ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

31 Temmuz 2013 Çarşamba 15:12
  • A
  • A
1942 yılında İZMİT ağır ceza savcılığınca, o zamanki Diyanet işleri
Başkanlığından Melâmilik hakkında istenilen bilgiye

Başkanlığın verdiği cevaptır

T.C DİYANET İŞLERİ REİSLİĞİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ
KOCAELİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ MÜDDERİUMUMİLİĞİNE ( SAVCILIĞINA)
13/12/1943 gün ve 1254 sayılı yazınıza ilişkin evrak okundu; Tasavvufa ait ilmi menbalara göre Melamiler, batında olanları zahire vurmayanlardır, yani sofi hem zahirde hem batında, Melami ise: zahirde değil batında şer’i görenlerdir.

Diğer bir ifade ile: Melamilerde zikir ve fikir vardır, Taç, Hırka, Tekke, Zaviye, Ayin yoktur.

Tarihte ilk defa hicri 271 de vefat eden Hamdun Kassar’ı avam arasında kıyafet ve heyetçe temayüz etmemeği adet ettiği için ( Melami ) ünvanını almış ve ondan sonra gelenlere Melami adı verilmiştir.

Hicri 833 de vefat eden HACI BAYRAM VELİ nin iki ünlü çırağından birincisi AKŞEMSEDDİN şeyhinin makamına, ikinci çırağı Ömer Sekkini ise taç ve hırkayı yakarak, yani tarikatın zahiri şekiller ve merasimini atarak Melamilik mesleğini yenilemiştir.

İşte son yüz sene zarfında Arap hoca şeyh Muhammed Nurül Arabi tarafından görülen ve esası Muhiddini Arabi nin vahdeti vücud nazariyesine dayanarak, tasavvufi ve felsefi fikir ve sohbet mesleği, Hamdun Kassarın ve Ömer Sikkini yukarda izah edilen usulüne uyarak Melamilik adını almıştır.

Bu meslek: Tevhidi Ef’al, Tevhidi Sıfat, Tevhidi zat adlarıyla VAHDETİ VÜCUT nazariyesini ve Muhiddini Arabi’nin sofilik felsefesini anlamak derecesinden ibarettir.

Binaenaleyh Melamilik diye başlı başına bir tarikat ve icazetname meselesi yoktur.

Şeyh Muhammed Nurül Arabi nin Nakşibendiye ve Halvetiye tariklerinden icazet aldığı ve bu iki tarikattan icazet verdiği rivayet edilmiştir.

Melamilere mahsus zaviye, tekke, dergah da yoktur.
Selefi meşayih tarafından tevcih edilen tarikat ve şeyhlikleri ve tekkeleri arasında, bu ismi taşıyan bir şeyhlik ve bir takke görülmemiştir.
Melamilik bir sohbet tarikidir, sohbetleri gizli değildir, kahvehanelerde, mecliste, odalarda sohbet ederler, bu sohbetlere de kendilerine mensup olmayanlarda girer ve sohbetlerin hususi ayin ve merasim şekilleri yoktur.
Keyfiyet müşavere heyetinin 24.11.1942 tarihli ve 151 sayılı kararıyla atfen bildirilir.
Diyanet işleri riyaseti

“Benim Velilerim, kubbemin altındadır onları kimse tanımaz” buyruluyor. Bilir misin bunlar kimlerdir? ALLAH’ın bazı kulları vardır ki, onlar dünyadan ve ukbadan sıyrılmışlar, deryaya erişip deryadan bir zerre olmuşlardır. Bunlar, “Allah ahlakı ile ahlaklanın” buyruğuna uymuş tecellilerdir! Onların ne istemekle alâkaları vardır, ne de istememekle.

Melami sivil müslümandır. Dışı halk ile içi HAK iledir. El işte gönül oynaştadır. Yaptığı ibadetleri yani namazı, orucu kendine nispet etmez. Kuvvet ALLAH’ındır. Bizi hayıra kullandın der. Kötülükler ise nefsimi düzeltmem için der.

Tarihte büyük şahsiyetlerin hepsi MELAMİ’dir. (Niyazi Mısri, Muhyiddin Arabi, Hacı Bektaş Veli, Mevlana Celaleddini Rumi, Şeyh Şaban Veli, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, İsmail Maşuki, Hamdun Kassar, Nesimi, İsmail Hakkı Bursevi, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Abdülkadir Geylani gibi daha birçok ALLAH dostları vardır)

Niyazi Mısri’nin şu beyitlerine bir bakalım;
"Dini ihya etti Muhiddin'le Bedreddin; Menbaıdır fütuhat, müntehası Varidat"

Bedrettin ve Muhiddin MELAMİ yolunda büyüklerdir.
Biçtik MELAMET gömleğini arif olan gelsin giysin ( Yunus Emre)
Mesnevimiz birlik dükkanıdır. (Mevlana) İkilikten birliğe varamazsan, HAK’kı bulamazsın (Yunus Emre)

MELAMET için büyükler ALLAH’ı anlayış, yaşayış, birlik, Tevhid olarak aynı şeyleri söylemişlerdir.

Bu açıdan baktığımızda, tüm evliyalarda Tevhid-i Vahdet vardır.

“Alim için kaynak, Kur-an hadis. Arif için kaynak, Canlı Kur-an Canlı Resul” (Mehmet Doğramacı)

“Bu yolun salikleri zikir ile uğraşırlar, perdeleri kalkar. Peygamberlerin ruhlarından bilgi alırlar”. (Gazali El Münkiz Minen Dal al)

Kimileri kitaptan ölüden alıp anlatırlar, kimileri HAY ve DİRİ’den alır anlatırlar.

Talip olan evvela bir rehber bulur. Rehbersiz olmaz mı? Resullah’ın rehberi Cebrail değil miydi? Namazın kılınışını Cebrail öğretmedi mi? Neden İstanbul boğazında yabancı gemiler kılavuz kaptan alırlar? Kitapları al evde çalış öğretmene ne gerek var diyen var mı? Tarihe bakın, kendi kendine olan bir tane evliya var mı? Veysel Karani manevi olarak Resulullah’tan aldı. Onun da hocası var, Resulullah.

Hakiki Melametin tesir etmesi için gerçek bir Mürşid-i Kamil gerekli. İbadetler avam halk içindir. Halkı oyalamak içindir diyor. Biraz inceleyelim; Abdesti iyi al. Namazı iyi kıl. Kısaca kıldan ince kılıçtan keskin. Sevap, günah öğretilen budur. Ancak tarihe bakıyoruz büyük şahsiyetler bunlara değil, niyete ve kalbe önem veriyorlar. “ALLAH şekillerinize, görünüşlerinize bakmaz, kalbinize, içinize bakar”.

İlkokul şeriat ana ilkeler okuma yazma,
Ortaokul tarikat zikir takva,
Lise hakikat sohbet birlik,
Üniversite marifet HAK’kı tanıma. Kendini bilme.

Bu arada çamura yatmalar başlıyor niye namaz kılmıyorsun dendiği zaman Benim Kalbim Temiz deniliyor. Bu basamaklardan çıktık. Üniversite’ye geldik okul bitti, ne yapacağım? Halka inicen, nasıl faydalı olursun, üniversite bilgileri ile mi hayır, şeriat ile ilkokul ile. İlkokul şeriattır. Üniversiteli olup ta okuma yazma bilmeyenin olabileceği düşünülür mü? Maalesef çok. Namaz, oruç ibadetler avam içindir. Biz orayı geçtik. Bunlara da Kelami diyoruz. Büyük zatların sözlerini söylüyorlar bakıyorsun doğru söylüyorlar. Ama içlerine girince görüyorsun ki daha İlkokul seviyesinde bile değil yani abdest, şeriat ve namaz yok.

Tasavvuf şu zamanlarda çok moda hele ki sanatçılar ve iş dünyasında. Bakıyorsun çoğu sanatçı, iş adamı Tasavvufa yönelmiş ve araştırmalara gidiyorlar. Bunun sebebi de genel de Avrupa ve Amerika’da ciddi anlamda Mevlana ve Muhyiddin Arabi’nin hayranlığının payı büyük.

Namaz temiz olarak ALLAH’la buluşmadır. Namaz bittiğinde ALLAH’tan ayrılıyor musun? Devamlı namazda olalım. Her an zikir eden hep ALLAH’ladır.

Son olarak büyük İslam alimi ve düşünür İbn Arabi’ nin Melami’lik hakkındaki görüşlerini paylaşalım; İbn Arabi öncelikle, Hak yolundaki salikleri tasnif ile başlar ve onları üç kısma ayırır:
Abidler, Sufiler ve Melamiler.

Bunlardan birinci grup olan abidlerde zühd hali, salih ameller ve nefsi kötü fiillerden uzak tutmak gibi davranışlar hakimdir. Bu insanların, haller, makamlar, ledünni ilimler ve sırlar hakkında bir bilgileri yoktur.

İkinci sınıf ise, bütün fiillerin Allah’a ait olduğunu ve kendilerinin hiçbir şekilde eylemde bulunamayacağını müşahede eden sufilerdir. Bunlar, zühd, takva ve tevekkül konularına yaklaşımları itibarıyla abidlere benzerler. Onlar da güzel ahlak sahibi ve fütüvvet erbabı olup; insanlara nail oldukları keramet ve harikaları gösterirler ve kendilerinin Allah katındaki derecelerini bilmelerine sebep olacak herhangi bir şeyi izhar etmekten çekinmezler. Çünkü onlar, kendi iddialarına göre, Allah’tan başkasını görmezler. Bunlar, melamilere nisbetle nefis ve arzu sahipleridir.

Üçüncü sınıf ise Melamilerdir. Bunlar, Allah’ın kendisine yönelttiği bir sınıftır. Allah, onlara bir göz ilişir de, kendisinden alıkoyar düşüncesiyle muhafaza etmiştir. Melamiler sadece ve sadece Allah ile beraberdirler, bir an bile onun ibadetinden geri durmazlar. Rububiyet kalplerini istila ettiğinden dolayı, riyasete karşı bir istek duymazlar. Görüldüğü gibi İbn Arabi, insanları abidler, sufiler ve melamiler diye üçe ayırdıktan sonra, Melami’lerin en yüksek dereceyi işgal ettiklerini belirtir ve onların çeşitli özelliklerinden bahsettikten sonra. İşte bunlar rical’in en yükseğidir der. İbn Arabi’nin bu yaklaşımından, Melamileri sufilerden farklı ve daha özel bir statüye yerleştirdiği anlaşılmaktadır. Melamiler genellikle sufi gruplar arasında kabul edilseler de İbn Arabi’ye göre bu fırkanın kendine özgü bir karakteri ve manevi hayatı vardır.

İbn Arabi’nin, yukarıda zikredilen görüşlerinden de anlaşılacağı üzere Melami’ler Veli tabakaları arasında ilk sırayı almaktadır. Ona göre bu zümre Ehli tarikin Sultanları ve İmamlarıdır. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v)’de bu taifedendir. Onlar her şeyi layık olduğu yere koyan hikmet sahipleridir. Bu dünyanın hakkını bu dünyaya, öbür dünyanın hakkını öbür dünyaya vermişlerdir. İbn Arabi’ye göre Melami’ler, kalplerinde Allah’tan başka bir varlık olmadığı için bu mertebeye ulaşmışlardır. Onların bütün sözleri Allah’a dairdir. Yönelişleride O’na dır. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v)’de bu taife hakkında; “Veli’lerimden en gıpta edilenler, Rabb’ine en güzel şekilde yaptığı ibadetten haz almayan, gizli ve açık işlerinde Allah’a itaat eden, insanlar arasında ibadetiyle tanınmayı istemeyip, gözlerden uzak olan, haramlardan sakınanlardır.”diyerek adeta Melami’leri tarif etmektedir. Melami’lerin bu kadar özel bir konumda olduğunu düşünen İbn Arabi, Melamet anlayışında temel esas olan gizlilik prensibi ile doğrudan bağlantılı olarak, onların sayılarının bilinmediğini, zamanla artıp eksilebileceğini düşünmekte ve Melami zümreyi ifade etmek üzere Efrad ve Ümena kavramlarını kullanmaktadır. İbn Arabi’ye göre Melami’yyenin zirvesini teşkil eden Efrad, mukarrebun olarak nitelenmektedir ve makamları nübüvveti mutlakadır. Yani, Nebi’lere ait Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından, mühürlenmiş Nbüvvetten farklı olarak, Şeriat getirmeyen fakat derece bakımından onun hemen altında yer alan Nübüvvet makamıdır. Efrada ait olan ve dolayısıyla da Melami’lere has Nübüvveti mutlaka makamı her türlü velayetin aşılamaz zirvesini temsil etmektedir.…
YORUM YAZ
TOPLAM 4 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - F.S. Aslan:27 Kasım 2014, Perşembe 13:55

  • - Ulas Yuksel:05 Temmuz 2014, Cumartesi 16:11

    Sultan Veled hazretlerının maarıf adlı eserındekı 48 nolu faslı okuyunuz

  • - Ulas Yüksel:05 Temmuz 2014, Cumartesi 15:57

    Aşk imamdır bize, gönül cemaat
    Kıblemiz dost yüzü, daimdir salat
    Dost yüzün görücek, şirk yağmalandı
    Anınçün, kapıda kaldı şeriat

  • - nuri sakin:02 Ağustos 2013, Cuma 19:06

    yazıları vasıtası ile bizlere hakk-ı öğrenmemize vesile olan YAZETE*mize ve yazarımıza teşekkür ederiz.paylaşım yaparak..illa hu