaten duyguları yumuşatılmış, yufka yürekli olan halkta, bu parola ile hareket ederek hükümetin tüm duygu sömürülerine, asla esirgemediği yardımlarıyla cevap verdi. Tayyip bey, bu örnek davranışıyla Arap Birliği’nin ve halkının gönlüne taht kurmayı başarmış oldu. Ancak zaten Davos olayında Türkiye’ye yeterince kızan İsrail Hükümeti’nin zamanında uyanması, bu saltanatın daha da sürmesine engel oldu. Başbakanın yoluna taş koymak, kimsenin işi olamazdı. Ancak İsrail Hükümeti’nin Mavi Marmara olayının özrünü de Türkiye’ye işi düşene kadar geciktirmesi, Türkiye’de yaşayan halkında uyanma anıydı. ‘’Türkiye İsrail’in özür dilemesinden sonra, İsrail’in NATO üyeliğini onayladı.’’

Değerli okurlar,

Bu durum İsrail’in düşmanı olan herkesin Türkiye’nin de düşmanı olduğunu resmen ilan ediyor. O zaman Filistin İsrail’e kafa tutuyorsa, Türkiye’nin düşmanıdır. Peki yaptığımız yardımlara ne oldu?

Hızla büyüyen ekonomisine rağmen, bu şekilde Avrupai maskaralaşma gösteren ve halkın dilinde bu durumla ünlenen bir Türkiye, maalesef gelecek vaat etmiyor.
Yakın zamanda başlayan ve halen devam etmekte olan Suriye sınırları içindeki bir bölgenin katledilmesi, o sözde yardımsever hükümetimizi ve teşvik edilen halkımızı, ne yazık ki derin bir gaflet uykusundan uyandırmaya bile kıyamamıştır.
Şunu unutmayalım ki, eğer bir hainliği engelleyemiyorsak görevimiz bunu herkese iletebilmek olmalıdır.

OSMAN ATCI- 04.08.2013

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - misafir:05 Ağustos 2013, Pazartesi 08:06

    Hukumet burada Turk halkinin yardimsever yanini malesef KULLANDI...