ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

MÜSLÜMAN SİYASETİN NERESİNDE OLMALI??

Mustafa Hakkı Söyler

18 Haziran 2014 Çarşamba 12:38
  • A
  • A

Yıllardır hep tartışılmıştır hala da tartışılıyor. Müslüman siyasetin neresinde olmalıdır? Ben hep devletten yana oldum. Çeşitli eleştiriler aldım. Dediler ki, düzenin adamı. Irkçı diyenler oldu, faşist diyenler oldu, kafir diyenler oldu, mason diyenler oldu. Vatan haini diyen hiç olmadı.

Peki, ben ne miyim? Türk’üm, Türkçe konuşuyorum. Arabistan’a gittiğim zaman bana Müslüman geldi demediler, Türko dediler. Vatanımı seviyorum, ülkemin yükselmesini istiyorum.

Doğu Türkistan’ı duyunca gözlerim doluyor fakat aciz kalıyorum. Karabağ, Musul, Keşmir, Filistin, Suriye konularına canım sıkılıyor. Dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Hele Doğu Türkistan’da tam bir katliam var ama duyan yok. Ben Filistin için üzülüyorum fakat Türkistan için ağlayan Arap hiç görmedim. Şimdi ben ırkçı mıyım?

Demokrasiye inanıyorum. Cumhuriyet çok güzel bir yönetim, şimdi kafir mi oldum? Nerden mi çıktı? 1980’den önce bir partiye oy vermeyenlere Nuh’un gemisine binemedin derlerdi yani onlara göre kafir olduk. 1980’den önce devletten, düzenden yana olanlara dedikleri hitap zındık idi. Onlara şunları derdim; seçimi kazanın kanunları değiştirin. Öyle de oldu. Bakın başörtüsü serbest. Anayasaya uyarak kanunları değiştirin. Herkese demokrasi lazım. Ben içinde yaşadığımız düzeni beğenmeye bilirim, eleştirebilirim. Suç işlememek şartıyla her şey eleştirilebilir. Peki en güzel sistemi getirdik, kanunlar iyi, sistem çok iyi. Yine sorun var, neden mi? Mesele sistem değil, kadro olayıdır. Önemli olan anayasanın ve yasaların değişmesi değil, kadro olayıdır. Güçlü ve inançlı kadroların elinde çok kusurlu anayasa ve yasalar bile işe yarar da zayıf, inançsız ve art niyetli kadroların elinde en iyileri bile yetersiz kalır.

Ülkemin en önemli meselesi, düzenin bozukluğu değil, devleti yönetmeye talip olan kadroların bozukluğudur. Düzeltmek için iyi kadrolara ihtiyaç vardır. Bence, düzeni düzeltmek kolay yeter ki muhtaç olduğunuz kadrolara sahip olun. Ülkemizde çatışmaların ana kaynağı düzenden çok kadro olayıdır.

Düzeni değiştirmek artık bir tepkiye dönüşmüştür. Herkes düzeni değiştirmek istiyor. Bütün sıkıntıların kaynağı düzendir. Bu düzen değişmelidir. O halde, düzeni savunanlarla mücadele edilmelidir. Genelde solun söylemleri mi bunlar? Dindarlar da düzenden şikayetçi. Birde yeni anti kapitalistler (Müslümanlar) çıktı. Dinlisi, komünisti, herkes düzenden şikayetçi. Sonuç; bu düzen değişmelidir yoksa insanlar mutlu olamaz. Mitingler yapılıyor, pankartlar asılıyor, silahlı eylemler oluyor, ne için? Düzen değişmelidir diye…

Peki, mesele ne? Kur’an bu olaya nasıl bakıyor?

Tarih diyor ki, insan değişmedikçe düzen değişmez. Komünist banka soyuyor, düzeni değiştirecek. Dinci adam öldürüyor, düzeni değiştirecek.

“İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.” (Rad 11)

“Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.” (Nisa 40)

“Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri gelince, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilâhları kendilerine hiçbir fayda sağlamadı. İlâhları onların sadece ziyanlarını artırdı.” (Hud 101)

Tarihe bakın hürriyetin, mutluluğun, adaletin kaynağı hep insandır. Zulmün, esaretin kaynağıda insandır.

“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 35)

“Herkes kazandığına karşılık bir rehindir.” (Müddessir 38) Yani ne ekersen onu biçersin.

Peygamberimiz (s.a.v) ilk önce olaya insanı değiştirmekle başladı çünkü O biliyordu ki, insan değişmedikçe hiçbir şey değişmez. Şunu kesin olarak haber verelim ki düzeni değiştirmek isteyenler önce kendilerini değiştirmek zorundadırlar. Örnek bir nefs mücadelesi vermek zorundadırlar.

Önce “OL”unuz ki “OL”durasınız.

Efendim filanca içki içiyor. (İçebilir itirazımız yok) Ama iyi adamdır. Ben onun dediklerini yapıyorum. Ne olmuş yani içki içtiyse, zina yaptıysa. Hocanın dediğini yap, gittiği yoldan gitme. Ben ibadet edemiyorum ama insanlara yardım ediyorum, vallahi kalbim temiz. Olmaz mı? Olur, röntgen filmi lazım, doktor raporu getirirsen olur. Kalbi temiz diye…!!!

“Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.” (Şura 30)
“Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.” (Nisa 79)

“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 216)

"Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır." (Tegabun 15)

Peki ne yapmalıyım, nasıl temizlenelim? Düzen bozuk, gel de iyi ol dersen sana cevabımdır; derler ki bir zamanlar bir adam, Arif olan bir Padişaha gidip şikayet etmiş. “Padişahım, düzen bozuk, kapkaç arttı, bölücü terör arttı, hırsızlık çoğaldı, televizyon, bilgisayar, okullarda kep giyme törenleri, belirli günler, sevgililer günü, anneler, babalar günü, doğum günleri, aldığın mallar, arabaları beğenmeyip değiştirme günleri, her gün et yemekten bıktık kilo alıyoruz Karatay diyeti. Etraf bozuk, düzen bozuk, her yerde açık kadınlar falan filan. Gel de doğru ol.” Padişah demiş ki, muhafızlar bana bir fıçı iyi, hilesiz, katıksız zeytinyağı getirin demiş. Muhafızlar bir fıçı yağı getirmişler. Bu bir fıçı yağı alacaksın, çarşı, Pazar en kalabalık yerde dolaşacaksın demiş. Adam başlamış ağlamaya, olur mu Padişahım ya dökülürse? Padişah muhafızlara bu adam yağı dökerse hemen öldürün demiş. Adam almış yağı en kalabalık yerlerden dönercilerin, açıkların, en son model arabaların yanından geçip Padişah’ın huzuruna varmış. Padişah sormuş, söyle bakalım kimleri gördün? Kadınlar açık mıydı? Adam cevap vermiş, “Vallahi billahi aklım fikrim yağdaydı, kimseyi görmedim.”

Meşhur hikaye, Timur’a bir grup halk sitemle “Hazreti Ömer’in adaletini özledik.” demiş. Timur’da halka bakıp “Bende onun zamanındaki halkı özledim.” Hazreti Ömer’i mi istiyorsun, o zaman ki halk olman lazım.

Canın mı sıkılıyor, mal sana mutluluk vermiyor mu, dostlarından şikayetçi misin, huzur mu arıyorsun…

“Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Rad 28)

"(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor." (Ankebut 45)
“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” (Taha 124)

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - AKP? PKK EL ELE YI BIRAK LUTFN:19 Haziran 2014, Perşembe 18:47

    CEVAP ??? CAMISINDE.....SIYASET ? DIN ? ZIT ..