ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Tayyip mezara Doğu Perinçek iktidara...

Naci Öz

07 Temmuz 2013 Pazar 00:55
  • A
  • A

Ordular TEK hedefiniz RECEP TAYYİP ERDOĞAN!

Türkiye’de faiz lobisinin elemanları “faiz lobisi yoktur” diyerek fakir halkı soyan küresel mega zenginlere destek vererek ciddi komisyonlar alıyorlar.

Bu defa ‘Lobinin’ Ajans-TV-Banka-Terör destekli sivil darbe girişimi TÜRK milletinin sağduyusu, Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin dik duruşu sayesinde amacına ulaşamadı. MHP’nin de böyle bir kaos ortamına destek vermemesini unutmamak gerekir. Türk askerini de oyuna getirmek isteyen LOBİ, sembolik olarak 500 askerin polise destek için sokağa çıkartılmasıyla hüsrana uğradı.

Avrupa hızla gerilerken Türkiye’nin hızla büyümesi ve Türk olmanın prestiji dünyada her geçen gün artarken bu olayların meydana gelmesi tesadüf değil. Türkiye’yi karıştıran aynı EL, şimdi Mısır’da darbe yaptı ve ilk iş olarak Filistin’e sınırları tekrar kapattı. BARON’lar Erdoğan’a buradan öteye geçemezsin demek istiyorlar!

Musevi şirketlerince dışarıdan yönetilen Gezi’ciler, önümüzdeki dönemde de ‘diktatör’ etrafında yoğunlaşarak, içki, özel hayata müdahale, özgürlük kısıtlaması, laiklik gibi temeli olmayan enstrümanlarla hücum edecekler!

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kaset operasyonu ile gönderilmesi ve yerine apar topar ‘naylon kahraman’ın getirilmesi operasyonu 7 Mayıs 2010 günü başladı. Güçsüz, istikrarsız, dengesiz, tutarsız, her an kavga halinde, ülke hayrına bir politikaya ve kültüre sahip olmayan bir ana muhalefet partisi olacaktı ki, siyasette ana muhalefetin oluşturacağı ciddi boşluk Erdoğan’ı daha da yükseltecekti ve bu sayede TAYYİP ‘diktatör’ (!) olabilecekti. Başbakan Erdoğan’ın seçimle kaybetmesinin imkânsızlığı, Türkiye’nin yükselişinin engellenebilmesi için onun ‘diktatör’ ilân edilerek alaşağı edilebilmesine bağlıydı. Ancak o zaman HAZİNE boşaltılabilecekti...

“Türkiye’de bazı ‘büyük’ler Kraliçe’nin sözünden çıkamaz! Bu ve benzeri patronlar aldıkları emir üzerine Erdoğan’ın gitmesi için gece gündüz çalışıyor! Satın alınan çok adam var! Ama birkaç iyi adam onlara yeter! İlk kez PARALARI işe yaramıyor! Gezi’den çok umutluydular! Ama Erdoğan mitinglere başlayınca moralleri alt-üst oldu! Kazlıçeşme’yi gören en büyük OYUNCU özel jetini hazırlatıp “Bu tabloya tahammül edemiyorum” diyerek İstanbul semalarını hızla terk etti! ( Ergün Diler/Takvim/4.7.2013)

Abdülhamid’i tahttan indiren, Osmanlı’yı yıkan, Lozan’da canlı canlı parçalayıp peşkeş çeken, İsrail Devleti’ni Beyoğlu’nda resmen kuran, Osmanlı Bankası’ndaki Türk halkının servetini hortumlayan, İsmet İnönü'nün kadim dostu Yahudi Hahambaşısının oğluna ait Türkiye’nin 1 numaralı holdingi eylemleri destekledi.

2009’da ‘Türkiye IMF’den borç almazsa batar demiştiler.’ Yıllardır bozma ‘peynir tenekelerini’ otomobil diye kakaladılar. Geçen yıl da ‘yerli oto ticari intihardır’ demişlerdi.

İngiltere’li Moonlight Capital’in Koç’tan satın aldığı Migros’un Sanal Marketi üzerinden toplanan bağışlarla eylemcilere yiyecek, içecek ve barınma malzemelerinin, Koç Holding’e ait Taksim Divan Otel’ine ve Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin Beyoğlu’ndaki Şubesi’ne ulaştırıldığı ve oradan eylemcilere dağıtıldığı ortaya çıktı. Otelin otoparkı revir ve ecza deposu olarak da kullanıldı. Büyük bir içki firması her gün ücretsiz içki dağıttı. Sokak aralarında eylemcilere günlük 200’er lira dağıtanlar CHP yandaşı Türkiye’nin üç büyük bankası ve en büyük tv reklâm ajansı olduğu tespit edildi.

“Reklamcılar Derneği ve Reklamcılık Vakfı Genel Müdürü Ayşegül Molu, Reuters (Reuters Rothschild ailesinindir) ajansı aracılığıyla yerli ve yabancı markalara eylemlere destek vermeyen tv kanallarına reklamlarını kesme çağrısı yaptı. Rezervasyon iptalleri yapılan markaların Amerikan ve İngiliz menşeili şirketlere ait olması dikkat çekiyor. Bununla birlikte Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Yaşar Holding, Banvit gibi TÜSİAD’da temsil edilen holdingler ve markaları da reklamlarını kesti.
Vodafone, Ford, P&G, Jhonson&Jhonson, Komili, IKEA, ING, Axa Sigorta, Arçelik, Beko, Tamek, Koçtaş, Migros, Posta, Finansbank, Aygaz, gibi markalar önce rezervasyonları iptal etti sonrasında ise yeniden reklamlara başladı.
Loreal, Fritolay, Algida, Unilever, Visa, Kraft, Coca Cola, Genesis Excilor, Benckiser, gibi yabancı markaların yanında Lassa, Nivea, Pınar, Banvit, Carrefoursa, İzocam, Yapı Kredi Bankası, Pegasus, İklimSa gibi Amerika ve İngiltere kökenli Türkiye merkezli ya da Türkiye’de temsil edilen dev markalar henüz reklam vermeye başlamadı.” (haber7)

Türkiye’de her kriz döneminde ortaya çıkan bankalardan Alman Deutsche ile Amerikan Citi’nin Gezi Parkı eylemleri sırasında (10 Haziran) borsada 5.8 milyarlık hisse takası gerçekleştirerek 187 Milyon lira kâr elde ettikleri tespit edildi. Şüpheli bulunarak incelemeye alınan bu devir işlemindeki tatlı kâr Tayyip’in cebinden mi çıkıyor acaba? Elinde tencere tava ile veya Taksim’de ‘Tayyip gitsin yeter’ diye haykıran cahiller bunu bir kez daha düşünmeli!

AK Parti döneminde 27 kat zenginleştik diyenler bu defa ‘bizde çapulcuyuz, iş çıkışı Taksim’e gidiyoruz’ dedi, herkesi eyleme çağırdı. (Bunu diyen Almanya’nın Audi, VW gibi en büyük markalarının Türkiye temsilcisi..)

Bütün trafik kurallarını çiğneyerek araçları ile eylemlere katılanlara Molotof bombası, taş, sopa, çivi gibi malzeme taşıyanlardan yaklaşık 100 kişiye kesilen trafik cezasının birkaç ortak hesaptan ödendiği tespit edildi. Para kaynağının yurtdışı, eylemin masraflarının ise yerli hesaplarca karşılandığı tespit edildi.

“Gençlere yakıp yıkma talimatını verenler şimdi Bodrum’a tatile gitti… Ama önce, “Kaygılıyız!” diye candaş gazeteye ilân verdiler. Öfke kustular… Kin ve nefret saçtılar.
“Kaygılıyız. Nefret dili yayılıyor, sanat eserleri, sanatçılar hedef gösteriliyor. Toplum üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz.”
Ulan; Gençlere ‘elebaşı’lık yaptınız… Engel olan mı vardı ki utanmadan baskıdan söz ediyorsunuz. Şehirlerin yakılıp-yıkılmasından ‘kaygı’ duymadınız da, şimdi kaygılısınız öyle mi?!” (Ersin Ramoğlu/Sabah/3.7.2013)

MOSSAD finansmanlı tv kanalına müdür olan sanatçı (!) elinde hoparlörü sokaklarda ‘Ben Londra’ya İP’çi TGB’nin organize ettiği oyun için geldim. Ulusal Kanal’dan aldığım son bilgilere göre İstanbul Türk halkı tarafından ele geçirilmiş durumda. Bir iki gün içinde de Silivri’de, Hasdal’da, Sincan’da yurtseverler hapishaneleri boşaltacak’ diye haykırıyordu.

28 Şubat davasın asker ayağını tamamen çözen savcılar sivil kanadı yani başta iş adamları (baronlar) olmak üzere medya, siyaset ve yargı ayaklarına yönelik çalışmaları hızlandırdı. Korktukları başlarına gelecek olanlar ‘faşist, diktatör Tayyip’i’ (!) indirme telâşında.

Ergenekon Terör Örgütü davası da Ağustos ayında karar açıklayacak. Ne yapıp ederiz de mahkemenin karar vermesini engelleriz, ceza almaktan yırtarız gayreti var.

Senaryoya göre Tayyip Erdoğan düşürülecek ve öldürülecekti.

Bu hengâmede faiz baronları Merkez Bankasını çoktan boşaltmış olacaktı.

1999’da söz verildiği üzere Abdullah Öcalan serbest bırakılacaktı ve Suriye-Kuzey Irak-Hakkari-Van-Diyarbakır-Hatay’ı kapsayan bölgede İsrail’in şemsiyesi altında Kürdistan’ı kurmak için kolları sıvayacaktı.

Ardahan ve Kars Ermenilere hediye edilecekti.

Hasdal, Sincan ve Silivri’deki masumlar derhal salıverilecekti. Perinçek, kankası Öcalan’ın devletinde ‘başbakan’, Yalçın Küçük ve Hüseyin Aygün’de ‘iyi çocuklar’ına özgürce hizmet edebilecekti.

CHP tek başına hükümeti kurma yetkisini ‘Atatürk’ün kurduğu parti’ olma vasıflarından dolayı sorgusuz sualsiz alabilecek, bu sayede Kılıçdaroğlu T.C. Başbakanlık koltuğuna ‘hür irade’ ile oturabilecekti.

Mehmet Haberal cumhurbaşkanı, firari Bedrettin Dalan ülkeye rahatça dönüp belediye başkanı olabilecekti eskisi gibi.

Balbay mecliste ‘paşa paşa’ oturabilecekti. Hatta Çölaşan, Uğur Dündar, Levent Kırca, Nedim Şener, Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Fazıl Say, Tarık Akan, İlyas Salman, Soner Yalçın, M. Ali Alabora vb. zevatlar milletvekili olup milletlerine hizmet (!) edebileceklerdi ‘baskısız’ ve ‘özgürce’.

Bütün kritik devlet kurumlarına dürüst (!) ‘adamlar’ atanabilecekti.

Yatırımlar, projeler fuzuli sayılıp hemen durdurulacaktı. İngilizlerin, İsraillilerin, Almanların iptalini istediği 3. havalimanı, 3. köprü, nükleer santral, kanal İstanbul projeleri durdurulacaktı. Açık petrol kuyuları da Marmaray tüpleri de betonlanarak kapatılacaktı. Mevcut nükleer santral ve HES’ler derhal kapatılacaktı. İsrail’den özür dilenip bütün askeri ihaleler yine direkt İsrail’e verilecekti. Başörtüsü yine ‘suç’, Müslümanlar yine ‘terörist’ ilân edilecekti...

Ama… Takdir-i İlâhi...

BÜYÜK TÜRK MİLLETİ bu OYUNU BOZDU.
Milli iradesinin katledilmesine izin vermedi.

“Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”
-İstiklal Marşı-

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.