ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Lanet olsun, midem ağrıyor, yanıyor, ekşiyor...

Ömer Cengiz

02 Mayıs 2014 Cuma 13:16
  • A
  • A

En başından belirtmek istiyorum ki, doktor, hemşir, sağlık çalışanı felan değilim ancak gözlemler sonucu mide problemlerini sizlerle paylaşmak istedim. Hepimizin bildiği üzere iyileştirilemeyen hastalıkların bir çoğunda doktor kabahatli oluyor. Bu yüzden doktor doktor geziyoruz ancak bizim mide problemlerimiz dünya da sadece bizde olduğu için sonuçlanmayan bu durumlarda cezayı yine doktorlara kesiyoruz...
Gelelim asıl konumuz olan mide ağrısı, yanması, ekşimesi gibi yakınma durumlarına. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ciddi bir ülser veya reflü rahatsızlığınız yoksa yediğiniz içtiğiniz hiçbirşey dokunmaz arkadaş. İster gastrit olun ister her geçen gün artan mide ağrılarıyla uğraşın, bu olumsuzlukların sebebi tükettiğniz gıdalar değil. (herhangi bir gıdaya alerjinizin olma durumu hariç). En büyük büyük problem malesef kendinizsiniz. Aslında size bu denli rahatsızlığa iten şeyler de hayat şartlarının zor değil aşırı zor olması, özellikle iş ve aş garantisinin olmayışı bizlerde ne yazık ki bedenselleştirmelere sebebiyet olmaktadır. Bunun en büyük sıkıntısıda bireylerin Hastalık Hastalığında olma kaygılarıdır. İnsanlar ne yazık ki hasta olmayı bir mağrifet sanmaktadır. Bu psikolojik haldeki insanlar zihinlerine göre hastadır. Şayet böyle insanlara senin birşeyin yok gibi sözler sarfederseniz, aldığınız cevap ben burada canımla uğraşıyorum, hastalığıma çare bulmaya çalışıyorum senin dediğine bak diyerek biranda dünyanın en kötü insanı konumuna düşeceksiniz. İşte sizde hastalık hastalığına yakalanmış bir bireyseniz, yani mide ağrısı yüzünden onlarca doktor değiştirmek, onlarca ilaç kullanmak, tahlil yaptırmak, onlarca maddi zarara uğramak gibi süreçlerden geçiyorsanız, siz kaygılısınız, çünkü insanlar sizin hastalığınızdan anlamıyor, doktor doktor geziyorsunuz tıp bile size derman olamıyor ve başlıyorsunuz kendi kendinize, ben çaresi olmayan bir hastalığa kapıldım. İşte tam olarak demeye çalıştığım kaygı bozukluğu da buradan geliyor. Az önce kısaca bahsettiğim onca doktora gitme, tahlil yaptırma gibi faktörler ile sonuç alamadın ya, işte şuanda tebessüm ediyorsun, neden mi ? gerçekten beni anlatıyor ve gerçekten beni anlayan biri çıktı sonunda diye. Hayır efendim, seni felan anlatmıyorum, sadece davranışlarının sana has birşey olmadığını, bu durumun sadece geçici bir davranış bozukluğu olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Dur sen az bekle de farklı okuyucu kitlesine de hitap edelim. Evet sen, belkide son yıllarda beyninde tümör var diye defalaca MR’a girdin, nörolojiler seni tatmin etmedi beyin cerrahlarına gittin, bazıları tahlil isteyince evet işte aradığım doktor bu dedin ancak tahliller temiz çıkınca rahatlayamadın, bu doktorda benim hastalığımı anlayamadı dedin ve başka bir özel hastanenin kapısını çaldın. Derken ortaya bir kısır döngü çıktı. Sonuç mu? Ne yazık ki iş ve yaşam kaliten düştü, diğer insanlar gülüp eğlenip bir yerlere gitme planı yaparken, sen evde herhan bana birşey olur kaygısıyla ya da tıpbın bile çare bulamadığı bir hastalığa yakalandığın için ölsem de kurtulsam şeklinde zamanını geçiriyorsun. Aslında en başında senin sadece başın ağrıyordu, ancak sana göre senin hastalığın amansız olduğu için, başının bir bölgesindeki ağrı zamanla başının farklı koordinatlarında görülmeye başladı, zamanla boynuna ensene vurmaya başladı, bu durum ilk olduğu için kalp birden uçak hızına ulaşmaya başladı, yağmur gibi terler akıtmaya başladın, öldün oğlum sen çabuk 112 yi ara psikolojisine giriyorsun. Kalp krizi geçiyorsun düşüncesiyle bir bakıyorsun ki farkında olmadan alıp verdiğin derin nefesler seni 10 , 20 saniye arasında rahatlatmış, oha diyorsun kalp krizini atlattım hayattayım şeklinde kendinle gurur duyuyorsun. Aradan bir kaç dakika geçiyor, başının ağrısı geçiyor ve başlıyorsun bulunduğun bölgedeki en iyi kardiyolog kim diye araştırmaya, sonra kalp krizi belirtileri nedir ne değildir şeklinde onlarca sayfayı ziyaret ediyorsun ve bir kısmı senle örtüştüğü için bu sefer beynindeki tümör ve ağrı yerini kalp deliğine, nefes darlığına, kalp krizine bırakıyor. Hey allahım düştüğün duruma bak, bu şikayeti okuyan dostum, sende gülüyorsun demi.
Bu kadar şey okudunuz, iyi de ben bu yazıya mide şikayeti yüzünden geldim, ancak şuana kadar mide ile hiçbir yazı göremedim mi diyorsun. Ah be güzel kardeşim. Görüldüğü gibi sende de hastalılık hastalığı var. Sende mide ağrılarına derman bulmak için gitmiyor musun doktorlara. En başında sadece mide ağrı şikayetin zamanla bağırsaklarına, sırtına, dalağına, böbreğine vurmaya başlamadı mı? Miden ağrırken, biranda yaptığın iş sonucu (merdiven çıkmak mesela) nefes nefese kaldığın için göğüslerinde de ağrı hissetmeye başlamadın mı? İlk gittiğin doktora sadece mide ağrım var derken, ikinci doktoruna mide ağrısı yanında göğüslerim de yanıyor, üçüncü doktora göğüslerim yanıyor, nefesim kesiliyor, çok sık dışkı yapıyorum demedin mi? Eee daha neyin derdindesin be güzel kardeşim. Biliyorum sende ölümden korkmuyorsun sadece bunca acılar neden seni buluyor diye yakınıyorsun. Eminim sende de internet bağımlığığı, özellikle de telefon ile internet bağımlılığı hat safhada. Bu şekilde kendi kendini yalnızlığa itiyorsun. Sosyal ilişkilerini yüz yüze yapman emin ol birçok şikayetlerini ortadan kaldıracaktır. Sosyal ilişkiler derken şunu da kasdetmekte yarar var. Şayet yaşınız 22 , 28 arasında ise ve yaşadığınız çevre büyük şehir değilde sadece imkanları kısıtla olan bir ilçe ise evet siz risk grubundasınız, çünkü akranlarınız ya evlenmiştir ya iş için bir yerlere gitmiştir kısaca ev geçindirme derdine düşmüşlerdir. Sizde haliyle yalnızlığınızı internet sayesinde gidermeye çalışacaksınız. Bunada şöyle bir önlem alabilirsiniz, manevi duygularınız ağır basıyorsa ya da dine karşı bir sempatiniz varsa çok güzel ve yararlı gruplar var, bu gruplara katılabilirsin. Din konusunda düşüncelere sahip biri değilsen yalnız olarak gerçekleştirebileceğin sabah ve akşam koşularına git, spor merkezleri yine senin için ideal olacaktır. En kötü ihtimalle hergün ama hergün sanki bir akrabanı ziyaret ediyormuşsunuz gibi çıkın yola ilçenizin en uzak mahallesine gidin gelin. Sakın sokakta yanız yürürken herkesin gözü sizdeymiş duygusuna kapılmayın, şayet kapılıyorsanız dediğim gibi sizin evden dışarıya çıkma niyetiniz bir akrabanızı ziyaret etmektir. Bu düşünce başkalarının ne düşündüğü düşüncesine karşı baskın olacaktır. Bu sayede sizde her ne kadar insanlarla iletişim kurmamış olsanız bile farklı insanları gözlemleyecek, insanların yaşam mücadeleleri için neler yaptığının farkında olacak, bazılarının fiziki problemlerine rağmen hayatta kalma mücadelesi sizi etkileyecektir. Buda sizde büyük bir rahatlamaya sebebiyet vererek aslında fiziki olmayan, sadece rahatsızlığınızı bedenselleştirdiğiniz bu durumdan kısa zamanda kurtulacaksınız.
Pekişmesi açısından birkaç örnek daha sunmak istiyorum; sık tuvalete gidiyorsun ve her seferinde dışkını gözlüyorsun gittiğin doktorlara birgün renginden birgün kıvamından bahsediyorsun, en ufak bir tartışma ortamında gözlerinden yaş gelecek kadar duygusalsın, çok sevdiğin bir yerden zorunlu olarak başka bir yere gittiğinde (erkekler için askerlik, kızlar için üniversiteyi şehir dışında okumak gibi) miden bulanıyor, karnın ağrıyor, başın dönüyor, kalp ritmin çok hızlı atıyor, çevrenden birisinin eceli gelmiştir kalpten, şekerden, beyin kanamasından ölmüştür ertesi gün sende de aynı belirtiler ortaya çıkmaya başlıyor, yorgunsundur ama son 3 , 4 gündür ortalamanın üzerinde uyuduğun için kendince bir tehlike keşfettin ve hemen bakıyorsun internete sebebi ne olabilir çıkan sonuçlar beyninizde tümör olabilir, lösemi olmuş olabilirsiniz şeklindeki yazılar, haliyle korkarsınız ve tekrar nörolojinin ve dahiliyenin kapılarını çalarsınız... şayet bunları yaşıyorsanız, sizde de bazı kaygı bozuklukları var. Bu bozukluklar emin olun öldürmez ancak sadece beklemekle yetinirseniz zamanınızı çalar, süründürdüğünü hissedersiniz. Siz siz olun, ülkemiz psikiyatristlerine tedavi olun, o hekimlerimizden özür dileyerek kendileri deli doktoru değil, kendileri hayatın zor şartları yüzünden strese maruz kalmış insanlara hayatı sevdirmeyi öğreten hekimlerdir.
Not: psikiyatristlere görünmeden önce ciddi bir rahatsızlığınızdan şüphe ediyorsanız kesinlikle önce bir hekime danışınız, sonuçlar temizse ve doktorunuz sonuçlardan sonra hiçbirşey demiyor ve sizi gönderiyorsa mutlaka doktorunuza durumunuzun psikolojik olabilme ihtimalini sorun. Bunun yanında geçmek bilmeyen rahatsızlık, tıpbın çaresini bulamadığı bir düşünceye sahip olduğunuz anda psikiyatristleri kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Stres öldürmez ancak yaş ilerledikçe organizmadaki bazı dengeleri bozabilir...
Sağlıcakla Kalın...

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - Pınar:29 Ekim 2014, Çarşamba 23:35

    Gerçekten haklısın