ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

YUNUS EMRE NİYAZİ MISRİ

Mustafa Hakkı Söyler

28 Kasım 2014 Cuma 01:12
  • A
  • A

Erik dalına çıktım, onda yedim üzümü
Bahçe sahibi azarladı, ne yersin cevizimi…

Her meyvenin bir ağacı olduğu gibi her yapılan amelin de bir çeşit ustası vardır. Her işin bir aleti vardır. O iş onunla yapılır. Zahiri ilimleri kazanmak için alet ve malzeme olarak "Lügat – Sarf -Nahiv – Adab – Kelam – Usül – Hadis – Tefsir" bilgilerine vakıf olmak gereklidir. Batıni ilimlere sahip olmak için "İhlas". "Mürşidin telkininde devamlı zikir." "Az yemek, az uyumak, dünyayı, ahireti terk gereklidir."

Yunus’a göre: Erik, Üzüm – Şeriata, Ceviz ise Hakikate işarettir. Eriğin dışı yenir, çekirdeği yenmez. Erik zahiri amellere işarettir. Üzüm Batıni amellere işarettir. Üzüm yenir. Çekirdek ise benliktir. İbadetlerde riya, gösteriş vardır. Ceviz hakikate işarettir. Cevizin kabuğu atılır. Cevizin içinde atılacak bir şey yoktur. Erik arayan eriğe erik ağacında, üzüm talep eden üzümü üzüm bağında, ceviz arayan cevizi ceviz ağacında bulur. Üzümü erik ağacında arayan ahmaktır. Zahiri ilimleri öğrenmek isteyenler, şeriat ilimlerini içine alan fıkıh kitaplarına müracaat eder. Yapacağı amelleri kitaplardan öğrenirler.

Sanatlardan hangisi olursa olsun, istediği sanata ait aletleri almalı, bu aletleri nerede kullanacağını ustasından öğrenmelidir. Ustası olmadan aletleri kullanmaya kalkanların sonu hüsrandır. Mürşidsiz şeriatı, tarikatı, hakikati öğrenmek isteyenlerin sonu hüsrandır. Batın amellerin iyisini ve kötüsünü öğrenmek isteyenler, mürşidin telkinlerine uymalıdır. Allah-u Teala’nın isimlerini, gönül kitabına nakşederek onlar ile meşgul olur. Tabir ilmine müracaat ile gördüğü rüyayı mürşidine anlatır. O’da müridin içinde bulunduğu müşkülünü hallederek manevi yükselişe devam eder. Hakikat ve marifette nefis makamlarına ulaşan Rabb’i ni tanır. Nefsini bilen Rabb’i ni bilir sözü bu gerçeği anlatmaktadır. Bu makamda yapılan amelin zevkine ermek isteyen, kamil bir mürşidin terbiyesinde çetin bir riyazata girmeli ve nefsini tüm kötülüklerden arındırmalıdır. Erik – Üzüm – Ceviz arayanlar her meyveyi kendi ağacında aramalıdır. Zahirde insan her istediğini elde edemez. Yapılan işlerde kılavuz gereklidir. Kendi kendine seyr-i süluk edenler kaza yaparlar.

Evvela bilinmesi gereken, hangi meyvenin hangi ağaçta yetiştiğidir. Şeriat bahçesinin kılavuzu hocadır. Tarikat bahçesinin kılavuzu şeyh tir. Hakikat bahçesinin kılavuzu Mürşid-i Kamil’dir. Kendi kendine zikir çekmek, esmaya devam edenlerin sonu Manisa – Bakırköy’dür. Hakikat, tarikat bahçesine izinsiz girilmez. Kendiliğinden zikir çekmek, bahçeye izinsiz girmektir. Mürşidsiz – öndersiz şeriata, tarikata ulaşılmaz. Ulaşacağını sananlar boşuna uğraşmış olurlar. Hangi meyvenin, hangi ağaçta yetiştiğini bilmeyenler, canı üzüm isteyince üzümü erik ağacında ararlar. Eriği ceviz ağacında arayanların emekleri boşa gider. Mürşidsiz hareket edenler boşa kürek çekerler. Yunus bir müddet mürşidsiz gitmiş sonunda mürşide teslim olmuştur.

Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım,
Bu nedir deyüp sorana, bandım verdim üzümü…

Kendiliğinden riyazat (nefis terbiyesi) yapanların başarılı olmaları mümkün değildir çünkü böyle kimsenin durumu rüzgar ile çamuru kaynatıp, yemeğe ve yedirmeye benzer. Kendi kendine yol alınamaz, manevi gıdalar elde edilemez. Gerçek mürşidin nefesi ateştir. Salike telkini ise çakmaktır. Mürşidin telkini bir kıvılcım ateşi yetişmezse veya talib kendini mürşide teslim edip, telkinlerine riayet etmezse, her ne kadar çalışsa da maksadına ulaşamaz. Ateşi bulup ciğeri pişirmek gerekir. Ocağa arkasını çeviren kişi her ne kadar üfürse de ocağı yakıp tutuşturamaz ve yemeği pişiremez.

Dokumacıya iplik verdim, sarıp yumak etmemiş
Yavaş yavaş dokur ve gelsin alsın bezini…

Hakk’ı arayıp, gerçeği bulmak isteyenin kendisine bir mürşid lazım olduğunu bilmesi gerekir fakat her mürşide gönlünü kaptırmaması da lazımdır. Kalbin temizlenmesi için mürşid gereklidir. Dertlerine çare bulamayan, olmamış mürşit olduramaz. Kamil olmayan mürşid sana hilafet verir, “işin tamam oldu” derse, bil ki o cahil bir mürşittir. Zira iplik fark makamına, yumak manevi hale, bez cem makamına işarettir. Bu makamlara ulaşmak kemale ermeye işarettir. Kamil mürşid senin gönlünü okur. Hastalıklarını keşf eder. Sana huzur verir. Eğer bunlar yoksa o mürşidten uzaklaş. Mürşide varmaktan maksat, sende var olan manevi güçlerin ortaya çıkmasıdır.

Fark makamı, fark kulluktur. Yapılan ibadetler kula nispet edilir. Cem makamı, kul benliğinden arınır. Eşyayı Hakk ile görür. Tam bir kulluk yapabilmesi için Cem ve Fark makamlarına ulaşmak gerekir. Tefrikası olmayan kulun kulluğu, cem’i olmayanın da marifeti muteber değildir. İbadet esnasında kulun “yalnız sana ibadet ederiz” demesi kulluktur. “yalnız senden isteriz” demesi ise makamı cem’dir. Cem-ül Cem makamı ise, İnsan-ı Kamil makamıdır. Allah’ın sonsuz birlik deryasına karışmak suretiyle kaybolup gider. Bütün eşyada Allah’ın tecellilerini görür. Buna Ehadiyet makamı da denir.

Niyazi Mısri Hazretleri; Yunus Emre’nin beyitlerini şerh edebilmek için sekiz ay kağıtlar arasında tefekkür ile çalıştım. Bu esnada hayretler içinde kalmış, perişan olmuştum. Buna rağmen acaba Yunus’un muradını anlatabildim mi diye düşündüm. Yunus hazretleri bana uyku ile uyanıklık arasında, mana aleminde zuhur edip, çok iltifatta bulunarak müjdeledi ve; “Beyitlerime yaptığın açıklamalar, şerhler muradım üzeredir. Onları zahire çıkar. Ehli süluk olan fukara faydalansın. Ancak iplik verdim çulhaya beyti hakkında ki yazdığın şerhi yazma çünkü o benim kast ettiğim manayı ifade etmemektedir” diye beni ikaz etmişleridir. İşaret ettiği beyitler için yazılanlar, iptal edilip O’nun istediği şekilde yazılmıştır.

Bir serçenin kanadın kırk kağnıya yüklettim
Çift dahi çekemedi kaldı söyle kazanı…

Bu beyt, tarikata yapılan amelin şerefini ve lüzumunu bildirmekle beraber, süluk ehlinin lüzumunu da bildirmektedir. Zahir ameller yapıldıktan sonra iç aleme önem verilmeli. Kağnı ile yürümek, zahiren yapılan amellere, kanat ile uçmak, batın ile yapılan amellere bir misaldir. İhlas ile yapılan amel çok güçtür.

Bir sinek bir kartalı yere vurdu
Yalan değil gerçektir, bende gördüm tozunu…

Bu beyt, bazı riyaset ve mevki sahiplerini anlatmaktadır ve amelde kamil geçinen dünya cifesinin leş kargalarının, hal ehli kamil insanların hallerini nasıl inkar ettiklerini bildirmektedir. Zahir alimler, hal ehli ile alay ederler, onlara sorular yöneltirler. Hal sahipleri mütevazidir. Zahir ulema hal sahiplerinin gözünde sinek gibidirler. Bende gördüm tozunu. Bu olaylar benimde başıma geldi diyor Yunus.

Kaf dağından bir taşı şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü, boza yazdı yüzümü…

Kaf dağı şeriattır. Alimler şeriatın bekçileridir. Evliyanın sözleri mutlak olduğu için anlaşılması güçtür. Şeriata ters düştüğün zannederler. Alimler hal ehline taş atarlar halbu ki onların söyledikleri sözlerin manaları, gerçek alimlerin iç alemine doğan birer mana güneşidir. Yunus, onlar benim sözlerimin manasını anlamadıkları için attıkları taşlar bana ulaşmaz diyor. Zahir ilimler ilmin yarısıdır. Hakikat ilmi batın ilimdir. Boza yazdı yüzümü, bu sözden maksat, sır olan ilimleri açıklamaktan ödüm koptu diyor Yunus.

Balık kavağa çıkmış zift turşusunu yemeğe
Leylek kotak doğurmuş baka şunun sözünü…

Balık ilham yoluyla kalbe gelen marifetullahtır. Marifet dalgaları ile sahile, arife inci taneleri gibi gelir. Kavak marifetullahta dünya esiri olanları temsil eder. Bunlar başkalarının sözlerini nakil ederler. Dertleri dünyalıktır. Yaptıkları zift turşusuna benzer, taklit ederler.

Leylek kotak doğurmuş, burada anlatılmak istenen, Allah’ın velileridir. Burada sır vardır. Velilerin hallerini halk bilmez. Allah’ın erleri hallerini gizlerler.
"Benim veli kullarım kubbelerimin altında bulunurlar. Benden başkası onları bilmezler."

Yunus bir söz söylemiş, hiçbir söze benzemez.
Erenler meclisinde bürü mana yüzümü.

Allah erleri gerçek manaların ehli olmayanlardan korunması için böyle üstü kapalı, rumuzlu konuşurlar. Buzağının anasını emmesi için burunluk takarlar. Ehli olmayanlara ilahi sırlar verilmez çünkü onlar cahil oldukları için sırları kabul etmezler, inkar ederler. Erenlere taş atarlar. Hakikat çıplaktır. Rumuz elbisesiyle örtünür.

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - muslu halsiz:13 Aralık 2014, Cumartesi 17:00

    Öyle mürşid vardıda bizmi gitmedik.samanlikta igne aramak gibi birsey.elini sallasan mursid ama hangisi nerden bilelim