ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

EHLİNE ŞİFA, BİLMEYENLERE ZEHİRDİR BU YAZI…

Mustafa Hakkı Söyler

24 Mayıs 2014 Cumartesi 20:50
  • A
  • A

İbadetten maksat nefsini bilmektir. Gazap, haset, kibir, cennet sevgisi gibi nefsin tabiatından ve heveslerinden ne gibi kınanmış ahlaklar varsa, bunların tamamını bırakarak, kendini temizleyerek “Allah’ın ahlakıyla ahlaklanınız, O’nun sıfatlarıyla sıfatlanınız.” Yani Resulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. “Gerçekten sen pek büyük bir ahlak üzerindesin” (Kalem 4) Yaramaz hayvan sıfatlarından kurtulup, Adem huylu olan Resulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. “Allah Adem’i kendi suretinde yarattı.” Mükemmel yarattı. Kibir, riya, şehvet gibi huylar hayvani huylara aittir.

“Allah her şeyi kuşatmıştır” (Fussilet 54) Yani, Hakk her şeyi kuşatmıştır. Arif burada evvel, ahir, zahirin batında Hakk olduğunu anlar. “Hangi tarafa dönerseniz, Allah’ın yüzü oradadır.” (Bakara 115) Bu kainat Hakk’ın vücududur. Var olan Allah, diğerleri gölge misalidir. İnsan bunu ölünce anlar. Ölmeden önce ölünüz sırrına ermek gerek. Aynanın içinde görünen suretin aslı, vücudun asıl varlığı olmayıp, aynaya bakanın olduğu gibi bütün vücud ve varlığın aslında Hakk’ın olduğunu bilirler Arifler. Ben demek şirktir. Var zannettiğin bu zannın şirktir. Allah’ın tecellisiyle Fenafillah’ta faniliğe ulaşıp Hakk ile baki olup sonra nafilelerle yaklaşıp şunu yaşamak gerekir. “Ben bir kulumu sevdiğim zaman onun kulağı, gözü, dili, eli, ayağı olurum. O kul benimle duyar, benimle görür, tutar, yürür.” Bu sırra erenlerde benlik kalmaz. “Attığın zaman sen atmadın fakat Allah atmıştı.” (Enfal 17) Ya Resulullah, senin vücudun gölge gibidir. Beni unutma. Kuvvet bana mahsustur. Vela havle vela kuvvete illa billahil aluyyul azim.

Çekilirsen aradan geriye kalır Yaradan sırrına ermek önemlidir. Vücud varlığı Hakk’a verilmelidir. Emanet sahibine verilirse, azaptan emin olunur. Şehvet, şöhret ve tabiat esiri iken yaramaz huyu terk edip, iyi huy ile huylanmadan, Ben Hakk’ım demek zındıklıktır. Amelsiz, ilimsiz kendini hakikat ehli zanneden gafil! Nefsinin isteklerini yap. İşine ne gelirse onu işle. İçende, içirende O de. Peki, kazık yediğin zamanda, kazık yiyende atanda O diyor musun bre gafil zındık! Bazı haramiler tasavvuf ehline, süluk ehline “Niye zahmet çekersin? Hakk’ı anlayıp bildim. Artık keyfimize bakalım. Bir elinde sigara, bir elinde rakı. Sofular haram demişler bu aşkın şarabına. Namaz yok. Beyler zaten hep namazdaymış, haydar haydar.” İçki içince namaz bozulmuyor mu? Biz bu dünyaya ne için geldik? Hakk’ı birlemeye geldik. Bu alem Allah’ta toplanmıştır. Hakk’ı birlemediysen, ey sofu bin yılda ibadet etsen boştur!

Kendilerine alim diyen ağabeylerimiz, Kur’an’ın zahir manasına eyvallah, batın manasını da bilmek gerek. Kur’an’ın bir de zahir manası vardır. Bir rivayete göre, yedi kat batın manası vardır. Diğer bir rivayete göre, yetmiş kat batın manası vardır. Alim ve Profesörler sizin hiç batından haberiniz var mı? Ey Musa! Sen beni göremezsin yani Musa’nın gözü beni görmez. Musa’lık gitmezse beni göremezsin. Benlikten geç, Fenafillah olmadıkça beni göremezsin. Fakirlik tamamlanınca O Allah’tır. Burada murad yokluktur. Seyri süluk ile varlık yok olur.

Okumakla bu iş olmaz, hoca efendi, hafız efendi. “Musa dağa bak” Senin benliğin dağa tecelli etti. Musa’lık aradan çıkarsa, beni görürsün. Ben şah damarınızdan daha yakınım.

Zahir ilimleri bilenlere Alim derler. Allah’ın kendine mahsus olan ilimleri bilenlere rabbiyum alimleri, sadık aşıklara da cahil ümmi derler. Batın alimleri Peygamberlerin varisleridir. Ümmetimin batın alimleri Beni İsrail nebileri gibidir. Biz bu hadisi böyle anlıyoruz. Gazali’de, İbn Arabi’de böyle anlıyor.

Peygamberimiz “ben ümmiyim” miras budur. Onlar hakikat ilmine veya marifet ilmine ait bir söz işitirlerse, şeriat alimleri bilmedikleri için bunun şeriatta yeri yoktur, kafir oldun derler. Bilmezler ki, marifet ve hakikat ilmi, şeriat ilminde, zahir ilimlerde bulunmaz. Eğer bulunması gerekseydi, Allah ilmi ancak şeriata mahsus olup, Kur’an dört ilim üzere inmezdi. Kur’an da her ilim vardır. Derler ki, marifet ve hakikat ilmi, şeriat ilmine uymazsa o batıldır. Bunların her biri başka ilimdir.

Mesela Geometri ilimleri, Edebiyat ilminde aranmaz. Hakk ilminden bahseden aşıklara kafir oldun deme. Kur’an dört ilim üzerine inmiştir. Şeriat ağaçtır, tarikat onun dalları, marifet yaprakları, hakikat meyvesidir. Kur’an hepsini içine almıştır. Zahir ilimler denizin kenarıdır. İnci mercanlar nereden çıkar, derinlerden. Zahir alimler, batın alimlerini bilmedikleri için kızıyorlar. Kişi bilmediğinin düşmanıdır. Batın alimleri, zahir alimlerini ve ilimlerini kuşatmıştır. Zahir alimler, batın alimlerin ihtilafı, Hızır ile Musa (a.s)’nın kıssasında anlatılan ihtilaf gibidir. Zahir ilimleri şeriat ilmidir. Musa (a.s)’ın ilmi şeriat idi. Batın ilmi, Ledün İlmi Hızır (a.s)’nın ilmidir. Şeriata aykırı dersin Kur’an da yeri vardır.

Kıyamazsan başu cana, ırak dur girme meydana
Bu meydan da nice başlar kesilirde sorun olmaz.

Bazıları kendilerini hep Cem makamında sanarlar. Fark’a çıkmazlar, ibadet etmezler. Kendilerini Hakk zannederler. Hakk’tan başka ne vardır? O’dur be derler. İşlerine uygunsa yaparlar. Helali, haramı bilmezler. Zındıklar zümresi çoğaldılar. Allah’ın Celal’i yakındır!

Diyelim ki Cem’e vardılar. Cem’den fark’a neden çıkmazlar? İşlerine gelmez. Fark kulluktur. İbadettir, şeriattır, doğruluktur… Peygamber’in ahlakıyla ahlaklanmaktır. O’dur be deyip, ibadetleri inkar ederler. Nefsine gelenleri yaparlar. İçki, sigara var ancak namaz yok. Üstüne bir de meczup taklidi yaparlar! Önlerine pislik gelince de fark’a çıkıp bu yenir mi derler.

Seyyid Muhammed Nur’ul Arabi’nin iki tane talebesi varmış. Efendi onlara ders vermiş. Netice, iki talebe çarşıya gitmişler. Birisi gel içki içelim demiş. Diğer talebe olmaz haram değil mi demiş. İçende içirende O demişler ve içmişler. Efendi’nin huzuruna varmışlar. Efendileri bu ne hal demiş. Efendim içen de içiren de O demişler. Efendi önlerine iki tabak tezek hazırlatmış. Yiyin bakalım demiş. Birisi, bu yenir mi, bu tezektir deyip fark’a çıkmış. Diğeri, evet O dur demiş tam yiyecekken, Efendi elinden tutmuş. Bu samimi aşk sarhoşu, öbürü zındıktır demiş.

Hakk’a aşık olanlar hayrı şerri seçer mi? Bu söz gerçek aşıklar için söylenmiştir...

Prof. Mahmud Erol Kılıç anlatıyor; Manisa’lı bir hafız, rüyasında senin işini filana havale ettik diyor. Manisa’lı hafız bu rüya üzerine Çanakkale’ye gidiyor. Çanakkale’de Muzaffer Özak’a teslim oluyor. Tabi olduğu kişi hambal ve ümmü. Namaz kıldırırken bakıyor ki sureleri bile eksik okuyor. Bir gün sordum dedim ki, Efendim şu ayette ne demek isteniyor? Hangi ayet evladım der gözlerini kapatır. Ayetlerin hepsini bir bir sayar ve anlatırdı. Ümmiydi ama Kur’anı Türkçe anlatırdı. İşte ümmetimin alimleri Beni İsrail Peygamberleri dediği bu Rasuun alimleri budur…

YORUM YAZ
TOPLAM 3 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - hacı ali bayram:31 Mayıs 2014, Cumartesi 06:06

    kalemine yüreğine sağlk..ha aldık,haklısın dedik...selam es selame

  • - Mustafa Hakkı Söyler:26 Mayıs 2014, Pazartesi 19:17

  • Mustafa Hakkı Söyler - Mustafa Hakkı Söyler:26 Mayıs 2014, Pazartesi 19:15